Gönderen Konu: IRKLARIN SAFLIĞININ KORUNMASI  (Okunma sayısı 3759 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı seda

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 39
IRKLARIN SAFLIĞININ KORUNMASI
« : 23 Temmuz 2007 »
Irkların saflığını bozan birleşmelerin etkilerini, tabiat basit olaylarla düzeltir. Tabiat, bu konuda melezlere pek az tolerans tanır. Bu tür faaliyetlerin ilk ürünleri, dördüncü ve beşinci nesile kadar büyük zorluklarla karşılaşır. Kandaki birliğin azlığı, o şahısların iradeleri ve hayati enerjileri arasında bir çok fark doğurur. Karışık ırk, daima saf ırkın egemenliği altına girer. Böylelikle uygulamada daha çabuk yok olmaya uğrar. Bu olayların örnekleri çoktur. Hatta tabiat, çoğu kez ileri gider ve nesillerin üremesine bir sınır çeker.

     Belirli bir ırka mensup fert, aşağı ırktan biri ile birleşirse, birleşmenin sonucu düzeyin düşmesi olacaktır. Ayrıca, aralarında yaşadıkları saf ırk mensuplarına oranla daha zayıf bir nesil meydana getireceklerdir. Üstün ırktan yeni kan karışımasına engel olunduğu engel olunduğu durumlarda devam eden birleşmeler sonucu ortaya çıkanlar, tabiat tarafından ustaca azaltılan direnç kuvvetleri dolayısıyla kendilerini zaman içinde yok olmaya mahkum edecekler ve binlerce yıl sonunda, yeni bir karışım ortaya çıkacaktır. Bunlarda ise çeşitli birleşmelerden dolayı, kökle birlikte karışmış olan ilkel unsurlar artık tanınmaz duruma gelecektir. Böylece çeşitli niteliklere sahip yeni bir millet meydana gelecektir. Fakat bu yeni milletin zeka, yaratıcılık ve güzel sanatlar yönünden değeri, ilk birleşmeye katılmış olan yüksek ırkın yeteneklerinden çok aşağı olacaktır.

       Aynı zamanda bu verimsiz yaratık, kanı temiz kalmış olan yüksek bir ırk önünde yenilecektir. Yüz yıllar boyunca gelişen ve bu yeni milletin aynı cinsten olmasını sağlayacak olan "sürü birliği" ne kadar büyük olursa olsun, ırkın düzeyinin düşmesi, uyum yetisi ile yaratıcı yeteneklerin azalması dolayısı ile, fikri gelişme ve uygarlık yönünden üsrtün ve saf bir ırkın saldırılarına, başarıyla karşı koyma olanaklarına ortaya çıkarmaktan yoksun kalacaktır. Demek ki şu ilke ortaya konulabilir: Her ırk birleşmesi zorunlu olarak ortaya çıkan melezlerin birleşmeye katılmış ve kan temizliğinin verdiği birliği korumuş üstün unsurların önünde yapıldığı taktirde ortadan kalkması sonucunu verecektir.

      Böylelikle ırkların bozulmalarıyla ortaya çıkan yaratıkların, saf bir ırk tabakasının bulunması ve yeni melezleşmelerin olmaması şartı ile, yavaş yavaş ortadan kaldırılması tabiatın sağladığı yenileşmenin ve tekrar hayat bulmanın kaynağı olur.Bu olay, çok güçlü bir ırk içgüdüsüne sahip olan ve özel şartlarda veya bazı özel zorlamalar sonucunda ırkın temizliğini koryan ve devam ettiren tabi çoğalma yolundan uzaklaştırılmaış insanlarda kendiliğinden ortaya çıkabilir. Zorlama son bulur bulmaz, saf kanlı unsur, hemen kendine eş olanlar arasında çiftleşmeye başlar ve bu davranış sonunda her çeşit birleşme yoluyla bozulmalara engel olur. Böylece melezleşmeden ortaya çıkan yaratıklar kendiliklerinden arka plana çekilirler.

        İç güdünün inanışına arkasını dönmüş, tabiatın ortaya koyduğu teorileride bilmeyen bir kimse, tabiatın yaptığı düzeltmelerede güvenmemelidir. Demek oluyor ki, yenileşme işini yapma görevi , zekaya düşmektedir. Fakat gözleri körleşen bir kimse, ırkları birbirinden ayıran setleri yıkmakta devam edecektir. En sonunda da bir gün içinde bulunan en iyi şey yok olacaktır. İşte o zaman, orada birlik "isteyen bir çorbadan başka bir şey görülmecektir". Bu gün sözleri kulaklarımızı tırmalayan ünlü reformcuların idealleri budur. Fakat şu bilinmelidir ki bu şekilsiz bileşim, dünyada her türlü idealin ölümünü ifade etmektedir. Belki böylelikle "büyük bir sürü" meydana getirilebilir. Böylece bu çorba sayesinde sürü hayatına düşkün bir hayvan yaratılabilir, fakat bu karışımdan uygarlık yapıcı saf kimseler çıkmacaktır. İşte o zaman insanlığın görevinde kusur işlemiş olduğu düşünülebilir.

      İnsanın sadece bir tek kutsal görevi vardır.İnsallıkta var olan en iyi şey ırkın korunması üstün kimselerin gelişmelerinin daha yüksek duruma sokulması için kanın saf bir halde kalmasına dikkat etmek.

 

 

KAVGAM, Adolf Hitler



Yönetici notu :

Otağımızda yer alan ;aşağıdaki köprüye rağmen ,ısrarla bu konulara değinilmesi ,çok yadırganacak bir davranıştır.



Hitler'e Sempati Duyanlara Ufak Bir Hatırlatma

http://www.hunturk.net/forum/index.php/topic,547.0.html


BASKURT

  • Ziyaretçi
Ynt: IRKLARIN SAFLIĞININ KORUNMASI
« Yanıtla #1 : 23 Temmuz 2007 »
Hadi ya bak sen Kavgan Adolf hitlermiş Elin gavurundan bize ne Herkesin ırkçılığı kendine;

ONCA Türk ırkçısı varken H.NİHAL.ATSIZ,ATATÜRK vs. kavgan bunlar olmuyorda neden Adolf Hitler oluyor o zaman kendine Türk ırkçısı Değil Nazi IRKÇISI diyebilirsin.!!

Çevrimdışı [Hun Türk]

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2406
  • TTK
Ynt: IRKLARIN SAFLIĞININ KORUNMASI
« Yanıtla #2 : 23 Temmuz 2007 »
seda,

Uzun zamandır ortalıkta yoktun, bir geldin açılışı Hitlerle yaptın resmen. Bunu uyarı olarak algıla.

Konu Kilitlenmiştir.
Bana göre ticanilik, nurculuk, yobazlık, komünizm ve partizanlık gibi hastalıkların sebepleri, milli ülküden yoksunluktur.
Hüseyin Nihâl Atsız


TÜRK IRKI SAĞOLSUN !