Gönderen Konu: Türkiye Avrupa'nın itileni olmaktan kurtulmalı...  (Okunma sayısı 2469 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2182
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Yiğit Bulut'un bugünkü(15 Ağustos 2007) Vatan Gazetesinde yazdığı yazı... Göz gezdirmekte fayda var.
http://www9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=15.08.2007&Newsid=132432&Categoryid=4&wid=150


Türkiye Avrupa'nın itileni olmaktan kurtulmalı...

 Paris Üniversitesi'nde yapılan ve bir Fransız gazetesine yansıyan analizi aynen aktarıyorum:

 2001 sonrası ortaya çıkan yeni dünya düzeninde Türkiye�nin en güçlü ortağı "Rusya-Hindistan-İran-Çin" dörtlüsü ve arkasından gelen "Avrasya" gücü olabilir...�

 Raporun başlık olarak algılanabilecek cümlesi bu olmakla birlikte, Türkiye'ye destek başlığının detayı da oldukça ilginç: "Yeşil Kuşak", "Ilımlı İslam", "BOP" gibi projeler için dönüştürülen Türkiye... Bu dönüştürülme sürecine içeriden gelen tepki sonrası kontrol edilmek amacıyla finansal bir krize sürükleniş ve Rusya bloğundan, buna Türk cumhuriyetleri de dahil, net bir destek gelmesi. Daha açıkçası, bu gidişe dur diyebilecek TSK ve diğer güçlerin ekonomik bir dalga yaratılması karşısında çaresiz kalmamaları...

 Bu noktada yeni bir soru soralım: Avrupa'da yerleşik bir bakış açısı nasıl oluyor da Türk kamuoyu bu derece AB bağımlısı iken; AB ölüyor teşhisini de koyarak, Türkiye'nin Doğu ile yakınlaşacağını iddia ediyor? Onlar mı hayal mi görüyor, biz mi uyuyoruz?

 Konuyu maddeler halinde sorgulayalım:

 1- Yüksek petrol fiyatı sonrası özellikle Putin'in ABD çizgisinden kaymasıyla başlayan yeni Rusya dinamiği ve Avrasya�dan  yayılan dalga sonrası önemi azalan Avrupa gerçeği artık daha net...

 2- 11 Eylül saldırısı sonrası ortaya çıkan ABD karşısında Ortadoğu kaynaklı terörün olduğu kutuplaşma kayıyor ve yerini "Rusya-Hindistan-Çin-İran" karşısında "ABD-AB ve stratejik ortaklarının" olduğu yapı alıyor.

 3- Bu yapı her ne kadar AB-ABD üstüne kurulsa bile, kara Avrupasının değeri, yeni dengeye uzak konumundan dolayı, gün geçtikçe azalıyor...

 Bu tespitler sonrası geçmişe dönelim ve 1929'dan bugüne gelelim...

 *1929-1932 arasında yaşanan ekonomik çöküş ve 1932-1945 arasında oluşan çift kutuplu dünya düzeni, önemli dört kurumu ortaya çıkardı: IMF, NATO, BM ve Dünya Bankası. Bu oluşum kime yaradı ve nasıl şekillendi derseniz, size 1929-1932 arasında 400'den 40 seviyesine kadar düşen 1932-1945 döneminde toparlanan ve düşmeye başladığı noktaya 1945 sonrası gelebilen DOW endeksinin grafiğini tavsiye edebilirim. Bu yapı her şeyi görsel olarak anlatıyor.

 *1945-1980 sonrası dönem. Bu zaman diliminde dünya çift kutuplu bir yapı içinde tez-antitez arasında kaldı ve bütün dinamikler bu vadide şekillendi.

 *1980'ler sonrası dönem. Duvarın yıkılması ile ortaya çıkan yapıda dünya tek kutuplu kaldı ve ABD tek süper güç algılaması ile ABD ekonomik olarak ciddi anlamda genleşti. Örnek olarak yine DOW endeksinin grafiği dikkate alınabilir. 1980-2001 arası, saldırıya kadar, dünya üzerinde görülmemiş bir çıkış yaşandı.

 *11 Eylül saldırısı ile yeniden çift kutuplu sisteme geçilmesi ve ABD karşısında Ortadoğu kaynaklı terörün tanımlandığı dönem. Bu yapı içinde artan petrol fiyatları ve ortaya çıkan fazla para gelişmekte olan piyasaları genleştirdi. Türkiye de 2006 Mart başına kadar bu trend içinde gelişti.

 *Putin'in tavrı ve çift kutuplu sistemde yeni bir tanımın oluşumunun ilk adımları. ABD-AB-stratejik ortakları ve karşısında Rusya-Hindistan-Çin-İran.

 Sonuç: Fransa'da ortaya atılanlardan yola çıkarak ele aldığım ve sonrasında bizi de dahil ettiğim analiz beni bir noktaya getirdi; yukarıda tarif ettiğim kutuplaşma ortaya çıkarsa, oluşacak enerji arz dengesinde ve askeri stratejilerde Türkiye kilit ülke... Tam olarak iki kutup arasında, yerleşik ve petrol-doğalgaz arz kanalları için en önemli geçiş yolu. Türkiye bu önemi süratle kavrayarak bugünden itibaren AB gibi kısır bir senaryodan süratle kurtulmalı ve İki kutup arasında kartlarını doğru oynama yoluna girmeli. ABD ile tam ortaklık da Türkiye�ye büyük güç olmayı getirebilir, İran ile iş birliğinden başlayıp Rusya-Çin-Hindistan bloklaşmasına katılım da. Önemli olan, karar vermemiz ve ne yaptığını bilmeden sadece Avrupa yetimi gibi beklediğimiz bu süreçten, bir an önce kurtulmamız...

23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı TiginNoyan

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 549
  • Inançu Apa Yargan Tarkan Köl Tigin
    • Steppe History Forum
Ynt: Türkiye Avrupa'nın itileni olmaktan kurtulmalı...
« Yanıtla #1 : 15 Ağustos 2007 »
Rusya da, Çin de, Îrân da Türk'ün ve Türklük'ün en büyük düşmanlarıdır. Bunu aklımızdan çıkarmayalım.


Türük Oguz begleri bodun eşid: üze teŋri basmasar asra yir telinmeser Türük Bodun iliŋin törügün kim artatı utaçı erti? Türük Bodun ertin, ökün!