dini sözcükler için kusura bakmayın kandaşlar.
prensalır (22.09.2007 17:11) Cevap yaz | Yazılmış 2 cevabı oku
KARDEŞ DEĞİLİZ
Türkiye’de ifade edilmesinden en çok rahatsızlık duyduğum savlardan biri de hepimiz kardeşiz iddiasıdır.
Bu rahatsızlığım, biraz sonra açıklayacağım üzere kardeşliğe olan rahatsızlığımdan değil kardeşlik söylemi ve iddiası üzerinden kardeşliğin katledilmiş olmasındandır.
Yani aslında kardeşliğe olan tutkum ve özlemimden ötürü hepimiz kardeşiz iddiasından hoşnutsuzum.
Kimi zaman hayat içerisinde dini veya herhangi bir siyasi/ideolojik söylem ve inanç vesilesi ile tanınıp, bu tanıtlamayı hoş karşılayıp, dini ve söz konusu ideolojik kabulü sadece öznel hayat pratiğini meşrulaştıran bir zemin olarak görenler vardır, kardeşlik meselesi de böyle bir şey aslında.
Türkiye’de en çok da vurgusu yapılan Kürdler ile Türkler’in din kardeşliği meselesidir. Türkler’in ultra faşistleri her zaman Allah’tan, Peygamberden bahsederler.
Nedir İslam kardeşliği?
İslam kardeşliği tevhid ve adalet üzerine kurulmuştur.
Halbuki Türkiye’de reel şartlar içerisinde ihya edilmek istenen kardeşlik şirk ve zulüm üzerine kurulmaktadır.
Şirk üzerine kurulmaktadır çünkü insanların birbirlerine veya iktidara veya geleneğe kulluk etmeden sadece Allah’a kulluk esası üzerine değil; ulusal, devletçi ve iktidarcı bir esas üzerine kurulmak istenmektedir.
Zulüm üzerine kurulmuştur çünkü Türkler ile Kürdler’in kardeş olması, aralarındaki kardeşlik hukukunun tesis edilmesi ile olanaklı olabilir.
Nedir bu kardeşlik hukuku?
Hz. Muhammed (sav) der ki; “kendiniz için istediğin (meşru) şeyi kardeşin için de istemedikçe iman etmiş sayılmazsınız”
Yani Müslüman bir Türk, kendisi için istediği meşru ve hukuki kazanımları bir Kürd kardeşi için de istemedikçe Kürd ile kardeş sayılmaz.
Hatta iman etmiş sayılmaz.
Müslüman Türkler, meşru hakları olan siyasi ve kültürel özgürlüğü, dilini konuşma ve yayma serbestliğini, tarihini öğrenme ve çocuklarını istedikleri meşru kültürel formlarda yetiştirme haklarını, hatta devlet kurma hakkını Kürdler için de istemedikçe Kürdler ile kardeş olmuş sayılmazlar.
İman etmiş sayılmazlar. Peygamberin bu esasını es geçmiş sayılırlar.
Hz. Muhammed(sav) aramızda hakem olsun.
Ben can u gönülden razıyım.
O hiçbir zaman insanları Araplaşmaya çağırmadı. Onbinlerce insanın toplandığı veda hutbesinde manifestosunu ilan ederken Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap olana üstünlüğü yoktur demişti.
Hiçbir kavim diğerine üstünlük taslamayacak.
Hiçbir kavim, diğeri istemedikçe öbürünü asimile etmeyecek, varlığını inkar etmeyecek, dilini yasaklamayacak, meşru kültürel taleplerine engel olmayacak.
Müslümanın, müslümanın dilini yasaklaması haramdır. İmha etmesi haramdır.
Şu halde bizim kardeşlerimiz aynı zamanda bu hakkı ve meşru taleplerimizi temin etmede bize yardımcı olanlardır.
Bir Türk eğer bu konuda Hz. Muhamed (sav) gibi düşünüyorsa benim kardeşimdir.
Beni kavmine, ulusal/Kemalist devletine, bayrağına davet eden, kardeş olmamızı bu şartlara bağlayan bir Türk benim kardeşim değildir.
O da beni kardeş kabul etmemekle onurlandırmış olur. Kardeşliğimi Kürdlüğümden vazgeçmeme bağlayan insan zaten Hz. Muhammed’in tebliğ ettiği din ile de problemlidir.
Hepimizin malumudur ki Türkler’in -kahir ekseriyetle- Kürdler’i kardeş kabul etmesi onların Kürdlüklerini bertaraf etmeleri ile koşullanmıştır.
Kardeş olmak ayrı tektipleşmek, hemkavimleşmek ayrı bir şeydir. Kardeş olmanın ölçüsü benim yanımda aynı dili konuşmak veya aynı ırktan gelmiş olmak değildir ki kardeşliğimi bu esasa bağlayanı nerde kardeş kabul edeyim?
Kardeşlik diye davet edildiğimiz yerde zulüm ve inkar vardır.
Kardeşlik kavramının ihya edilmesi gerekir.
Tevhid ve adalet esaslarına göre tecdid edilmesi gerekmektedir.
Değilse bu koşular altında “kardeşiz” demekle kardeşliğin canına okumuş oluyoruz, kardeşlik kavramının içini boşaltıp tam da tersi bir anlam ile doldurmuş oluyoruz.
“Kardeşliği”, kardeşliği katlederek temin etmeye çalışıyoruz.
Onun için kardeşliğin hikmetine ve niteliğine sadık olan Kürdler ve Türkler’in bu yalana karşı çıkmaları lazım.
O zaman onlar gerçek kardeş olmuş olurlar.
Ümmetçi” olmakta kardeş olmakla mümkündür.
Kardeşlik hukukunun ihya edilmediği bir toplum ümmet değildir.
Kürdler’in adam yerine konulmadığı bir toplum ümmet olamaz.
Kürdler’in, Allah’ın ve doğanın onlara verdiği hakları temin etmeye çalışmayan bir toplum ümmet olamaz.
Müslüman Kürdler bunu temin etmeden ümmetten bahsedemezler.
Ümmet kaygısı taşıyan Müslüman bir Kürd’ün, Kürdler’i ümmete kardeş kılabilecek koşullar hazırlama gayreti taşıması gerekmektedir.
Kürdler’in davası temel olarak kardeşlik davasıdır. Kürtler kendilerine kardeşçe uzanan bir eli öpüp başlarına koyarlar.
Kürdler’in ekstremist bir davası, söylemi ve talebi yoktur. Başkalarını asimile etmeyi, toprağından sürmeyi, inkar etmeyi akıllarından bile geçirmiyorlar.
Diğer bütün Müslümanların sahip oldukları haklara sahip olmak istiyorlar.
Onun için Kürdler’in davası temelde kardeşlik davasıdır.
Başkaları onları “etnik bölücü” olarak adlandırabilir.
Onlarınki haksızlık ve zulüm üzerine kurduğu bir kardeşliktir. O kardeşliğin bölünmesi gerekir tabii ki de.
Bir Kürd kardeşlik talep ediyorsa, Türkiye’nin reel şartlarında bölücü olması şarttır.
Bölücü olmayan Kürd ümmetçi olamaz, kardeşlikten bahsedemez
burası bana ait: DEMEK Kİ TÜRK İLE FARENİN KARDEŞ OLMASI İÇİN FARENİN BÖLÜCÜ OLMASI GEREKİYORMUŞ. BÖLÜCÜLÜK YAPARAK DA HERGÜN TÜRK ASKERİ ÖLDÜRMEK GEREKİYOR.UYAN EY TÜRK UYAN ARTIK! FAREDEN KARDEŞ OLMAZ.BUNU KAFANA İYİCE YERLEŞTİR , TİTRE VE KENDİNE DÖN.
www.antoloji.com.tr/osman_ocal