Gönderen Konu: TÜRKİYE'DE, EMPERYALİST BAĞIMLILIK VE SİGARA TİRYAKİLİĞİ  (Okunma sayısı 3377 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Cenghis Khan

  • Ziyaretçi
T.C. Hükümetlerinin emperyalist bağımlılığı ile sigara tiryakileri arasındaki benzerlik... Konulu yazım, çokça güncelleştiği için, bir kez daha bağımlı ve iradesizlerin dikkatine sunuldu...

Türkiye'de satılan bütün sigaraların üstünde yasal uyarı; sigara sağlığa zarlıdır, sigara içmek öldürür, sigara içmek yüksek derecede bağımlılık yapar, başlamayın, sağlık kuruluşları sigarayı bırakmada size yardımcı olabilir ile sigara içindeki zehirli maddeler; zifir : 15 mg, nikotin : 1 mg, karbonmonoksit: 14 mg,... olarak belirtilmiştir. Fakat, insanlar sigaranın üstündeki bunca yazıya rağmen, kendisine kötülük yapmak için üstüne birde para vererek satın alırlar!

Sigara içindeki zehirli maddelerin açılımı ise Karbonmonoksit: Arabaların egzoz gazının aynısıdır. Kanın oksijen taşıma yeteneğini azaltır. Nikotin: Kokain ve Morfin kadar bağımlılık yapar. Kan basıncını-tansiyon ve kalp hızını arttırır. Karbonmonoksit ile birlikte kroner arter hastalığı ve beyin damar hastalığına yol açar. Katran: Kanserojen-kanser yapıcı  olup akciğer kanseri, anfizem ve kronik bronşit yaptığı tespit edilmiştir.

Türkiye'de sigara üretimi ise yapılan araştırmalara göre, 1990-1995 arasında artış göstermiştir. Bu tarihlerde, iki yabancı marka olan Marlbora ve Camel grubu Türkiye'de yoğun bir tanıtım ve reklam faaliyetleri ile 1995 yılına geldiğinde, Türk insanı ".7 milyar pakete, 95 Trilyon TL" vererek satın almıştır! Bunun üzerine ülkemizde Sağlık Bakanlığının yayınladığı bir rapora göre "110.000 insanımızı erken yaşlarda sigaraya kurban"  verdiğimiz ve önlem alınmadığı takdirde de  "önümüzdeki 20 yılda bu sayı 250.000'e"  çıkacağını öngörmektedir.  Birde bu sayı içerisinde "pasif içici"  olarak bilinen tiryaki yakınları vardır. Bunlar evde, işyerinde veya kapalı alanlarda sigara içerken yakınlarına zarar verenlerdir... Ve bunun sonucu olarak da beş bin kişinin öldüğü belirtilmektedir. Sigara tiryakilerinin yanında ölen pasif içicilerin  toplamı ise on bin kişidir... Bu on bin kişi ise ne yazık ki sigara paketinde yazan, "sigara dumanında benzen, nitrozamin, formaldehit ve hidrojensiyanit gibi kanser yapıcı maddeler"  bulunur. Açıkça yapılan bu uyarıya rağmen tiryakiler bilerek ölümü gider... Böylelikle Türkiye'de yüz on bin insanın ölümüne sessiz kalınırken, terör nedeniyle  yılda 2-3 bin, trafik terörü nedeniyle ise yılda 6-7 bin  vatandaşımızı kaybederiz...

Dünya ölçeğinde araştırma yapan Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ise dünyada ki en büyük sağlık sorunun sigara tiryakiliği olduğunu, "Dünyada her yıl 4 milyon insanın sigaradan hayatını"  kaybettiğini açıklarken, "eğer, gerekli önlemler alınmazsa bu sayı, önümüzdeki 20 yılda 10 milyona" çıkacağı tespit eder.

Türkiye'nin 1980'li yıllardan  itibaren sigara tüketimi % 80 oranında artarken, ABD'de ise % 30 oranında azalmıştır.  Türkiye'nin sigara içmedeki bu kötü ünü beraberinde Avrupa'da "Türk gibi sigara içmek" deyimini de ortaya çıkartır!

Tüm bunların sonucunda,  Türkiye'de, "...kişileri tütün ve tütün mamullerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirler almak..." amacıyla 7 Kasım 1996 yılında 4207 sayılı kanun yürürlüğe girmiştir... Buna rağmen on yedi milyon sigara kullanıcısına her gün birkaç kişi eklenmektedir. Sigara bağımlılığının ülke ekonomisine verdiği milyarlarca dolar kayıptan ve vücuda verdiği zarardan bahsetmeyeceğim. Ama sigaranın vücuda ve keseye verdiği zararın, ne yazık ki emperyalist bağımlılıkla aynı olduğunu söyleyeceğim...

Emperyalizmde zaman içerisinde, ülke içindeki insanları ve kurumları güçsüzleştirirken, ülke ekonomisine ve doğasına onanmaz yararlar açar...

Emperyalizm bağımlısı olan bir hükümete ilişkin, muhalefette emperyalist isteklere karşı konulurken, iktidara gelince, aynen bir sigara bağımlısının, sigarayı bırakmama konusunda sarf ettiği söz ve direnç gibi  "IMF ile bağımızı koparmamız mümkün değil (Zaman Gazetesi, 29 Mayıs 2004) " diyen bir Başbakan R. T. Erdoğan ile karşılaşırsınız... Sonrasında ise Ankara Ticaret Odası (ATO), AKP hükümetinin 1000 günlük performansını değerlendirirken hazırladığı raporda, "ekonomik kırılganlığın derinlemesine sürdüğü ve iç ile dış borç stokunun 113 milyar dolar arttığını"  belirtir! Fakat, T.C. Hükümetleri  IMF ile anlaşmaktan geri durmaz. Aslında T.C. Hükümetine, her konuda ahkam kesen ATO başkanı S. Aygün de başbakanlık etse durum kesinlikle değişmeyecektir... Türkiye'nin Emperyalist bağımlığı bütün boyutları ile gösterilmeden ve karşı projeler geliştirilmeden kuru kuruya değiştireceğim diyen herkes kesinlikle yalan söyler... 

Bağımlı hükümete diğer çarpıcı bir örnek ise; Türkiye'nin inanılması zor rüyası olan AB'nin gümrük birliğini kabulü ile yüz milyarlarca dolar zarara uğramasıdır. Fakat T.C. Hükümetleri AB'ye girme konusunda hiçbir zaman geri adım atmamıştır!...

Bugün K. Irak'ta henüz sınırları belli olmayan, şimdilik sözde kurulan Kürdistan ile Türkiye'de ki terörü azdıran, on binlerce Türk askerinin ve sivillerin ölmesine neden olan ABD'nin isteği için, T.C. Hükümetleri Kuzeyden Keşif Gücü-Çekiç Güç'e 1991 yılında itibaren TBMM'de onay vermiştir!... TBMM'de, 21. Dönem 1. Yasma Yılında, 20. Birleşiminde, 23 Haziran 1999 günü MHP Grubu adına konuşma yapan Şevket Bülent Yahnici, MHP'nin Çekiç Güç'e ilişkin görüşlerini belirtirken, "...Ortadoğu'da bir  Çekiç Güç varsa, isterse 36 ncı paralelin kuzeyinde ister 36 ncı paralelin güneyinde olsun, ister Saddam olsun isterse Barzani veya Talabani olsun, bir tek  Çekiç Güç vardır; o da, Türkmen nüfusunun üzerindeki  Çekiç Güç'tür kardeşlerim...(MHP sıralarından alkışlar) ", diyerek önemli bir tespitte bulunur.  Aynı konuşmanın sonlarına doğru ise, "...Milliyetçi Hareket Partisi, bu anlamda, Kuzeyden Keşif Harekatına şu anda müspet oy vermeyi düşünmektedir. Teşekkür ederim (MHP sıralarından alkışlar)."  Aynı durum sigara tiryakilerinde de vardır. Gözünün içine bak baka sana çok önemli konularda nutuk çeker. Sonra bir sigara yakar ve zehir dolu dumanı yüzüne üfler.

Neyse, ABD'nin Kuzeyden Keşif Gücü-Çekiç Güç'ü, Türkiye'de terör olayları sonucu on binlerce cana ve milyarlarca dolara mal oldu. K. Irak'ta istediği sonucu elde etti ve ABD'nin Çekiç Güç'le 2003 yılında işi bitti... Türkiye'den bir daha Kuzeyden Keşif Gücü-Çekiç Güç uzatılmasını istemedi... Türkiye'nin durumu ise artık akciğeri iflas etmiş sigara tiryakisi gibidir. Bu tiryakiliğe en son örnek ise Lübnan'a asker yollanmasına ilişkin TBMM'de oylanan tezkeredir. T.C. Cumhurbaşkanı dahil ülkenin büyük bir çoğunluğu AKP hükümetini Lübnan'a asker yollanmaması konusunda uyarır ama hükümet emperyalist bağımlılıktan dolayı karar verir. Asker Lübnan'a gidecek...

İşte, CHP, DP, AP, MHP, MSP, RP, SHP, DSP, ANAP ve AKP'li bütün hükümet icraatları gösteriyor ki, T.C. Hükümetleri ileri derecede emperyalist isteklere bağımlı duruma getirildiği için iktidara geldiklerinde, hükümetin emperyalist bağımlığına çare bulamıyorlar... Bugün, Türkiye'de sayıları on yedi milyonu geçen sigara tiryakileri sanırım, T.C. Hükümetlerinin bu bağımlılığına hak veriyordur!

Emperyalist bağımlılık ile sigara tiryakiliği ancak kararlılık ve çok güçlü bir iradeyle bırakılır!...

Muammer KARABULUT

http://www.tepkimiz.net/index.php?option=com_content&task=view&id=19&Itemid=30