Bozkurt öldü mü
12 Şubat 2008
Burak ARTUNER/HABER MERKEZİ
Bozkurt öldü mü
AKP’ye üniversitede türban serbestisi konusunda verilen destek, MHP’de özellikle ’Bozkurt’çu tabanda ciddi tepki çekti.
Akşam Gazetesi yazarı Rıza Zelyut’un "MHP’deki ümmetçi kanadın zaferi" yorumuna destek veren MHP’nin bazı önemli isimlerine göre, parti ve ülkücü tabanda da bu konuda ciddi rahatsızlıklar var.
TÜRBAN serbestisinin önünü açan Anayasa değişikliğinde AKP’ye tam destek veren Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), kendi üyelerinin de tepkisini çekti. Akşam Gazetesi yazarı Rıza Zelyut, önceki gün, türbana desteği, MHP’deki ümmetçi kanadın zaferi olarak yorumladı. Zelyut, ABD’nin teslimiyetçi bir İslam anlayışını, kaynağını Türk milliyetçiliğinden (Atatürk Milliyetçiliği) alan laiklik yerine oturtmak istediği görüşüyle şunları yazdı: "Bunun için de türban simgesi üzerinden toplum ikiye bölündü. MHP laiklikle simgelenen Cumhuriyet devletinin yanında değil, çatışmanın dinci ucunu temsil eden AKP’nin yanında yer alarak kuruluş amacına uygun davranıyor. MHP sembolündeki Bozkurt’un öldürülmesi, ümmetçilik üzerinden ABD’nin zaferidir." Önemli MHP’li isimler, "Bozkurt öldürüldü mü" sorusunu şöyle yanıtladılar:
TÜRKEŞ HAKLI ÇIKTI
Altemur Kılıç (MHP Üyesi-Atatürk’ün silah arkadaşı Kılıç Ali’nin oğlu): "Türban meselesinden dolayı çok üzgünüm. Devlet Bahçeli’nin genel başkanlığındaki MHP’den ve yaptıklarından, hele türban konusunda AKP’ye payanda olunmasından çok rahatsızım... ’Sen orada nasıl kalırsın, istifa et’ diye çok mesajlar, telefonlar alıyorum ve istifa raddesine de geldim... Ama sonra düşündüm ki, MHP, Bahçeli ve takımının tapulu malı değil. MHP’nin 39 yıl önce milliyetçi bir parti olarak kurulmadığı, temelinin aslında ümmetçiliğe dayandığı ve ABD çıkarlarına hizmet ettiği tezi, külliyen uydurma. Rahmetli Başbuğ Türkeş, herhalde, cennet mekánında mustariptir... O bana, Bahçeli’ye güvenmediğini söylemişti; haklı çıktı. Ancak neye yarar, MHP’nin güzel ismine ve mazisine, gölge düştü bir kere."
BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞI
Gündüz Aktan (MHP Milletvekili): "Türbanda verilmek istenen sınırlı bir özgürlüktür. Bu özgürlüğün yayılması engellensin diye gerekli öneriler de yapılmıştır. AKP, bu anayasa değişikliklerinin uygulanması aşamasında çok büyük bir sınavdan geçecektir. Tanınan bu özgürlüğün sınırlarını genişletmeye kalkarsa, değişemediğini, yani milli görüşten kopamadığı kanıtlanacak. Bozkurt’tan ’ulus devleti’ savunan milliyetçilik kastediliyorsa; ulus devleti savunanın laiklik ilkesine karşı olması mümkün değil. Ulus devlet zaten laik olmak zorundadır. MHP’nin, milli görüş ve AKP’yle farkı budur. Türban düzenlemesinin Meclis’ten geçmesi sonrası, bize oy veren bir çok insan hayal kırıklıklarını ifade etti. Kangren bir sorunu çözmek için yola çıktık. AKP 17. maddede sözlerini tutmazlarsa, aldatılmış hissederiz."
GÜNDEMİ TÜRBAN BAĞLADI
Mustafa Erkal (Aydınlar Ocağı Başkanı-İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Sosyolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı-Yeniçağ Gazetesi Yazarı): "Türbanın, Türkiye’nin birinci sorunu olduğuna inanmıyorum. Türkiye’de türbanın zaman zaman öne çıkarılması sebepsiz değildir. Bugün ABD büyükelçisi, ’Siyasi çözüm gerekir’ diyor. 301. madde ve sözde sivil anayasa taslağı tartıştırılıyor. Dış dayatmalarla çok önemli bir Vakıflar Yasası gündemdedir. 2008, Kıbrıs’la ilgili olacaktır. Bütün bunları gündem dışı tutabilmek için, gündem türbanla bağlanmaktadır. Bozkurt, İslam içinde milli varlığın bir sembolüdür. Bozkurt’u İslama aykırı göstermek, tarihi düne çevirmektir. Bu süreçte MHP’nin maksatlı olarak öne çıkarılarak saldırı odağı yapılmasını da yanlış buluyorum. Eski bir takım peşin hükümlerden kurtulmak zorundayız. Cumhuriyetin akıllı dostlara ihtiyacı vardır."
HİRA DAĞI’NA DÖNÜŞ
Servet Kabaklı (Türk Edebiyatı Vakfı Başkanı): "Günümüzün MHP’si, şimdiye kadar, özellikle rahmetli Başbuğ’un vefatından sonra, 57’nci koalisyon döneminde de ’Kanımız aksa da zafer İslam’ın gibi fikri temellerden vazgeçmiş gözüküyordu. ’Tanrı dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslümanız’ sözü söylenmiyordu. MHP’nin milliyetçiliği etnik ırkçılığa dayanmıyor. Birileri ısrarla, MHP’nin kurucusu, ülkücü hareketin banisi olan Alparslan Türkeş’i de zulme uğratan, işkenceye uğratan tek parti dönemi diktacı kafasına doğru çekmeye çalıştı. Ama buna muvaffak olamadılar. MHP’nin tabanı bu sefer tavanı etkiledi ve MHP kendi milliyetçiliğinin içinde olan manevi değerlerimize de sahip çıkmaya başladı. Din ve vicdan hürriyeti, eğitimde fırsat eşitliğini de göz önüne alan MHP yönetimi, üniversite kapılarında mağdur edilen kızlarımızın mevcut iktidar tarafından da istismar edilmemesi için öncecilik aldı ve anahtar rol oynadı. Bozkurt, milletimizin sembolüdür ve asla ölmez. Ülkücü fikriyat, Türklüğün sembolü Bozkurt’u, İslam’ın sembolü hilalle taçlandırmış bir harekettir."
TÜRBAN EMPERYALİST OYUN
İlham Gencer (Alparslan Türkeş’in Sanat Danışmanı):
"Türban, emperyalist şeytanın en son ortaya çıkardığı çok tehlikeli bir oyundur. Buna kimse, hiçbir siyasi parti alet olmamalıydı. Daha önce Türk-Kürt, Alevi-Sunni diye bu ülkeyi böldüler. Şimdi de türbanla bölüyorlar. Türkiye’de sahte Atatürkçü, sahte müslüman, sahte ülkücü, sahte devrimci, sahte gazeteciler var. Şahsi görüşümü sorarsanız, türbana karşıyım ama mantığımla hareket edersem, MHP’nin izlediği siyasete de hak veriyorum. Bozkurt’un öldürüldüğü görüşüne de katılmıyorum. Bozkurt’u kimse yok edemez."
39 yıl önceki amblem kavgası/_newsimages/4965091.jpg
BUNDAN 39 yıl önce, 8-9 Şubat 1969 tarihlerinde Adana’da düzenlenen ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin MHP’ye dönüştüğü kongre, İslami ağırlıklı milliyetçilikle, ’Bozkurtçu’ gençlerin mücadelesine sahne oldu. Hürriyet Gazetesi’nde kongrenin son gününde çıkan haberde, partinin ambleminin üç hilal mi Bozkurt mu olacağı tartışılırken çıkan kavgalar, özetle şöyle aktarıldı: "... Partinin ambleminin Bozkurt olarak değiştirilmesi yolunda Türkeş’in önergesi oya sunulacağı sırada hadiseler çıkmış ve bir grup delege ’Oldu bittiye getiriyorsun’ diye haykırarak Genel Başkanı protesto etmiştir. Kongre Başkanı Orhan Kaleli’nin Türkeş’in adamı olduğu yolunda bir önerge verilmiştir. Delegelerin büyük bir ekseriyetiyle Orhan Kaleli, kongre başkanlığından ihraç edilmiştir. CKMP ambleminin hilal içinde Bozkurt olarak değiştirilmesi yetkisi, yeni seçilecek Genel İdare Kurulu’na bırakılmıştır. Diğer taraftan, Genel Başkanlığa ekseriyetle Alpaslan Türkeş getirilmiştir." Rıza Zelyut, Hürriyet’in bu haberini, şöyle değerlendirdi: "... MHP’nin kuruluşunda ümmetçiler, Türkeş’in adamı Kaleli’yi düşürecek güce sahip ve ’Bozkurt’a şiddetle karşıydılar. Sonraki süreçte de ümmetçiler (Üç Hilalciler), milliyetçileri (Bozkurtçuları) parti içinde etkisiz hale getirmişlerdir. Bugün gelinen nokta o açıdan hiç sürpriz değildir."
hareket edersem, MHP’nin izlediği siyasete de hak veriyorum. Bozkurt’un öldürüldüğü görüşüne de katılmıyorum. Bozkurt’u kimse yok edemez."
39 yıl önceki amblem kavgası/_newsimages/4965091.jpg
BUNDAN 39 yıl önce, 8-9 Şubat 1969 tarihlerinde Adana’da düzenlenen ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin MHP’ye dönüştüğü kongre, İslami ağırlıklı milliyetçilikle, ’Bozkurtçu’ gençlerin mücadelesine sahne oldu. Hürriyet Gazetesi’nde kongrenin son gününde çıkan haberde, partinin ambleminin üç hilal mi Bozkurt mu olacağı tartışılırken çıkan kavgalar, özetle şöyle aktarıldı: "... Partinin ambleminin Bozkurt olarak değiştirilmesi yolunda Türkeş’in önergesi oya sunulacağı sırada hadiseler çıkmış ve bir grup delege ’Oldu bittiye getiriyorsun’ diye haykırarak Genel Başkanı protesto etmiştir. Kongre Başkanı Orhan Kaleli’nin Türkeş’in adamı olduğu yolunda bir önerge verilmiştir. Delegelerin büyük bir ekseriyetiyle Orhan Kaleli, kongre başkanlığından ihraç edilmiştir. CKMP ambleminin hilal içinde Bozkurt olarak değiştirilmesi yetkisi, yeni seçilecek Genel İdare Kurulu’na bırakılmıştır. Diğer taraftan, Genel Başkanlığa ekseriyetle Alpaslan Türkeş getirilmiştir." Rıza Zelyut, Hürriyet’in bu haberini, şöyle değerlendirdi: "... MHP’nin kuruluşunda ümmetçiler, Türkeş’in adamı Kaleli’yi düşürecek güce sahip ve ’Bozkurt’a şiddetle karşıydılar. Sonraki süreçte de ümmetçiler (Üç Hilalciler), milliyetçileri (Bozkurtçuları) parti içinde etkisiz hale getirmişlerdir. Bugün gelinen nokta o açıdan hiç sürpriz değildir."