Gönderen Konu: SİZ UYUYUN BÜYÜYEN BÜYÜYOR. NENNİDE NENNİ  (Okunma sayısı 2550 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı YALNIZ_KURT

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 14


Onlar ayaga kalktilar ya siz?..

T.C. devleti kuruldu kurulali hic bu duruma dusmedi; gelen giden
oynuyor: Yabanci devletlerin siyasal partileri Turkiye'de subeler
acmislar; haril haril calisiyor; `proje' adi altinda paralar vererek
cevrecileri, kadinlari, gencleri, gazetecileri, isadamlarini,
belediye calisanlarini, parti militanlarini ve ozellikle `azinlik
milliyetcilerini' orgutluyorlar; T.C. devletinin
hukumranligini `pic' edecek bir siyasal sebeke kurarak, somurge
idaresini olusturuyorlar ve hatta olusturmus durumdalar. ABD ve
Alman siyasal partileri Ankara ve Istanbul'da merkezlerini
kurmuslar; Anadolu'da vakif-dernek sebekesini ya kendileri
kurduruyor ya da kurulu olani ele geciriyor.
*
Almanlar cok planli ve etkili calisiyor. Hiristiyan Demokrat ve
Sosyal Demokrat Parti subeleri, aydinlarlarla, isadamlariyla,
siyasal partilerle, gazetecilerle icli disli calisirken Yesiller
Partisi elini cevrecilere ve kadinlara atmis. Yesillerin cekici
adina kanip masum sananlar icin gecmisten bir ornegi analim:
Alman milletvekili Claudia Roth, Ankara'nin gobeginde megafonu eline
almis; halki devlete karsi eyleme cagirmisti. Baska herhangi bir
devlette olsa yabanci milletvekili hemen sinir disi edilirdi; ama
Roth isi ilerletti ve Istanbul'da buro acti; demokrasi, kadin
haklari derken isi Kurt milliyetciligine dek goturdu. Roth'un Ergun
Poyraz'in `AKPapa'nin Temel Icgudusu' kitabinda yer alan sozleri cok
acikti:
"Leyla Zana'nin Turkiye buyukelcisi olarak atanmasini istiyorum.
Turkiye' de Kurt kimligi taninmali, af cezaevindeki Kurtleri de
kapsamali. Kurt gunesi parlamakta. Bu Kurt gunesinin isIklarindan
birini cezaevindeki arkadasim Leyla Zana'ya gondermek istiyorum."
(s. 67)
*
Roth'un Yesiller Partisi'nin Turkiye subesi de bos durmuyor; ayni
kitapta yer alan mufettis raporuna gore iyi de para harciyorlar;
Tarih Vakfi, Ka-Der, Mor Cati, Ucan Supurge, Ege Kadin Dayanisma
Vakfi ile ortak calisiyorlar. Kiyilardan icerilere dogru yabanci
kolonileri olusan Ege'ye buyuk onem veriyorlar ve yillardir Ege
Kadin Bulusmasi adi altinda isbirligi toplantilari duzenliyorlar.
Basta Izmir belediyeleri olmak uzere bircok devlet kurulusu
Yesiller'e yardimci oluyor.
Her kentte olusturulan `Kadin Platformu' yonetimleriyle icli disli
calisiyorlar. Asiri iyi niyetliler, bu parti sebekesinin kadinlarin
iyiligine calistigini ileri suruyorlar; ama onlarin ayni
zamanda "azinlik haklari" adi altinda ayrilikciligin onunu actigini
gormezden geliyorlar.
Yillardir Egeli kadinlarin bu sebekelesmeye karsi cikmasini
bekledik, kitaplar yazildi, konferanslar verildi. Sonunda emeklerin
bosa gitmedigini gorduk:
Yesiller Partisi'nin sebeke orgutu Heinrich Boll Stiftung, Ege'de
yeni bir ataga kalkiyor ve bir dizi toplantiya basliyor; Izmir,
Aydin derken Denizli'ye dayandilar. Denizli Kadin Platformu
uyelerine Boll ile isbirligi gundemi onceden duyurulmamisti. Nasil
olsa isbirligi adet olmustu; herhalde kabul edilir, diye dusunduler.
Ne var ki, ulusal bilinci ve akli yerinde kadinlar (adlari simdilik
bende sakli) yabanci partilerin oyununu bozuyorlar ve toplantida
diyorlar ki:
Denizli Kadin Platformunda yabanci devletlerin vakiflarinin ya da
STK'larinin propagandasi ve tanitimi yapilamaz.
Yabanci siyasal parti orgutleriyle etkinlikler duzenlenemez ve
yabanci vakif ve orgutlerden para kabul edilemez.
Ulusal egemenlik ve bagimsizlik yanlisi durus ve onur sahibi Denizli
Kadini bu tur oyunlara izin vermeyecektir.
Sonuc olarak: Denizli Kadin Platformu'nda, Yesiller Partisi sebeke
orgutu Boll Vakfi ile isbirligi karari alinamadi. Hem de "Yabanci
devletlerin vakiflarindan para almanin ne sakincasi var? Biz zaten
bu parayi projelere harciyoruz" diyenlere karsin.
*
Yurttaslarin cogu "Durumu anladik; ama neyi nasil yapacagimizi
soyle" diyordu.
Bence; durumu yeterince anlayanlar, neyi nasil yapacaklarini da pek
guzel buluyorlar ve hicbir cagriya gerek duymadan hemen birlesip
geregini yapiyorlar. Yabanci devletlerin (ne yazik ki T.C. devleti
gorevlileri de yardimcidir) onunde durulmaz sanilan gucunden
korkmayarak yalnizca ve yalnizca vicdanlarinin sesini dinleyen
kadinlarimiz, Denizli'de oldugu gibi, geregini yapiyorlar… Kusku
yok ki yurdun her kentinde yurdun bagimsizligini korumayi namus
gorevi sayan kadinlarimiz vardir; onlari da yakinda duyacagiz, hem
de pek yakinda!
Bu oyunun icinde bilerek rol alanlar icin artik `bilerek ya da
bilmeyerek' diye yazmak olanaksiz; cunku onlarin bilmeleri icin para
listeleri, adlar da dâhil her turlu yayin yapildi. Bundan boyle
kimse kalkip da "Vallahi biz proje parasi aliyorduk; iyi seyler
yapiyorduk" diyerek yakasini kurtaramaz!

(Mustafa Yildirim dan alıntı)
“Hep kabul ettiğimiz esaslardan birisi ve belki birincisi olan hudut meselesi tayin ve tespit edilirken, hudud-u millîmiz, İskenderun’un cenubundan (güneyinden) geçer, şarka doğru uzanarak Musul’u, Süleymaniye’yi, Kerkük’ü ihtiva eder.
İşte hudud-u millîmiz budur dedik!”


Mustafa Kemal ATATÜRK

ilteris9

  • Ziyaretçi
Tarih Vakfı'nın sürekli yerel târih çalışmaları üzerine gitmesinden zâten kıllanıyordum, altlarında ne olduğu iyice ortaya çıktı artık.