Dilşad Hatun (İparhan)
Güzelliği ile birlikte kahramanlıkları da dillere destan olan prenseslerimizin en meşhurlarından olan, Dilşâd Hatun, ayni zamanda Budist Çinlilerle Müslüman Türkler’in yaptıkları mücadelenin en şanlı ve tertemiz sayfalarından birini teşkil eder.
Doğu Türkistan 1759 yılında Çin Mançu Yönetimi tarafından işgal edildi. Uygur Türkleri vatanı işgal eden Çin ordusuna karşı yıllarca direndiler. Tam 42 kez bağımsızlık mücadelesi verildi, sonucta sayı ve techizat bakımından kıyaslanamayacak derecede fazla olan Çin ordusu, Rusların da yardımıyla bu mücadelelerden galip çıktı.
O dönemin Doğu Türkistan Hanlarından Cihangir Hoca şehit edildi. Cihangir Hoca’nın eşi İPARHAN kocasının mücadele bayrağını ordunun başına geçerek sürdürdü.
Büyük mücadelelerden sonra Çin ordusu tarafından esir alınan İPARHAN, Pekin’e Çin İmparatoru Qienlung’a götürüldü. İmparatorun İPARHAN’a evlenme teklifi İPARHAN tarafından şiddetle reddedildi.
Ve bu kahraman Türk Kadını iffeti ve milletinin geleceği için, bir Çin’li ile evlenmektense canına kıydı. Bir kahraman gibi yaşadı ve bir kahraman gibi şehit oldu.O, Türk kadınının yüreğinde “Gelinlerin Anasi” unvanıyla yaşayan bir kahramandır.
Dilşâd Hatun, yıllardan beri romancılara ilham kaynağı olmaktadır. Hakkında pek çok makaleler, romanlar (Sui Cien Sin “Siang-Fei”, Pearl Buck “Imperial woman”) yazılmış, hatta Japonlar bu konu ile ilgili bir de filim çevirmişlerdir
Dilşâd Hatun, düşmanına teslim olmak bir tarafa, hayatında bir kere dahi Çinli elbisesi giymemiş, Türk ananesine, örf ve adetlerine sadık kalmıştı. Bu cesur, mağrur ve tertemiz hali sebebiyle, bugün bütün Çin’de Türkistan’da bir iffet sembolüdür.