Gönderen Konu: Destân-ı Muhabbet -3-  (Okunma sayısı 3068 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı AĞASAR

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 354
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Destân-ı Muhabbet -3-
« : 17 Şubat 2012 »




Destân-ı Muhabbet -3-


Şiir, Destân-ı Gülizâr ile başlar, ve Destân-ı Gülizâr ile devam eder... Şairlik 'hak edenin' olsun...


'durulma hazzın ile zamanı dört köşeden
ardım sıra dostlara paye paye taht eyle
sakınmak elbet hata gizlice kör neşeden
o zeytin gözlerinin artık naatı kaldı
ey gülizâr durulma sabaha kadar böyle
satır satır destanın berk itaati kaldı'



Sakladığın esrarı zaman dönüp bulur mu?
En gizemli hecesin okunmaz bu esaret
Ey Gülizâr ciğerim başka nefes solur mu?
Boğazım düğüm düğüm ördü nakkaşı kaldı
İşlediğim sanatın dokusunda maharet
Mısra mısra destânın dikili taşı kaldı


'yedi nevruz eskittim yedi geliş ve gidiş
yedi nevruz yüzümü tanır kaldığın şehir
ey kuytumda tebessüm ey nabzımda direniş
sabrın ne meş’âlesi ne barikatı kaldı
ey gülizâr gül destem tutuştu cümle nehir
rahmetin ne diclesi ne de fıratı kaldı'



Gittiğin günden beri takvimler soyuyorum
Dikeninde acım var yapraklarında kahır
Her sancının ardından yeniden doğuyorum
Hasret dolu nevruzun gözünde yaşı kaldı
Ey Gülizâr çatladı çektiğim bunca sabır
Taşa dönen gövdeme yontulan başı kaldı


'maturidi’m hele gel yolunda sakla beni
aklımı yitirmişim darmaduman matemdir
eşari’den uzak tut mihrinle akla beni
turaç oldum kanadım gözüm karadı kaldı
saf tutmuşum safımdır hesaba münker-nekir
senin senden başkaca yâr tembihatı kaldı'



Maturidi yol göster âkil adam kalmamış
Nerde Pir'im Sultanlar nerde yüce erenler
Anadolu dergâhı tortu yosun bağlamış
Karamanlı Mehmed'in çatıktan kaşı kaldı
Öz dilini eşari divânına serenler
Kelâmın ne fetvâsı ne de nakışı kaldı


'şahidim ol gülizâr göğe baskın maviler
kapkara kesilmişim toprağa sığamadım
can havli haykırışım örtündüğüm her seher
dağları ağlattım da çehreme yâdı kaldı
gülizâr şahidim ol örslediğim her adım
bir şahin gagasında telaşa yadı kaldı'




Gülizâr şahidim ol bu bir irtifâ değil
Kısıldı kanatlarım göklere sığamadım
Şahidim ol Gülizâr sevdam intifâ değil
Dehlizine râm oldum derin akışı kaldı
El pençeydi rahmetin avcuma sağamadım
Her dileğim buz kesti donup da kışı kaldı



'dadaloğlu otur da seyran edelim ardan
kimin nefsi yamandır saçılsın birer birer
göğercin nazeninden zeytinyağında nardan
kimin kimde yetimlik edebiyâtı kaldı
ey gülizâr ağlama çat o kaşlarını ger
sevdamdan parsel parsel bâki anlatı kaldı'



Dadaloğlu aman yok hem kavga hem döğüşten
Toros'un zirvesine örtü olan kar mıdır?
Ha kılıcı tutmuşum ha mızrabı doğuştan
Türkülerin Gülizâr yürek yakışı kaldı
Çekildiğin inzivâ gönüllere kâr mıdır
Kör oldu koca tarih fesad bakışı kaldı



16 Şubat 2012/ Sancaktepe

Onur Kutlu Öztürk
Dolunay buğusunda zifiri göklere yazılmış Ad'ın...
İnkâra düşen geceler gibi yok saysın varlığını bütün kâinat
Varsın mavi gün her doğanda silinsin ne çıkar ?
Ay dolanır , yüz bulanır, vakit döner, tılsımlı bir âyinde söylenir Ad'ın ;

Senin Ad'ın TÜRK !...


UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!