Eski komünist ülkeler yeniden güçleniyor mu?

[Türkistan Ordusu]

Rusya ve özellikle Çin'in son senelerdeki yükselişi; ve bunu yaparken yeni bir tür serbest piyasa ekonomisiyle yapması, Batılı kimi gözlemciyi bu ülkelerin yeniden dünya sahnesine geldiklerini söylemeye itiyor.

Bu eski Komünist ülkelerde, "Devlet Kapitalizm"i uygulanıyor.
Yani çöken Marksist, planlı ekonomi yerine; devletin ve bürokrasinin güçlü olduğu karma ekonomik modeller uygulanıyor.
Onun için Çin gibi ülkelerdeki rejimler çökmüyor; zirâ tek parti rejiminden gelen bürokratlar, devletin sermayesini kontrol ediyor ve yine bir biçimde halk üzerinde tahakküm kuruyorlar.

Bu eski Komünist blok ülkelerinin güçlenmesinin en önemli sinyallerinden biride Latin Amerika ülkelerinde Rus-Çin yanlısı solcu adamlar devlet başkanı oluyor (Kolombiya hariç).

Sizce bu ülkeler birşeyler yapabilir mi?

[TÜRK-KAN]

 Bu konuya kısmende olsa aşağıdaki konu başlığında değinmiştik.
 
 https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=4883.msg33181#msg33181

  O günden bugüne her ne kadar ideolojik, sosyal değişimler(Sovyetlerin Dağılması, Çin'in Mao'dan sonra Ekonomide katı Komünist yaklaşıma son vermesi vs.); meydana geldi.

 Şimdi sorunuza Çin'den başlayalım.

 Çin'in Mao'nun ölümünden sonra onun uyguladğı ekonomik sistemi(milyonlarca insanın açlıktan ölmesine yol açan bir facia idi) tamamen terketti. Mao'dan sonr Çin'in başına geçen Deng Xiaoping, Mao dönemindeki Çin-Sovyet anlaşmazlığını daha da ileri götürerek Amerika'ya daha fazla yanaştı. Ekonomi ve Sanayi alanında büyük destekler aldı, bunları yeniden kurarak Çin'in bugünkü gücüne ulaşmasına büyük katkı sağladı.

 Bu dönemde pek çok Komünist Çin vatandaşları, Tayvan'a ve Hong Kong'a toplu halde işçi olarak gönderildiler. Bunlar, çalıştıkları yerdeki sanayi kurumlarını ve teknikleri, projeleri öğrendikten sonra birebir taklit ederek Çin'de kurdular. Zaten Çin, bugün Sanayi Hırsızlığında birinci sıradadır.

 Deng Xiaoping'den sonra gelen ve bugün hala yönetimde olan ardılları da, onun yürüttüğü ekonomik politikaları daha da genişlettiler.

 Çin'de siyasi ve ekonomik sistem birbirinden tamamen farklıdır. Doğrudur, Siyasette hakim olan yalnızca Komünist Parti'dir. Ama ekonomik sistem, tam manasıyla bir Vahşi Kapitalizm'dir. Milyarlarca insanın vasıfsız, ucuz işgücü olduğu bir ülkede başka türlü yönetilemez. Mao ve döneminin ekonomi uygulamaları, sadece onun doğduğu köyde uygulanmaktadır.  Ayrıca Çin'de yaşayan işçilerin, sendikal hakları kesinlikle yoktur. Fabrikalar aralıksız seri üretim yapmaktadırlar. Bu üretilen mallarda Dünya'nın dört bir tarafına yayılmakta ve Çin Devleti, bunları bir güzel cebe indirmektedir.

 Sözü özü, Çin ekonomide Kapitalist, siyasi idarede Komünist olan bir ülkedir. Ancak Çin'deki Komünizm anlayışı, Stalinist Dogmatiklik içermez. Faydacı(Pragmatik) bir yaklaşımdadır. Ayrıca Çin'de Aşırı Milliyetçi uygulamalar mevcuttur ve bunları bizzat ÇKP öncülük etmektedir.

 



 

[TÜRK-KAN]

 Rusya, Sovyetler yıkılıp dağıldıktan sonra uzunca bir süre kendine gelemedi. Kapitalist ekonomiye geçiş süreci aşırı sancılı oldu ve ekonomik krizler yüzünden büyük sıkıntılar yaşadılar. Ta ki; Putin gelene kadar.

 Putin iktidarıyla, Rusya'daki Oligarklar(Çoğu Yahudidir, Amerikan Batı desteklidir) hapsedildi ve mallarına el konuldu. KGB'den gelen bir isim olduğu için Devlet Bürokrasisi'nin tam desteğine sahip olan Putin, içeri attığı oligarkların yerine kendi adamlarını koydu, bir anlamda kendi oligarklarını yarattı. Rusya'yı da zaten bu elit yönetmektedir. Yabancı sermayeye kapılarını sonuna kadar açmıştır. Bugün Rusya'da yatırımlar yapan pek çok Türk Şirketi vardır(Özellikle inşaat alanında).

 Ancak Rusya'da Komünizm tamamen çökmüştür, zaman zaman ekonomik krizlerin artmasıyla halkta taraftar bulsalarda iktidara gelemezler.

 

[TÜRK-KAN]

 Latin Amerika ülkelerinde Sol her zaman önemli(iktidar-muhalefet ) bir güç olmuştur. Bugünde Amerika'nın uyguladığı saçma politikalar, Sol'a güç kazandırmış, ona yönelik Halk desteğini üst seviyelere taşıyarak iktidar yapmıştır.

 Türkiye'dekinin aksine Sol, Latin Amerika'da ezilen geniş ve yoksul halk kitleleri tam manasıyla temsil etmektedir.

 Bu son zamanlarda iktidar olan Sol Hükümetlerin, Latin Amerika Birliği'ni kurma çalışmaları mevcuttur. Hata bu birliğe Venezuela-Brezilya-Arjantin katılmıştır. En büyük silahları da bu ülkelerin ortak dile ve kültüre sahip olmaladır(Brezilya haricinde-portekizce).

 Brezilya, BRIC(Brezilya-Rusya-Hindistan-Çin) ülkelerinde birisidir. Bölgede ve dünya da askeri, nüfus gücü ve ekonomi potansiyeli ile ciddi bir etkinliğe sahiptir. Petrol bağımlısı değildir. Etanol(Şeker kamışı ve asidin karışımından oluşan bir madde) üretimi sayesinde tüm yakıt ihtiyacınnı karşılamaktadır.

 Latin Amerika ülkelerinde ciddi bir güç olarak görebileceklerimiz; Brezilya ve Arjantin'dir.