Bu lavuklar nimete gelince başköşeye oturlar. Hepsinin elinde son teknoloji ürünü telefonlar bulunur ve bu telefonlarla İngilizce menü üzerinden işlerini görürler. İnternete girip porno sitelerde cirit atarlar, uzakdoğuda 13-15 yaşındaki kız çocuklarına ilişmek için uçaklara binerler, televizyonların başından kalkmaz, lüks arabalara bir güzel kurulup, nevigasyonla varacakları adresi kolayca bulurlar. Oh ne ala ne hoş? Mümin kardeşimin faydalandığı dünya nimetlerinde gözümüz yok ama sormadan da edemiyor insan, peki muhterem mümin kardeşim kullandığın bu nimetlerin hangisi peygamber zamanında vardı? Haydi bundan da geçtik hangisini müslümanlar icat etti?
Riyakarlık denen şeyin daniskasını bu sahte müminler yapıyorlar. İslamiyete göre riyakarlık Tanrıya eşkoşmakla aynı kapıya çıkmaktadır. Hani toplumda ibadette gizlidir, kabahatte diye bir söz vardırya bundan en çok muhterem mümin kardeşimiz yararlanır ama bu fayda sadece kabahati gizli işleme cihetindedir. İbadetini göstere göstere yapar. Daha namaz vakti gelmeden pantolonun paçalarını dizlerine kadar, kollarını omuzlarına kadar sıvar ki abdet alacağını herkesin gözüne sokarak farkettirebilsin. Yazık ki toplumda bu riyalar çok pirim yapıyor ve her bir melaneti yapan bu sahtekarlar toplumda kabul görüyor ve hatta kabul görmekle kalmayıp peşinden bile koşuluyor. Zaten toplumumuzda yaygın olarak kullanılan hocanın dediğini yap yaptığını yapma sözü de bu dediklerimi doğrular niteliktedir. Oysaki doğru iş yapmayan birinin sözü doğru olur mu? Hocanın dediğini yap yaptığını yapma mantalitesi ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz sözüyle taban tabana zıt değil mi?
Tanrı Türkü ve Türk yurtlarını korusun.