Gül: 82 anayasası dar geliyor, halk rahatsız!
Konuşmasında, yeni anayasaya ilişkin görüşlerini açıkladı
Gül: 82 anayasası dar geliyor, halk rahatsız! CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Anayasa Mahkemesi’nin 50. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen sempozyumda yaptığı konuşmada, yeni anayasaya ilişkin görüşlerini açıkladı. Gül, şöyle konuştu:
- Halkın büyük çoğunluğu, yürürlükteki anayasanın ihtiyaçlara cevap vermemesinden, Türkiye’nin demokratik olgunluk ve çeşitliliğini kısıtlamaya çalışmasından, milletin zenginliklerini yok saymasından rahatsızlık duymaktadır. 1982 Anayasası dar gelmeye başlamıştır. 1982 anayasası, o dönemin ruhunu taşıyan, darbe ürünü, vesayetçi, bürokratik-otoriter niteliği olan bir anayasadır. Bu nedenle yeni bir anayasa yapılması zaruret halini almıştır.
- Anayasa aracılığıyla bir önceki dönemin mağdurlarını muktedir ve mağrur kılma çabası hep menfi neticeler doğurmuştur. Çünkü anayasalar, yalnızca bugünün güç dengelerine ve ihtiyaçlarına göre dizayn edilemez. Anayasalar, toplumun gelecekteki ihtiyaçlarını karşılayacak, gelişmesine izin verecek sadelik, esneklik ve tutarlılık içinde olduğu takdirde kalıcı olabilirler. İngiliz ve Amerikan anayasa geleneğinin başarısının ardında yatan gerçek budur.
- Yeni anayasa, esnek ve özgürlükçü olmalı. Millet olarak mutabık olduğumuz birlik ve bütünlüğümüz ile demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimiz’in temel ilkelerinden taviz vermemelidir. Yeni anayasa devletin, milletin hizmetinde olduğunu unutmamalı; vesayeti örtülü bir şekilde başka organlar aracılığıyla sağlamak yerine, çağdaş demokrasilerde olduğu gibi açık bir şekilde halka tevdi etmelidir.
- Anayasalar tepkisel saiklerle hazırlanmamalıdır. Sadece bir önceki dönemin hatalarını düzeltmeye çalışan anayasalar toplumları ileriye taşıyamaz.
Anayasalar, hiçbir özel fikrin, partinin, ideolojinin ve doktrinin mührünü taşımamalıdır. Anayasalar, toplumun tüm kesimlerinin hak, özgürlük ve beklentilerini bugün ve gelecekte teminat altına alacak nitelikte olmalıdır. Bu da ancak toplumsal mutabakatın mümkün olduğunca ’asgari müşterek payda’da oluşacağı anlayışıyla kaleme alınan anayasalarla sağlanabilir. Unutmayalım ki bugün güçlü olduğumuzda bizi kendi gücümüzden koruyacak bir anayasal kural, yarın zayıf düştüğümüzde bizi başkalarının haksızlığından da korur.
- Yeni anayasamız esnek ve özgürlükçü bir karaktere sahip olmalı, anayasa aracılığıyla milletin farklı siyasi çizgilerini zapturapt altına alma, devlet ve millet arasında bir gerginlik oluşturma zihniyetinden uzak durmalıdır.
- Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla basın, ifade ve örgütlenme özgürlüğü en fazla özen gösterilmesi gereken konulardır. Türkiye’nin çözüm bekleyen acil hukuki meselelerin, daha fazla vakit kaybetmeden çözülmesi gerekmektedir. Bu meselelerin başında, uzun tutukluluk sürelerinin fiili cezaya dönüşmesine yol açan adli sorun ve uygulamalar gelmektedir.
Laiklik ve inanç özgürlüğü ‘açmazı
Gül, küreselleşmenin, modern devletin fonksiyonları ve toplumsal insicamın unsurları bakımından birçok sorun ve açmaza yol açtığını belirterek bu ikilem ve sorunları şöyle sıraladı:
- Kişi hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi ile güvenlik.
- Yürütmenin çoğunluk iradesine dayanan icraatı ile çoğulculuk.
- Yürütmenin etkinliği ile fren ve denge sistemine dayanan güçler ayrılığı prensibi.
- Laiklik ilkesi temelinde din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ile inanç ve ibadet özgürlüğünün teminat altına alınması.
- Kültürel kimlik ve çok kültürlülük ile toplumsal entegrasyon ve insicam. v Milli egemenlik ile egemenliğin devri ve uluslararası meşruiyet.
- Teşebbüs hürriyeti ile regülasyon.
- Bireysel fayda ile toplumsal maliyet.
- Ekonomik büyüme ile adil paylaşım.
- Milli çıkar ile küresel sorumluluk.
- Ekonomik kalkınma ile sürdürülebilir çevre.