Gönderen Konu: Mustafa Kemal Gibi Düşünmek  (Okunma sayısı 3263 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Asil Türk

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 6
Mustafa Kemal Gibi Düşünmek
« : 26 Haziran 2012 »
 
MUSTAFA KEMAL GİBİ DÜŞÜNMEK[/b][/font]

Tarih, 18 Mayıs 2002... Yer, İtalya'nın Perugia kenti...

Genç Türk işadamı Utku Oğuz, bilgisayarında kayıtlı son Atatürk fotoğrafını projeksiyon makinesinin aydınlattığı duvara yansıtıp sözlerini tamamladı:
- İşte, Anadolu aydınlanmasının temeli olan Türk Devrimi budur...

Perugia'nin önde gelen kişilerinin oluşturduğu Felsefe ve Tarih Kulübü'nün üyeleri ve konuklar büyük bir coşkuyla alkışladılar genç adamı. Genç adam da bir saatlik ''1918 - 1939 arası Türkiye ve Atatürk Reformları'' konferansının gördüğü ilgiden mutlu, biraz da şaşkındı!..

Kulübün başkan yardımcısı İtalyan dostu bir süre önce, "Şu hayranı olduğun ve her karşılaşmamızda bana anlatıp durduğun Atatürk'ü bizim kulüp üyelerine de anlatır mısın?'' dediğinde hiç tereddütsüz kabul etmiş, ama böylesine yoğun bir ilgi ve heyecanla karşılanacağını düşünmemişti...

Ama Utku Oğuz için o 18 Mayıs gecesini asla unutulmayacak kılan yorum, orada konuk olarak bulunan yaşlı bir Norveçliden geldi:
- Norveç dilinde ''Mustafa Kemal gibi düşünmek'' diye bir deyim vardır... Herhangi bir problem karşısında, çözümü imkansız olduğu düşüncesiyle hemen kestirmeden teslim olma eğiliminde olan, ne yapıp edip bir çözüm üretmek için yaratıcılığını zorlama zahmetine katlanmak istemeyen ruh ve zihin tembeli kişilere söylenir bu söz... Bu tip insanlara derhal, ''Hayır, yanılıyorsun bu problemin mutlaka bir çözümü olmalı, biraz da Mustafa Kemal gibi düşün'' deriz... Ancak sizin bu geceki sunuşunuzdan sonra bu sözün arkasındaki anlamı çok daha derin bir şekilde kavramış durumdayım; bu güzel fotoğraflar eşliğinde yaptığınız sunuşunuz bana bu yaşımda bir şey daha öğretti; yani benim anadilim olan Norveçceye yerleşmiş olan eski bir deyimin arkasındaki gerçek ve derin anlamı!.. Size bunun için minnettarım...

Genç Türk'ün gözleri yaşardı... Dünyanın bir başka ucundaki ülkenin anadiline bir deyim olarak yerleşmiş büyük devrimciyi bir kez daha minnet ve özlemle andı... Yalnızca bir saatlik bir konferans olarak planlanan gece ancak 19 Mayıs'ın ilk saatlerinde sona erebildi. Saatlerce süren tartışma ve yorumlar ise şu ortak yargıyla sonuçlandı:
- Atatürk Devrimleri bütün ulkelere uygulanabilecek evrensel bir reçetedir... Zira din ve etnik ayrım temellerine dayanmayan çağdaş devlet modeli ne kadar çok ülkede uygulanırsa, dünya o kadar daha huzur ve barış içinde bir yer olacaktır...

Genç adam gecenin sessizliğinde yürürken büyük bir iç sızısıyla ''Türk Devrimi'ni yıkmak için yola çıkan karşı devrimciliğin ülkeyi sürüklediği bataklığı, 'başka çare yok' diyerek IMF'nin önünde boyun büken siyasetcileri'' düşündü. Sonra büyük bir heyecan ve coşkuyla yaşlı Norveçlinin bu kölelik zincirini kırmak için müthiş bir formül sunduğunu anımsadı:
- Mustafa Kemal gibi düşünmek!...