Gönderen Konu: TÜRK DİLİ NASIL DOĞDU (GÜNEŞ-DİL TEORİSİ)  (Okunma sayısı 4184 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı BAHADIR1982

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 4
Birinci olarak dünya dilleri nasıl oluşmuştur diye sorarsak ; önümüze iki cevap gelmektedir. Birinci cevap, dini içerikli açıklamadır ; dillerin Tanrı’nın yaratmasıyla ilk insan Adem’e öğretilip, Adem vesilesiyle dillerin dünyaya yayıldığıdır. İkinci cevap ise dillerin damak-gırtlak-dudak gibi organlardan çıkan ilkel seslerin evrimleşe evrimleşe değişmesi ve gelişmesi ile oluştuğu yönünde cevaptır. Müslümanların Kuran’ından bakarsak, ikisi de doğrudur, yani hem diller evrimleşe evrimleşe güzelleşmiş ve büyümüş hem de Tanrı , Adem’e bu dilleri öğretmiştir. Taha Suresi 115. Ayette : “Biz Adem’e vahyettik ama o unuttu” mealen yazılıdır. Demek oluyorki Kuran’a göre , Tanrı,  Adem’e dilleri öğretmiş fakat Adem bu dilleri kullanma fırsatı bulamadan “unutmuş” ve Adem’in çabalarıyla tekrar diller evrimleşe evrimleşe oluşmuştur. Bu konuda Güneş-Dil Teorisi açıklayıcı bir katkıdır.
 
Güneş-Dil teorisine göre ilk dil Türkçe’dir, bütün diller Türkçe’den türemiştir. Şöyleki ; İlk insan ya da ilk insanlar, -bu teoriye göre- Güneş’e büyük ölçüde hayret duymuşlar ve şaşırma sesi olarak A sesini çıkarabilmişlerdir. Sonradan bu A ; A + A olmuş, A + A + A olmuş, A + A + A + A ile AĞ hecesini oluşturmuştur ( Bu savı destekleyen delil şudur: bebeklerin dünyaya gelir gelmez ilk çıkarabildikleri ses AĞ’dır. Dolayısıyla milattan sonra 21. Yüzyılda yaşadığımız şu ana kadar tarihte kullanılan bütün dillerin atası AĞ kelimesidir.) . İnsanın boğazı , gırtlağı , ağzı , dişi, dili ve dudakları insanlığa layık bir şekil aldıkça bu A vokali birçok yeni söyleniş şekli bulmuştur. Kullandığımız sekiz ünlü ses önüne bir okunmaz Ğ getirdiğimiz zaman oluşan sekiz tip kök, aynen ilk ana kök olan AĞ özelliğindedir. İlk insanların ilk devrinde bu okunmaz “Ğ” ; Y, K, G, H, V, M, B, P, F olmuştur. İnsan , boğazından sonra dilini , dişini , dudağını kullanabilecek hale geldikçe S, R, T, D, N, L… gibi türlü kategorilerden sessiz harflere türlü sesli harfleri yardımcı kılarak kökler yaratmıştır. Bütün diller bu AĞ hecesinden evrimleşe evrimleşe oluşmuşlardır. Teori budur. Bugün ise bilimin kabul ettiği bir gerçek olarak, Türkçe dili dışındaki hiçbir dil AĞ sesine indirgenememektedir. Yani AĞ sesinin türeyerek oluştuğu tek dil Türkçedir. Örnek olarak Türkçe’de “Ka” hecesi ; AĞ + AK + AĞ = KAĞ ’dan oluşmuş; başka örnek verirsek; “Ha” hecesi ; AĞ + AH + AĞ = HAĞ ’dan türemiştir. Bilimin gösterdiği gerçeğe göre Türkçe böyle oluşmuştur. DAHA SONRA sözler evrimleştikçe ; farklı kelimeler türemiştir. Örnek olarak, “Kap” sözü ; AK + AP = AKAP = KAP şeklinde evrimleşme sürecinde oluşmuştur. “Hap” sözü; AH + AP = AHAP = HAP çözümlemesine sahiptir. “Yat” sözü ise ; AY + AT = AYAT = YAT  sürecine tabiidir. “Yok” , “Çok” , “Göz” , “Göl” kelimeleri asla kök değildirler. Bunların birleşik hecelerin kısalmış hali olduğu derhal görülebilir. Yani bunlar aslında tek kelime değil; birden çok kelimenin anlattığı bir kavramın tek kelime haline indirgenmiş halidir. İlk anakök ; AĞ kelimesidir. Bilimsel olarak kabul edilen nokta şudur ki; AĞ kelimesinin kök olarak kullanılabildiği tek dil Türkçe’dir. Baştaki iddia olan “İnsanların ilk olarak Güneş’e hayranlık duyup A + A + A + A = AĞ sesini çıkarmaları” kabul edilirse, Türkçe dünyanın ilk dilidir. Bunun adına Güneş-Dil Teorisi denir.


 :prbay Bu metin istenildiği gibi kullanılabilir. BAHADIR1982.

Çevrimdışı Yüzbaşı Sançar

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 246
Ynt: TÜRK DİLİ NASIL DOĞDU (GÜNEŞ-DİL TEORİSİ)
« Yanıtla #1 : 26 Ağustos 2014 »
Ulu Bilge Atsız Beyin:

Biz Tufanı yarattık uyku uyurken batı,
Nuh doğmadan kişnedi ordularımızın atı.
Sorsan şöyle diyecek gök denilen şu çatı:
Türk gücü bir yıldırım Türk bilgisi bir deniz.


Mısralarında söylediği gibi Tarih de, medeniyette Türklerle başlar.
Verdiğiniz bilgileri ilgi ve övünçle okudum.
Bu eşsiz bilgi paylaşımı için çok teşekkür ediyor ve devamını sabırsızlıkla bekliyorum.

Tanrı Türkü ve Türk yurtlarını korusun.
Yüzbaşı Sançar Uçmağa varalı on üç yüz yıldan çok oldu. Onun düştüğü meçhul yerde, ay ışıklı yaz gecelerinde hâlâ ıztıraplı kahkahalar ve şeref ilahileri işitilir. Bu ilahiler rüzgârın çıkardığı sestir. Onu herkes işitir. Fakat o ıztıraplı kahkahaları herkes duyamaz. Onun yankılarını uzak, yakın ellerden, ancak içinde Tanrı Dağı’nın odu yanan gönüller sezer. Bu ıztıraplı kahkahalar Yüzbaşı Sançar’ın soyu, onun düştüğü yerde zafer töreni yapıncaya kadar yıllarca, belki yüzyıllarca sürüp gidecek…