Buradan ülkemizde yeni yeni başgöstermiş olan sözde barışsever, özde ise tavizci ve korkak olan ruhsuzlara sesleniyorum.
Akan kanın durması, ve anaların ağlamaması dolayısında olan dileklerine ben de gönülden destek vermekteyim. Evet. Artık PKK'nın silah bırakması, Türk devletinin gücünü kabul etmesi, ve gelip güvenlik güçlerimize kayıtsız şartsız teslim olmasını, ve artık biz Türklerden çok, Türk'ün gücüne ters gitmeyi kendisine yol edinmiş olan Kürtlere zararı dokunan bu savaşın bitmesini elbette istiyorum.
Ama bu, bahsettiğim gibi, bu ülkede ağabey sıfatı ile bulunan ve ülkenin asli kurucu unsuru olan Türklerin, kendilerinin eli altında bulunan azınlık Kürtlerle bir "barış" antlaşması imzalamasından asla ve asla geçemez. Elbette aramızda nice korkaklar, nice soysuzlar, nice dönmeler, nice dönekler ve nice aptallar bulunabilir. Bunlar dağdaki çapulcudan, ve şehirdeki sempatizandan korkup, "Verin ne istiyorlarsa da sussunlar" gibi bir yaklaşımda olabilirler. Ama nitekim Türk tarihi göstermektedir ki, tavizin büyüğü ufağı olmaz. Verilen ufak bir taviz, verilen büyük bir tavizle aynı boyuttadır, ve aynı şekilde yıkıcıdır.
Ey sözde barışsever. Barış tavizle gelmez, barış kanla, savaşla gelir. Kürtler dağda kendi lehine olacak bir barışı yaratmak amacıyla bulunmaktadırlar. Bizim şanlı askerimiz de Türk'ün lehine olacak bir barış ve sükuneti yaratmak amaçlı dağda onlarla mücadele etmektedir.
Ey sözde barışsever, akan kan nereye kadar, diyorsun? Akan kan, dağda bir tane millet ve devlet düşmanı kalmayıncaya kadar akacaktır. Biz Türklerin cevabı budur. Asıl sen, askerimizle bir tutup koruduğun dağ ayısına sor, "kan nereye kadar" diye. Sana vereceği cevap şu: "Kürdistan dağlarında bir Türk askeri kalmayana, Kürdistan şehirlerinde bir Türk memur kalmayana, Kürdistan sokaklarında bir Türk polisi gezmeyene kadardır" diye cevap verecektir. Sen bu küstah köpek için mi gidip kendi kandaşını satıyorsun?
Türk müsün? O zaman ne akılla gidip askerine kurşun atan düşmanını kendi askerinden fazla düşünüyorsun?
İslam mısın? O zaman ne akılla gidip ümmeti bölen, camileri Türk-Kürt diye ayıran İslam düşmanı azgın komünist PKK'nın adamlarından akıl alıyorsun?
Hümanist misin? O zaman ne akılla gidip Kürtleri hapse girme ve toplumun öfkesini kazanma pahasına korurken, biz Türklerin ölülerini ayaklar altına alıyor, yaşayanlarımızı temiz bir gelecekten mahrum bırakıyorsun?
Kürt müsün? O zaman gidip dağda öleni bir Türk'e yeğ geçersin.
İslam değil misin? O zaman gidip camiyi de Türk-Kürt diye ayırır, sokaklarda "T.C. nin imamı önünde namaz kılmam" dersin.
Komünist misin? O zaman yerine yurduna düşman olur, yerin yurduna düşman olan herkesle kardeş olursun.
Liberal misin? O zaman yaptıklarının sonucunu ve getirisi-götürüsünü düşünmeden, "onu da ver, şunu da ver" diye küstahça isteklere gönül rahatlığı ile boyun eğersin...
Ey sözde barışsever, sen Türk'ün dostu değilsin...Olamazsın da. Senden anca Türk'ün düşmanlarına dost olur. Çünki siz Hocalı'da ölen Türklere karşı Ermenileri, Doğu Türkistan'da ölen Uygurlara karşı Çin'i savundunuz...İran'da Türkler zulüm görürken, ne hikmetse "İran İran" diye çarptı kalpleriniz. Kerkük'te, Musul'da Türkmen acı çekerken, siz görmezden geldiniz, sonra da hazıra konan Kürtlere ağabeylik ettiniz.
Ülkemizi bu duruma siz getirdiniz.
Ama biz olsaydık.....
Ülkemizin bayrağına saygısızlık edeni sağ koyar mıydık?
Milletimizin selametine kastedenleri sağ koyar mıydık?
Bu ülkeye Türk'ün dışında birini baş koyar mıydık?
Düşmanımıza boyun eğer miydik?
Şehitlerimizin kemiklerini ezip geçer miydik?