Bir gece Badenhause’da yine toplantı halindeyken, aralarında bir arkadaşı şöyle dertlendi: “Ülküdaşlar, vatansızlık nereye kadar. Kürşat, Çin’i kırk atlıyla ele geçirmiş. Biz burada dokuz kişiyiz. Kırk kişi olamıyor muyuz?” Bir anda birçoğunun kafasında şimşekler çakmaya başladı, birbirlerinden parlak fikirler ortaya atılmaya başlandı. Tek tek sağlam ülkücü isimlerin çetelesi çıkartıldı. Çekirdek kadro 15 kişiye ulaştı. Nefer olarak ta yaklaşık 650 kişi sıralandı. Hemen dünya haritası açıldı.
“Haritanın etrafına oturup haritadan işgal edip, yönetimine el koyarak Bağımsız Türk Devleti yapacağımız bir ülke aramaya başladık. Önce Angola’ya baktık. Angola iç savaş konusunda tecrübeliydi. Onu sildik. Küçük nüfuslu bir ülke arıyorduk. Kosta Rika üzerinde fikir birliğine vardık. O gece kuracağımız devletin kadrosunu, kabinesini hatta bürokratların isimlerini bile belirledik. Karşılarına isimlerini yazdık. Beni Cumhurbaşkanlığı’na layık gördüler. Hepsinin büyüğü ve tecrübeli isimdim”
TTK.