Hüseyin Nihâl ATSIZ
(12 Ocak 1905, Kadıköy, İstanbul – 11 Aralık 1975, İstanbul)
"İnsanlar mizah ve şaka yapabilirler. Fakat bazı konular vardır ki, onlar asla şakaya gelmez. Orada ciddi olmak insanlık borcudur. Bayrakla alay edemezsin. Milli tarihle eğlenemezsin. Kur'an'ı mizah konusu yapamazsın. Aile namusunu hiçe sayamazsın. Bunlar milli mukaddesatlardandır. Milli mukaddesatı olmayan millet, millet değil hayvan sürüsüdür. Bana göre Ticanilik, Nurculuk, Yobazlık, Komünizm ve Partizanlık gibi hastalıkların sebepleri, Milli Ülküden yoksunluktur. Türkçüler, Tanrı’yı bir kenara atmamıştır. Atmaz da. ‘’Tanrı Türkü Korusun.’’ Sözü Türkçülerin sloganıdır. Tanrı, insan zeka ve idrakinin kavrayamayacağı yükseklikte olduğu için ikide bir onu ortaya sürerek, üzerinde kırıcı tartışmalar yapmanın aleyhindeyiz." [Hüseyin Nihal ATSIZ]
Türk edebiyatının önemli isimlerinden olan Tarihçi, Edebiyatçı ve bir Türkçü düşünce adamı olan Hüseyin Nihal ATSIZ, yaşamı boyunca Türkçülüğünden hiç taviz vermemiş, yazdığı makaleler ve çıkardığı dergiler yüzünden birçok kez mahkemelik olmasına, tabutluklarda işkenceler görmesine rağmen düşüncelerini kararlılıkla ve haykırırcasına savunan bir ülkü eridir. Sert üslubu ve kararlı duruşu, her ne kadar Türkçülüğe karşı olanların (Çoklukla da Türk soylu olmayanların) düşmanlıklarına neden olmuşsa da, bu kişilerin verdiği zararlar ATSIZ’ın bir Bozkurt gibi başı dik yaşayışında en ufak bir tavize neden olmamıştır. ATSIZ, olgun ve üstün bir kişiliğe sahip ciddi bir karaktere sahip olduğundan, yine takdir edilmesi gereken bir dava adamıdır.
1944 yılı 19 Mayıs törenlerinde dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Hüseyin Nihal ATSIZ ve arkadaşlarını ağır bir şekilde eleştiren nutkunu söyledi. Bunun üzerine Hüseyin Nihal ATSIZ ve 34 arkadaşı 1 Numaralı İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi’nde yargılandı. Irkçılık – Turancılık davası adı verilen bu yargılama 7 Eylül 1944’te başladı ve mahkeme haftada 3 gün 65 oturum şeklinde devam etti. 29 Mart 1945 tarihinde mahkeme sonuçlandı. Hüseyin Nihal ATSIZ, 6 yıl 5 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak Hüseyin Nihal ATSIZ bu kararın temyizini istedi ve Askeri Yargıtay mahkemenin kararını esastan bozdu. Sonuçta Hüseyin Nihal ATSIZ, bir buçuk yıl kadar ceza çekti ve 23 Ekim 1945’te tahliye edildi. Bir süre işsiz kaldı. Özellikle Ekim 1945 – Temmuz 1949 yılları arasında geçinmek için kitaplarını satmak zorunda kaldı. 25 Temmuz 1949’da Süleymaniye Kütüphanesi’ne “Uzman” olarak tayin edildi. 21 Eylül 1950’de Edebiyat Öğretmeni olarak Haydarpaşa Lisesi’ne atandı. 4 Mayıs 1952’de, Ankara Atatürk Lisesi’nde “Türkiye’nin Kurtuluşu” adlı bir konferans düzenledi. Verdiği konferansın bilimsel olduğu tespit edilmesine rağmen, ama yine de Haydarpaşa Lisesi’ndeki görevinden 13 Mayıs 1952’de “Muvakkat” kaydı ile alınarak Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki görevine geri gönderildi.
1952 yılları arasında haftalık olarak çıkan “Orkun” dergisinde başyazarlık yaptı. Artık daha tecrübeliydi ve daha sağlam adımları vardı. 1962’de kurulan Türkçüler Derneği’nin Genel Başkanlığını da bu sebepten üstlendi. 1964’te “Ötüken” dergisini yayınlamaya başladı ve ölene kadar da devam etti. Türk Ansiklopedisine de tarihî ve edebî konularda makaleler yazdı.
Cenaze namazına (Er kişi niyetine) deyip durulduğunda, ‘’Nihal ATSIZ’ı nasıl bilirdiniz’’ diye İmam sorunca saflar arasından Fethi GUMUHLUOĞLU’nun sesi duyuldu: ‘’Bir de soruyor, belki hayatında ilk defa böyle gerçek bir er kişinin namazını kıldırıyorsun.’’
Uçmağa varışının (11 Aralık 1975) 43.Yılında; Şeref ve Saygı ile anıyoruz. Ruhu Şad olsun. Türk Irkı var olsun.
[Adil ÖZTÜRK]