danimarka TÜRKÇE YAYINLARI DURDURUYOR....roj TV’yi kapatmayan Danimarka, ekonomik sebeplerle Türkçe yayınlara son verme kararı aldığı bildirildi. Karar yılbaşında uygulamaya koyulacak.
Almanya’nın PKK’ya yakın yayın organlarını kapatmaya başlamasının ardından gözler üzerine çevrilen ancak Roj TV’yi bir türlü kapatmayan Danimarka, Türkçe radyo yayınlarına son verme kararı aldığı belirtildi. Danimarka’da Türkçe yayınlanan "Haber" gazetesinin Danimarka Radyosu kaynaklı haberine göre, Danimarka Radyosu Türkçe de dahil altı göçmen dilinde yaptığı yayınları durduracağını açıkladı.
Danimarka Radyosu, tasarruf planları çerçevesinde aldığı kararı yılbaşında uygulamaya koyacak. Radyonun bu kararı neticesinde 100 çalışanın da işine son verileceği belirtildi.
Gelecek iki yıl 95 milyon Kron tasarruf hedefleyen Danimarka Radyosu, DR International bünyesinde yapılan Türkçe yayınların dışında, Arapça, Urduca, Boşnakça/Sırpça/Hırvatça, Somalice ve İngilizce yayınları da yıl sonundan itibaren durduracağını açıkladı.
Danimarka Radyosu Haber Müdürü Lisbeth Knudsen, haber bölümü gazetecileri ile yaptığı toplantıda, yabancı dillerde yapılan yayınlara son verilmesinin zor bir karar olduğunu söyledi.
Knudsen, "Ancak Danimarka Radyosu İdarecileri olarak, entegrasyona ilişkin programların anadilde değil, diğer programların içinde etnik kökeni farklı gazetecileri çalıştırarak yapılması uygun görüldü" dedi.
isveç'ten TÜRKÇE RADYOYA KİLİTkürtlerin sinirini bozar diye Türkçe radyoya kilit
Danimarka’dan sonra İsveç Devlet Radyosu da ani bir kararla Türkçe yayınların kaldırılacağını açıkladı.
İsveç’te yaşayan en büyük göçmen dilleri arasında yer alan Türkçe yayınının kaldırılması kararıyla ilgili olarak İsveç Radyosu (SR) Yönetimi şu açıklamada bulundu:
‘Türkçe, İsveç’teki Süryani ve Kürt grupları için çok hassas bir siyasi dil. Bu dilde yayın, bu kişiler üzerinde olumsuz etki yapabilir. Bu nedenle kaldırılması gerekir.’
isveçce ÖĞRENSELERDİ
İsveç Radyosu’nun program şefi Kerstin Brunnberg yaptığı açıklamada, ‘Türkler 40 yılı aşkın bir süredir İsveç’teler. Şimdiye kadar İsveççeyi öğrenmeliydiler. Öğrenmediler ise bu onların sorunu’ dedi.
İsveç Devlet Radyosu, Türkçe yayınların son bulacağı 15 Ocak 2006 tarihinde Kürtçe yayınları artırma kararı aldı. Kürtçe yayınlarla Türkçe’nin karşı karşıya konulduğu izlenimi yaratan İsveç Radyosu’nun yayın politikası, Türkler arasında huzursuzluk yarattı.
Türkler bütün göçmenler gibi Kürtçe yayınlara da yer verilmesini çok doğal karşılarken, Türkçe’nin kaldırılmasının politik tercihten kaynaklandığı endişesini taşıdıklarını söylediler. Bütün bu gelişmelerden sonra Türk Federasyonu ve dernekler üyelerine çağrıda bulunup Türkçe yayının geri verilmesi için imza kampanyası başlattı.
Yedek Roj TV’nin onursal başkanı
PKK yanlısı Roj TV’yi kapatmayı reddeden Danimarka’nın eski başbakanı Anker Jorgensen’in, bu televizyonun kapatılma ihtimaline karşı yayın yaptığı belirtilen Mezopotamya TV’nin 2000 yılından bu yana onursal başkanlığını yaptığı ortaya çıktı. İki dönem başbakanlık yapan Jorgensen, kanalın açılış töreninde, ‘Mezopotamya TV’nin Danimarka’da yayına başlamasından memnuniyet duyuyorum’
isveç'te TÜRKÇE'YE YASAKTürkçe ile ilgili kökü dışarıda bir olayın "Türk Dil Bayramı"na rastlaması ise çok düşündürücü idi. İsveç hükümeti radyo ve TV'lerde Türkçe'yi yasaklamıştı. Türkçe yayınlar kaldırılıyordu. Gerekçe ise çok carpıçı idi.
Dilerseniz, habere birlikte göz atalım:
"İsveç hükümeti, bir Türkçe yasağı açıkladı. İsveç'teki Türkler 28 yıldır dinledikleri Türkçe radyo programı Merhaba yayınlarını 15 Ocak 2006 tarihinden itibaren dinleyemeyecekler.
Danimarka'dan sonra İsveç devlet radyosu (SR) de ani bir kararla Türkçe yayınların kaldırılacağını açıkladı. İsveç'te yaşayan en büyük göçmen dilleri arasında yer alan Türkçe yayınının kaldırılması kararıyla ilgili olarak İsveç radyosu yönetimi şu açıklamayı yaptı: 'Türkçe, İsveç'teki Süryani ve Kürt grupları için çok hassas bir siyasi dil. Bu dilde yayın, bu kişiler üzerinde olumsuz etki yapıyor. Bu nedenle kaldırılacaktır.'
"Öğrenseydiler"
İsveç Radyosu'nun program şefi Kerstin Brunnberg yaptığı açıklamada, 'Türkler 40 yılı aşkın süredir İsveç'teler. Şimdiye kadar İsveççe öğrenmeliydiler. Öğrenmediler ise, bu onların sorunu' dedi.
İsveç hükümeti, radyo ve TV'deki Türkçe yayınları kaldırırken, 15 Ocak 2006 tarihinden itibaren Kürtçe yayınları artırma kararı aldı."
Haber böyle, olay böyle.
Gerekçenin iler tutar yanı yok.
Söyleyecek çok söz var.
Türkler 40 yıldır İsveç'te, doğru! Kendilerine Kürt diyenler de, 40 yıldır İsveç'te yaşıyor. Bu yalan mı?
İsveç'in Türkiye'ye dayatmalarından biri de "Kürtçe dil..."
YA ALMANYA...Sabah gazetesinde 29 Haziran 2006'da şu şekilde bir haber yayınlandı. "Ulusal Alman Vakfı, okul içinde Almanca'dan başka dil konuşulmasını yasaklayan Berlin'deki Herbert-Hoover okuluna ülke için önemli bir adım attığı gerekçesi ile ödül verdi. Vakfın müdürü, yasağın anadili Almanca olan bir ülkede öğrenciler için önemli bir çalışma olduğunu söyledi. Almancayı teşvik ettiği gerekçesiyle 75 bin euroluk ödülü verdi."
Evet, Türkiye'ye demokrasi dersi vererek, "etnik dillerin üzerindeki yasakları kaldırın, televizyon, radyo ve eğitim özgürlüğü verin" diyen AB'nin önde gelen ülkelerinden Almanya'da Türk öğrencilerin okullarda tenefüslerde Türkçe konuşması yasaklanıyor ve bunu yasaklayanlar ödüllendiriliyor.
Türkiye'yi yönetenlerin ve Türk aydınlarının çok büyük bir bölümünün temel hatası batıyı anlamamalarından kaynaklanıyor. Batı'nın temel özelliği menfaatlerini temsil etmeyen fikirlerin arkasından gitmemeleridir. Batılı insanın savunduğu fikirler ister liberalizm olsun, ister demokrasi, ister çok kültürcülük, muhakkak onun ve ülkesinin maddi ve manevi menfaatlerini temsil etmelidir.
Liberalizm veya demokrasi onun menfaatleri ile ters düştüğü zaman içeriği değiştirilir, yeniden tanımlanır ve yeniden tanımlanan liberalizmin ve demokrasinin propagandası yapılır. Oysa Türk devletini yönetenler ve Türk aydınları, Türk milleti ve devletinin menfaatlerini temsil eden fikirleri belirleyip onun içeriğini tanımlamak zahmetine gitmeden Batının tanımladığı şekli ile demokrasi, liberalizm, çok kültürcülük, serbest piyasa ekonomisi vs görüşleri kabul etmektedirler.
Oysa Batının menfaatlerine göre tanımlanmış kavramlar çoğu kez Türkiye'nin aleyhine olmaktadır. Türkiye'ye "etnik dilleri özgürleştirin" baskısı yapan Almanya Türkçeyi yasaklamaktadır. Türkiye'nin kavramları kendisi için tanımlamasının zamanı gelmiş geçmektedir. Türkiye bir felakete sürüklenmektedir çünkü
Spor Salonunda TÜRKÇE YasağıAlmanya’nın başkenti Berlin’de bir okulun, teneffüste Almanca dışında bir dil konuşulmasını yasaklaması, bir politikacının ise "Yasağa uymayanlar okul bahçesini süpürsün" demesinin ardından, şimdi de bir spor salonu Türkçe’yi yasakladı. Bielefeld kentinde, spor yaparken aralarında Türkçe konuşan Dilan Nakipoğlu-Floth ile Volkan Aksu’un üyelikleri iptal edildi.
AVRUPA’da yabancılara ve kendi dillerini kullanmalarına dönük sert uygulamalara bir yenisi daha eklendi. Hollanda’da sokakta Flemenkçe dışında dil konuşulmaması talebinin ardından, Almanya’nın başkenti Berlin’de bir okulda teneffüslerde Türkçe konuşulmasının yasaklanması, bir politikacının da "Yasağa uymayanlar okul bahçesini süpürsünler" önerisinden sonra, anadil yasağı yeni bir boyuta ulaştı. Almanya’nın Bielefeld kentinde bir spor salonu da Türkçe’yi yasakladı.
Bielefeld’deki "Aktuelle Fitness" adlı spor salonu, antrenman sırasında Türkçe konuşan müşterilerinden Dilan Nakipoğlu-Floth (28) ile Alman ordusunda sivil askerlik yapan arkadaşı Volkan Aksu’un (22) üyeliklerini iptal etti. Salon yetkililerinin, üyelik iptalinden sonra verdiği çıkış kağıdının üzerine "Kendi istekleriyle spor salonundan ayrıldılar" diye not düşmesi de şaşkınlık yarattı.
TÜRKÇE KONUŞAN BAHÇE SÜPÜRSÜN...Türk öğrenciler Bild gazetesine poz verip Anadil yasağına uymayız dedi.
Türkçe konuşan bahçe süpürsün
Bu da Berlin kriteri! Almanya Başbakanı Merkel'in partisi, okulda anadil konuşmayana "süpürge cezası" verilmesini tartışıyor....
Türkiye'ye her fırsatta özgürlükten bahseden AB'den çifte standart... Önce Hollandalı bir bakan sokaklarda anadil zorunluluğu istedi. Ardından Almanya'da bir okul bu uygulamayı resmen başlattı.
Şaka değil! Teklifi yapan Merkel'in eğitim uzmanı
Almanlar bununla da yetinmedi. Başbakan Merkel'in partisinin eğitim uzmanı Bild gazetesine şöyle konuştu: "Okullarda herkes Almanca konuşmalı. Derste, teneffüste, okul gezilerinde... Türkçe konuşana okul bahçesini süpürme cezası verilmeli..."
Türkçe konuşana ceza
Okullarda anadil yasağının küçük çaplı uygulamaya geçtiği Almanya'da, iktidardaki CDU'nun bir üyesinden Türkler'i ayağa kaldıran teklif: Türkçe konuşan öğrenciler ceza olarak okulu süpürsün.
Almanya'da büyük tepki gören "okullarda ders dışında bile Almanca" zorunluluğu skandala dönüşüyor. İlk olarak başkent Berlin'de bir okulda başlayan uygulamanın yankıları geçmeden şimdi de Başbakan Angela Merkel'in partisinden "Türkçe konuşan öğrencilere okul bahçesini süpürme cezası" önerisi geldi. Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) eğitim uzmanı politikacı Robert Heinemann, "Okulda teneffüslerde bile Almanca zorunluluğu doğru bir karar. Uymayan öğrenciler cezalandırılmalı. Türkçe konuşana okul bahçesi süpürme cezası verilmeli" dedi.
'ENTEGRASYON ŞART'
Bu öneriye CDU'nun koalisyon ortağı Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) milletvekili Andreas Scheuer'in deSÜPÜRGE CEZASINI ÖNEREN R. Heinemann destek vermesi, "ayrımcılık, ırkçılık" tartışmasını alevlendirdi. "Entegrasyon dille başlar. Bu yüzden okullarda anadil yasağına katılıyorum. Yabancı öğrenciler buna uymazsa okul tarafından cezalandırılmalı" diye konuştu. Anadil yasağını ilk uygulayan Herbert-Hoover Ortaokulu Müdürü Jutta Steinkamp, kararıyla ilgili tepkilere "Alınan karar bir görev. Almanca konuşma zorunluluğunu aldık çünkü öğrencilerimizin Almanca anlamadığını fark ettik" cevabını verdi. Baden-Württemberg eyaletinde Alman vatandaşlığına geçmek isteyen yabancılara vicdan testi yapılması kararı sonrası "süpürge cezası" önerisinin ülkede Fransa'daki varoş isyanı benzeri olaylara yol açılmasından korkuluyor.
hollanda'da TÜRKÇE YASAĞIhollandanın yabancılar politikası ve uyumdan sorumlu Devlet Bakanı Rita Verdonk, ülkesindeki yabancıların sokakta da Hollandaca konuşmaları gerektiğini söyledi. Koalisyon ortaklarından Liberal Parti'ye mensup olan Verdonk, bu amaçla yabancılar için 'sokakta davranış kuralları' benimsenebileceğini anlattı. Anadil yasağının ırkçılık içermeyeceğini iddia eden Verdonk, yabancıların, sürekli Hollandaca konuşmalarıyla kendilerini sokakta göçmen hissetmekten kurtulacağını ve Hollandalılarla daha iyi kaynaşabileceğini söyledi. Bunun uygulamaya girmesi halinde, Türk vatandaşları da sokakta Türkçe konuşamayacak. Hollanda'da halen çoğu ilk ve orta dereceli okullarda, yabancı öğrencilerin okul içinde ve bahçesinde kendi aralarında anadillerini konuşmaları yasaklanmış bulunuyor.
VERDONK'UN önerdiği yabancıların sokakta anadillerini konuşma yasağının kapsamına daha çok Türkler ve Faslılar ile Afrika ve Asya ülkelerinden gelenler giriyor. Devlet politikasında yabancılar sözcüğü ile genel olarak Müslüman ülkelerden gelenler ifade ediliyor.
flamanca Bilmeyene Konuşmak Yasak!Hollanda Azınlık ve Entegrasyon Bakanı Rita Verdonk, ülkede kamuya açık yerlerde resmi dil olan Flamanca dışında lisan konuşulmasını yasaklayan bir tasarı hazırlığı içinde olduğunu söyledi.
Türkiye'de en özgürlükçü AB ülkesi olarak tanınan Hollanda'dan gelen bu haber; AB'deki çifte standardın en açık göstergesi olarak karşımızda.
Çıkış amacı Hollanda'da yaşayan azınlıkları, özellikle de Türkleri sindirmek olan bu girişim hakkında, Almanya Protestan Kilisesi haber ajansı, Bakan Rita Verdonk'un Roterdam'da Sağ Liberal Parti'nin kongresinde entegrasyon tasarısı hakkında bilgi verdiğini yazdı.
Verdonk konuşmada, bir çok Hollandalının da kamuya açık alanlarda başka bir lisan duymaktan rahatsız olduklarını iddia etti.
Azınlık ve Entegrasyon Bakanı Rita Verdonk, herkesin uymak zorunda olduğu vatandaşlık belgesinde, Hollanda'nın değerlerinin listeleneceğini ve bu liste kapsamında Flamanca'dan başka dil konuşulmayacağını söyledi.
Rotterdam Belediyesi’nin, bu tasarının uygulanması için şimdiden hazırlıklara başladığı belirtiliyor.
Daha önce hazırlanan bir başka yasada, yabancıların Hollanda kültürü ve diliyle ilgili kurs görmesi ve sınavdan geçmesi öngörülmüş, ancak lisanla ilgili bir yaptırıma yer verilmemişti.
Hollanda kendini dünyaya,eşcinsellere evlilik izni veren ilk ülke olarak, özgürlükler ülkesi sıfatıyla tanıtmıştı.
AB Türkiye'ye Kürtlere anadilde yayın ve eğitim hakkı diye uzun süre baskı yapmışken AB'nin göbeğinden gelen haber, AB'deki çifte standardın boyutlarını gözler önüne seriyor. Üstelik bu yasayla hedeflenen kitle çoğunluka Hollanda'daki Türkler.