Gönderen Konu: TÜRK BÜYÜKLERİ - METEHAN-  (Okunma sayısı 18037 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı EFE

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 206
TÜRK BÜYÜKLERİ - METEHAN-
« : 20 Eylül 2006 »
METEHAN  ( ? -  M.Ö 174 )



Asya milletlerini ilk kez avucunda toplayan büyük hükümdar. Çin Seddi'ni ilk  aşan Hun soyunun büyük Hakan'ı...Babasından bile gelse, adaletsizliği kabul etmeyen Han Yabgu'su... Büyük Okyanus'tan Hazer’e, Keşmir'den Kuzey Sibirya'ya kadar Asya'yı kaplayan toprakları avucunda tutan adam: Mete Han.



Osmanlı tarihçileri, kendisini Oğuz Han olarak tanıtırlar. Osmanlıların da kökeni olan Oğuz boyu, birçok imparatorluğa ve cihangire kaynaklık etmiştir. Oğuz boyundan gelen Mete Han'ın doğduğu tarih belli değildir. M.Ö. 209'da tahta çıktığı bilinir. 35 yıl Asya'ya hükmettikten sonra M.Ö. 174'de ölmüştür.

 

Babası,  Hun imparatorluğunun kucusu Teoman (Tuman)'dı. Teoman  Han, son karısından olan oğlunu tahta geçirmek istiyordu. Oysa, Hanlığın beyleri ve Mete, buna razı değildiler. Böyle bir tercih, hem törelere uygun düşmüyor, hem en yeteneklinin başa geçmesi faziletine gölge düşürüyordu. Mete Han, babasının veliahtlık kararını reddetti. Kendisini destekleyen beylerle birlikte 10.000 kişilik bir ordu kurdu ve babasının üzerine yürüdü. Kanlı savaşlarda Teoman Bey de, sevdiği karısı da, genç veliaht da öldüler. Böylece rakipsiz olarak Mete, Han ilan edildi. (M.Ö.209)

 

ÖNCE BÜTÜN TÜRKLERİN BİRLEŞMESİNİ SAĞLADI

Mete, "Birlikten kuvvet doğar" felsefesine inanmıştı. Onun için Asya'daki bütün Türklerin birleşmesi gerekti. Önce bunu sağladı. Sonra Türklerin yakın akrabası sayılan Tunguzlar'ı ve Moğollar'ı bir araya getirdi. Böylece o çağda, hiç bir devletin önünde duramayacağı büyük bir ordu kurmuştu. Güneyde Hindistan'a kadar bütün Asya topraklarını imparatorluğuna kattı. Batıda Hazer Denizi'ni sınırları içine aldı. Kuzeyde bütün Sibirya'yı ele geçirdi. Artık Mete'nin karşısında bir tek güç kalmıştı: Çin.

 

Çin, Çin Şeddi diye anılan aşılmaz bir taş duvarla korunuyordu. Mete orduları, bu taş duvarı aştılar ve Çin'e girdiler. Pateng Kalesi'nde Çin İmparatoru'nu, 320.000 kişilik ordusu ile kuşattı. Mete'nin askerleri kaleye kuş uçurtmuyorlardı. Sonunda kaledekilerin yiyecekleri tükendi. Bugün bile Çinli ihtiyarların söyleyip kuşaktan kuşağa aktardıkları şu şarkı, o zamanlar söylenmişti:

Pateng Kalesi'nde Felaket!

İnsanlar Yedigün ekmeksiz

Kalmadı yay çekecek kuvvet

Öyle bir halkı düşünemezsiniz.

Bu ünlü kuşatmanın kaç gün sürdüğü iyice bilinmiyor. Fakat imparator, sonunda amana geldi. Kuzeydeki Çin vilayetlerini Türklere bırakmaya ve yıllık vergiye bağlanmaya razı oldu. Kuşatma kaldırıldı.

HUN İMPARATORLUĞU EN UZUN YAŞAYAN TÜRK İMPARATORLUĞUDUR

Mete'nin kurduğu Hun İmparatorluğu, Osmanoğulları'nın kurduğu imparatorluktan sonra, en uzun yaşayan Türk imparatorluğudur. Batılı tarihçiler, Hunları çirkin, vahşi, canavar gibi gösterirler. Bu kesinlikle doğru değildir. Dünyanın hiçbir döneminde uygar olmayan milletler, uygar milletleri hakimiyetleri altında tutamamışlardır. Eğer Hunlar, Batılıların iddia ettikleri gibi çadır uygarlığını yaşayan göçebe bir topluluk olsaydı, 500 yıl yaşayamaz, dünyayı avucunda tutamazdı. Saraylarını tahtadan yapmaları, bir Asya geleneği idi. Çinliler de o tarihlerde saraylarını tahtadan yapıyorlar ve taş kullanmayı uygarlık saymıyorlardı.

Mete'nin babası Teoman, sağlığında imparatorluğunu çocukları arasında bölüştürdü. Böylece Büyük Hun İmparatorluğu, Asya Hunları, Volga Hunları, Avrupa Hunları ve Hindistan Hunları olmak üzere dörde bölünmüştür. Batı'da Antik devri kapatan Attila, Avrupa Hunları'nın başında idi. Hindistan Hunları, 6. yüzyıla kadar egemenliklerini kendi bölgelerinde sürdürdüler.

Yirminci yüzyılda yapılan araştırmalar Hunların  uygar bir millet ve devlet olduğunu kesin çizgileri  ile ortaya koymuştur. Edebiyatları, mimarileri vardı ve çeşitli tekniği biliyorlar ve kullanıyorlardı. Orta Asya'ya yerleşik bir toplumdu. Toprağı sürüyorlar, ekiyorlar,ürün alıyorlardı.Tahtadan evleri vardı. Hayvanları için ahır yapmasını biliyorlar, siteler kuruyorlardı.

DÜŞMANLARINA KARŞI DEĞİŞİK SAVAŞ TAKTİKLERİ UYGULUYORLARDI

Çağın  en   yüksek   savaş aletleri ellerinde idi.   Düşmanları peşlerine   düştükleri   zaman     geriye dönmeden ok atmada üstlerine yoktu.    Düşmanlarına karşı  savaş alanının elverdiği şartlar  içinde değişik  stratejiler kullanabiliyorlar,  düşmanlarını şaşırtıyorlar, yitirilmiş savaşları   zafere çevirmenin kafa ve seciye üstünlüğünü hemen her vuruştukları yerde gösteriyorlardı.

Zaferden dönen orduları, genç kızların şarkılarla,  şiirlerle karşılamaları uygar bir gelenekti. Tiyatro zevkleri vardı. Bugün de geleneksel tiyatro olarak bilinen orta oyunu, o günlerin tiyatrosudur.

Mete Han'ın   zaferlerini övmek için söylenmiş Oğuz Destanı, dünyanın en ünlü destanlarından biridir. Oğuz Destanı,  Mete'nin doğuşunu şöyle anlatır:

"Günün birinde Ay Kağan'ın gözü parladı, bir oğlan çocuk doğurdu.

Çocuğun yüzü mavi, ağzı ateş kırmızısı, gözleri ela, saçları, kaşları kara idi. Güzel perilerden daha güzeldi. Anasının sütünü bir emdi, bir daha emmedi. Yiyecek istedi, konuştu.Doğduktan kırk gün sonra yürümeye, ata binmeye başladı.  Ayakları kurt ayağı, beli kurt beli gibi idi. Vücudun her yanı tüylüydü. İşi gücü  ata binmek, ava gitmekti."



Hun Türkleri, dünyanın en büyük ilk Türk imparatorluğunu kurmuş, Mete, Attila gibi kahraman hükümdarları ile adını tarihe çivilemiş bir topluluktur. Çağlarının en uygar insanları idiler.


“TÜRK'ler  Hiçbir milleti taklit etmeyecektir. TÜRK'ler ne Amerikanlaşacak ne batılılaşacak nede araplaşacaktır. O sadece özleşecektir.

Çevrimdışı TGD

  • Yasakli
  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 40
Ynt: TÜRK BÜYÜKLERİ - METEHAN-
« Yanıtla #1 : 15 Mart 2007 »
1) Mete, unutulmaz Doğu Akını'nı yaparak Altay çonlarının büyük bir kısmını kılıçtan geçirmiştir.

2) Vergi sistemini getirmiştir, vergisini ödemeyenlerin çocuklarını, kızlarını ve karılarını Çin'e satmıştır.

3) Batı Akını'nda yine bir çok Ural ve Altay çonlarının yok edilmesini sağlamıştır.

4) Çin'e akınlar düzenleyerek vergiye bağlamıştır, Mete kendine Çin imparatorunun kızını eş olarak almıştır.

5) İmparatoriçe Lü ile mektuplaşmış, Lü'ye tâciz mektubu göndererek tehdit ve alay etmiş, aksi takdirde savaş açacağını beyan etmiştir. İmparatoriçe ise Mete ayakta duramadığı için ona hanedan arabasını göndermiştir.

6) Mete bundan sonra bir daha Çin sınırına ordularını göndermemiştir. Ama Hun prenslerinden biri Çinlilerin hudutta asker beklettiğini bahane ederek saldırmış bunun üzerine Mete de özür mektubu yollamış ve Çinliler de dostluğu yaşatmıştır.


Ural ve Altay çonları Mete'yi unutmayacak!
Xöx Çono

TG-TDB UASTO

Hej Turán! Hej Bájtarsak! Hej Turániakat!

Kök-Börü

  • Ziyaretçi
Ynt: TÜRK BÜYÜKLERİ - METEHAN-
« Yanıtla #2 : 15 Mart 2007 »
TGD Andamızın söylediği gibi;madalyonun diğer tarafı da var...

Çevrimdışı TiginNoyan

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 549
  • Inançu Apa Yargan Tarkan Köl Tigin
    • Steppe History Forum
Ynt: TÜRK BÜYÜKLERİ - METEHAN-
« Yanıtla #3 : 12 Ağustos 2007 »
Bu büyük hükümdârın adı ve unvânı Mete Han değildir sevgili arkadaşlar! Bir kere, o Çince karakterlerin okunuşu Mete değil Mòdú (Mo-tu) ya da Mòdùn'dur (Mo-tun) 冒頓, ki ünlü Kanadalı Sinolog (Çinbilimci) Edwin Pulleyblank'e göre onun gidebildiği en eski okunuş Mək-twən'dir. Elbette bu eski okunuş MS 5.-6. yüzyıllara âit olduğu için bunun Hunlar'la aynı dönemde varolmuş olan Hàn 漢 Sülâlesi dönemindeki okunuşu daha farklı olabilir. Nitekim Memlûk târihçileri tarafından ortaya çıkarılan Ebû Muslîm Ḫorâsânî'nin soykütüğü kitabında da Ebû Muslîm Ḫorâsânî kendi soyunu Efrâsyâb (Alp Er Toŋa) ve Bahtu adında eski bir Türk hükümdârına dayandırdığı yazılı idi (bugün bu kitap kayıptır). Nitekim bunu ortaya çıkaran Memlûk târihçilerine göre bu kitap bir Oğuznâme idi.

Yalnız şunu gelirtmekte yarar var ki Mòdùn'un 冒頓 unvânı Han (Ḫan/Ḳan) değil Chányú (Ch'an-yü) 單于 idi. Ḫan/Ḳan unvânı çok daha sonraları ortaya çıkmıştır.


Türük Oguz begleri bodun eşid: üze teŋri basmasar asra yir telinmeser Türük Bodun iliŋin törügün kim artatı utaçı erti? Türük Bodun ertin, ökün!