Gönderen Konu: TURANCILIK FİKRİ MACARİSTANDA DOĞMUŞTUR!  (Okunma sayısı 13030 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kök-Börü

  • Ziyaretçi
Osmanlı Devleti'nde, Azerbaycan'da, Kırım'da ve Kazan'da Türkçü görüşler gittikçe güçlenirken, Macaristan'da yepyeni bir hareket ortaya çıkıyordu: Turancılık. O yıllarda Türkçülük ağır ağır mesafe alırken "Turan" kelimesi ve kavramı henüz kullanılmıyordu. Türk birliği, zihinlerde belli belirsiz şekillenmeye başlamıştı. Ama buna, hele siyasî bir kavram olarak "Turan" adını vermek yolunda bir hamle görülmüyordu.


Macaristan'da Turancılık eğiliminin belirmesi, 17. yüzyıl sonundaki köken araştırmalarından hız almaktaydı. Macarlar, Avrupa'nın ortasında yaşamalarına rağmen, diğer Avrupalı kavimlerle aralarında farklar olduğunu görüyorlardı. Bu sırada Ármin Vámbéry adında bir araştırmacı, klâsik bir eğitim almamış olmasına rağmen Türkoloji alanında çalışmalar yapmaya başlamıştı. Doğu ülkelerine olan merakı dolayısıyla Türkçe, Arapça ve Farsçayı öğrenen Vámbéry, İstanbul'a gelmiş, burada kaldığı üç yıl boyunca Osmanlı aydınlarıyla ve yöneticileriyle yakın ilişkiler kurmuştu. Daha sonra üç yıl sürecek bir Asya seyahatine çıkmış, Reşid Efendi adıyla bir sahte derviş kimliğine bürünerek gezdiği Türk illerini yakından tanımıştı. Bu seyahatten dönüşünde Budapeşte Toplum Bilimleri Üniversitesi'nde profesörlüğe getirilmiş, burada Türkoloji kürsüsünü kurmayı başarmıştı. Bu kürsü, bütün dünyada üniversite içinde kurulan ilk bağımsız Türkoloji birimi olma özelliğini taşımaktadır. Vámbéry'nin çalışmaları, artık sadece Macaristan'da değil, Osmanlı Devleti'nde de geniş bir ilgiyle takip edilmeye başlamıştı.



Türk kökenli topluluklar üzerindeki araştırmalar gittikçe sistemli hâle gelirken, bünyesinde çok sayıda Türkçe kelime barındıran Macarcanın hangi dillerle akraba olduğu konusu üzerinde de durulmaktaydı. Türkçeyle ve Finceyle dil akrabalığı bağları gittikçe ön plâna çıkıyordu. Bu bağlar, aynı zamanda siyasî bir içerik de kazanıyor, Macarların hangi kavimlerle akraba olduğu meselesi üzerinde tartışmalara girişiliyordu.



Türkçeyle ve Türk dünyası ile tarihî bağları öne çıkaran görüşler, halk tarafından da sempati ile karşılanıyordu. Türkler Müslümandı, Macarlar i e Katolik Hristiyan. Türklerin en yakın temsilcisi olan Osmanlılar, Macaristan'ın bağımsızlığına Mohaç Meydan Savaşı ile son vermişlerdi, bu da doğruydu. Ama, bu gerçekler Türklere duyulan yakınlığı engellemeye yetmiyordu. Macarlar, kökeni Asya olan bir halktı ve Türklerle akrabaydı. Fakat sadece Türklerle değil, Ural-Altay, Fin-Ugor ve Uzak asya halkları da, Turan kavramının çerçevesi içine sokuluyordu: Macarlar, Finler, Estonyalılar, Slavlaşmamış Bulgarlar, Türkler, Tatarlar, Türkmenler, Kırgızlar, Özbekler, Başkurtlar. Fakat bazıları "Turan"ı daha geniş kapsamlı düşünüyorlar, bu saydıklarımıza ilâveten Japonları, Korelileri, Moğolları, Çinlileri, Siyamlıları, Tibetlileri de Turan'ın diğer ortakları olarak düşünüyorlardı.


Turan kavramını ilk kullananlardan biri de Macar araştırmacı Miksa Müller'di. Müller, Hind-Avrupa ve Sami ırkından olmayan Asya kavimlerini 'Turan halkları' adı altında tek bir topluluk olarak kabul ediyordu. Müller'e göre, Turan kavimleri kuzey ve güney olmak üzere iki kola ayrılıyordu. Kuzey kolu (Ural-Altay grubu) Tunguz, Moğol, Türk-Tatar, Fin-Ugor ve Samoyed olmak üzere ayrıca beşe ayrılıyordu. Güney kolunu ise Tamal, Tibet-Botan, Tay-Siyam ve Malay halkları meydana getiriyordu.

Tabiî ki, dil, tarih, etnoğrafya ve kültür araştırmalarının henüz emekleme döneminde bulunduğu bu sıralarda, sözünü ettiğimiz gruplamaları gerçekmiş gibi kabul eden çevreler hayli genişti. Ama, ilmî çalışmalar ilerledikçe bu tür sınıflamaların bir anlam ifade etmediği ortaya çıkacaktı. O dönemde, Macarların, kendi kimliklerini geniş bir topluluğun mensubu olmakla daha yüksek değerde ortaya çıkarma eğilimleri de önemli rol oynuyordu.


Macar Turancılığının en önde gelen simalarından Pal Teleki, sonraları yaptığı bir açıklamada, bu duruma şöyle bir yorum getirecekti:


"Siyasî hareketlerin ve ülkülerin haklılığının ölçüsü hiçbir zaman ilmî gerçek olmamıştır. İlmî gerçek doğrulasın veya yalanlasın fark etmez. Siyasî hareketlerin ve ülkülerin haklılığının ölçüsü, ülküye olan inancın güçlü olması ve başarıdır".


Buna karşılık, Turancılık, adı söylenmese bile, Türk aydınları arasında 'Türklerin birliği' olarak tanımlanıyordu. Bu itibarla, Macar Turancıları ile Türkçüler arasında derin bir yorumlama farkı vardı. Bununla beraber, Macarlar artık yüzlerini doğuya dönmüşlerdi. Geleceklerini, geçmişlerinin bulunduğu o topraklarda aramalıydılar. Bu eğilimin gittikçe güçlenmesi, 1910'da "Turan" cemiyetinin kurulması sonucunu verdi.


Macarlar, 19. yüzyıl sonunda ve 20. yüzyıl başında Avusturya-Macaristan adını taşıyan bir morarşinin yönetimi altındaydılar. Yani bağımsız değildiler. Bu durumdan kurtulmak için 16-18. yüzyıllar arasında silâhlı ayaklanmalara girişmişler, fakat her defasında yenilgiye uğramışlardı. Ama, 20. yüzyıl başlarında Avusturya-Macaristan morarşisi artık güç kaybetmeye başlamıştı. Avrupa'da, Fransız İhtilâli'nden kaynaklanan milliyetçilik rüzgârları daha kuvvetli esiyordu. Ayrıca Panislâvizm, Pangermanizm gibi akımlar gitgide yaygınlaşıyordu. Bu durumda, Macarlar, bağımsızlıklarını sağlamak için yeni hayat sahaları ve yeni müttefikler arama zorunluluğunu duyuyorlardı. Yeni bir dünya nizamı kurulmalı ve Macarlar bu yeni nizam içinde lâyık oldukları yeri almalıydılar.


Yeni arayışlar, yeni düşünceler ışığında kurulan Turan Cemiyeti, aslında bir bilim araştırma kuruluşuydu. Macarlara akraba olan halkların tarihlerini, edebiyatlarını, kültürlerini araştırmak bu cemiyetin önde gelen göreviydi. İlmî araştırmalar, bu halklarla yakınlık kurulması sonucunu verecek, Macarlar da Turan halklarının önderliğini üstleneceklerdi. Cemiyet, Turancılığı, Macarlıkla eş anlamlı görüyordu. Turan Cemiyeti'nin yayın organı olan Turan dergisindeki bir yazıda bu görüş açıkça belirtiliyordu:


"Cemiyetimiz, en önemli devlerinden biri olarak kardeş milletler arasında birliği sağlamayı ve Turancı birlik bilincinin yaygınlaştırılmasını görüyor. Turancılığın, yani Macar olmanın ilk ödevi bu. Turan ülküsünü öğrenen ve bunu yaygınlaştıran herkes, gelecekteki büyük Macaristan'ın sınırını genişletiyor ve güçlendiriyor demektir".


Macar Turancılığı, çeşitli safhalardan geçerek İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar devam etmiştir. Bu arada siyasî boyutu gittikçe genişlemiş, Turancılığın önde gelen şahsiyeti Pal Teleki, artık bağımsızlığına kavuşmuş olan Macaristan'ın başbakanlığına kadar yükselmiştir. Bu arada, İtalya'da ortaya çıkan Faşizmden ve Almanya'ya hâkim olan Nazizmden bir ölçüde ilham alınmıştır. Kültür araştırmalarının yoğunlaşmasıyla, başlangıçtaki yanlış belirlemelerden de uzaklaşmıştır. Macarların kökeni, artık daha gerçekçi temellere oturtulmaktadır. 1938'de şu görüşler hâkim olmuştur:


"Bizler de Türkler de Hunların çocuklarıyız. Tarihî kayıtlarda biz 'Türk' olarak adlandırılmışız. Bulgarlar da Hun soyundandır. Bizim ilk kralımız olan Ellák Attila'nın oğludur. Kutsal tacımızın alt bölümü Bizans İmparatoru tarafından 'Türkiye'nin kralı Géza'ya' ibaresiyle gönderilmiştir."

Bu, doğru bir tesbitti.

 Eski Bizans, Arap ve İran kaynakları Macarlardan "Türk" olarak söz ediyordu. Macarları Orta Avrupa'ya getirerek yerleştiren Türk Arpad soyundan Géza, bütün Macarların kralı olup da Hristiyanlığı kabul edince, Bizans İmparatoru, onu Türkiye'nin kralı olarak tanımıştı. Bu tarih, yaklaşık olarak 970'lere tesadüf etmektedir. Bizans, o tarihte Macar devletini bir Türk devleti olarak kabul ediyordu. Daha sonraki araştırmalar da, Macarların, özellikle Sabar Devleti'nin bünyesinde uzun zaman birlikte yaşadıkları Türklerin geniş ölçüde etkisi altında kaldıklarını göstermektedir. Birçok âdet, gelenek, savaş biçimi, yaşayış tarzı Türklerle aynıdır. Macarcada bugün bile yaşayan yüzlerce kelime Türkçe kökenlidir, hattâ bazıları aynıdır. Bütün bunlar, Macar Turancılarını, Türklerle akraba kavim olma fikrine götürmüş, kendi köklerinin Avrupa'da değil Asya'da olduğu inancını pekiştirmiştir.

Macar Turancılığı günümüzdede devam etmektedir!

Macar TurancılığıNA paralel olarak Türk Turancılığı ise çok daha ilmî ve gerçekçi temellere dayandığı için kalıcı olmuş, günümüze kadar varlığını -hem de kuvvetle- sürdürmüştür.   


Çarpıtılmaya çalışılan Turancılık!!!ta Macarların Hun kökenli olup sonradan SLAVLAŞTIRILDIKLARI söylenir durur..

10dan fazla bulunduğum Macaristan topraklarında biz Slavız diyen tek bir Macara rastlamadım


Doğru Turan;Doğru Turancılıktır!


tungatonyukuk

  • Ziyaretçi
Ynt: TURANCILIK FİKRİ MACARİSTANDA DOĞMUŞTUR!
« Yanıtla #1 : 04 Nisan 2007 »
Cok ıyı vede oturaklı br paylaşım teşşekür ederim ırkdaşım cok güzel bilgilendirdin meni

Çevrimdışı TeomanHUN

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 11
Ynt: TURANCILIK FİKRİ MACARİSTANDA DOĞMUŞTUR!
« Yanıtla #2 : 07 Nisan 2007 »
Evet japonların milliyetçi partilerinden birinin amacının Turan birliği olduğunu okumuştum.Amaçları Türkleri,Moğolları,Macarları,Finlandiyalıları,Korelileri ve Japonları birleştirerek büyük Turanı kurmakmış.Yalnız yukarıdaki yazıda Çinlilerdende bahsediliyor Çinliler asla Turan soylu bir millet değildir,onlar apayrıdır..

Kök-Börü

  • Ziyaretçi
Ynt: TURANCILIK FİKRİ MACARİSTANDA DOĞMUŞTUR!
« Yanıtla #3 : 07 Nisan 2007 »
Evet japonların milliyetçi partilerinden birinin amacının Turan birliği olduğunu okumuştum.Amaçları Türkleri,Moğolları,Macarları,Finlandiyalıları,Korelileri ve Japonları birleştirerek büyük Turanı kurmakmış.Yalnız yukarıdaki yazıda Çinlilerdende bahsediliyor Çinliler asla Turan soylu bir millet değildir,onlar apayrıdır..

Bahsettiğiniz partinin tam açılımı Turan  İşçi Partisidir!Halen yüksek tempoda faaliyetlerini sürdürmektedir...

 
Neticede Turan ilk olarak Macaristanda isim bulmuş gelişmiş;Kurucu olan Pal TELEKI  Macaristanda başbakanlığa kadar yükselmiş;Aynı paralelde Turancılık Türkiyede olduğu gibi Finlandiyada ve tüm Dünyada yer bulmuş ve gelişmiştir...

Hun-Macar Turancılarınca Çinliler Mançu kökenli olduğundan Turanid olarak kabul edilmektedir...Şayet Çinliler Turanid değil diyor iseniz bunu belgelendirmeniz gerekir!

Bu arada Turan ayrı Türk ayrıdır!Ben değil Turan dünyası Çinlilere Turanid der!Turanid yazıldığı halde Türk değildir diyorsunuz!!!!!!Gördüğüm kadarıyla yazılanları dikkatli okumuyorsunuz!

Bakmak farklı;Okuduğunu anlamak farklıdır...

Okuduğunuzu anlamıyor iseniz yorum yapmayınız lütfen...

Teşekkürler


 

Çevrimdışı TeomanHUN

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 11
Ynt: TURANCILIK FİKRİ MACARİSTANDA DOĞMUŞTUR!
« Yanıtla #4 : 08 Nisan 2007 »
Milletlerin akrabalığını ortaya çıkaran en önemli delillerden biri dildir.Dünyada belli başlı dil öbekleri vardır,bunların başlıcaları Hint-Avrupa dil öbeği,Hami-Sami dil öbeği,Ural-Altay dil öbeği,Çin-Tibet dil öbeği dir.Türkçemiz Ural-Altay dil öbeğine bağlıdır.Ural-Altay dilleri Türkçe,Moğolca,FİNCE,Macarca,Japonca gibi dilleri içerirken Çin dili ise bambaşka bir öbek olan Çin-Tibet dil öbeğine bağlıdır ve Çince yapı bakımından hiçbir Ural-Altay diliyle örtüşmez..Diller milletler arası akrabalıkları gösterir .....!!!

Çevrimdışı TeomanHUN

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 11
Ynt: TURANCILIK FİKRİ MACARİSTANDA DOĞMUŞTUR!
« Yanıtla #5 : 08 Nisan 2007 »
Ve de yüzyıllardır Türk milletine kan ağlatan Çinlilerin Turan soyuyla uzaktan yakından ilgisi yoktur ....!!!

Çevrimdışı Kaskay_Babek

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 40
Ynt: TURANCILIK FİKRİ MACARİSTANDA DOĞMUŞTUR!
« Yanıtla #6 : 08 Nisan 2007 »
paylaşım için teşşekür ederim ırkdaşım!
Turan ülküsünün herkes bilmeli!
Bir ayağı okyanusta, Öbür ayağı Hazar'da olan dev,
Mete Han'ın ta kendisiydi. Çin duvarında yankılanan ses
Onun askerinin sesiydi:
Üze tengri temür çıda, oklar birle bir bulut,
Başbuğumuz Tanrıkut'tur Tanrıkut'tur Tanrıkut !

Kök-Börü

  • Ziyaretçi
Ynt: TURANCILIK FİKRİ MACARİSTANDA DOĞMUŞTUR!
« Yanıtla #7 : 10 Nisan 2007 »
Ve de yüzyıllardır Türk milletine kan ağlatan Çinlilerin Turan soyuyla uzaktan yakından ilgisi yoktur ....!!!

TeomanHUN lütfen okuyun tarihi belgeleri...Boş konuşmayalım!!! 

Çevrimdışı Karesi

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 3
Ynt: TURANCILIK FİKRİ MACARİSTANDA DOĞMUŞTUR!
« Yanıtla #8 : 22 Nisan 2007 »
Çinlilerin Turanid bir ırk olduğuda nereden çıktı.Bugüne kadar onca kitap okudum internette o kadar araştırma yaptım ama Turanid olarak belirtilen ırkların arasında çinlilere rastlayamadım,bu yazıda Tibetlilerin ve siyamlılarında Turanid olduğundan bahsediliyor bunu ilk gördüğümde gülmüştüm Tibet tarihi hakkında derin bilgileri olan bir arkadaşıma söylediğimde oda gülmüştü:))  Sanırım bu Macarlar gördüğü her çekik gözlüyü Turanlı sanıyor !

Kök-Börü

  • Ziyaretçi
Ynt: TURANCILIK FİKRİ MACARİSTANDA DOĞMUŞTUR!
« Yanıtla #9 : 02 Mayıs 2007 »
Çinlilerin Turanid bir ırk olduğuda nereden çıktı.Bugüne kadar onca kitap okudum internette o kadar araştırma yaptım ama Turanid olarak belirtilen ırkların arasında çinlilere rastlayamadım,bu yazıda Tibetlilerin ve siyamlılarında Turanid olduğundan bahsediliyor bunu ilk gördüğümde gülmüştüm Tibet tarihi hakkında derin bilgileri olan bir arkadaşıma söylediğimde oda gülmüştü:))  Sanırım bu Macarlar gördüğü her çekik gözlüyü Turanlı sanıyor !

Turancılıkta gülünecek hiç bir kavram yok!Turancılık evrenseldir..Önce bunu kavramanız gerekir...Sanıyormusunuz ki sadece Türkiyede Turancı düşünce var!Tüm Dünyada Turancı kuruluşlar bulunmakta...