VATAN İÇİN VATANDAN AYRILANLAR
Kominist Çin orduları tarafından işgal edilmesinden sonra Doğu Türkistan'da;insan aklını alamayacağı zulüm ve işkenceler başlamış,hürriyet için düzenlenen bütün direnişler,maddi yokluklar ve dünya kamu oyunun ilgisizliği nedeniyle etkisiz kalmıştır.Bu nedenle pek çok Doğu Türkistanlı Müslüman-Türk,bağımsızlık için daha aktif faliyet göstermek ve Doğu Türkistan'a dünya kamuoyunun ilgisini çekmek amacıyla vatanlarından ayrılmak zorunda kalmışlardır.
Bu yazımız,yukarıdaki nedenlerle dolayı,1961 yılında Doğu Türkista'dan ayrılarak Afganistan'a daha sonrada Türkiye'ye gelerek Kayseri'ye yerleşen Doğu Türkistanlıların hicretini anlatmaktadır.
HİCRETİ HAZIRLAYAN SEBEPLER
İkinci dünya savaşından hemen sonra 1947 de Çin de baş gösteren kuomintang hükümeti ile kominist Çin Halk kurtuluş ordusu arasındaki iç savaş,Halk kurtuluş Ordusunun galibiyeti ile sona erdi ve 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti kuruldu.Kurulan bu yeni Kominist ülkenin tartışılmaz tek lideri,kominist oduğu kadar bir Çin milliyetçisi olan Mao Tse Tungdu.Mao,Çin Halk Cumhuriyeti kurulduktan sonra,hayallerini süsleyen eski Çin imparatorluğunun Orta Asyadaki sınırlarına erişmek için harekete geçti.Bunun için ilk etapta.12 Ekim 1949 da Wang Çen komutasındaki Piyade birliklerini Kansu yakınlarından sınırı geçerek,Doğu Türkistan topraklarına girdi.Çinin tüm dünyanın ve bilhassa bölgede siyasi nüfuzu olan Sovyetler birliğinin gözleri önünde gerçekleştirdiği bu işgal hareketinin belli başlı amacı,Doğu Türkistan'daki milli hareketi bastırarak Çin siyasi kontrolü altına almak ve ülkedeki Sovyet nüfüzunu yok etmekti.Kominist Çin orduları bu amaçlarına ulaşmak için Doğu Türkistan topraklarında ilerlerken,ülkede bulunan Kuomintang askerlerinin bir kısmı Tayvan adasına çıkarken büyük bir kısmıda,hiç direniş göstermeden teslim oldular.Bu işgal hareketine karşı Doğu Türkistan halkı,kendi imkanları ile karşı koymaya çalışmış isede,bu direnişler,düşmanın elinde bulundurduğu silah gücü ve sayı üstünlüğü sebebi ile etkisiz kaldı.20 Ekim 1949 da kominist Çin ordusunun Urumçiye girmesi ile Doğu Türkistan Çin Halk Cumhuriyetine dahil oldu.
Bütün bu gelişmeler olurken,iç savaşın bu doğrultuda neticeleneceğini sezen Doğu Türkistanlı liderler ve alimler,vatanlarını terk etmişlerdi.Bu liderlerden Ahmetcan Kasımi,Abdulkadir Abbas,Delil Han ve İshak Beğ Alma Ataya geçtiler ve kısa bir süre sonra davet edildikleri Çin Halk Siyasi istişare konferansına katılmak için Pekin'e giderken 27 Ağustos 1949 da uçaklarının Mançurya'da düşürülmesi sonucunda şehit edildiler.M.Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin ise Tibet yoluyla Hindistan'a hicret etmişlerdi.Herşeye rağmen ülkede kalan liderler de uzun süre Çin ordusuna karşı gerilla taktiği ile mücadele vermişlerdir.Bu liderlerden Osman Batur ve Canım Han Şubat 1951 tarihinde yakalanmışlar ve ağır işkenceler yapılarak Nisan 1951 tarihinde,halkın gözü önünde idam edilmişlerdir.Cesetleride halka ibret olsun diye parçalanıncaya kadar sokaklarda gezdirildi.Çin ordusuna karşı direnen diğer lider Yolbar Han ise,vatanının terk etmek zorunda kaldı.
İşgalci Kominist Çin,Doğu Türkistan'daki nüfuzunu arttırmak ve ileride meydana gelebilecek milli hareketleri önlemek amacıyla bir dizi harketi uygulamaya koydu.Bu hareketlerin başında,yukarıda açıkladığımız direniş liderlerinin yakalanması ve direnişlerin yol edilmesi için başlatılan''inkilap aleyhtarı unsurları tasfiye hareketi''gelmektedir.
Daha sonra da,bastırılan direnişlerin bir daha ortaya çıkmasını önlemek maksadıyla ortaya konan''mahalli milliyetçileri tasfiye hareketi''ile halk üzerinde etkili olabilecek aydın kişileri ve din adamlarını ortadan kaldırmışlardır.Bu hareketlerin en önemlilerinden biri ise,tarihi açıdan çok önemli neticeler doğurabilecek olan,1950 yılında yürürlüğe konulan,Doğu Türkistan'a Çinli göçmen getirilmesi hareketidir.Bu karar doğrultusunda her yıl düzenli olarak Çinden yüzbinlerce göçmen Doğu Türkistan'a getirilmeye başlamıştır.Bu göçmenlerin toprak sahibi yapılması ve Doğu Türkistan'ın gerçek sahipleri olan Müslüman Türk halkın ekonomik olarak kalkınmasının engellenmesi amacıyla,1952-1953 tarihlerinde''toprak reformu hareketi''başlamıştır.Bu harekete hazırlık olarak 1950-1951 senelerinde halk Meclisleri açılarak,toprak sahipleri ile çalışanları arasında ihtilafların oluşması sağlanmıştır.Toprak reformunun başlaması ilede ,halk mahkemeleri kurularak,toprak sahiplerinin toprakları elinden alınmıştır.Bu toprakların verimli olan kısmı Çinlilerin''istihsal ordusu''adını verdiği Çinli göçmenlere dağıtılmıştır.Geri kalan verimsiz topraklar,Müslüman Türk halkı arasında paylaştırılmıştır.Toprak reformu hareketi sonucunda adam başına 5 Mo(yaklaşık üç dönüm)toprak düşüyordu.Herkes üstüne düşen bu toprak parçasında tek başına çalışmak ve mevsim sonuna,ne olursa olsun en iyi verimi elde etmek zorundaydı.Belli bie süre işgalcier bu uygulamanın verimsizliğini ileri sürerek,1955 senesinde de Kooperatifler birleştirilerek halk arasında Kaperansiya denilen büyük kooperatifler kuruldu.Belli bie sistemle yürütülen bu uygulamalar sonucunda 1958 yılında başlayan ve Müslüman-Türk halkının tam bir köle haline getirilmesi demek olan''Kömün''hareketi başladı.Çin hükümeti komünü şöyle tarif etmektedir.''hep beraber,müşterek gayeler uğruna çalışan,halk için ve halk tarafından idare edilenmuayyen bir yer veya bölgede yaşayan insn topluluğudur''Komünlerde,insanlar birkaç yüz kişilik barakalarda yaşıyorlar ve çok az gıda ile sağlıksız şartlar altında günde 18 saat çalışıyorlardı.Komümde yaşayan insanların hiç bir insani hakkı yoktu.Aile kavramını ortadan kaldırmak için kadınlar ve erkekler ayrı barakalarda kalıyorlar ve ancak izine tabi olarak görüşebiliyorlardı.Yaşamın son derece güç olduğu Komünlerde tedavi imkanıda yoktu.Buna ilave olarak,cenazeler bile hiçbir dini merasime izin verilmeden toplu çukurlara gömülüyordu.Kısacası,sözde halkın yararı için kurulan komünlerde sessiz bir soy kırım devam ediyordu.
Çin hükümeti yukarıdaki hareketlere ek olarak,gerekli gördüğü zamanlarda çıkarları doğrultusunda hareketler ortaya koymuş ve bu hareketleri zorla halka kabul ettirmiştir.
Örneğin,hükümet yapısı içinde bulunan milliyetçi ve dindar memurları tasfiye etmek amacı ile üçe karşı mücadele hareketini ortaya atarken,milliyetçi tüccar ve işçiler içinde beşe karşı mücadele hareketini ortaya koymuştur.
Çinli işgalciler bu hareketlerin uygulanması sırasında muhalafet yapan kişileri en ağır şekilde cezalandırıyordu.Hareketlerin yürütülebilmesi açısından bir sakınca olabilecek kişiler,halk mahkemelerinde sahte suçlarla itham ediliyor ve yalancı şahitlerin sözlerine dayanılarak idam ediliyorlardı.İdamlarda halka ibret olması için geniş meydanlarda,zorla toplanan halkın gözü önünde gerçekleştiriliyordu.Cesetleri çürüyene kadar idam edildiği yerde tutuluyor,sahipleri tarafından alınmasına ve dini tören yapılmasına izin verilmiyordu.
Çin işgalinin başlamasından hemen sonra ülkede seyahat etme yasağı uygulanmaya konmuştur.Komün uygulanmasının başlamasıyla yiyecek ve içecekler karneye bağlanmış ve mümkün olduğu kadar kısıtlanmıştır.Bütün bunların yanında haberleşme özgürlüğü de kaldırılmıştır.Ek olarak,herhangi bir örgütlenmeyi önlemek için iki kişinin dahi çarşıda,sokakta konuşmaları yasaklanmış,ev ziyaretleri izne tabi tutulmuştur,okullarda,çocuklara baskılar yapılarak,ev içindeki konuşmalar hakkında bilgi alınmış ve çeşitli yöntemlerle ispiyonculuk teşvik edilmiştir.
Dini bir düşünceyi kesinlikle kabul etmeyen Kominist Çin,İslam dininin etkisini kaldırmak amacıyla pek çok eylemler gerçekleştirmiştir.İlk olarak Doğu Türkistan da İslam dinini kanun dışı ilan etti.Dini tetrisat ve ibadet yasaklandı.Müslümanların,hacca gitmeleri,seyahat yasağı nedeniyle zaten imkansızdı.Buna ek olarak namaz kılmak,oruç tutmak yasaklandı.Oruç tutmayı engellemek için,ramazan aylarında toplu öğlen yemekleri düzenlenmiş ve halk öğle vakti yemek yemeye zorlanmıştır.Medreseler ve camiler kapatılarak,sinema,karargah,ve hatta ahır olarak kullanıldı.Tabi olarak bu olaya tepki gösterenler çok ağır şekilde cezalandırıldı.Tüm ülkede aramalar yapılarak,dini neşriyatlar toplatıldı.Bu neşriyatlar meydanlarda bizat din adamlarına yaktırıldı.Din uğruna hizmet eden din adamları,asılsız suçlamalarla idam edildi.Bu alimletrin yerine,bilgisiz ve kominizm uşağı olan hocalar getirerek kominizim propagandası yaptırıldı.Bütün bu yasaklara ek olarak Müslüman-Türk halkının milli değerlerini ortadab kaldırmak için Türk ve Doğu Türkistan kelimeleri kullanmaları yasaklandı.
Çin Doğu Türkistan'ı 1955 yılında Uygur Özerk Bölgesi olarak tamamen kendine bağladıktan sonra Müslüman-Türk halkını asimile etmek ve kendi vatanlarında azınlık politikası gütmüştür.Bu nedenle Uygur,Kazak,Özbek gibi Türk boylarının aslında Çinli olduğu kampanyası yürütmeye başladı.Kendini ''ağabey millet''diğerinide ''kardeş millet''olarak kabul ettirmeye çalışmıştır.Asimile politikası gereğince yeni evlilik yasaları çıkarmış,Çinlilerle Türkler arasındaki evlilikleri teşvik etmiştir.Doğu Türkistan adını Sinkiang(Yeni toprak) adı ile değiştirmiş ve başta yer isimleri olmak üzere,Çince kelimelerin halk diline yerleşmesini sağlamaya çalışmıştır.
Doğu Türkistanlılar ülkelerinin kominist Çin tarafından işgal edilmesinden sonra pek çok defa bağımsızlığını kazanmak amacı ile ayaklandı.1951 de Osman Batur ve Canım Han'ın yakalanmasından sonra,dağlardaki direnişlerin dağılması ile işgalci Çinlilere karşı silahlı mücadele hareketleri çok kısıtlı bir şekilde devam etmekteydi.Fakat işgalci Çİnlilerin bütün yok etme,etkisiz hale getirme çabalarına karşı Müslüman-Türk halkı her bulduğu fırsatta ayaklandı.Bu ayaklanma silah yetersizliği,maddi yokluklar ve dış dünyanın ilgisizliği nedeni ile başarısız oldu.Nitekim 1956 ve 1958 yıllarında Hoten vilayetinde meydana gelen ayaklanmalar uzun süreli olmamış ve çok kanlı bir şekilde bastırılmıştır.
Doğu Türkistan halkı bu baskı rejiminden kurtulmak ve Doğu Türkistanı bağımsızlığına kavuşturmak için elinden geleni hazırdı.Fakat Çinlilerin ülkede uyguladıkları politika ve baskı nedeniyle ülke içinde bağımsızlık hareketlerinin gelişmesi son derece zorlaşmış durumdaydı.Doğu Türkistan halkının bütün bu olumsuzluklar içinde yaşamak zorunda kaldığı bu dönemde,Afganistan hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında bir göç anlaşması imzalandı.1959 yılında imzalanan bu anlaşma ile Afgan olduğunu ispat edebilenler için Afganistan'a göç etme imkanı doğuyor.