TÜRK-KAN ve Kontrterortimi'ne:
Atatürk'ün başbuğ olduğuna hilafet eden yok.hepimiz bilmekteyiz Atatürk Türk'ün başbuğudur.bana oku diyen kardeşlere sözümdür yol başçımız Atsız'ın Atatürkle çoğu konuda ayrılıklara düştüğünü bilmiyorlar mı acaba.en basit örneği soyadı kanununda bile Atsız ''Türklerde soyisim isimden önce gelir'' diyerek önce isim sonra soyisim şekline itiraz etmiş ve yasayı kabul etmediğini söylemiştir.yeni latin alfabesine de itiraz eden Atsız Ata harf eksiklekleri göstererek ona da itriraz etmiştir.Atsız mı haklı yoksa Atatürk mü mesele bu değil.Bu iki büyük Türkçü ayrılığa düşebiliyo.hatta Atsız'ın ''Dalkavuklar Gecesi'' kitabında Başbuğ Atatürk'e ve kurmaylarına söylemediğini bırakmıyo.Atsız'ın yerden yere vurduğu bir Atatürk var ortada ama ona rağmen Atatürk,hatalarına rağmen Türklerin başbuğudur.
Atsız Ata'nın Dalkavuklar Gecesi bir hiciv romanıdır. Adı üstünde roman...
Ama yazdığı pek çok makalelerde Başbuğ Atatürk'ü övmüş, İnönü'ye yüklenmiştir. Bugün bazı Sahte Kemalistler(ki bunların çoğu eski komünist, anarşist,terörist döküntüleri ve bunlara özenen zibidilerdir), bu tarz propagandalar yaparak Türkçü Turancı ve Atsız Ata'yı rehber belleyenleri akıllarınca çelişkiye düşürmek istemektedirler. Atsız Ata ile Başbuğ Atatürk'ün fikirlerinde bazı nüans farkları, kısmende ayrılık olması ikisinin TÜRKÇÜ fikriyatta buluşamayacağı manasına gelmez.
Bazı kandaşlarımızın kafası bu hususta epey karışıktı. Onun için şu makaleyi Otağımıza eklemiştim. Sizde okursanız isabet olur.
http://www.hunturk.net/forum/index.php/topic,2447.msg15451.html#msg15451 Ayrıca BAŞBUĞ ATATÜRK, TANRI'NIN TÜRK IRKINA bir lütfudur. Hatası falan yoktur.
Alparslan Türkeş'e gelince.Atsız'a -sizin tabirinizle söylüyorum- yaptığı hainlikleri okumadım.beni aydınlatırsanız sevinirim.
Derhal aydınlatalım. Buyrun:
http://www.hunturk.net/forum/index.php/topic,2342.0.htmlbu arada otağınızın çizgilerine gelince Atatürk'ün başbuğluğuna ve Atsız'ın yolbaşçılığına sizden daha çok biat etmekteyim.ama siz de bilin ki Türkeş de kendini Türklüğe adamış bir başbuğdur.
Merhum Türkeş, Başbuğ değildir. Sadece siyasi bir partinin Genel Başkanıdır. Her siyasi parti lideirne Başbuğ demeye kalkarsakortalık çingene panayırına döner. Zaten kendisininde Başbuğluk gibi bir iddiası yoktur. Kendisine bu ünvanı takanlar da kraldan çok kralcı olan Mhp'lilerdır.
Başbuğ: Devletin başında ve Orduya komutanlık eden eski Türk Hükümdarlarına verilen bir ünvandır.
Merhum Türkeş siyasi hayatında sadece Başbakan Yardımcılığı yapmıştır. Ordudan da Albay rütbesiyle emekli olmuştur.
Kendisi Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden'e ile görüşmüştür. O görüşmede Başbuğ olmadığını, kendisine böyle söylenmesini asla emretmediğini ancak partililerin böyle bir hitapta bulunduklarını belirtmiştir.
Yekta Güngör Özden'in Anılarından:"
1995 yılında sanıyorum, bir öğle yemeği sonrası Kurula inmek üzere makam odasında arkadaşlarla konuşurken özel kalem müdürümüz Ayşe (Özdemir) Ediz telâşla “Efendim Sayın Alparslan Türkeş ziyaretinize geliyor” dedi. “Randevu çizelgemizde olmadığını, kurula ineceğimizi, görüşmeye elverişli zaman olmadığını” söyleyince “Efendim, bir parti lideri, bir şey söyleyemedim” yanıtını verdi. Bu sırada Türkeş’i açılan kapıdan içeri aldı. Türkeş “Yeniden Genel Başkan seçildim. Bu nedenle ilk ziyareti size yapıyorum” diyerek yaklaşıp elimi sıktı. Yanında Rıza Müftüoğlu vardı. “Hoş geldiniz!” diyerek kanepeye buyur ettim. Karşılıklı saygı sözlerinden sonra ıhlamur içilirken “Ben yaşlandım, siz genç kalmışsınız. Ama bir gün hepimiz gideceğiz. İyi şeyler yapmanın huzuruyla gidelim. Gençleri uyarmanız gerekir. Atatürk vatanı kurtardı, siz nereyi kurtarıp nereyi temizlediniz ki size Başbuğ diyorlar” dedim. Söze karışmak isteyen Rıza Müftüoğlu’nu da “Siz durun, dün akşam televizyonda türbanı savunuyordunuz” diye uyarınca Türkeş “Doğru söylüyorsunuz, hiçbirimiz Atatürk gibi olamayız. Ben söylemiyorum, söyletmiyorum, çocuklar Başbuğ diyorlar” dedi ve Atatürk’ün üstünlüklerine değindi. Yanımızda Anayasa Mahkemesi üyeleri de vardı.
Aradan onbeş gün kadar geçtikten sonra ben, kimi Anayasa Mahkemesi üyeleriyle birlikte Türkeş’in, Sıhhıye-Strazburg Caddesi’ndeki Genel Merkezlerinde, ziyaretine karşılık verdim. Bizi kaldırımda Şevket Bülent Yahnici karşıladı. Yukarı çıktık. Onlardan da sekiz-on kişi vardı. Karşılıklı tanıştırıldıktan sonra konuşmaya başlayınca ben Mahkemede söylediğim “Başbuğ” konusunu yine açtım. O zaman bulunmayanlar da bilsin diye. Türkeş de aynı yanıtları verdi. Dostça ayrıldık. "
Bizde iftira yok. Herşey yukarıda olduğu gibi kanıtlı belgelidir.
TTK