Gönderen Konu: Reha Oğuz Türkkan'dan Atsız'ın Ölümü Hakkında Yazı (Bir İlk)  (Okunma sayısı 5119 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mengdibay

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 7
Başnot:Atsız'a attığı malum iftirası var ama hem Atsız'ın ölümü üzerine kaleme alması hem malum ses kaydını açıklaması yönünden burada yayımlayayım dedim.

IRKININ ŞEREF TAŞAN EFSANESİNDEKİ ADAM: ATSIZ

İŞTE ÖLEN BİRİMİZ...AMA YAŞAYACAK.BİZİM GÖNÜLLERİMİZDE VE KAFALARIMIZDA.YARIN Kİ TÜRK NESİLLERİNİN GÖNÜLLERİNDE VE KAFALARINDA.VE KİM BİLİR ATSIZ O RUH ADAM,ÖBÜR DÜNYA DEDİĞİMİZ BİR BAŞKA DÜNYALARDA,HAYAL ETME GÜCÜYLE HAK KAZANDIĞI HAYAL ALEMLERİNDE BELKİ YENİDEN YAŞAMAYA BAŞLAMIŞTIR BİLE
Zaman zaman kavga etmiş,o zamanki gençliğimizin olanca şiddet ve hiddetiyle birbirimize hücum etmiştik.

Zaman zaman el ele vermiş,omuz omuza olmuş,bu milletin düşmanlarıyla ve gafilleriyle savaşmıştık.

Gün gelmiş,aynı hücre içinde olmasa bile,yan yana zindanlarda çürümüş,acı çekmiştik.

Yıllar yılı Türkiye'den ve ondan uzak kalmış,fakat dönünce,aramızı açmak isteyenlerin ve fikirlerimizin bazı ayrılıklarının direnişlerine rağmen hemen ziyaretine gitmiştim.Onu,çeyrek asır sonra şaşılacak derecede az yıpranmış -ve gene şaşılacak derecede- hiç değişmemiş bulmuştum.Fikirlerinin en ufak ayrıntısına kadar,karakterinin bütün atılganlığı,hırçınlığı,geçimsizliği,hoşgörmezliği,cesaret ve mertliği,Türklüğe gönülden aşkı ve kaleminin gücüyle,ahengiyle,aynı ATSIZ'dı.

Konuşmamız,son bıraktığımız yerden -ve sanki 25 yıl önceki bir virgülden sonra- devam eder gibi başladı.Ölenlerimizi yad ettik,memleket dertlerini deştik,ne garip tecelli,ikimize de çarpmış olan aile felaketini -duygulanmamak için felsefi düzeyde tutarak- tartıştık.Yolundan şaşmaz olmanın ona getirdiği yeni acıları bana açtı,ben ise,Amerika'daki acılarımı anlatmaktansa,onu dinlemeyi tercih ettim.Ve bir hatıra olacağını hissettiğim için bu konuşmamızı teybe aldım.Görmediğim eserlerini imza ve ithaf ederek bana armağan etti;benim son kitaplarım ise hep İngilizce olduğu için,ona Türkçe olarak yayınlanacak ilk kitabımı yakında vermeyi vaad ettim.Bu,ikimizin de ortak günlerini ve acılarını(ilk yarısında) anlatan Tabutluktan Gurbete adlı hatıramdı.Kitap çıktı,ithafı yazdım,bizzat vermek için arabama koydum,fakat yolum Bostancıya düşmeden,Ankara'ya gidip kalmak gerekti,bir türlü veremedim.Bu sefer,hem bayram tebrikine gitmek,hem de kitabı vermekte niyetliydim.Ankara'dan gelir gelmez ilk aldığım haber,Atsız'ın ölümü oldu.Şu satırları bitirdikten sonra gittiğim yer,Bostancı değil,cenazenin kaldırılacağı Osmanağa Camii oldu.Bir yıl bile olmadı,gene arada kardeşi Nejdet Sançar'ın cenazesini kaldırmış,Atsız'a baş sağlığı dilemiştik.

O günlerden kaç kişi kaldık diye düşündüm.Ben ve 3-4 arkadaş daha.Çok geçmeyecek,neyse şu öbür dünya,orada gene buluşacağız.Çoğunluğumuz şimdiden orada zaten.

İçimizde tatsız,belki en çok hayal aleminde yaşayanımızdı.Onun aşık olduğu ve hayal ettiği "Türk" bugün artık mevcut mu?Hatta,aynen hayal ettiği gibi,hiçbir zaman mevcut olmuş muydu?Onun tahayyül ettiği dünya da,ne bugünkü dünyadır,ne yarınki ne dünkü.Atsız bunu sezmiyor değildi.Son şiirindeki şu mısralar bunu size söylemiyor mu?

Dünya denen mezellete dalsın her isteyen
Ben ırkımın şeref taşan efsanesindeyim
Herkes bir özleyişle yaşar... Ben de öylece
Altaylar'ın ve Tanrıdağ'ın çevresindeyim


Ama böyle hayal gücü olanlar bizi,"dünya denen mezelletten" zaman zaman çekip sıyırmasalar,daha başka,daha güzel,daha yüce bir insanı ve bir dünyayı hiç olmazsa düşünmek,hissetmek,heyecanını bize vermeseler,yaşamaya değer mi?Yaşamak,sade ölmemek mi demektir?

İşte ölen birimiz..Ama yaşayacak.Bizim gönüllerimizde ve kafalarımızda.Yarınki Türk nesillerinin gönüllerinde ve kafalarında.Ve kim bilir Atsız,o Ruh Adam,öbür dünya dediğimiz bir başka dünyalarda,hayal etme gücüyle hak kazandığı hayal alemlerinde belki yeniden yaşamaya başlamıştır bile.

Atsız,Allah'a ısmarladık derim sana.Gene buluşmak üzere Allah'a ısmarladık.

Reha Oğuz Türkkan - Atsız ve Türk Ülküsü - Kamer Yayınları