Gönderen Konu: Genelkurmay veya Jandarma İstihbaratı Çete mi?  (Okunma sayısı 2804 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Cenghis Khan

  • Ziyaretçi
Yazar M. KARABULUT   
Salı, 28 Ağustos 2007

Sorguda Ergün POYRAZ'a Soruyorlar,
- Genelkurmay veya Jandarma İstihbarattan olduğunu söyle hemen bırakalım!...
- Ve ARINÇ'ın o sözleri, "...benimle uğraşma Hoca ve onun yetiştirdiği Rum ve Ermeni Yahudi kırması olanlarla uğraş. İşte belgeler"

Dün (27 Ağustos 2007) Kandıra F tipi cezaevinde tutuklu olan yakın arkadaşım Ergün POYRAZ'ı ziyarete ettim. Tutuklanmadan önce hemen hemen her gün görüştüğüm Ergün ile bu görüşmelere zorunlu bir ara vermiştik.  Nihayet dün camların arkasında görüştük. Yazacağı kitapları anlattıkça gözleri parlıyordu. Bu arada  yeni birkaç kitabın hazırlığını da tamamlamış. Cezaevinde, yazarlığından dolayı yazmasına müsaade edildiği için, uzunca zamandır araştırmalarını birlikte yaptığımız "Protestan Kuran"a son noktayı  tutuklu bulunduğu cezaevinde koyacak. Merak etmeyin, bugün Türkiye Cumhuriyeti'ni nasıl tanınmaz hale getirildiğini, asıl sorumluların "sözde laikler" olduğunu, inançlı saf insanlarımızın sapkın tarikat ve cemaatlerin pençesine nasıl itildiğinin bütün ayrıntıları ile "Protestan Kuran" da okuyacaksınız...

Neyse, en sonunda Ergün'e neden tutuklandığını sordum. Bu konuyla ilgili avukatıyla konuşmuş ve basına yansıyan  yazıları takip etmiştim.  Benim için önemli olan Ergün'ün ifadesiydi. "Ümraniye'mi" der demez, "yok" dedi. "Ümraniye ile ilgili yalnızca Oktay'ı tanıyıp tanımadığımı sordular, bende hiçbir samimiyetim olmadığı gibi, 1.5 senedir görüşmediğimi söyledim. Asıl sordukları, benim Genelkurmay veya Jandarma istihbaratçısı olup olmadığım idi." İstanbul'daki sorgulamada "eğer Genelkurmay veya Jandarma istihbaratının elemanı olduğunu söylersen seni bırakırız" dediler.

- Evet, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya ÖZ'ün Ümraniye'de bir çatıya konularak sergilenen el bombaları kapsamında yaratılan bir çete soruşturmasında Ankara'daki evinde gözaltına alınan ve T.C. Devleti tarafından korunan araştırmacı yazar Ergün POYRAZ'a yapılan sorguda sorulan soru, basına yansıdığı gibi çete soruşturması değil, Genelkurmay yada  Jandarma istihbaratçısı olup olmadığıdır... Şuanda bu satırları okuyan sizler nasıl bir şaşkınlık yaşıyorsanız, bende cezaevinde camın arkasında duran Ergün'ü  telefon ahizesi ile dinlerken aynı şaşkınlığı yaşadım ve bir daha sordum. Yine aynı itiraflarda bulundu. En çok ağırına gidense, hastahanede yapılan anjiyo sırasında, yarı baygın bir vaziyette olmasına rağmen, yıllardır kendisini bekleyen jandarmanın elini zincirlemiş olmasıydı.

Ergün POYRAZ soruşturmasında sorulacak tek bir soru var.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Genelkurmay veya Jandarma istihbaratını, bir çete örgütlenmesi olarak mı görüyor?

Bu soruya ivedi olarak yanıt verecek olan makamın T.C. Başbakanlığı olduğunu biliyorum. Ayrıca, Genelkurmay Başkanlığı konuyu değerlendirerek, kendisine bağlı kuruluşların "çete" olmadığını da açıklamalıdır.

Ayrıca, Ergün, tutuklanma nedeninin yazdığı kitaplar olduğunu söyledi. O kitapların, başta Musa'nın Çocukları olmak üzere,  Musa'nın GÜL'ü, Mücahiti ve AKP'si olduğu biliniyor.

Bu durumda;

1- seçimlerin  bittiği akşam olan 22 Temmuz 2007 günü, herkesi kucaklayacağını söyleyen ERDOĞAN ,dört gün sonra Ergün POYRAZ'ın tutuklanmasına, Elif Şafak SAĞLIK davasında olduğu gibi itiraz etmeliydi.

2- Ergün POYRAZ' ın  kaleme aldığı Musa serisinin ilk kitabı olan "Musa'nın çocukları" ismine kaynaklık eden, başbakanlık danışmanı ve basın sözcüsü sayın M. Akif  BEKİ'nin bizzat kendisidir. Çünkü, BEKİ "Erdoğan'ın Harfleri" adlı kitapta sayın R.T. ERDOĞAN için, "Tayyip Erdoğan'ın harfler hiyerarşisindeki peygamberi, Erdoğan, İbn Arabi'nin çizelgesine göre Musa peygamber soyundan geliyor", diyerek yazmıştır.  Ergün POYRAZ' da doğal olarak kitabında bu alıntıyı (63-64. s) yapmıştır. Kitabın adı konulurken, bu alıntı etkili olmuştur.  Ve bu nedenle de kitabın adı "MUSA'NIN ÇOCUKLARI" olmuştur... Yine, R.T. ERDOĞAN'ın kimliği, özel rahatsızlığı ve sayın Addullah GÜL ile Beşir ATALAY'ın akrabalığı konusunda bilgiyi veren ise eski TBMM başkanı AKP Manisa milletvekili sayın  B. ARINÇ'tan başkası değildir. İşte sayın ARINÇ'ın, Ergün'e söylediği o sözler,  "...benimle uğraşma Hoca ve onun yetiştirdiği Rum ve Ermeni Yahudi kırması olanlarla uğraş. İşte belgeler" diyerek yalakalık üzerine yalakalık yapmıştır.

Yine, Ergün'ün Musa AKP'sinde yazılı olmayan bir bilgiyi yine  cezaevi ziyaretimde öğrendim. Ergün, ERDOĞAN ve Hasan Hüseyin CEYLAN'ın DGM'de yargılanmasına ilişkin tüm belgeleri veren kişinin kendisi olduğunu söyledi.

 Tüm bunlara rağmen,  ERDOĞAN'ın sonuçta Türkiye'nin en çok okunan bir yazarı olarak Ergün POYRAZ ile doğrudan görüşmesi en doğrusuydu. İşte, o zaman   - Genelkurmay mı veya Jandarma İstihbarattan  mı olup olmadığı gibi bir soruya gerek kalmayacak, T.C. Devletinin kurumları yıpratılmayacaktı!!!
3- Bence geç kalınmadan, her türden hatalar bir tarafa itilerek T.C. Devleti kurumları ve birlikte vatandaşları bir olmak zorundadır.

http://www.tepkimiz.net/index.php?option=com_content&task=view&id=403&Itemid=30