Türk Milleti tarihin muhtelif dönemlerinde ciddi fetretler yaşamış olup bu dönemlerde gerek dışarıdaki düşmanları ve gerekse bağrında beslediği iç düşmanları eliyle büyük ihanet ve zulümlere maruz kalmıştır.
Herkesin bilmesi gereken gerçek şudur:
"
Düşmanlarımız bizi, bizden daha iyi bilmekte ve tanımaktadır"
Gelişmelere Türkiye çerçevesinden bakıldığında da, diğer Türk İlleri açısından bakıldığında da, ufak tefek farklılıklar olsa bile, düşman amacın aynı sonu hedeflediği görülmektedir.
Bu hedef, Türk Milletini tarih sahnesinden silme operasyonudur.
Haçlı batı anlayışı ve bu anlayışın ortaya koyduğu sistemler bilinç altlarında hep bunu yaşatmakta ve ilk fırsatta da hayata geçirmek üzere çalışmalara koyulmaktadırlar.
Bu hesaplaşma tarih boyunca bir kaç defa yapıldı ve Tanrı'ya şükürler olsun ki hepsi de Türk Milletinin tartışmasız üstünlüğü, Türklük düşmanlarının yenilgisiyle son buldu.
Batı kuyruk acısını hiç bir zaman unutmadı.
Biz Türklerin zaaflarından birisi de çabuk ve kolay kanan ve tarihi hemencecik unutan insanlar olmamızdır.
Günümüzün tek kutuplu dünyasında yegane güç olan abd dünyayı 500 minik devlete bölmeyi amaçlayarak, kolay idare edilebilir ve yutulur lokmalar haline getirmek istemektedir.
abd’nin bu projeye verdiği ad GENOM'dur.
Türkiye de oynana oyun ve varılmak istenen sonuç ne ise, Azerbaycan’da da durum aynıdır. Çünkü abd ve vahşi batı Türk Coğrafyası içerisinde bulunan
TURAN ENERJİ KAYNAKLARI’na ulaşmak ve sahip olmak istemektedir. Bu amaçlarına ulaşmanın çeşitli yöntemleri vardır. Kimi yerde, özgürlük ve demokrasi götürme adıyla, direk işgal, kimi yerde güdümlü yönetimler eliyle kalıcı sömürü sistemleri kurmaktır.
Azerbaycan Turan Enerji havzasının batıdaki giriş kapısıdır. Doğu kapısı ise Afganistan’dır ve Afganistan’da gerekli operasyonu yapmıştır.
ABD karşısında en güçlü ve ciddi rakip olarak gördüğü Rusya ile, menfaatleri söz konusu olduğunda anlaşabilmekte, ortak stratejiler istikametinde hareket etmektedir.
Cennet mekan Elçibey gibi milli bilinç sahibi Türkçü bir lider çeşitli kahpeliklerle saf dışı bırakılmış ve bu kahpe oyunda zamanın cumhurbaşkanı mason Demirel eliyle Türkiye’de yer almıştı.
Batının bu gayretlerinin diğer bir amacı ise; Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı toprakları üzerinde kurulması hedeflenen 27 devlettir. Bu 27 devletin 24 tanesi savaşın hemen bitiminde gerçekleşmiş, masa üstünde cetvellerle çizilen sınırlarla uyduruk devletçikler oluşturulmuştur. Batının bu planını bozan Atatürk önderliğindeki Türk Milli Mücadelesidir.
Atatürk önderliğindeki bu direniş kurulması amaçlanan 27 devletten İsrail, Ermenistan ve Kürdistan’nın kurulmasını engellemiştir.
Bilindiği gibi 1947 yılında 25. devlet olarak İsrail kurdurularak, Ortadoğu’ya bir çıban başı ve abd’nin ileri karakolu olarak yerleştirilmiştir.
Geriye Ermenistan ve Kürdistan kalmaktadır ki Ermenistan Sovyetlerin dağılmasıyla kısmen de olsa kendiliğinden kurulmuş, ama 1. Dünya Savaşında tasarlanan coğrafya eksik kalmıştır. Bu coğrafya Türkiye’nin Doğu Anadolu bölgesini ve Azerbaycan’ın Nahçıvan ve Dağlık Karabağ bölgesiyle İran sınırları içerisinde yer alan Güney Azerbaycan’ın bir kısmını da kapsamaktadır. Dünya çapında Ermeni soykırım çalışmaları tamamen bu sonucu elde etmeye yöneliktir.
Geriye kalan 27. devlet olarak kürdistan ise abd’nin Irak’ı işgaliyle olgunlaştırılmaya ve örtülü bir kukla devlet olarak boy göstermeye başlamıştır.
Anlaşılacağı üzere abd’nin ve batının Azerbaycan ve Türkiye üzerindeki çalışmaları 2. ve 3. ileri karakollar ve sıçrama taşları konumunda olacak büyük Ermenistan ve yine Türkiye, Irak, İran ve Suriye’den koparılan topraklar üzerinde kurulması amaçlanan kürdistandır.
Bu iki önemli proje abd’nin ve batının Turan Enerji Kaynaklarına ulaşma ve hükmetme amacından başka bir şey değildir.
Irak’ta kurulmasından söz edilen üç ayrı devletin- Şii Araplar, Sünni Araplar ve Kürtler- asıl amacı Turan havzasını kontrol için lazım olan kürdistanı oluşturmak içindir.
Görüldüğü gibi
Türk coğrafyaları- özellikle Türkiye ve Azerbaycan- üzerindeki çalışmalar Turan Enerji Kaynaklarını kontrol amaçlıdır.Batı bu amaçlarına ulaşmak için direk işgal yerine işbirlikçi kuklalar ihdas etme yolunu seçmiş, bu hedefin sağlanmasında engel teşkil eden İran çeşitli yöntemlerle kıskaca alınmaya başlanmıştır.
Gerek Azerbaycan ve gerekse Türkiye’de iktidarı işgal eden yöneticiler(!) tek kelimeyle abd politikalarının uygulayıcıları olup, bu politikalara karşı çıkışı önlemek içinde bin türlü oyunlar ve tuzaklarla millet toplu olarak mankurtlaştırılmakta, sadaka ekonomisi uygulamalarıyla iktidara ve iktidarların mahalli temsilcilerine kul ve köle olarak, sırf karınlarını doyurabilmek için, bağımlı kalmaktadırlar.
Türk Milletinin istiklal ve istikbaliyle yükümlü olan Türk çocukları bu senaryoları iyi analiz ederek, takip edecekleri yol haritasını ve stratejileri buna göre şekillendirmelidir.
Bu işler hamasi nutuklar çekerek, birbirini dolmuşa getirerek yürüyecek türden olmayıp, ciddi projeksiyonlar tutularak geçmişe dönük bin yıl ve geleceğe dönük bin yılların hesabı yapılarak belirlenmelidir.
Bunun yolu birlik, beraberlik, tek yürek ve tek bilek olmaktan geçmektedir.Bu; ortak kaderi paylaşan hem Türkiye, hem Azerbaycan ve hem de diğer Türk İlleri için, aynı ölçüde geçerliliğe sahip, bir prensiptir.
Türk Milleti var olan gizli gücüyle; kendi evlatları arasından çıkartacağı demir bilekli ve çelik iradeli bir Bozkurtla, bu badirelerin üstesinden gelmeye, muktedir olacaktır.İnanıyor ve iman ediyorum ki, bu çok yakındır.TTK.