Gönderen Konu: HASAN SABBAHIN MÜRİTLERİ  (Okunma sayısı 12197 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Hayrani ILGAR

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 16
HASAN SABBAHIN MÜRİTLERİ
« : 19 Ekim 2007 »
HASAN  SABBAH’IN  MÜRİTLERİ

         Tarihin en vahşi, en  acımasız terör örgütünü kürtler kurmuşlardır. Tarihlerde Haşhaşinlerin lideri ve Batini  tarikatının kurucusu diye bilinen Hasan Sabah bundan dokuzyüz yıl kadar önce yâni 1090 yılında,İran’ın Kazvin bölgesinde Alamut adı verilen sarp ve geçit vermeyen dağın tepelerinde bir saray kurmuştur. Burası onun kurmayı düşündüğü krallığın merkezi idi. Etkileyici bir hitabete  ve geniş dini bilgilere sahip olan Hasan Sabah aslında inançları bozulmuş,anarşist düşünceye sahip ve bozguncu bir ruha sahipti.

          Kurduğu bu karargahında kendisine inanan beş on gençle çalışmaya başladı. Kurnaz  Sabbah ,bu gençleri  afyonla uyuşturup uyuttuktan sonra özel olarak yaptırdığı cennete benzer bir bahçeye taşır.Önceden temin ettiği birkaç güzel kızı da yarı çıplak bir halde bu gençlerin yanına yerleştirir. Gençleri uyuturken de onlara,emrine uydukları takdirde cennetine göndereceği fikrini aşılar. Kendine gelen gençler,cennet gibi bir bahçede yarı çıplak kızları görünce kendilerini Sabahın cennetinde sanırlar. Kızların ikram ettikleri ilaçlı şarabı içen gençler çok geçmeden uyurlar ve bu defa ilk uyutuldukları odada kendilerini Sabahın karşısında bulurlar. Sabbah bu gençleri bu şekilde aldatarak tuzağına düşürür. Sonra da bu gençleri şehirlere gönderir. Bu gençler şehirlerde konuştukları gençlere yemin ederek sabbahın cennetini anlatmaya başlarlar. Cahil, hayalperest ve işsiz güçsüz gençler akınlar halinde Sabbahın kalesine  koşarlar. Sabbah,hazırladığı plânı uygulayarak  bu gençlerin hepsini,kendine körükörüne bağlı,her istediğini yapabilecek biçimde eğitir.. Ve, Sabahın emrini uygulayarak ölmeyi ve cennete gitmeyi düşleyerek beklerler. Tabii bu arada Sabbahın emirlerini de uygularlar. Bu suretle  o dönemde Selçuklu toprakları olan ülkede,pek çok yetkili kişileri öldürerek terör havası estirirler ve bu arada da Sabbahın hazınesini doldurmuş olurlar. Sabbahın gayesi, Selçuklu devletini yıkıp kendi adına bir devlet kurmaktır. Dönemin baş veziri  Nizamülmülk Sabbahı yoketmek için çok çalışır ve yıllarca mücadele eder.
        Konumuz Sabahın hayatını anlatmak değildir. Biz konumuza dönelim.

        Kürtler,Hasan Sabbahın  kürt olduğunu ve bir kürt devleti kurmak için mücadele ettiğini iddia eder ve onu geçmişteki en büyük kürt liderlerinden sayarlar. Şimdi gelelim Osmanlı dönemine. Kürtler,ekmeğini yediği,topraklarında barındığı Osmanlı devletine karşı en azından 300 yıl sürekli isyan içinde olmuşlardır. Tek hedefleri müstakil bir kürt devleti kurmaktır. Aponun başlattığı isyan hareketi bu isyanların sonuncusu olarak görünmektedir. Ancak,tarih bilgisinden yoksun olan bizdeki iktidarlar bu isyan hareketini bastıramadıkları gibi Kürtlerin elebaşılarını da Meclisimize taşımşlardır.Adamlar adım adım emellerine yaklaşmaktadırlar.
       Şu benzerliğe  bakın…
      PKK.  aynı Alamut kalesinin kurulduğu gibi sarp kayalarda çöreklenmiştir. Uyuşturucu üretim ve ticaretini elinde tutarak Sabbahın politikasını uygulamaktadır. En önemlisi de yine bu uyuşturucu vasıtası ile çevresine gözü dönmüş,Aponun cennetine ulaşmak için  canlarını hiçe sayan fedailerle donanmıştır. Hergün onlarca insanımızın öldürülmesi, bu fedailerin birer canlı bomba olarak aramızda dolaşmaları ve hain emelleri için Türk insanına kıymaları başka türlü izah edilemez…

     PKK. Ve bu terör örgütünün içinde görev almış olanlar,900 yıl önceden buyana aynı gaye için çarpışan zavallı esrarkeş meczuplardır…Bunlar,Hasan Sabbah’ın müritleridir… Amma…Eninde sonunda aynı Hasan Sabbahın akibetine uğrayacaklar ve yok edileceklerdir…

tungatonyukuk

  • Ziyaretçi
Ynt: HASAN SABBAHIN MÜRİTLERİ
« Yanıtla #1 : 19 Ekim 2007 »
Sayın Hayrani Beğ ;

Yazınıcı Bİr şevk ile okudum..

Emeğinize Sağlık...Yüreğinize de tabiki....

Otağımızı Bu Tip yazılarınız ile renklendirmenizi bekliyoruz..umuyoruz...

Tanrı Türk ü Korusun..

Çevrimdışı Türkistan Ordusu

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 339
Ynt: HASAN SABBAHIN MÜRİTLERİ
« Yanıtla #2 : 19 Nisan 2012 »
Hasan Sabbah Batınıydi. Cifir ve ebced hesaplarıyla, okültizm ile, yıldızlara bakarak vs.. gelecekte neler vuku bulacak, söylemeye çalışıyordu.
Adamlarını esrarla uyutuyordu. Selçuklulara büyük zarar verdiler. Sabbah'ın militanları intihar saldırıları düzenliyordu; Nizam-ul Mülk'ü onlar öldürdü. Selçukluların kendi aralarındaki birlik ve bütünlüklerini, bu tip stratejik intihar saldırılarıyla ortadan kaldırdılar.
Selahaddin Eyyubi'de onlardan çekinirdi.
İleri! İleri! Türkistan erleri!
Senin için ölürüz Türkistan illeri...

(Türkistan Lejyonu'nun anısına atfendir).

Çevrimdışı ER

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 31
    • ELÇİBEY
Ynt: HASAN SABBAHIN MÜRİTLERİ
« Yanıtla #3 : 19 Nisan 2012 »
Daha düne kadar mağaralarda yaşayan, medeniyeti bugün bile görememiş kürtlerin Hasan Sabbah gibi birisini içlerinden çıkarabileceğine katılmıyorum. Irkı konusunda akla yatkın geleni fars olduğudur.
Taş kırılır tunç erir ama Türklük ebedidir.

Çevrimdışı ER

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 31
    • ELÇİBEY
Ynt: HASAN SABBAHIN MÜRİTLERİ
« Yanıtla #4 : 19 Nisan 2012 »
Daha düne kadar mağaralarda yaşayan, medeniyeti bugün bile görememiş kürtlerin Hasan Sabbah gibi birisini içlerinden çıkarabileceğine katılmıyorum. Irkı konusunda akla yatkın geleni fars olduğudur.
İsmail Kaygusuz'un Hasan Sabbah Ve Alalmut isimli kitabında onun Arap olduğundan bahsedilir.
İsmaililerin Seyyidina Hasan bin Sabbah diye çağırdıkları Hasan Sabbah (Ali oğlu Muhammed oğlu Cafer oğlu el-Huseyin oğlu Muhammed oğlu el-Sabbah, el-Himyari) Kum kentinde doğdu. Ataları kendisinden altı kuşak önce Yemen‟den gelip Küfe yakınlarında Himyari‟de yerleşmiş. İran‟a geçerek bir süre Kum‟da kalan Sabbah ailesi, daha sonra Rey‟de yaşamaya başlamışlar. Kısacası Hasan Sabbah İran‟da doğup yetişmiş ,Yemen kökenli Küfeli bir Araptır. Hasan Sabbah 17 yaşına kadar Oniki İmamcı Şii eğitimi almış. Ancak on yedisinde dai Amir Darrin‟den el alıp, İsmaili davasına katılmıştı. İsmaili davası üzerinde, propagandistler tarafından birçok kitaplar okutulup, eğitim derecelerinden geçirildikten sonra İmam Cafer oğlu İsmail‟in İmamlığının ve onun ardıllarının yasallığına inandırılmış. Böylelikle Fatimi İsmaili davasınına kazanılmıştı. Mustansır üzerine „ahd (ikrar, yemin) töreninden‟ geçerek, onun zamanın İmamı olduğunu kabul edip İsmailizmi kucaklamıştı. 1072‟de İran‟da göreli Rey‟de oturan baş dai Abdul Malik el-Attaş‟ın huzuruna çıkarılmış. Davaya yeni girmiş biri olarak kendisine görev verildi. Onu Mısır‟a gönderen de baş dai el-Attaş olmuştur. Böylelikle 30 yıl önce Nasır Husrev‟in yaptığı gibi Fatimi davasının merkezi karargahını ziyaret etmiş oluyordu.
Taş kırılır tunç erir ama Türklük ebedidir.