Gönderen Konu: 12 ŞEHİT DE HAKKARİ'DEN. BU ACIYA YÜREK DAYANMIYOR!!!  (Okunma sayısı 59828 defa)

0 Üye ve 9 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2316
  • Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
DAĞLICA'NIN ŞİFRELERİ ÇÖZÜLMEYE BAŞLADI !!!
« Yanıtla #130 : 09 Kasım 2007 »
AÇIKLIYORUZ...
TARİH, 21 EKİM...
YER, HAKKARİ...
8 TÜRK ASKERİNİ KAÇIRAN PKK'LI TERÖRİSTLERDEN İKİSİ AMERİKA’LI ÇIKTI…
TÜRK ORDUSU PEŞMERGE KIYAFETLİ İKİ ABD’LİYİ ESİR ALDI, KAMERAYA ÇEKTİ…

Bu ifadelerTürkTime.Com sitesinden TALAT ATİLLA'ya ait.

Kaynak: http://www.turktime.com/default.asp?page=haber&id=9774

Tarih 21 Ekim 2007. Yer, Hakkari Dağlıca bölgesi... Türk Birliği, PKK’lılar tarafından baskına uğruyor. PKK, 8 Türk askerini kaçırıyor ama, Türk Askeri de, 2 PKK’lıyı rehin alıyor. İşte 21 Ekim’in bilinmeyenleri
09 Kasım 2007 Cuma


21 Ekim'de Hakkari'deki birliğe düzenlenen silahlı saldırının ardından kaçırılan 8 Türk Askeri, ABD’nin araya girmesiyle serbest kaldı.  8 Türk askerine kurulan pusu, kaçırılma ve kurtulma sürecinin nasıl işlediği hala sır. Net olan tek şey, bir şeylerin kasıtlı bir şekilde saklandığı. Örtme, ya da bilinmezliğin en somut belgesi 22 Ekim 04:00’de gerçekleşti. Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün ağzından hatırlayalım;

GÖNÜL A.A’YA ŞÖYLE KONUŞMUŞTU:

Kiev'de ABD Savunma Bakanı Robert Gates ile görüşen Bakan Gönül, "Sınırı geçme planlarımız var ancak hemen değil" dedi. Gönül, ABD'ye bu sorunla ilgili Türkiye ile birlikte çalışma çağrısında bulundu. Bakan Gönül ayrıca, terör örgütü PKK'nın elinde Türk askeri bulunmadığını belirtti. 

Bu açıklamadan kısa bir süre sonra 8 Türk askerinin PKK’nın elinde olduğu ortaya çıktı.

Ya bilgi saklanıyordu, ya da Türkiye Cumhuriyeti’nin bilgisi yoktu!

Bir süre sonra Fatih Altaylı, www.fatihaltayli.com.tr sitesinde şu yazıyı kaleme aldı;

"PKK'nın elinde bulunan 8 Türk askeri cuma günü Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'taki irtibat bürolarından birine teslim edildi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Erbil'deki irtibat bürosunda yetkililere teslim edilen askerlerimiz, özel araçlarla, gizlice Diyarbakır'a getirildi. Güvenlik nedeniyle kimseye haber verilmeden hemen Diyarbakır'a getirilen 8 er, burada sorguya alındı. Sorgulamaları halen süren 8 erin sorgulamalarının yarın tamamlanması bekleniyor. Gelişmeler şimdilik gizli tutuluyor ve hiç kimseye bilgi verilmiyor. Konuyla ilgili resmi açıklama erlerin sorgulamalarının tamamlanmasından sonra yapılacak ve aileleri haberdar edilecek."

Fatih Altaylı’nın bu yazısını ne Devlet, ne de PKK doğruladı ama zamanlama ve bir parça içerik hatası dışında Altaylı’nın yazısının doğru olduğu daha sonraki gelişmelerle ortaya çıktı.
 

TÜRK ASKERİ 2 AMERİKA’LIYI ESİR ALDI

21 Ekim’de Hakkari’deki birliğimize yapılan saldırıda asıl gizlenen gerçek, saldırı anında yaşananlar.

Peki ne oldu?

Türk askeri PKK’nın saldırısına gafil avlanmasına rağmen şiddetli bir direniş gösterdi. Saldırı, 3 cepheden yapıldı. Birliğe ait 8 Türk askerinin nasıl esir alındığı halen bilinmiyor ama Türk askeri de 2 PKK’lıyı esir aldı.

İşte bu aşamada büyük bir sürpriz yaşandı.

Peşmerge kıyafetli 2 saldırganın Amerikalı olduğu ortaya çıktı.

Yakalanan 2 teröristin Amerikan askeri mi, yoksa Amerikalı PKK sempatizanı mı olduğunu bilmiyorum.

Ama Hakkari’deki birliğimize saldıran ve daha sonra Türk Ordusu tarafından esir alınan 2 teröristin Amerikan kökenli olduğu kesin.

İşte bu şok durumdan sonra Amerika’ya psikolojik üstünlük sağlayan Türkiye, diplomatik atağını hızlandırdı.

Türk güvenlik güçleri sorguladıkları 2 Amerika’lıyı kameraya çektiler.

Amerika’ya el altından haber gönderildi: 8 Türk askeri serbest kalmazsa, 2 amerikan askerinin görüntülerini yayınlayacağız!

İşte bu aşamadan sonra ABD, tüm gücüyle Irak yönetimine “Derhal Türk askerlerini serbest bırakın” şeklinde baskı yapmaya başladı.


Barzani ve Talabani, Amerika’nın ani politika değişikliğine anlam veremedikleri için, bu baskıyı önce “Türkiye’yi rahatlatmak istiyorlar” şeklinde yorumladılar ve Türkiye ile ilgili sert açıklamalarına devam ettiler.

Ancak, kısa bir süre sonra Amerika, Barzani ve Talabani’ye ne kadar ciddi olduğunu gösterince çark etmek zorunda kaldılar.

8 Türk askeri Türkiye sınırlarına ulaştığında, Türkiye’de 2 Amerikalı’yı ABD yetkililerine teslim etti. TALAT ATİLLA



Türkiyenin maruz kaldığı bu gizli ve çirkin savaşta, Türk Milleti, abd ve ab ile savaşmaktadır. kürtler sadece ve sadece piyondur.
Olayların iç yüzü ortaya çıktıkça, bizim çok önceden beri söylediğimiz, ama hiç kimsenin inanmadığı, acı gerçekler birer birer ispat oluyor.

Türk Milleti 1. Dünya Savaşı öncesinde ermeni, Kurtuluş Savaşında yunan ve son savaşında da kürt piyonların arkasındaki haçlı batıyla savaşmıştır. Yani, piyonlar değişmiş ama, düşman hep aynıdır...

Bu savaş daha uzun müddet devam edecek gibi.
Zira iktidarı işgal edenler, bu gerçeği görmeye niyetli değiller.

TTK.





Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı ÇEPNİ_TÜRKÜ

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 153
Ynt: DAĞLICA'NIN ŞİFRELERİ ÇÖZÜLMEYE BAŞLADI !!!
« Yanıtla #131 : 09 Kasım 2007 »
Peki TSK'nın itibarının zedelendiği gibi neden amerikan askerinin itibarının zedelenmesi için bişey yapılmadı? Neden bu açıklanmadı? Bütün dünyaya Türk arkerinin esir edildiğinin yayılması gibi abd askerinin de esir edildiği yayılmalıydı eğer doğruysa...
'Biz doğrudan doğruya Milliyetperveriz ve Türk Milliyetçisiyiz.'
'Hayattaki yegane üstünlüğüm, Türk doğmaktır!'

                                                                          ATATÜRK

oguz33

  • Ziyaretçi
Ynt: DAĞLICA'NIN ŞİFRELERİ ÇÖZÜLMEYE BAŞLADI !!!
« Yanıtla #132 : 09 Kasım 2007 »
İktidarı işgal edenler de zaten onların piyonu değilmi Üçoklu Börü Andam. Bu işin tek çaresi var. Yüce TÜRK Ordusu bir an önce ülke yönetimine el koyacak.  Elimizi kolumuzu bağlayan uluslararası anlaşmalar ve kanunlar var. Örneğin Toprak Satışı gibi. Örneğin maden ve cevherleri çıkarmıyacağız diye imzalanan anlaşmalar. İSTİKLAL MAHKEMELERİ kurulacak. O anlaşmaların altına imza atan ne kadar adam varsa VATANA İHANET dolayısıyla asacaksın. Meclistekilerden başlamak üzere bu ülke önce içten temizlenecek. Kapımızın önünü temizledikten sonra gerisi kolay.

TTK.

Çevrimdışı gurturk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 330
Ynt: DAĞLICA'NIN ŞİFRELERİ ÇÖZÜLMEYE BAŞLADI !!!
« Yanıtla #133 : 09 Kasım 2007 »
O iki amerikalının başlarına çuvalı geçirip niye rezil edilmedi,Üçoklu Börü andam kürtler sadece piyon demiş  tabiki haklı ancak piyonlarında satrançta vezir olabildiklerini unutmamak şartıyla.

Çevrimdışı gurturk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 330
Şu anda pkk nın içinde ,TÜRK ordusundan firar etmiş kürt kökenli rütbeliler var,eğitimlerini bu itler yaptırıyorlar.Ancak şuda var ki kritik bölgelerde bu kadar kürt itinin ne işi var,O 6 kürt kökenli askerin biride uzman çvş ,bu it orduya nasıl alındı ,üyeliği falan nasıl anlaşılmadı.

Çevrimdışı YANLIZ KURT(2)

  • Türkçü-Turancı
  • ***
  • İleti: 81
Şu anda pkk nın içinde ,TÜRK ordusundan firar etmiş kürt kökenli rütbeliler var,eğitimlerini bu itler yaptırıyorlar.Ancak şuda var ki kritik bölgelerde bu kadar kürt itinin ne işi var,O 6 kürt kökenli askerin biride uzman çvş ,bu it orduya nasıl alındı ,üyeliği falan nasıl anlaşılmadı.
evet bu konuda hemfikiriz
tsk ya güvenirdik
en azından tüm personelini didik didik inceler derdik
yine de güveniyoruz
başka çaremiz yok çünkü..
kortuğum odur ki
şeriatçısı,kürdofili eğer bu kurumun içine sızmışsa
halimiz vahim
zamanında tsk yı yıprattı bazı şrfsizler
şimdi kıs kıs gülüyolardır
Toros dağlarının tepelerinde tek bir Türkmen evinin bacası tüter halde kalmış ise, ben bu milletten umudumu kesmem, bayrağımı göğsüme sarar, milletimin istiklali uğruna ölürüm!

Çevrimdışı motun yabgu

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1566
Ynt: DAĞLICA'NIN ŞİFRELERİ ÇÖZÜLMEYE BAŞLADI !!!
« Yanıtla #136 : 09 Kasım 2007 »
   
 Gündem
   Önceki Haber                 Sonraki Haber    
Büyükanıt: Direktif bekliyoruz, geldiği an gireriz
   9 Kasım 2007
Büyükanıt: Direktif bekliyoruz, geldiği an gireriz Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, gazetelerin Ankara temsilcilerinin katıldığı toplantıda PKK terörü, sınır ötesi harekât, Türkiye'nin Amerika temasları ve Dağlıca'da 12 askerin şehit edilmesi olaylarıyla ilgili görüşlerini açıkladı.

Hükümete sınır ötesi harekât yetkisi veren tezkerenin 19 Ekim 2007 günü Resmi Gazete'de yayımlandığını belirten Org. Büyükanıt, "24 Ekim 2007 günü Başbakanlık bize bir yazı yazarak tezkere kapsamındaki operasyonla ilgili görüşlerimizi sordu. Biz de görüşlerimizi 1 Kasım 2007 günü Başbakanlığa bildirdik. Tekliflerimizi Başbakanlığa iletmiş olduk. Başbakanlık ve Dışişleri bu teklifler üzerinde çalışıyor. Bu bir hükümet direktifine dönüşecek ve bize gelecek. Zaten normal planlama usulü de budur. Şu anda yetki hükümette. Değerlendirilecek. Eğer harekâtın gerekli olduğuna inanırlarsa 'şu operasyonlar yapılır' denilecek.
Zaten biz asker olarak her türlü olasılığa karşı önceden planlama yaparız. Bir çatışma çıktıktan sonra planlama olmaz. Askeri birliklerimiz bir görev verildikten sonra kısa süreli bir ikazı müteakip son hazırlıkları yaparak operasyonu gerçekleştirebilecek durumdadır. Geldiğimiz nokta bu. Şimdi hükümetten gelecek direktifi bekliyoruz. O direktife göre, gereğini yapacağız. Bu süreçte bir gecikme yok" dedi.
   
Org. Büyükanıt, gazetecilerin "Kapsamlı bir operasyon mu olacak, yoksa nokta operasyonları mı" sorusuna, "Sırf operasyon yapmak için operasyon yapılmaz. Askeri gerekçeleri ve hedefi olur. Birazcık operasyon yapalım diye operasyon yapılmaz. Nokta veya nokta değil diye bir şey söylenemez. Bizim kafamızdaki şey, bunun ciddi bir hedefi olduğudur" yanıtını verdi.

Org. Büyükanıt, muhtemel operasyonun boyutları ile ilgili olarak da "Önce hükümet direktifini görmemiz lazım. O direktifte bazı sınırlamalar olur. O sınırlamalara bakacağız" yanıtını verdi.

KİMSEDEN İCAZET ALMAYIZ
   
Org. Büyükanıt, "Neden ABD'ye sormuyorsunuz" şeklindeki soruları yakışıksız bulduğunu belirterek "Böyle bir durum söz konusu olamaz. ABD'ye soruldu mu, diye soruyorlar. Biz kimseden icazet almayız. Bizim icazet alacağımız yer bellidir. O da kanunlarımız ve Atatürk'ün yol göstericiliğidir" yanıtın verdi.

Büyükanıt, "ABD'nin tutumunu güvenilir, inandırıcı ve samimi buluyor musunuz" sorusuna "Bulunduğum konumda düşüncelerim var ama açıkça ifade etmeyi uygun görmem. Biz düşman kazanmaya değil, dost kazanmaya çalışacağız. Toplumda negatif duygu ve düşünceler var" yanatını verdi. Büyükanıt, "Bu negatif düşünceler var mı" sorusu üzerine de "Bilemiyorum" karşılığını verdi.

OPERASYON YAPILMAYACAKSA İSTİHBARATI NE YAPALIM

Org. Büyükanıt, Başbakan Erdoğan'ın ABD'deki temasları ve ABD Başkanı George Bush ile yaptığı görüşmelere ilişkin olarak şu değerlendirmeyi yaptı:  "Bu tür üst düzey görüşmelerin politik, diplomatik ve askeri yönü vardır. Ben askeri yönüne, Erdoğan-Bush'un basın toplantısına bakıyorum. Başkan Bush'un konuşması tamamen istihbarat üzerine kurulmuştu. Tabii istihbarat önemli. İstihbarat olursa gider orayı, o noktayı tahrip edersin. Operasyon yapılmayacaksa istihbaratı ne yapalım? Turşu kurmuyoruz. Operasyon yapılmayacaksa onun geçerliliği kaybolur."

ÜÇLÜ MEKANİZMA OYALAMAYI HATIRLATIYOR

Org. Büyükanıt, üçlü mekanizma kavramını kullanmadığını belirterek, bu kavramın kendilerine oyalamayı hatırlattığını söyledi . Büyükanıt, "Ben buna 'üçlü sistem' diyorum. İşte komutanlar arasında kırmızı telefon hattı olacağı da söylendi. Bu, operasyonel bir sistemdir. Sınır ötesi harekât olduğunda biz orada uçaklarımızı uçuracağız diyelim. ABD uçakları da var. Başka devriye gezenler var. Bu bakımdan birbirimizle çatışmamamız için, istemeden bir çatışma olmaması için koordine edilmesi gerekiyor. Kurulan üçlü sistem bu"açıklamasını yaptı.

DAĞLICA'DA KÖSTEBEK TARTIŞMALARI

Org. Büyükanıt Dağlıca'da 12 askerin şehit edilmesi ve 8 Türk askeriyle irtibatın kesilmesi olayıyla ilgili olarak, kaybolan askerlerin arasında PKK terör örgütüne çalışan köstebeklerin olduğu şeklindeki iddialar ilişkin olarak da "Bana ulaşan böyle bir bilgi yok. Mehmetçiklerin yaşadıkları veya bulundukları yer itibarıyla onlara şüphe ile bakmak, son derece tehlikeli ve yanlış olur. Biz, etnik kökene bakmayız. O güvene sahibiz. Böyle bir yaklaşım bizi rahatsız eder. Öyle bir şey olsa, tekrar Türkiye'ye teslim ederler miydi? Etnik kökenleri ne olursa olsun Türkiye'ye vatandaşlık bağı ile bağlı herkes bizim kardeşimizdir" yanıtını verdi.
   
Büyükanıt Dağlıca olayı ile ilgili şu açıklamaları yaptı:

"Dağlıca olayında şu anda neredeyiz, ne yapılacak? Şu anda kaçırılan erlerle ilgili olarak idari soruşturma yapılıyor. Bu 8 erle sınırlı değil. Dağlıca Taburu'ndaki herkesle görüşülüyor. Askerlikte 'faaliyet sonu incelemesi' yapılır. Şu anda o kapsamda inceleme yapıyoruz. İdari soruşturma sonrasında ortaya bir resim çıkacak. Bu 8 erin hemen suçlu ilan edilmesi yanlış olur. Bir kusurları varsa, tabii ki o kusura göre sorumlu kişi veya kişiler hakkında işlem yapılır. Bazı yayın organlarında bu çocuklar için esir kavramı kullanılıyor. Bundan büyük hata olamaz. Cenevre Sözleşmesi'ne göre ancak 'savaş esiri' olur ve savaşan iki devlet varsa kullanılabilir. Terör örgütü kendini bu anlamda taraf yapmaya çalışıyor."
   
"Dağlıca olayı 21.10.2007 günü gece yarısı oldu. Üç koldan saldırılıyor. Çatışma aralıklarla 36 saat sürdü. 12 personeli kaybettik. 8 personelle de irtibatımız kesildi. Sonra bunların terör örgütünün elinde olduğu ortaya çıktı. Birlik Dağlıca'daki normal piyade taburudur. Taburun ilerisinde hududa yakın yerde taburun emniyetini sağlayan unsur ile yine o unsurdan daha ileride emniyet sağlayan ufak bir gruba saldırı yapıldı. Zayiat emniyet grubundadır.

Küçük grubun başında bir asteğmen vardı. Yaralanmasına rağmen çatışmayı sürdürdü. Ve zayiat vermedi. O asteğmene üstün cesaret ve feragat madalyası verilmesini önerdim. Nasıl bir coğrafyada mücadele ettiğimizi sizler biliyorsunuz. Oraya gitmeyenlere Dağlıca'yı tarif etmek olanaksızdır. Örnek, Gabar Dağı 40 km. genişlikte, 30 km. derinlikte, 1200 kilometrekare yüzölçümü olan bir coğrafyadır.

Bunun içinde 100 tane terörist arıyorsunuz. Kumluğun içinde toplu iğne aramak gibi bir şeydir. O zor araziye rağmen tabii ki bunu yapacağız. Bizim görevimiz budur. Bir İngiliz sözü vardır. Başarısızlığın 40 bin tane nedeni olabilir, ama mazereti olamaz."

BASIN BAKANI DOĞRU YORUMLADI
   
Org. Büyükanıt, Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in "Kurtulduklarına pek sevinemedim" şeklindeki açıklamasının sorulması üzerine, "Benim yorumlamam doğru olmaz. Basın sanıyorum doğru yorumladı" yanıtını verdi.

Orgeneral Büyükanıt, yaşanan son olaylar ve şehitlerin verilmesi sonucu şehit aileleri başta olmak üzere, halkın tepkisinin mükemmel olduğunu belirtti ve şunları söyledi:

"Son olaylara bakınca halkımızın duyguları, düşünceleri mükemmel. Halkımız metin ve milletine bağlı. Şehit ailelerini metanetli görmek beni derinden etkiliyor. Ben, şehit annelerinin ellerini öperim, yaşları benden küçük olsa da. Babaların da gözlerinden öperim.

Haymana'da bir şehit annesinin elini öpmüştüm. Sonra o köye gazeteciler gitmiş ve şehit annesinin benim onun elini öptüğümde ne hissetiğini sormuşlar. Şehit annesi ise 'Ben o zaman kendimde değildim. Eğer kendimde olsam ben O'nun elini öperdim' demiş. İşte bizim milletimiz böyle büyük bir millettir.

Türkiye güçlü bir ülkedir. Tehdit olmak başkadır, o tehditi yaşama geçirmek başkadır. Kimsenin gücü Türkiye'yi bölmeye yetmez. PKK'nın gücü Türkiye'nin gücüne yetmez. Şimdi kendimizi Atatürk'ün yerine koyun. 15 Mayıs 1919'da daha Samsun'a çıkmadan, o koşullarda Samsun'a çıkma kararı alır mıydınız? Para yok, pul yok, ordu yok.

Ülke işgal altında. 17 yıldır savaşan bir ülke, okuma oranı erkeklerde yüzde 10, kadınlarda yüzde 1. Bu durumda gider miydiniz? Ama Atatürk'ün sezisi bu kararı aldırmış. Şimdi koşullarımız daha mı kötü? Kimse Türkiye'ye hayalindekileri dayatamaz."
   
DTP'NİN ADINI  ANMAK İSTEMİYORUM

Org. Büyükanıt, gazetecilerin DTP kongresiyle ilgili soru sormaları üzerine de şu yanıtı verdi:

"O siyasi partinin adını ağzıma almak istemiyorum. Bunların yaptığı gerçekten kabul edilemez. Bazıları terör örgütü olayını çok uluslu hale getirmeye çalışıyor. Perde açıldığında başka bir şeyle karşılaşabilirsiniz. Yaptıkları kabul edilemez.

Böyle devam ederse toplumda bir kutuplaşma ve çatışma ortamı ortaya çıkabilir. Herkesin bu konuda sorumluluğu var. Buna uygun davranmaklazım. Biz hep halkı ve teröristleri birbirinden ayırdık. Diyarbakır, Türkiye'de en çok sevildiğim yerlerden biridir."


ÜZE TENGRI TEMÜR CIDA OKLAR BIRLE BIR BULUT

  BASBUGUMUZ TANRIKUTTUR TANRIKUTTUR

                       TANRIKUT.

Çevrimdışı motun yabgu

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1566
Ynt: DAĞLICA'NIN ŞİFRELERİ ÇÖZÜLMEYE BAŞLADI !!!
« Yanıtla #137 : 09 Kasım 2007 »
   
 Gündem
   Önceki Haber                 Sonraki Haber    
Büyükanıt: Direktif bekliyoruz, geldiği an gireriz
   9 Kasım 2007
Büyükanıt: Direktif bekliyoruz, geldiği an gireriz Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, gazetelerin Ankara temsilcilerinin katıldığı toplantıda PKK terörü, sınır ötesi harekât, Türkiye'nin Amerika temasları ve Dağlıca'da 12 askerin şehit edilmesi olaylarıyla ilgili görüşlerini açıkladı.

Hükümete sınır ötesi harekât yetkisi veren tezkerenin 19 Ekim 2007 günü Resmi Gazete'de yayımlandığını belirten Org. Büyükanıt, "24 Ekim 2007 günü Başbakanlık bize bir yazı yazarak tezkere kapsamındaki operasyonla ilgili görüşlerimizi sordu. Biz de görüşlerimizi 1 Kasım 2007 günü Başbakanlığa bildirdik. Tekliflerimizi Başbakanlığa iletmiş olduk. Başbakanlık ve Dışişleri bu teklifler üzerinde çalışıyor. Bu bir hükümet direktifine dönüşecek ve bize gelecek. Zaten normal planlama usulü de budur. Şu anda yetki hükümette. Değerlendirilecek. Eğer harekâtın gerekli olduğuna inanırlarsa 'şu operasyonlar yapılır' denilecek.
Zaten biz asker olarak her türlü olasılığa karşı önceden planlama yaparız. Bir çatışma çıktıktan sonra planlama olmaz. Askeri birliklerimiz bir görev verildikten sonra kısa süreli bir ikazı müteakip son hazırlıkları yaparak operasyonu gerçekleştirebilecek durumdadır. Geldiğimiz nokta bu. Şimdi hükümetten gelecek direktifi bekliyoruz. O direktife göre, gereğini yapacağız. Bu süreçte bir gecikme yok" dedi.
   
Org. Büyükanıt, gazetecilerin "Kapsamlı bir operasyon mu olacak, yoksa nokta operasyonları mı" sorusuna, "Sırf operasyon yapmak için operasyon yapılmaz. Askeri gerekçeleri ve hedefi olur. Birazcık operasyon yapalım diye operasyon yapılmaz. Nokta veya nokta değil diye bir şey söylenemez. Bizim kafamızdaki şey, bunun ciddi bir hedefi olduğudur" yanıtını verdi.

Org. Büyükanıt, muhtemel operasyonun boyutları ile ilgili olarak da "Önce hükümet direktifini görmemiz lazım. O direktifte bazı sınırlamalar olur. O sınırlamalara bakacağız" yanıtını verdi.

KİMSEDEN İCAZET ALMAYIZ
   
Org. Büyükanıt, "Neden ABD'ye sormuyorsunuz" şeklindeki soruları yakışıksız bulduğunu belirterek "Böyle bir durum söz konusu olamaz. ABD'ye soruldu mu, diye soruyorlar. Biz kimseden icazet almayız. Bizim icazet alacağımız yer bellidir. O da kanunlarımız ve Atatürk'ün yol göstericiliğidir" yanıtın verdi.

Büyükanıt, "ABD'nin tutumunu güvenilir, inandırıcı ve samimi buluyor musunuz" sorusuna "Bulunduğum konumda düşüncelerim var ama açıkça ifade etmeyi uygun görmem. Biz düşman kazanmaya değil, dost kazanmaya çalışacağız. Toplumda negatif duygu ve düşünceler var" yanatını verdi. Büyükanıt, "Bu negatif düşünceler var mı" sorusu üzerine de "Bilemiyorum" karşılığını verdi.

OPERASYON YAPILMAYACAKSA İSTİHBARATI NE YAPALIM

Org. Büyükanıt, Başbakan Erdoğan'ın ABD'deki temasları ve ABD Başkanı George Bush ile yaptığı görüşmelere ilişkin olarak şu değerlendirmeyi yaptı:  "Bu tür üst düzey görüşmelerin politik, diplomatik ve askeri yönü vardır. Ben askeri yönüne, Erdoğan-Bush'un basın toplantısına bakıyorum. Başkan Bush'un konuşması tamamen istihbarat üzerine kurulmuştu. Tabii istihbarat önemli. İstihbarat olursa gider orayı, o noktayı tahrip edersin. Operasyon yapılmayacaksa istihbaratı ne yapalım? Turşu kurmuyoruz. Operasyon yapılmayacaksa onun geçerliliği kaybolur."

ÜÇLÜ MEKANİZMA OYALAMAYI HATIRLATIYOR

Org. Büyükanıt, üçlü mekanizma kavramını kullanmadığını belirterek, bu kavramın kendilerine oyalamayı hatırlattığını söyledi . Büyükanıt, "Ben buna 'üçlü sistem' diyorum. İşte komutanlar arasında kırmızı telefon hattı olacağı da söylendi. Bu, operasyonel bir sistemdir. Sınır ötesi harekât olduğunda biz orada uçaklarımızı uçuracağız diyelim. ABD uçakları da var. Başka devriye gezenler var. Bu bakımdan birbirimizle çatışmamamız için, istemeden bir çatışma olmaması için koordine edilmesi gerekiyor. Kurulan üçlü sistem bu"açıklamasını yaptı.

DAĞLICA'DA KÖSTEBEK TARTIŞMALARI

Org. Büyükanıt Dağlıca'da 12 askerin şehit edilmesi ve 8 Türk askeriyle irtibatın kesilmesi olayıyla ilgili olarak, kaybolan askerlerin arasında PKK terör örgütüne çalışan köstebeklerin olduğu şeklindeki iddialar ilişkin olarak da "Bana ulaşan böyle bir bilgi yok. Mehmetçiklerin yaşadıkları veya bulundukları yer itibarıyla onlara şüphe ile bakmak, son derece tehlikeli ve yanlış olur. Biz, etnik kökene bakmayız. O güvene sahibiz. Böyle bir yaklaşım bizi rahatsız eder. Öyle bir şey olsa, tekrar Türkiye'ye teslim ederler miydi? Etnik kökenleri ne olursa olsun Türkiye'ye vatandaşlık bağı ile bağlı herkes bizim kardeşimizdir" yanıtını verdi.
   
Büyükanıt Dağlıca olayı ile ilgili şu açıklamaları yaptı:

"Dağlıca olayında şu anda neredeyiz, ne yapılacak? Şu anda kaçırılan erlerle ilgili olarak idari soruşturma yapılıyor. Bu 8 erle sınırlı değil. Dağlıca Taburu'ndaki herkesle görüşülüyor. Askerlikte 'faaliyet sonu incelemesi' yapılır. Şu anda o kapsamda inceleme yapıyoruz. İdari soruşturma sonrasında ortaya bir resim çıkacak. Bu 8 erin hemen suçlu ilan edilmesi yanlış olur. Bir kusurları varsa, tabii ki o kusura göre sorumlu kişi veya kişiler hakkında işlem yapılır. Bazı yayın organlarında bu çocuklar için esir kavramı kullanılıyor. Bundan büyük hata olamaz. Cenevre Sözleşmesi'ne göre ancak 'savaş esiri' olur ve savaşan iki devlet varsa kullanılabilir. Terör örgütü kendini bu anlamda taraf yapmaya çalışıyor."
   
"Dağlıca olayı 21.10.2007 günü gece yarısı oldu. Üç koldan saldırılıyor. Çatışma aralıklarla 36 saat sürdü. 12 personeli kaybettik. 8 personelle de irtibatımız kesildi. Sonra bunların terör örgütünün elinde olduğu ortaya çıktı. Birlik Dağlıca'daki normal piyade taburudur. Taburun ilerisinde hududa yakın yerde taburun emniyetini sağlayan unsur ile yine o unsurdan daha ileride emniyet sağlayan ufak bir gruba saldırı yapıldı. Zayiat emniyet grubundadır.

Küçük grubun başında bir asteğmen vardı. Yaralanmasına rağmen çatışmayı sürdürdü. Ve zayiat vermedi. O asteğmene üstün cesaret ve feragat madalyası verilmesini önerdim. Nasıl bir coğrafyada mücadele ettiğimizi sizler biliyorsunuz. Oraya gitmeyenlere Dağlıca'yı tarif etmek olanaksızdır. Örnek, Gabar Dağı 40 km. genişlikte, 30 km. derinlikte, 1200 kilometrekare yüzölçümü olan bir coğrafyadır.

Bunun içinde 100 tane terörist arıyorsunuz. Kumluğun içinde toplu iğne aramak gibi bir şeydir. O zor araziye rağmen tabii ki bunu yapacağız. Bizim görevimiz budur. Bir İngiliz sözü vardır. Başarısızlığın 40 bin tane nedeni olabilir, ama mazereti olamaz."

BASIN BAKANI DOĞRU YORUMLADI
   
Org. Büyükanıt, Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in "Kurtulduklarına pek sevinemedim" şeklindeki açıklamasının sorulması üzerine, "Benim yorumlamam doğru olmaz. Basın sanıyorum doğru yorumladı" yanıtını verdi.

Orgeneral Büyükanıt, yaşanan son olaylar ve şehitlerin verilmesi sonucu şehit aileleri başta olmak üzere, halkın tepkisinin mükemmel olduğunu belirtti ve şunları söyledi:

"Son olaylara bakınca halkımızın duyguları, düşünceleri mükemmel. Halkımız metin ve milletine bağlı. Şehit ailelerini metanetli görmek beni derinden etkiliyor. Ben, şehit annelerinin ellerini öperim, yaşları benden küçük olsa da. Babaların da gözlerinden öperim.

Haymana'da bir şehit annesinin elini öpmüştüm. Sonra o köye gazeteciler gitmiş ve şehit annesinin benim onun elini öptüğümde ne hissetiğini sormuşlar. Şehit annesi ise 'Ben o zaman kendimde değildim. Eğer kendimde olsam ben O'nun elini öperdim' demiş. İşte bizim milletimiz böyle büyük bir millettir.

Türkiye güçlü bir ülkedir. Tehdit olmak başkadır, o tehditi yaşama geçirmek başkadır. Kimsenin gücü Türkiye'yi bölmeye yetmez. PKK'nın gücü Türkiye'nin gücüne yetmez. Şimdi kendimizi Atatürk'ün yerine koyun. 15 Mayıs 1919'da daha Samsun'a çıkmadan, o koşullarda Samsun'a çıkma kararı alır mıydınız? Para yok, pul yok, ordu yok.

Ülke işgal altında. 17 yıldır savaşan bir ülke, okuma oranı erkeklerde yüzde 10, kadınlarda yüzde 1. Bu durumda gider miydiniz? Ama Atatürk'ün sezisi bu kararı aldırmış. Şimdi koşullarımız daha mı kötü? Kimse Türkiye'ye hayalindekileri dayatamaz."
   
DTP'NİN ADINI  ANMAK İSTEMİYORUM

Org. Büyükanıt, gazetecilerin DTP kongresiyle ilgili soru sormaları üzerine de şu yanıtı verdi:

"O siyasi partinin adını ağzıma almak istemiyorum. Bunların yaptığı gerçekten kabul edilemez. Bazıları terör örgütü olayını çok uluslu hale getirmeye çalışıyor. Perde açıldığında başka bir şeyle karşılaşabilirsiniz. Yaptıkları kabul edilemez.

Böyle devam ederse toplumda bir kutuplaşma ve çatışma ortamı ortaya çıkabilir. Herkesin bu konuda sorumluluğu var. Buna uygun davranmaklazım. Biz hep halkı ve teröristleri birbirinden ayırdık. Diyarbakır, Türkiye'de en çok sevildiğim yerlerden biridi

   

                                               

                     

ÜZE TENGRI TEMÜR CIDA OKLAR BIRLE BIR BULUT

  BASBUGUMUZ TANRIKUTTUR TANRIKUTTUR

                       TANRIKUT.

Çevrimdışı Mete Saltuk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 147
Yılmaz ÖZDİL  [email protected]

Bakar kör

PREDATOR.

Kızılötesi kamerasıyla, yedi bin metreden, geceleri bile, trafik işaretlerini okuyabiliyor. Sentetik diyaframlı radarı var. Üstelik pilotsuz.

Blackbird.

Sesten üç misli hızlı. Neredeyse atmosferin üstünden, yerdeki teröristin saç rengini bile görüyor. Radara yakalanmıyor.

Dragon Lady.

Halk arasında, U2 diye bilinen casus uçağı... 24 kilometreden, otomobil plakasını görecek kabiliyete sahip. O kadar yüksekten bakıyor ki, pilotları, astronot gibi giyiniyor.

Global Hawk.

Bu da pilotsuz... Uydu marifetiyle, başka kıtadan bile yönetebiliyorsun. Kar, yağmur, fırtına, bana mısın demiyor. Keskin gözleriyle 100 bin kilometrekare araziyi tarayabiliyor.

Prowler.

5-ALQ-99 diye, sinyal bozucu sistemi var. Bir düğmeye basıyorsun, şak, teröristlerin elindeki telsiz-telefon, elektronik ne varsa, kilitleniyor, kullanılmaz hale geliyor.

*

ABD, "anlık istihbarat" için bunları tahsis edecekmiş bize.

*

Bana sorarsanız, bi tane de uzay mekiği versinler... PKK, ay üssü Alfa'da çünkü.

*

Kardeşim...

Daha iki gün önce gördük, adam burnumuzun dibine piknik masası kurdu, üzerinde Apo posteri, kafamıza çuval geçiren Amerikalı general, Irak istihbarat şefi, Barzani'nin İçişleri Bakanı, bizim milletvekilleri, teröristler, hep birlikte, Brezilya'dan futbolcu transfer etmiş gibi imza töreni yaptılar, Biji TV de yayınladı.

Hani predator?

*

E diyeceksiniz ki...

Peki nedir bu anlık istihbarat denilen?

*

- Şu an gireyim mi?

- Girme.

- An be an gireyim mi?

- Girme dedim sana.

Budur...

*

Soruyorsun, anında ne yapman gerektiğini söylüyor... Daha ne predatoru istiyorsun?

*

Yok hálá istiyorsan...

Yüzde 90 körlüğe bile çare var ama, "senin görmek istemeyen gözlerinin" görmesini sağlayacak sentetik diyafram icat edilmedi henüz.
                           Hürriyet Gazetesi-Yılmaz Özdil-08 Kasım 2007 Perşembe

Ben çok akıllı birisi değilimdir. O yüzden aklımın almadığı bir çok konu vardır. İşte size onlardan birkaçı:
1) Biz yarın amerika ile savaşırsak(görünen köye az kaldı) bize kim istihbarat verecek?
2) Üstün teknolojisine rağmen ASELSAN neden böylesi meretler üretemez?
3) Yukarıda adı geçen cihazların teknolojisinin 1/10'i kapasitesine sahip cihazımız yok mudur?Neden satın alınamaz?
4) Biz askerlerle yığılı sınır bölgemizde; sınırı geçebilen 200 kişiyi farkedemiyoruz da Ege denizinde ki mülteci taşıyan teknede kaçak bulunduğunu nasıl anlayabiliyoruz? Eğer sahil güvenliğin personeli eğitim, istihbarat ve teçhizat bakımından askerden üstün durumdaysa neden sınır güvenlik adı altında bölgede görevlendirmiyoruz?

Şüphesiz ki Ordumuzun yeterli teçhizat, personel, ekipman ve istihbaratı vardır.  Yoksa okuyun Barbaros Hayreddin'in hayatını her yerde casusu olduğu için her olaydan haberdar olmuş. Kaldı ki günümüzde çok daha fazlasını yapmaktayız şüphesiz.  Bu olaylarla ilgili devlet olarak farklı stratejilerimiz olduğundan şüphelendiğimi yazmıştım önceki mesajlarımda. Şimdi biraz daha kafama yatmaya başladı. Saygılarımla

Çevrimdışı YANLIZ KURT(2)

  • Türkçü-Turancı
  • ***
  • İleti: 81
bu noktada sana "Aselsan'ın 3 mühendisi nasıl öldü?" adlı yazı dizisini okumanı tavsiye ediyorum sayın anda
Toros dağlarının tepelerinde tek bir Türkmen evinin bacası tüter halde kalmış ise, ben bu milletten umudumu kesmem, bayrağımı göğsüme sarar, milletimin istiklali uğruna ölürüm!