Gönderen Konu: Süriye Türkmenleri  (Okunma sayısı 4099 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı TURKMENOGLU

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 3
Süriye Türkmenleri
« : 31 Ekim 2007 »
Süriye Türkmenleri
Suriye, bulunduğu coğrafi konum itibariyle; doğu ve batıyı birleştirdiğinden Anadolu’nun tabii bir uzantısı olmasından ötürü hem doğu ve hem de batıdaki devletlerin ilgi odağı olmuştur. Sümerler, Asurlular, Makedonyalılar ve Romalılar Suriye’de hakimiyet kurmuşlardır.

İslamiyet’in doğuşundan sonra bölgede, Hz. Ömer’le başlayan bir İslimi hareket görüyoruz. Bu durum, Emevi ve Abbasi hanedanlıkları zamanında da devam etmiştir.

Suriye'deki Türkmenlerin daha 7.  ve 8. yüzyıldan beri Fırat ve Dicle boylarına indikleri, ayrıca, Mezopotamya'dan ve Anadolu'dan Suriye'ye göçtükleri 9. ve 11. yüzyıldan buyana bölgede yaşadıkları bilinmektedir. daha önce  Mısırda bir Türk komutanı Tolun oğlu Ahmed kendi hanedanını kurmuş (875) ve bu hanedan 905 yılına kadar devam etmişti. Tolunoğlu Ahmed Suriye'yi (877) almıştı .

Daha sonra yine başka bir Türk komutanı Toğaç oğlu Muhammed Ebu Bekir, tarihte İhşidî adıyla anılan hanedanı kurmuş ve bu hanedan (935-969) yılları arasında bölgeye hakim olmuştur. Her iki Türk hanedanı, Abbasî halifeliğinin bir politikası olarak Türk komutanları ile Türk askerlerine, orduda büyük yer vermelerinin sonucunda doğmuştur. İhşidîler'i (969) yılında Şiî Fatımî devletine yıktı.

X.Yüzyılın birinci yarısında Abbasî İmparatorluğu iyice parçalanmış, Irak'ta bile kuvvetini hissettiremeyecek bir duruma düşmüştü. Bizans bundan faydalanarak karşı taarruza geçti ve birçok yöreleri ülkesine katmaya muvaffak oldu. Bizans' a karşı, kuzey Suriye ve Cezîre'nin (Kuzey Irak ve bazı Güney Anadolu yöreleri) hakimleri olan Hamdanî hükümdarları karşı koymaya çalıştı. Bu cümle adı geçen hanedanın en büyük hükümdarı olan Seyfü'de-devle, Seyfü'de-Devle'nin en ünlü ve muktedir kumandanlarından birinin “Türk Yemek” olduğunu biliyoruz. Bu Türk kumandanının Kimek elinin yemek boyundan olduğu için böyle anılmış olması muhtemeldir. (ölümü:951-2)

Türkmenlerin bölgeye gelip yerleşmeleri, Büyük Selçuklu Devleti’nin Gazneliler’le yaptığı Dandanakan Savaşı sonrası olmuştur. Büyük Selçuklu Devleti, bu savaştan sonra özellikle 1063 yılından itibaren kendi hayat tarzlarına uygun buldukları bu bölgeye yerleşmeye başladılar. Özellikle Halep, Lazzikiye, Trablusşam ve Asi Irmağı vadisi boyunca Hama, Humus ve Şam bölgesinde bu yerleşme yoğunluk kazanmıştır. Türkmenlerin buraya yönelik akınları Afşin ve Sandık Beyler komutasında Halep’e kadar devam etmiştir. (1069-1070) yıllarında ise Kurlu ve Atsız Beyler, Güney Suriye’yi tamamen ele geçirmişlerdir.

(1071) yılında  Malazgirt Savaşından sonra Aşağı ve Yukarı Fırat boylarında, Saltuklar, Mengücekler, Danişmendiler, Yınaloğulları, Artuklar gibi Türk Beylikleri kurulmuştur..

(1077) yılından beri Suriye Selçuklu meliki olan Tutuş, kendini sultan ilân ederek, Oğuzların Yıva Boyu ile Bayat, Avşar, Begdilli, Döğer ve Üçoklar oymakları Şam ve Halep’e yerleşmişlerdir. Berkyaruk'un üzerine yürümüş, fakat yenilmişti (1095). Oğullarından Rıdvan Halep'te, ve Dokak Şam'da hâkimiyetlerini ilân ettiler. Halep hakimi Rıdvan Haçlılarla mücadele etti. Bir ara sınırlarını Güney Anadolu'ya kadar genişletti.

(1117)'ye gelindiğinde her iki bölgede de hâkimiyet, atabeylerin eline geçmişti. Suriye Selçukluları'nın Şam kolu, Atabey Tuğtekin tarafından yönetiliyordu. Oğlu Tacü'l-mülk Böri babasının ölümü üzerine idareyi ele aldı. Pek güçlü olmayan bu atabeylik, Zengî Atabeyi Nureddin Mahmut tarafından ortadan kaldırıldı (1154).

(1127) yılında Melikşah'ın Halep Valisi Ak-Sungur'un oğlu İmadeddin Zengi'nin Musul valiliğine getirildi. Haçlılara karşı verdikleri mücadelelerle öne çıkmışlardır. İmadeddin Zengî, Haçlılardan Urfa'yı alınca Avrupalılar II. Haçlı Seferi'ni düzenlemişlerdir (1137). Zengî'nin ölümünden sonra atabeylik Musul ve Halep olmak üzere iki kola ayrıldı (1146). Halep'teki oğlu Nureddin Mahmut haçlı kontluklarına karşı başarılı mücadeleler verdi. Şam'daki Börileri kendine bağladı. Haçlılarla iş birliği yapan Mısır Fâtımî Devleti'ni ortadan kaldırdı (1171). Nureddin Mahmut ölünce atabeylik Eyyubi ailesine intikal etti (1174).   Selahattin Eyyubi komutasındaki Müslümanlarla birleşerek Haçlılara karşı bölgeyi savunmuşlardır

Selahattin Eyyubi’nin ölümünden sonra bölgeye bir başka Türk devleti olan Memluklular hakim olmuştur. Anadolu’ya hakim olan Türkiye Selçuklu Devleti ise, 1243 yılında Moğollarla yaptığı Kösedağ Savaş’ını kaybetmesi sonrası ağır Moğol baskısı altında kalmıştı. Bu baskı sonucu özellikle Kayseri ve Sivas’ta yaşayan Türkmenler, Memluk Sultanı Baybars zamanında Suriye bölgesine yerleşmişlerdir. Bu dönemde Suriye’ye gelip Şam’a yerleşen Türkmenler, İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır Han’ın ölümünden sonra çıkan siyasi karışıklıktan faydalanarak 1337’de Elbistan civarında Dulkadiroğulları beyliğini kurmuşlardır. Yavuz Sultan Selim, 1516 yılında Mercidabık’ta Memlukluları yenerek bu günkü Suriye topraklarını Osmanlılara bağlamıştır.

Suriye Türkmenleri, ilk yerleşimlerinde göçebe olarak kalmışlarsa da sonradan yerleşik düzene geçmişlerdir. Konar-göçer ahalinin merkeziyetçi bir devlet nizamı ile bağ-laşamayan hayat tarzları yüzünden yerli halka büyük zararlar verme­lerim sona erdirmek endişesi , Harab ve boş yerleri imar etmek ve yeniden ziraata açmak (1691-1699) yılları arasında konar-göçer halkın Osmanlı hükümet tarafından iskan edilmesinin bazı sebepleridi  .

1916 sonuna kadar da bu bölgedeki Türk hakimiyeti, kesintisiz olarak 402 yıl sürmüştür. Bu sürede bölge sakinleri, derin Türk kültürü etkisi altında kalmıştır. Bu etki kendisini en çok dil konusunda göstermiş; Suriye lehçesi en fazla Türkçe kelime içeren Arab lehçesi olmuştur. I. Dünya Savaşı sonuna kadar Osmanlı hakimiyetinde kalan Şam, Trablus ve Halep eyaletleri şeklinde yönetilen Suriye, Türk yönetimi altında kültürel, sosyal ve ekonomik açılardan kalkınmış ve en huzurlu dönemini geçirmiştir.

30 Ekim 1916 Mondoros mütarekesine kadar aşağı yukarı 500 yıl Türk hâkimiyetinde kalan Suriye, İngiliz, ve Fransız işgaline uğramış, 1936 yılında ise Fransa denetiminde cumhuriyet olmuştur.

Suriye Türkmenleri ve  yaşadığı yerler

9. yüzyılda Tolunoğulları döneminde ilk defa Türk hakimiyetine giren Suriye, 11. yüzyılda Selçuklu Türkmenleri'nin, 1260'a doğru Memlûk Kıpçak Türkmenleri'nin eline geçmiş, 1516 yılında Yavuz'un bu ülkeyi fethetmesiyle Osmanlı hakimiyetine girmiş ve 850 yıllık Türk idaresinden sonra 10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Anlaşmasıyla Osmanlı Devleti'nden koparılarak Fransız kontrolüne bırakılmıştır. Bugünkü Suriye 17 Nisan 1946 yılında bağımsız bir devlet haline gelmiştir.

20. yüzyılın ortalarında çok sayıda Suriye Türkmene Araplaşmış, böylece bu ülkede yüz yıllardır süren asimilasyon son dönemde de devam etmiştir>

Oğuz Türkmenleri'nin ve Memlûk Kıpçakları'nın torunları olan Suriye Türkmenleri'ne Bayır-Bucak Türkmenleri de denilmektedir. Türkmenler bu ülkede azınlık olarak kabul edilmemekte ve kayıtlarda Müslüman olarak geçmektedirler. Halk arasında ise Türkmenler olarak adlandırılmaktadırlar.
      Suriye'de   Bayat,   Afşar  ,kadirli   ,arabli , Begmishli , HajAli  , Karakeçili , İsabeğli, Musabeğli,  Elbeyli, Akar, Hayran ,karashhli, Çandırl , guonajli, Sincar gibi Türkmen boyları yaşamaktadır. Bu Türkmen boyları ile Anadolu'daki uzantıları olan Türk boyları arasında inançlar, gelenekler ve folklorik pratikler bakımından çok önemli benzerlik tespit edilmiştir.               Suriye'de yaşayan Türkmenler'in nüfusu hakkında verilen rakamlardan 500.000 tahmini bu gün artık eskimiştir. Yakın zamanlarda verilen tahminler ise 2000.000 - 2.5 milyon daha azdır ,gerçek rakamlar\ 3\ milyon arasında tahmin edilir, Onlarada Araplaşmış Türkmenleri eklenirse onların sayısına  ikiye katlaşır, Surıyedeki Turkmenlerin basenda olan  Kal Muhamed Mustafa Basa,sonra oglu  Haj Nassan Mustafa Basa,semdi Suriyedeki Turkmenler in basenda olan Faruk Mustafa Basa Merhan(Belwa) ,semdeki Salwa koyunde oturmakdadir,kandsi HajAli asratinden olmakdader, HajAli asrati suriydeke turkmenleri yuz yelardir bir araye toplamakdader tespit edilmiştir.

Suriye'de Toplam 523 Türkmen köyü vardır (büyük şehirler harlarından başka) . Suriye hükümeti, son yıllarda Türkçe yer adlarını Arapça'ya çevirmiştir. İsabeğli "İseviye", Kabamazı "Belutiye",Merhan(Balwa) Salwa,      Dashlihoyuk TalHajr, Tırınca "Ümitüyur", Karınca "Behlüliye" olmuştur

Suriye'de Türkçe eğitim yapan okullar olmadığı gibi. Türkmenler bir arada tutan her hangi bir teşkilat da yoktur. Köy ve kasabalarda yaşayan Türkmenler kendi aralarında Türkçe konuşmayı sürdürürler. Yüksek eğitim yapan Türkmenler'in sayısı çok azdır ve tamamına yakını Türkiye'deki okullarda okumuştur.

Türkçe çıkan yayın organları, 1922'den 1937'ye kadar, sürgündeki Refik Halit'in de katkılarıyla renklendirdiği, "Doğru Yol" ve "Vahdet"'tir.

Suriye Türkmenleri, şiveleri ve edebiyatları bakımından Türkiye'nin bir uzantısı gibidirler. Suriye'de konuşulan ağız da, Hatay bölgesinde konuşulan Türkmen ağızlarının bir devamı niteliğindedir.hama ve humus Türkmenlerinin şivesi eski Osmanlı diline daha yakın. Ve bazı ülkelerde Azerbaycan diline yakın olunmaktadır.

Lazzikiye Türkmenleri

Suriye'nin Akdeniz kıyılarında, başta Lazzikiye şehir merkezi Cimmel Harası (Türkmen Mahallesi) olmak üzere Basit, Bayır, Behlüliye, Kesap nahiye ve köylerinde Bayır-Bucak Türkmenler yaşamaktadır Bu şehir ve nahiyelere bağlı Türkmenler'in yaşadığı köy sayısı ise yörelere göre şöyledir: Lazzikiye vilayet merkezi ve Kesap Nahiyesi'ne bağlı 6; Bucak bölgesinde sahil boyunca 84; Behlüliye Nahiyesi'ne bağlı 12; Bayır Nahiyesi merkezine bağlı Kebeli'nin kuzeyinde 27, doğusunda 8, güneyinde 11; İncesu'nun batısından güneye doğru olan bölümünde 20, doğusunda 17. Suriye hükümeti, son yıllarda Türkçe yer adlarını Arapça'ya çevirmiştir. İsabeğli "İseviye", Kabamazı "Belutiye", Tırınca "Ümitüyur", Karınca "Behlüliye" olmuştur. Bazı Türkmen köyleri : (Karamustafa, Büyükpınar,Köy Çiçekliyazı mahalleleri) , hayat, sallor, al yamamah, assamra, al ğassaniyeh, kastalmaaf, ğamam, um tuyur,  zınzıf,  Turunç, Meydancık, Hacranlı Hasancık Saray, Camuslu, Bödirsiye, Karaca, Çamurlu, Bostancık, Fakıhasan, Karabacak, Mollomahmutlu, Ubeydiye, Karamanlı, Kara Cücük, Türkmenli, Çalkamanlı, Sağırt, Ali, Elmalı, Abanlı, Bayır nahiyesinden, Gebelli, Dervişhan, Gebere, Şeren, Karaahmet, Gökdağ, Yumuşak, Mılıklı, Kebir,Murtlu, Karakisa, Ulucak, Kara pınar, Aşağı Karamanlı, Yukarı Karamanlı, Saldıran, Karacağız, İsapınar, Kulcuk Pınar, Kulcuk, Çukurcak, Nisibin, Dağdağan, Çovkaran, Sarraf, Kapıkaya, Ablaklı, Kapaklı, Çanacık, Korali, Çınarlı, Kızıkçuracık, El Kasap, Kislecik, Mahruka, Kuruca, Kızınca, Ağcabayır, Cümeren Yamadı,  Burc-İslam,  Sulayıp

Halep Türkmenleri

Osmanlı Devleti döneminde Türk nüfusunun idari merkezi Halep'ti. Halep, sokaklarında Türkçe konuşulan bir yerdi. Türk mimari ve sanat eserleri Halep'te oldukça çoktur. Suriye'de Halep şehiride  daha çok yaşayan Türkmenler vardır şehir merkezi huyluk harası(büyük bir Türkmen Mahallesi ,Türkmen nüfusu 400,000 tahmin edilir  )  , Kürtdağı, Cerablus, Mümbiç, Musabeyli, Azez nahiyeleri ve yörelerinde Türkmenler yaşamaktadır , Bu şehir ve nahiyelere bağlı Türkmenler'in yaşadığı köy sayısı ise yörelere göre şöyledir: Cebeli Sema'nın doğusunda nahiye merkezi ile 16; Kilis'in güneyinde Azez Kazası'na bağlı, Azez ile Aferin Suyu arasında 17, Azez'in doğusunda 29, güneyinde Halep'e bağlı 3; Çobanbeğ Nahiyesi'nde Mümbiç Kazası'na doğru 54, aynı kazanın güneyinde 15; Baraklı Oymağı'ndan Cerablus Nahiyesi'ne bağlı 26; Sacır Suyu'nun güneyinde 23; Urfa hudud nahiyesi Mürşid Pınarı ve Akçakale Kazası'nın güneyine isabet eden ve Belih Irmağı'na kadar uzanan sahada 59 köy olmak üzere .Halep Bazı Türkmen köyleri : mirza, kerpiçli, arabazi, merhan (balwa ),khalisa  ,dashlihoyuk ,karsanle ,aiyasha ,talaysha, sakizlar ,sande ,arabjurduk ,dabis ,bizaah ,bozilja  ,agdash, beyliz, nabğa, kanlı koy, eşekli, usbağılar, gavureli, amerne, bel veren, taflı, lilve, yusuf başa, kadılar, memeli, kurucu höyük, taş atan , buyan, dadlı, belli, sakkal veran, kara yakub, kara taş, kara kuz, balali köy, bandarlık, duraklı, anbarlı, hacı hasanlı, kara baş, bir elli, avşar, küllü, dabık, yazlı bağ, ıral, şüvirin, delha, iğde, tukmen barıh, kara köy, kara mazraa, harab mamal, azak, hava köy, telile, beş curun, sinekli, ziyarat, okuf, çoban bey, hedebet, tiral, kurt, öküz öldüren, cubbon, üvilin, zülüf, kalkum, bablimun, tat hums, çeke ,dashkapo, samandra ,bahwarta ,harjala, kndra.

Hama ve Humus Türkmenleri

"Humusta kim derse ben Türkmen değilim o asılında  humuslu değildir " , işte Suriye tarihçisi ( Süheyl zakkar) demiş  , çünkü ona ve eski  Arab tarihçisine (bin el esir )a göre, 11. yy humusu büyük bir deprem yıkmış, tamamını viran etmiş sonra humusu yeniden tamir eden Türkmenlerdir (zingilar ve Selçuklular), Nureddin Mahmut bin zingi tarafından, humusun merkezinde eski haralarından birinin adı haratul-Türkmen(Türkmenler harası) ve eski şehir kapılarından birisi  babu- türkmen (Türkmen kapısı) ama bu günlerde bu haralarda yaşayan Türkmenler tamamen arablaşmış .

Suriye'nin Hama-Humus şehirleri ve Lübnan sınırı arasında kalan kısımdır. Türkmenler genellikle Humus'ta ve Humus köylerinde ve bazı Hama köylerinde yaşamaktadırlar. Osmanlı imparatorluğun devrinde Buralara yerleştirilmeğe davet edilen ve iskana me­mur olan oymaklar şunlardır: Kara Avşar, înallu, Döğer oğlanı, Hama Değeri Mustafa kethüda, Hama Düğeri tabi-i Derviş kethüda, Şam Beğmişlüsü, Hüccetlü, Kapu-uşak, Eymir-i Dündvarlu, Çozlu Çerkez-oğulları, îdris Kethüdaya tabi Abalu, Tokuz han Harbendelüsü, Kara Tohtemürlü, Köse Kethüdaya bağlı Şerefli, Uşak obası, Beşîr-oğulları obası, Eymir-i Sincarlu, Bozlu, Ebu Derda'ya bağlı olan Bozlu ,Tohtemürlüsü, Salur (Sellüriyye) türkmenleri, Dindaş oğlu îsmail Bozulus'a bağlı olan Genceli Avşarı, Kızıl Ali, Danişmendlü'ye tabi Kara Halil .

Humusa bağlı bazı Türkmen köyleri : baba amr harası ( bugünkü Türkmenler Mahallesi ) zara, mitras, bdada, arcun, alhusun, dar kabira, kızhıl, üm al kasab, samalil, burc kaya.

Hamaya bağlı bazı Türkmen köyleri : akrab (kara halili), tulluf, hazzur, huvvır el trukman, bıt natır  , hırmıl

Kunteyra Bölgesi Türkmenleri :

Burası Filistin sınırına çok yakındır. Kafkasya'dan gelenler 1878'de buraya yerleştirilmişlerdir. bağlı bazı Türkmen köyleri : hafr, al kadırıyye, kafr nafah, zabya, al rezzanıyye, ahmadıyye, huseynıyye, ayn kura, ayn sümsüm, ayn alak, üleyka, ayn ayşa.

Şam ve draa Türkmenleri
Şehirde Türkmenlerin oturduğu büyük bir mahalle bulunmaktadır. Ayrıca Havran ovasında da Türkmenler vardır. Şama bağlı bazı Türkmen köyleri : kaldun, ruhaybe, adra ve bazı şam haraları ( el hecer el esvad el tadamün , cöber ) ve draaya bağlı bazı Türkmen köyleri : dara şehir merkezi , busra, maarba, burak,

kaynak:
http://halapturkmen.blogcu.com/1923114/

[email protected]
[/color]


Çevrimdışı TURKMENOGLU

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 3
Ynt: Süriye Türkmenleri
« Yanıtla #2 : 31 Ekim 2007 »
Türkiye’deki haber saatlerini hiç kaçırmıyorlar. Bütün siyasi olayları günü gününe takip ediyorlar. Parti liderlerinden en çok Recep Tayyip Erdoğan’ı beğeniyorlar ve seviyorlar. Türkiye’deki istikrar ve iyi gidişatın kendilerini sevindirdiğini, aksi gidişin kendilerini üzdüğünü söylüyorlar. Türkiye’deki bazı TV programlarını ahlaksız buluyorlar ve”devlet neden ve yahut ne için el atmıyor” diye dert yanıyorlar. Bazı özel TV haber programını hiç ciddi bulmuyorlar. Bu habercilik değil, adeta soytarılıktır diyorlar. Ciddi ve iyi olan haberi izliyorlar. Kısacası tam Osmanlı terbiyesi ve ahlakıyla yoğrulan bu insanlar Suriye’de de adeta Osmanlı mirasçısı gibi dinine, kültürüne bağlı olarak yaşamlarını sürdürüyorlar. “Türkiye’den ne gibi bir beklentiniz vardır” diye sorulduğunda, “Bizler hudut haricinde kalmış Türkler olarak bizlere has özel programların yapılmasını arzu ediyoruz” diyorlar.


TÜRKMENLERİN GENÇLERİ
Sanatçı olarak en çok İbrahim Tatlıses’i, Ferdi Tayfur’u, Sibel Can’ı sevdiklerini ve işyerlerinde bu sanatçıların boy boy resimlerinin asılı olduğunu gördüm. Türkiye’de yeni çıkan bir kasetin iki gün içerisinde Halep’te kasetçilere geldiğini, çoğaltılarak piyasaya verildiğini ve Türk sanatçılarını çok sevdiklerini gençlerden öğrendim. Türkiye’deki gibi Türk futbol takımlarını tuttuklarını, kendi aralarında Fenerbahçe ve Galatasaray gibi takımların taraftarı olduklarını, Türkiye’deki bu takımları çok sevdiklerini ve iş yerlerinde bu takımların posterlerinin asılı olduğunu gördüm.

Halep’te durumu iyi olanların çoğunun evinde çanak anten vardır. Bu sayede Türkiye’deki bütün yayınları izleme olanağı artmaktadır.
Türkiye’de yayınlanan yayınlar sayesinde gençler hemen hemen Türkiye’de kullanılan dile yakın bir dil kullanıyorlar. Yaşlılar hala Osmanlı Türkçe’si konuşuyor. Çocuklar, anadili Türkçe konuşarak, okul çağına gelinceye kadar hiç Arapça bilmemektedir. Arapça’yı okulda öğreniyorlar. 

HALEP OSMANLI İLİ İDİ
Birazda Suriye ve Halep’in özelliklerinden bahsedelim. Halep eski bir Osmanlı ilidir. kurulduğundan bu yana kendi özelliği olan taş yapı mimarisini devam ettirmektedir. En lüks binalar dahi taşlarla dekora edilmektedir. Mimarisi tek kelimeyle harikadır. İç bölmelerinde bile taş kullanılmaktadır. Bazı binaların desenli dekorasyonu taşlara verilen ahenkle muazzam görünüm sergilemektedir. Halep’te devlet daireleri Osmanlı zamanından kalmadır.
Devlet dairelerinde erkek memur olduğu gibi kadın memurlarda çalışmaktadır. Kadın memurların başları açık olduğu kadar kapalı olanlarda vardır. Devlet, giyim hususunda baskı yapmamaktadır. Üniversiteli gençlerın kılık-kıyafetlerin tıpkı Türkiye’deki gibi olmasına nazaran değişik giyimleri dikkatimi çekti. Mini etekli olanlara karşılık başı kapalı ve yüzü tamamen kapalı, peçeli öğrencileri de gördüm. Hiç kimse kimsenin giyimine müdahale edilmediği gibi herkes birbirine hoşgörü ile davranıyor. Devletin bu konularda hiçbir müdahalesi olmadığını öğrendim.

Halep’te Hristiyan Ermeni’si ile Arap ve Türkmenlerden oluşan bir mozaik bulunmaktadır.. Suriye’de herkes devletine bağlı olarak yaşamını sürdürmektedir. Suriye’de istihbarat teşkilatı çok gelişmiştir. Devletine bağlı olmayanın akıbeti meçhuldür.
Suriye Hükümeti kendi parasını koruma kanunu ile korumayı amaçlıyor. Döviz bulundurmak yasak. Aksi takdirde onbeş yıl hapis ceza veriliyor. Buna rağmen el altından döviz alışverişi yapılıyor.

Suriye’de ekonomik istikrar vardır. Beş sene önce Suriye’de 1 dolar 50 Suriye lirası iken bu fiyat aynen devam etmektedir. Türkiye’ye gelme zamanı yaklaştığında Suriye parasının azaldığını gördüm ve bunun üzerine dolar bozdurmak için bir sarrafa giderek para bozdurdum. Sarraf benim Türk olduğumu anlayınca “bize gelen suyu hakikaten kesecek misiniz” diye sordu. Benim cevabım şu şekilde oldu: “Su Allah’ın bir nimetidir. Petrolde öyle Müslüman Müslüman’ın malına bir yerde ortaktır. Verirsin petrolü, alırsın suyu. İnsanlar petrolsüz yaşayabilirler, ancak susuz yaşayamazlar” dedim. Ve gülüşerek oradan ayrıldım.

Kaynak:

[email protected]