Gönderen Konu: İlerleme Raporu ve AB'nin İki Yüzlülüğü  (Okunma sayısı 2473 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2182
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
İlerleme Raporu ve AB'nin İki Yüzlülüğü
Sabahattin İSMAİL

Cumhurbaşkanı Talat izlediği politikayla, Rum tarafının uzlaşmazlığını kanıtladığını ve AB içinde onları tecrit ettiğini iddia ederken, Papadopulos, Türkiye İlerleme Raporu’na tüm isteklerini koydurtarak en büyük zaferlerinden birini daha kazanmıştır...

AKP iktidarı döneminde önce, “hiçbir hukuki değeri yok” denen AP kararları, tüm Rum-Yunan istekleri ve AB Karşı Deklerasyonu, Müzakere Çerçeve Belgesi’ne ve Katılım Ortaklığı Belgesi’ne eklenerek Türkiye’nin mutlaka uyması gereken koşullar haline getirildi...

Böylece Türkiye’nin limanlarını Rum gemilerine açması ve Rum yönetimini tanıması, üyelik müzakerelerinin sorunsuz devamının koşulu haline getirildi...

Ve, her yıl Kasım ayında yayınlanan İlerleme Raporu ve Strateji Belgelerinde, Rum-Yunan ikilisinin tüm istekleri, Türkiye’nin mutlaka uyması gereken koşullar olarak önüne konmaya başladı...2005, 2006 yılı İlerleme Raporlarında böyle oldu...Son olarak 7 Kasım’da yayınlanan 2007 İlerleme Raporu ve Strateji Belgesi’nde de aynı tutum tekrarlandı....

Nitekim raporda,

-         TBMM’nin, Rum devletini fiili tanıma anlamına gelen ek protokolü bir an önce onaylayarak uygulamaya başlaması,

-         Rum yönetimini fiili tanıması anlamına gelen, Türkiye’nin limanlarını Rum gemi ve uçaklarına açması,

-         Türkiye’nin, Rum yönetimini resmi-hukuki tanıması anlamına gelen “Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilişkilerini normalleştirmesi,

-         Rum yönetiminin uluslararası kuruluşlara üyeliğini engellememesi,

-         Rum yönetiminin, Türkiye ve KKTC’nin de hakkı olan Kıbrıs denizlerinde petrol aramalarına ve petrol anlaşması yapmasına karşı çıkmaması,

-         Rum yönetiminin Fransa vb. ülkelerle askeri işbirliği anlaşmalarına karşı çıkmaması isteniyor...Bunlara  uyulmaması halinde müzakerelerin 8 başlıkta ilerlemeyeceği belirtiliyor....

AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, aynı yaklaşımı birçok açıklamasında da tekrarlayarak, “Rum yönetiminin Türkiye tarafından tanınmasının ve Türk limanlarının Rumlara açılmasının AB müktesebatının bir parçası ve gereği haline geldiğini” belirtmiştir...

Raporda, devamla, Türkiye’nin bölünüp parçalanmasına neden olacak SEVR dayatmasını anımsatan birçok kabul edilmez husus vardır...

Ne yazık ki, AKP, Talat-CTP-ÖRP hükümeti, bu koşullar karşısında sus-pus olmuştur...Hiçbir tepki vermedikleri bir yana, raporun içinde olumlu unsurlar olduğunu iddia etmekte ve dayatmaları Türk Ulusunun gözünden kaçırmaya çalışmaktadırlar...

*****

AB’ın Türkiye’ye ve Kıbrıs Türk halkına karşı sergilediği düşmanca ve kötü niyetli yaklaşım, Türkiye ve KKTC’de herkesi, girdikleri derin uykudan uyandırmalıdır...

AB, sergilediği ayak oyunları ile, yalanlarla, sahte vaadlerle, iki yüzlü tavırlarla, 24 Nisan referandumunda EVET çıkararak, Kıbrıs Türklerini bir vuruşta saf dışı etmiştir...

Referandumdan çıkardıkları EVET’le, 1960 Anayasasından kaynaklanan Rum yönetiminin AB üyeliğini veto hakkımızı etkisiz hale getirmişlerdir...

Referandumda çıkardıkları EVET’e dayanarak, Kıbrıs Türklerinin “ ayrı devlet, ayrı egemenlik ve bağımsızlık istemediklerini, Rumlarla birleşerek, hatta “yama olmayı kabul ederek, AB üyesi olmak istediğini” ilan etmişlerdir...

Ardından, AKP hükümetinin sergilediği teslimiyetçi politikadan yararlanarak, tüm Rum isteklerini önce 17 Aralık 2004 belgesine, ardından 25 Nisan 2005’de AB Tutum Belgesine koymuş, ardından ek protokolün Türkiye tarafından imzalanmasını dayatmış ve başarmış, ardından Türk deklerasyonuna karşı bir karşı deklerasyon yayınlamış, ardından bu deklerasyonu ve bağlayıcı olmayan tüm AP kararlarını Müzakere Çerçeve Belgesi ve Katılım Ortaklığı Belgesi’ne alarak, Türkiye’yi bağlayıcı ve hukuki bir metin haline getirmişlerdir...

Son olarak da her yıl yayınlanan İlerleme Raporu ve Strateji Belgelerine, Kıbrıs’ın tapusunu Ruma verecek, Türk Halkının anlaşmalarla elde ettiği toplumsal haklarını yok edecek ve bizi  Rum devletinin basit birer vatandaşı haline getirecek olan Papadopulos’un koşullarını, AB koşulu olarak Türkiye’nin önüne koymuştur...

Tüm bunlara ek olarak, Türkiye’yi parçalamayı, SEVR koşullarını dayatmayı ve Türkiye’ye tam üyelik yerine “imtiyazlı ortaklık” verilmesini öngören birçok unsur da rapora konmuştur...

Rum yönetimini, Türkiye’ye, tüm adanın tek meşru hükümeti olarak tanıtarak Kıbrıs sorununu bu yolla çözmek istediğidir...

Tüm adanın tapusunu, Türkiye’nin mühürü ile Rum tarafına vermek istediğidir...

Türk askerini ve TC kökenli nüfusumuzu adadan çıkarmak, KKTC’yi bu yolla tasfiye etmek ve Türk Halkını Rum’a yama yapmak istediğidir...

Bizi  KKTC zemini yerine AB ( yani Kıbrıs Cumhuriyeti ) vatandaşları zemininde çözüm aramaya zorlamak, yani Rum vatandaşlığını kabul ederek Rum devleti içinde yaşamamızı sağlamak istediğidir...

Bütün bunlar, AB’ın Türkiye ve Kıbrıs Türklerine karşı ne denli iki yüzlü, yalancı ve sahtekar olduğunu bir kez daha inkar edilmez bir biçimde kanıtlamıştır...

Ne yazık ki, Gül ve Erdoğan, daha önce açıkladıkları gibi, “Ankara kriterleri” ile devam etmek yerine, bu denli bir aşağılanmanın ve iki yüzlülüğün üzerine soğuk su içip tam teslimiyet yolunda yürümeye devam edeceklerdir...

Oysa çıkış yolu tektir...

O da, TBMM’nin ek protokolü onaylamayacağını ve Kopenhag kriterleri dışındaki hiçbir dayatmayı kabul etmeyeceğini ilan ederek bu işi kökünden halletmesi ve KKTC’nin sonsuza dek yaşatılacağını Dünyaya duyurmasıdır...

Ama teslimiyetçi ve mandacılarda bu yürek ve kararlılık nerede?


http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php?news=1779

 Kasımpaşalı, Saz Arkadaşları ve Kıbrıs'ta sırf Avrupa birliği'ne girmek için Rumların dayatmalarına "Yes, Be Annem" diyen Mehmet Ali Talat ile türevlerine duyurulur. Rum Kesimi, Annan Planı'nı Kuzeyde kabul edileli beri Kıbrıs'ın tek ve gerçek devleti, siyasi temsilcisi olarak tanınmaktadır. Annan Planı'na sırf Avrupa Birliği pasaportu için "Evet" diyen kanı bozuk, satılmış Rum devşirmeleri, Eoka işbirlikçilerinin de sesleri eskisi kadar çıkmıyor.   

 Kıbrıs'taki sorunun tek çözümü ise Adanın tamamen Rum-Yunan işgalinden kurtarılması ve idari, siyasi olarak tamamen Türkiye'ye bağlanmasıdır.  Ayrıca Hukuk sisteminin, tamamen Türk Anayasasına bağlanması gerekmektedir(Şu an Türk Kesimi İngiliz Hukuku ile yönetilmektedir. Trafik bile İngiltere'deki gibi ters taraftan akmaktadır).
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı Kurtkaya

  • Otağ Sorumlusu
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 412
Ynt: İlerleme Raporu ve AB'nin İki Yüzlülüğü
« Yanıtla #1 : 14 Kasım 2007 »
Haçlı batının en belirgin vasfı ve karekteri ikiyüzlülüktür.
Batının riyalarına aldananlar ise gafilden öteye, haindir.

Türkiye, batının belirlediği yörüngede, işbirlikçiler eliyle seri ihanetlere uğramaya devam ediyor.

Tanrı Yüce Türk'ünü Korusun.


Çevrimdışı TiginNoyan

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 549
  • Inançu Apa Yargan Tarkan Köl Tigin
    • Steppe History Forum
Ynt: İlerleme Raporu ve AB'nin İki Yüzlülüğü
« Yanıtla #2 : 14 Kasım 2007 »
Başımıza ne geldiyse şu denize batasıca ada yüzünden geldi.


Türük Oguz begleri bodun eşid: üze teŋri basmasar asra yir telinmeser Türük Bodun iliŋin törügün kim artatı utaçı erti? Türük Bodun ertin, ökün!