Gönderen Konu: kürtler kendilerine yeni bir efendi arıyor!  (Okunma sayısı 2694 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Talabani'nin Çin Açılımı - Barış ADIBELLİ
A.Ü. SBF Uluslararası İlişkiler Bölümü

Irak'taki Kürt liderler, ABD'nin bölgeden çekilmesi olasılığına karşın Çin'i yanlarına almaya çalışıyorlar. Bunu Tayvan şantajı ile başarmaya çalışıyorlar. Bu konuda Çin'in kendi içinde açmazları bulunuyor.
Çin'in Kuzey Irak'a yatırım yapmasını isteyen Kürt liderler, bu noktada bazı adımlar attılar. Ancak, Talabani, Çin'den silah alınacağını da açıkladı. Bu silahlar olası sınır ötesi operasyonda Türkiye'ye karşı kullanılabilir.

Son günlerde, özellikle Türkiye karşıtı açıklamalarda Iraklı Kürt liderlerin bu cesareti nereden aldıkları merak konusu. Son zamanlarda Iraklı Kürtler, yoğun bir diplomasi faaliyetine girişerek ABD'nin yanında alternatif belki de dengeleyici yeni güç merkezlerine yöneldiler. Bu açıdan özellikle Çin'le yeni bir dönem başlatmak isteyen Iraklı Kürtler, Çin'le stratejik ilişkiler tesis etmek için çaba harcıyorlar. Ortadoğu bölgesinde ABD'nin Irak bataklığına giderek saplanması ve Amerikan kamuoyunda seçim heyecanının artması, Irak'taki durumun da geleceğini belirsizliğe soktu. ABD, bölgede sadece Irak değil, İsrail-Filistin meselesinde de bir türlü çözüm yolunu bulamadı. ABD'nin özellikle Soğuk Savaş döneminde uyguladığı en önemli stratejilerden birisi olan "krizi tırmandırarak düzlüğe çıkma stratejisini" uygulamaya koydu. ABD, geçmişte birçok sorunda içinden çıkamadığı zamanlar krizi daha büyük boyutlara taşıyarak oradan sessiz sedasız sıvışıp gitmişti. Bugün de aynı strateji tekrar gündemde. Bölgeyi dinamitleyip altında bütün bölge ülkelerinin kalmasını sağlayarak, bu feryat figan içerisinde yine sıvışıp kaçmak istiyor. Bu nedenle, Irak'ta akla gelen her türlü politikalar uygulanıyor. Washington, Irak'ta nispeten istikrarlı gördüğü Kuzey Irak'ın güvenliğini yerel peşmerge gruplarına bıraktı. Bu durum iki önemli noktayı da ortaya çıkardı. Birincisi, Iraklı Kürtler, bunu düzenli ordunun başlangıcı olarak saydılar ve aynı zamanda bağımsız devletlerinin de ilk adımı; ama öte yandan ABD'nin olası çekilme hazırlıkları yaptığı da gözden kaçmadı.

ÇİN'LE İLİŞKİLER GELİŞTİRİLİYOR

Iraklı Kürtler, aslında Çin'le ilişkileri çok önceden daha 2004 yılından itibaren geliştirmeye başladılar. Çin, 2004 yılında Bağdat'taki büyükelçiliğini yeniden açtı. Gerek Barzani grubu, gerekse Talabani grubu Çinlilerle oldukça yakın temaslar kurdular. Hemen her fırsatta Çinli diplomatları Kuzey Irak'a davet ederek buradaki gelişmeyi göstererek Çin'den yatırım ve ekonomik destek istediler. Her defasında Çin tarafı yardım konusunda söz verdi. Özellikle Kuzey Irak'ın altyapısının oluşturulmasında Çinli firmalar oldukça hevesli gözüküyordu. Iraklı Kürtler, altyapı tesislerinin, yolların ve telekomünikasyon sistemlerinin Çin tarafından yapılmasını istiyordu. Ancak Çin, bu bölgeye temkinli yaklaşıyor, olası Çin-ABD sürtüşmesini engellemek istiyordu. Pekin, özellikle Rusya'nın bölgede inisiyatif almak konusunda isteksiz olmasından yola çıkarak, Rusya'nın bile girmeye pek gönlü olmadığı bir bölgeye balıklama dalmanın Çin'in ulusal çıkarları açısından pek fazla olumlu olmadığını düşünüyordu. Çin'in ne yapmak istediğinin fakında olan Kürdistan bölgesel yönetimi ilginç bir adım atarak öteki Çin ile yani Tayvan'la ilişkileri geliştirme politikasını yürürlüğe soktu. Iraklı Kürtler, bu yolla Çin'i ne pahasına olursa olsun buraya çekebileceklerini biliyorlardı.

Bu amaçla Ağustos 2004 tarihinde Neçirvan Barzani, Tayvan'ı ziyaret ederek ekonomik yardım almaya çalıştı. Bu gezi, Çin tarafından sert bir şekilde protesto edildi ve geçici Irak yönetimine Çin, bir nota yollayarak bu tür ziyaretlerin iki ülke arasındaki ilişkileri bozacağı yönünde uyarıda bulundu. Birkaç ay sonra Neçirvan Barzani bir kez daha Tayvan'a bir ziyaret planladı. Bu ziyaret planı duyulur duyulmaz Çin'in Bağdat Büyükelçiliği, Kürdistan bölgesel yönetimini sert bir şekilde uyardı. Çin hükümeti, Iraklı Kürtlerin ne yapmak istediklerini anlamıştı. Derhal, Pekin, yeni bir diplomatik atak başlatarak Iraklı Kürtlerle yani bir açılım başlattı. Çin, Irak'ı bir bütün olarak genel dış politikası içerisinde değerlendirirken gerek Irak içerisinde meydana gelen, gerekse uluslararası politikada meydana gelen gelişmeler ışığı altında Ortadoğu'ya yönelik dış politikasını gözden geçirdi. Yeni dış politikasında daha alt düzeyde birimlerle ilgilenmeye başladığı görülmüştür. Örneğin bölgedeki Şii gruplar, Filistin'de Hamas ve Irak'ta Kürtler gibi devletlerden çok onlar içindeki kimi politik gruplarla bire bir temaslarda bulunmaya başlamıştır. Kuşkusuz Çin'in bu yönde tutumunda ABD ile olan örtülü rekabetinin de etkisi büyüktür. Çin'in çok derin ekonomik ilişkilere sahip olduğu ABD ile açıktan rekabet etmek yerine üçüncü ülkeler üzerinden dolaylı rekabeti tercih etmektedir. Buna en güzel örnek Latin Amerika ve Afrika verilebilir.

TALABANİ'NİN ÇİN ZİYARETİ

Tüm bu süreç yaşanırken en önemli adım Irak cumhurbaşkanı Celal Talabani'den geldi. Talabani 9 Şubat 2007'de The Guardian'a ilginç bir beyanat verdi. Bu demeçte Talabani: George Bush'un dostu olduğunu ama Mao'ya da saygı duyduğunu zira Mao'nun kendisinin siyasal açıdan rol modeli olduğunu söyledi. Siyasi hayatına bir Marksist olarak başlayıp daha sonra Maocu olan Talabani, özellikle Mao'nun halk savaşı doktrininden ve diktatörlüğe karşı dağlarda savaşma politikasından etkilendi.

Talabani'nin Çin ziyareti gündeme gelince Pekin elini çabuk tutarak Irak'a bir heyet gönderdi. Bu heyetin amacı Çin'in yıllar önce Saddam Hüseyin'le El Ahdab petrol bölgesi için yaptığı anlaşmanın yeniden yürürlüğe sokulması talebiydi. Tam da Çin ziyaretinin öncesinde gerçekleşen bu talep Iraklıların elini bağladı. Sonuçta Iraklı yetkililer olumlu yanıt verdiler.

Talabani, 20-26 Haziran 2007 tarihleri arasında Çin'i ziyaret ederek 49 yıl aradan sonra Pekin'i ziyaret eden ilk Irak Cumhurbaşkanı oldu. Talabani'nin ziyareti, kuşkusuz bölgedeki gelişmelerin farklı bir yansımasıydı. Talabani'nin zamanlaması oldukça önemliydi. Talabani'nin ziyareti, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ'un önemli mesajlar verdiği Çin ziyaretinin ardından gerçekleşmiş olması da dikkat çekiciydi. Talabani, Çin'i sadece cumhurbaşkanı sıfatıyla değil, aynı zamanda eski bir Maocu Kürt lider sıfatıyla da ziyaret etti. Bölge politikaları açısından Talabani'nin ikinci sıfatı Çin ziyaretini rutin bir ziyaretten çok, daha farklı anlamlara da taşıdı. Pekin yönetiminin Irak'ın Saddam döneminden kalan 8 milyar dolarlık borcunu sileceğini açıklaması, ekonomi ve enerji alanlarında çeşitli anlaşmalar imzalanması, bu ziyaretin her iki ülke açısından oldukça verimli geçtiğini göstermiştir.

Yukarıda da ifade edildiği gibi 2004 yılından beri, Çin, Iraklı Kürtler ile yakın işbirliği içerisine girmiştir. Kuşkusuz bunda Talabani'nin cumhurbaşkanı olarak seçilmesi de büyük rol oynamıştır. Çin, özellikle Kürt bölgesel yönetimine ekonomik ve sınırlı da olsa politik destek vermeye hazırlandığı gözlenmektedir. Son üç yıldan beri, Çin, sessiz sedasız bu ilişkinin altyapısını oluşturma çabası içerisindedir. Çin, hükümet bazında Iraklı Kürtler'e yakınlaşırken, aynı zamanda Çin Komünist Partisi (ÇKP) aracılığıyla da özellikle Celal Talabani'nin lideri olduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile yakınlaşmaktadır. Bu bağlamda, geçtiğimiz yıllarda, Çin Komünist Partisi'nden yetkililer, KYB'li yetkililer ile Kuzey Irak'ta bir kaç kez görüşmüşlerdir. Irak'ta güçlü bir merkezi otoritenin olmaması, Pekin yönetimi için ekonomik açıdan büyük bir fırsat teşkil etmektedir. Çin hükümeti için yerel grupların farklı isteklerinin yerine getirilmesi, merkezi yönetim ile pazarlık yapmaktan daha kolay gelmektedir. Bu nedenle, Çin, Irak petrollerinin önemli bir bölümünü elde tutan Iraklı Kürtlere özel bir ilgi göstermektedir. Buradaki petrol kaynaklarından faydalanabilmek ve Iraklı Kürtlerin kalbini kazanabilmek için, Çin, şimdiden kimi tavizler vermeye hazır gözüküyor.

Bu bağlamda, Çin'in Irak büyükelçisi Çen Şiadong, 18 Mayıs 2007'de Hamid Mecid Musa'ya gönderdiği mesajda Irak Komünist Partisi Merkez Komite başkanlığına seçildiği için kutlayarak, Çin ve Irak Komünist Partileri arasındaki dostluk ve işbirliğini artırmak istediklerini belirtti. Bu mesajdan da anlaşılıyor ki Çin, tıpkı Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi yine kendisine yakın Komünist Partiler oluşturma çabasında.

Öte yandan Çin büyükelçisi geçtiğimiz günlerde de Kürdistan bölgesel yönetimi parlamentosu başkanıyla yaptığı görüşmede ise "Çin halkı, her zaman Kürdistan halkının meşru haklarını savunmuş ve haklı davasını da (?) desteklemiştir" şeklinde açıklamada bulunmuştur.

Iraklı Kürtler, özellikle Talabani ve yandaşları açısından şu anki koşullar nedeniyle Çin'in önemli bir yeri bulunuyor. Geçmişte, bağımsızlık vaadiyle birkaç defa yarı yolda bırakılan Iraklı Kürtler, bu defa yarı yolda bırakılmanın hayati sonuçlarının olacağının farkındalar. Bölgenin güçlü ülkesi Türkiye'nin ABD'nin bölgeden çekilmesinden sonra sessiz kalmayacağı açıktır. Bunun farkında olan Iraklı Kürtler, ABD'yi ikame edecek yeni bir ABD arayışı içerisine girmiş durumdalar. Rusya, bu riskli oyuna uzak durmaktadır. Iraklı Kürtlerin favori adayı geleceğin süper gücü olarak takdim edilen Çin'dir. Bu nedenle, Talabani'nin son ziyareti Irak'ın dış politikasından çok Kuzey Irak'a politik ve askerî destek sağlanabilecek yeni bir merkez arayışı gibi görünmektedir.

SİLAHLANMA ARAYIŞI

Tüm bunların yanında Iraklı Kürtlerin Çin seçeneğini gündeme getirmelerinin bir diğer muhtemel nedeni de peşmerge kuvvetlerinin düzenli bir orduya dönüştürülme çalışmasıdır. Iraklı Kürtler olası Türkiye saldırısına karşı daha etkili silahlar istemektedir. Bu açıdan hava savunma sistemleri ve özellikle de 1979'da Sovyetler Birliği'ne Afganistan'da oldukça zor günler yaşatan omuzda atılan füzeler istemektedir. Bu silahlarla, özellikle Türk saldırı helikopterlerine karşı kullanmayı düşünmektedirler. ABD ise, bu taleplere soğuk bakmaktadır. Zira böyle bir durum bölgedeki dengelere oldukça zarar verecektir. Ayrıca Washington, peşmergelere Amerikan yapımı Türk helikopterlerine karşı kullanılabilecek etkili silahların verilmesinin Amerikan güçlerinin güvenliğini tehlikeye düşüreceği için onay vermemektedir. Çünkü bu silahlar günün birinde Amerikan ordusuna ve helikopterlerine de dönebilme ihtimali bulunmaktadır.

ABD'den istedikleri nitelikte silah alamayan Iraklı Kürtler, bu tip silahları Çin'den temin etmeyi düşünmektedirler. Karşılığında ise, tıpkı İran'ın yaptığı gibi Çin'e petrol arama, çıkarma ve işletme gibi alanlarda imtiyazlar vermeyi düşünmektedirler; ancak burada gözden kaçan bir husus İran'ın bir devlet olduğu gerçeğidir. Dolaysıyla, 1980'lerden beri Çin Dış Politikası, başka ülkelerde bulunan silahlı ve silahsız siyasi gruplara belli bir siyasi hedefin gerçekleştirilmesi için kesinlikle destek vermemektedir. Ayrıca, Çin, kendi çekirdek bölgesinin dışında bölgesel ve küresel güç odakları ile olası bir sürtüşmeye girmeyi göze almayacaktır. Böyle bir durum büyümekte olan Çin ekonomisine zarar verecektir. Kaldı ki Çin'in tek başına buradaki petrolün üzerine oturmasına diğer küresel oyuncuların göz yummayacağı açıktır. Sonuç olarak, dünyanın ikinci büyük enerji tüketicisi olan Çin için en önemli olgu bir şekilde ve bir yerden enerjinin güvenli bir şekilde Çin topraklarına ulaşmasıdır; (bu politika, son günlerde Darfur sorunu konusunda Çin'in başını ağrıtmaktadır; hatta Çin'i BM ile karşı karşıya getirmiştir.) yoksa Çin için yerel grupların siyasi geleceği çok fazla anlam taşımamaktadır. Zira Çin'in kendi bünyesinde de buna benzer siyasi geleceklerini tartışan Tibetliler ve Uygurlar gibi kimi yerel gruplar bulunmaktadır. Gerekçe petrol de olsa Çin bu maliyeti göze alamayacaktır.

Iraklı Kürtlerin amacı bu silahlarla Türkiye'yi yenilgiye uğratmak değil, zaten bunu başarmaları da mümkün değil. Türk ordusunun gücü ortada; ancak Iraklı Kürtlerin yapmak istediği şey böyle bir saldırı durumunda dış destek (ABD veya başka bir güç) gelene kadar dayanmak. Aynı stratejiyi ABD, Tayvan'da da uyguluyor. Tayvanlılar, Çin'e karşı 24 saat bile dayanamayacaklarının farkındalar. Dolaysıyla savunma sistemlerini ve politikalarını Amerikan yardımı gelene kadar direnme olarak düzenlemişler. Iraklı Kürtler, ABD'nin bu isteksizliğinin yine farklı bir strateji ile aşmak istiyorlar. Geçtiğimiz ay Washington Post gazetesine bir demeç veren Talabani, Çin'den askeri teçhizat alacaklarını açıkladı. Talabani, yaptığı açıklamada, 100 milyon dolarlık hafif silahların Irak polisi için sipariş edildiğini söyledi.

Iraklı lider, Amerikalı üreticilerin ülkesinin isteklerini karşılayacak kapasitede olmadığı için Çin'in tercih edildiğini söyledi. Talabani, Amerikalı yetkililerden, Irak ordusu için sipariş edilen diğer silahların teslimatınınsa bir an önce hızlandırılmasını istiyor. Talabani, bu alanda ciddi gecikmeler yaşandığına dikkat çekti. Amerikalı yetkililer de Irak'ın ihtiyaçlarını zamanında karşılama konusunda sorunlar yaşandığını doğruluyor. Bu arada uzmanlar da endişelerini dile getirdi. Washington Post gazetesine konuşan silah uzmanlarından Rachel Stohl, "Sorun şu ki Irak hükümetinin, bu silahların düzgün bir şekilde dağıtılıp denetlenmesine ilişkin net bir planı henüz yok" dedi. Hatırlanacağı üzere, ABD Kongresi'ne sunulan bir rapor, Haziran 2004-Eylül 2005 tarihleri arasında Irak'a gönderilen 190 bin silahın akıbetinin bilinmediğini ortaya çıkarmıştı.

İRAN AĞIZ DEĞİŞTİRDİ

İran'ın son zamanda ağız değiştirmesi de Iraklı Kürtlerin özellikle Talabani'nin yeni oyun kurguladığı izlenimi doğuruyor. İran'ın PJAK ile mücadelesi küresel bağlamda ABD ile yaptığı mücadelenin bir uzantısıdır, yoksa İran'ın Kürtleri kullanma stratejisinde her hangi bir değişiklik bulunmamaktadır. Bünyesindeki Azeriler her fırsatta gündeme gelirken ve Türkiye ile Azerbaycan yanı başında dururken, İran Kürt kartını nasıl olur da bırakır. İran, Türkiye'ye Kürt kartını, Azerbaycan'a da Ermeni kartını oynamaya devam ediyor. İran, Irak'ta Şiiler üzerinde belirli bir etkiye sahip. Bunun yanında, Iraklı Kürtleri de yanında tutmak istiyor. Bu açıdan Talabani'nin İran'la olan geleneksel ilişkileri unutulmamalıdır. Her ne kadar farklı açıklamalar olsa da İran'ın iki Iraklı Kürt grubuyla arasında pek fazla sorunu yok. Türkiye'nin son günlerde sınır ötesi operasyon yapma niyetine karşı İran, Irak'taki bölgesel Kürt yönetimiyle neredeyse aynı şeyleri söylemeye başladı ve adeta onların ağzıyla konuşuyor. İran'ın Türkiye ile üzerinde uzlaşamayacağı diğer bir mesele de sözde Ermeni soykırımıdır. Geçtiğimiz günlerde İran cumhurbaşkanı Ermenistan'ı ziyaret etti. Burada, İran cumhurbaşkanı, 1915 olayları üzerine açıklamalarda bulunarak, "gururla" her yıl, İran'da 1915 olaylarının yıldönümü olarak kutlanan 24 Nisan'da ''görkemli bir Ermeni yürüyüşü'' yapıldığını hatırlattı.

Sonuç olarak, Iraklı Kürtler ABD'yi istedikleri konuma getirebilmek için Çin kartını kullanıyorlar. Irak ordusuna silah alıyoruz masalı altında peşmerge güçlerini silahlandırıyorlar. Iraklı Kürtler, yakın gelecekte kaderleriyle ve Türkiye ile baş başa kalacaklarını anlamış durumdalar. Bu nedenle yeni politika geliştirmeye çalışıyorlar. İran'ın son zamanda ağız değiştirmesi de Iraklı Kürtlerin özellikle Talabani'nin yeni oyun kurguladığı izlenimi doğuruyor. Talabani, Rusya ve Çin'in desteğini arayarak onları adeta bölgeye davet ediyor. Kuşkusuz, ABD'nin bölgede ve küresel siyasette içine düştüğü durum da Iraklı Kürtlerin rahat ve cesurca hareket etmesine olanak veriyor. Ancak ABD de yavaş yavaşa Çin'e yönelik bir takım stratejiler geliştirmeye başladı. Geçtiğimiz günlerde İngiliz Savunma Bakanlığı, Afganistan'da Taliban güçlerinin Çin yapımı silahlar kullandığını açıkladı ve ellerinde bu yönde kanıtlar olduğunu söyledi. Çin Dışişleri Bakanlığı ise, konuyla ilgili soruşturma başlatıldığını açıkladı. Şimdilerde, ABD-İngiliz ekseni bu hamleyle üstü kapalı olarak Çin'i uluslararası terörizme destek veren ülkeler listesine ekleme tehdidinde bulunuyorlar. Şimdilik bölgede hava çok bulutlu. Dolaysıyla, bölgedeki gelişmelere ABD nasıl yanıt verecek? Türkiye'ye yansıması nasıl olacak? Bekleyip göreceğiz.


http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php?news=1766

 Bütün dünyayı yanınıza alsanız, vız gelir. Amerika sizin gibi enikleri çok kullandı. İşi bitince paçavra gibi atacaktır. Aynı Erbil'deki sıçanın babasına 1975'te yaptıkları gibi... Şu anki konumunuz vaktiyle Vietnam'ı işgal eden Amerikalılara yataklık edip, işbirlikçilik eden Güney Vietnamlılarla aynıdır. Amerika çekilirken, bu işbirlikçilerini tek başına bıraktı, hepsi Vietnamlı Vatanseverler, Milliyetçiler tarafından itlaf edilen kuduz itler gibi gebertildiler...

 Misak-ı Milli gerçekleşip, Türk Ordusu Erbil'e, Kerkük'e, Musul'a girdiğince siz kokarcaların yapacağı ilk işin askerimizin postalllarını yalamak olacağını biliyoruz. Ama sizin gibi yediği kaba pisleyen siz soysuzların cezasını kesmemize hiç bir güç mani olamayacak. Tabii ilk önceliğimiz sizi kukla, şaklaban, maşa gibi oynatan elleri kırmak. 




23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!