Gönderen Konu: Köceklik  (Okunma sayısı 8930 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı orhangazi

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 10
Köceklik
« : 27 Aralık 2007 »
Selam
Kirsehir, Nevsehir civarlarinda köçeklik var, bu köçek nereden geliyor? Kültürümüzle bir alakasi varmi?

Saygilar

Çevrimdışı Kurtkaya

  • Otağ Sorumlusu
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 412
Ynt: Köceklik
« Yanıtla #1 : 27 Aralık 2007 »
Alıntı

KÖÇEKLİK

            Kaybolmaya yüz tutmuş köçeklik, günümüzdeki gibi yanlış bilinen taraflarıyla değil de Orta Asya’ya kadar uzanan geçmişiyle anılmasının uygun olduğu görüşüne karar verdim.

       Toplumların kökenleriyle, ilk atalarıyla ilgili olarak mitlerde,toprak ananın türevi görünümünde ilk ana-kadın kendi soyunun türemesini temin etmiştir.Söz konusu ana kadın mit’i kadının üretkenliği,doğurganlığı konusu sadece tarımcı toplumlara has bir tasavvur değildir.Türklerde de görüldüğü gibi tarım kültürüyle alakasız  bir şekilde, aynı motiflerin yer alması; bu simgelerin tarım öncesi varlığını göstermektedir.Yani tarım öncesi toplum kültürlerinde de  görüldüğü gibi “yer” dilidir ve anasıdır.

Anaerkil toplum düzeninde kadının ön planda olması,sosyal ve kültürel hayatın odağını kadınların teşkil etmesine neden olmuştur.Elbetteki dini hayatın oluşumunda temel etmen ve belirleyicilik fonksiyonunu üstlendirmiştir.Türk toplumunun folklorik değerlerinin içinde bulunduğu primitit dine “Şamanizm” adı verilmekte olup Şamanizm bir taraftan anaerkil totemizmden kuvvet alması diğer taraftan anaerkil ailelerin yerine geçerek kadınların gerek dince ,gerek devletçe,ailece,iktisatça,sanatça yüksek olmaları hep bu eski anaerkil teşkilatların ve totemlerin sonucuydu.Buradan da anlaşılacağı gibi eski devirlerde “erk” esas itibariyle kadın kökenli olduğu için Şamanlarda kadındı.Nitekim eski çağlarda Şamanlık mesleğinin sadece kadınlar tarafından yürütüldüğüne dair bazı belirtiler vardır.Özellikle Tunguzlar arasında kadın Şamanlar yaygındır.Kırgız Manas Destanında geleceği haber veren Şamanların büyük çoğunluğu kadınların oluşturduğu görülür.Yine Toba devletinin ilk zamanlarında kadın Şamanlar genellikle devletin dini törenlerinde faaliyette bulunuyorlardı.Mesela 339 yılında bir kurban töreninde tıpkı Sibirya Şamanları gibi ellerinde dümbeleklerle kadın Şamanlar görülmüşlerdir.Anaerkil dönemin din anlayışında yer alan her oluşum, kesinlikle bir dişilik görünümünde ve hakimiyetindedir.Mesela Türk kozmogonisinde yer alan yeryüzü kara parçalarını ve toprağı yaratma fikrini ve ilhamını tanrıya veren Ak Ene, dişidir.Yine ulusun koruyucusu Ana Maygıl da dişidir.Kadın Şamanların “Amagat” adlı birer koruyucuları vardır ki bunlar “ilahe” konumundadırlar.Yine “Eye Kila” adı verilen ana totemleri vardır.Şamanlar sihri kuvvetlerini bu ana totemleriyle her biri bir ilahe olan Amagatlardan, yani “Müz”lerden alırlardı.Şamanlar güçlerini Amagatlara borçludur.Amagatlarda anlaşılacağı  gibi dişidir.

Dinsel kökenli kadın oyunlarının, bu evrede ortaya çıkması, esas yoğunluğu teşkil etmesi elbetteki bu akışın doğal bir sonucu olarak görülebilir.Çünkü bu estetik değerlerin her biri, hareket ve devinim bağlamında,imajları ile anlam kazanmış tapınma biçimleriydi.Motifler kadınsı tavır ve üsluba sahip sembollerden oluştuğu gibi, kurguları ve çizgileri de evrenin hareketlerini sembolize eden bir yol takip etmekteydi.Kişinin kendi çevresinde ve kutsal daire etrafında dönüşü, devran edişi en önemli dinsel öğe idi.Elbette ki bu motifi ve devinimleri doğrudan doğruya dans olarak değerlendirmek gerçekçi olmayacaktır.Her biri dini ayinlerde yüce varlıkla iletişim kurmak,onlarla bağlantı sağlamakta kullanılan anahtar sözcük ve devinimler durumundaydı.Ayinlerdeki ifade gücü müzik ve hareket üzerini kurulu olup, bu dile getiriş biçimleri kadınca bir hava taşımaktaydı.Anaerkil toplum hayatı zaman süzgecinden geçerken insanın tabiatla toplumla ve kendisiyle mücadelesi erkeğe yeni işlevler kazandırmaya başlamış, bu da yeni bir sosyal yapının müjdecisi olmuştur ki bilim dünyası bu dönemi ataerkil toplum yapısı olarak adlandırmaktadır.

Anaerkil ailenin ataerkil dönemde yıkılması ve dolayısıyla bunların dişi olan aile totemlerinin Şamanlarca ferdi totem kabul edilmesi sonucu, ayinlerde Şamanlarca sürdürülen dansların kadınsı bir tavır ve üslupta görünüm kazanmasına neden olmuştur.Bu gerekçenin köçek oyunları içinde geçerli olacağı düşünülebilir.Şaman dansları ile köçek oyunları, tarihsel süreç içerisinde kökenlik etme ve gelişim dönemleri olmak üzere birbirini devam ettiren bir sürecin iki evresidir.

Şaman giysi ve aksesuarları, şaman danslarının adım ve figür cümlelerine belirleyici olmuş, zaman içinde bu giysi yabancı din ve kültürlerin etkisiyle ortadan kalkınca somut anlamlı motif ve figürler, soyut anlamlara taşınmıştır.Sonuç olarak da dinsel ortamdan ve kılıftan sıyrılan motif ve figürler köçek oyunları şekline dönüşmüştür.Şamanın kendinden kendin den geçmesi (trans) özellikle ritmik uyarılarla gerçekleşir.Aynı durum “bask”ı içinde geçerlidir.Kopuz ve asadan çıkan ritmik uyarıların yanı sıra, duanın ezgisi ve çılgınca yapılan dans, onun dengesini kaybedip başının dönmesine ne kendinden geçmesine neden olur.Ses ve ritimle yapılan uyarılarda özellikle ritmin giderek hızlanması ve baskının bu ritme uyarak, dönerek dans etmesi onun kendinden geçmeside rol oynayan en önemli faktördür.

VII Asır Türk dini ayinlerine has ellerin kaldırılması, indirilmesi, parmakların hareketleri gibi unsurların Türklere  mahsus dini semboller olduğunu meydana çıkartmıştır.Şamanların çeşitli analitik jestlerle ilahlarla münasebete ve temasa girişimleri eski Türk dini kültüründen başka bir şey değildir.Çin tarihçilerinin aktardıklarına göre Tang devrinde Türkistan şehirlerinde, zarif ve cazip bir musiki üslubu vardı.Sazendeler hızlı,ahenk ile köçekler gibi nameler çalarken şarkıcılar his ve alaka şiirleri terennüm ederdi.Köçekler ve rakkaseler Tang şiirlerinin tabiriyle fırtınaya tutulmuş bir hazan yaprağı gibi hızla döne döne sahneye girer ortaya  girince birden durur, şiirin iştiyak veya naz ifade eden kısmını edalı hareketlerle bir an temsil eder, sonra sanki tekrar rüzgara tutularak ,döne döne çıkarlardı.Adeta köçeklik geleneğimizdeki vücut titretme motifini hatırlatan bu anlatım, bir önceki ifadeyle birleştirildiğinde köçek oyunlarında kullanılan el ve kol motiflerinin eskiliği hakkında bize bir fikir verebilir.

Köçek oyunlarında yer alan “göbek atma” motifi doğum sancısını ve doğum olayını sembolize eder.Buna üretkenlik motifi diyebiliriz.Rahat  bir doğum için vaziyet alışı canlandırırken, Şaman seanslarında da buna benzer taklitler yapılırdı.Bu anlamda olmak üzere

Mucur/Kırşehir’de seyirlik oyun şeklinde köçeklerce sürdürülen “Bebek Oyununda” köçeğin biri kadın kılığına girerek çarşafın altına sokulur.Orada hamile kadının doğum sancısını taklit eder bir şekilde yattığı yerde oynar.Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi köçeklik geleneğindeki soyut anlam ile Şaman dansındaki somut anlam denk düşer.Yine erken dönemlerden itibaren göğüs kalça devinim ve şekillendirilişleri bereket Tanrıçalarının da belirtisi olup, bereket ve bolluğun sembolü görünümündedir.Zaten bolluk ve bereketle ilgili dansların çoğu erotik karakterdedir.Onların hareket ve devinimlerle vurgulanması ise yine her iki geleneği ortak kılmaktadır.Yine köçek oyunları ve Baskların icra ettikleri danslar, binlerce kilometrelik uzaklığa ve binlerce yıla rağmen aynı özellikleri taşımış ve aynı gelişimi göstermiş olması insan düşüncesinin kavrayamayacağı bir olgudur.Bu da kaynaktaki geleneğin sağlamlığına ve toplumun onu her şeye rağmen kabulüne bağlıdır.Toplumsal hafızadan silinen dinsel temel inançlara rağmen, köçeklik geleneği Şamanlığın belirlediği şekil, tarz ve üslupta binlerce yılı aşarak günümüze gelmiştir.

Günümüzde ise köçeklik eğlencelerde ve şenliklerde kadın kıyafeti giyerek,kadın görünümünde ve müzik eşliğinde oyun oynayan yada dans eden genç erkeklere verilen addır.Çok zengin eğlence kültürüne sahip olan ve İslamiyet’in kabulünden önce yaşamın her anında olduğu gibi eğlencede de kadın erkek birlikte olan Türk toplumu İslamiyet’in kabulü ve beraberinde gelen kültürle bu değeri ayrı ayrı yaşamaya başlamıştır.Bu ayrılık erkekler arasında yapılan eğlencelerde bu açığın kapatılması amacıyla önce taklidi olarak başlatılmış,daha sonra gelişerek devam etmiştir.Köçeklerin en parlak dönemini yaşadığı Osmanlılar zamanında,genelde azınlıklardan ve gayrimüslimlerden bilinmekteydi.(Sakızlı Rumlar,Çingene,Arap,Ermeni,Türk) 7,8 yaşlarında kabiliyetli,güzel ve düzgün yapıya sahip erkek çocuklarından seçilerek özel meşk hanelere, yani eğitim merkezlerine alınır,burada müzik ve ritim gerdan,bel kırma, zil vurma,dönme gibi temel olan konularda yetiştirilir ve takımlara dahil edilirlerdi.Çocuklar güzelliklerini kaybedene, sakallarını saklayamaz hale gelene denk dans etmeye devam ederlerdi.Şaçlarını uzun bırakan kız gibi giyinen köçeklerden etek yerine şalvarla dans edenlerle ”Tavşan” denirdi.Köçekler araların da “Altıntop,Kıvırcık” gibi lakaplarla da anılırlardı.Sultan Mahmut zamanında yasak edilmiş olan köçekler, Mısır’a  Mehmet Ali paşa’nın yanına kaçmışlardır.Bir başka görüşe göre 1856 veya 1857’de bir kanunla “İrabe-i Seniye” ile yasaklı olmuşlardır.İstanbul’da barınamayan köçekler Anadolu’ya geçmiş çeşitli bölgelere dağılmışlardır.Anadolu da halen çok dar bir bölgede varlığını sürdürmeye çalışan fakat geleneksel yapısında çok az bir bölümüne tanık olabileceğimiz köçek ve köçek takımları bu işin sadece ticari boyutunu taşımaktadırlar.Çeşitli dönemlerde yasaklanmış olsa da kültürel değerin yasaklarla yok edilemeyeceği gerçeğini ortaya çıkarmıştır.Günümüzdeki köçeklik geleneğini şu şekilde değerlendirebiliriz: Temel bir eğitimden geçmeden sadece güzel oynayan(dar gelirli) belli bir sistemi ve kuralı olmaksızın oynayan,sadece bir etek ve bir yelekle görüntü değişikliği yapan müzik kulağı olmaksızın gelişi güzel oynayan köçeklere rastlanmaktadır.Köçek ve köçek takımları mensupları durumlarından memnun olmadıkları, geçmişte kendilerine değer verildiği bugün ise küçük görüldüklerini söylemektedirler. Sonuç olarak yüz yıllara yön vermiş bir değer olan folklorumuzu gelecek kuşaklara yanlışsız ve eksiksiz aktarabilmek için, insanların a sosyal olarak yaşadığı günümüzde folklor değerlerimizin toplumsallaşmaya, ulusallaşmaya ve bu devinimle evrenselleşmeye önemli bir katkısı olacağı inancındayım.



KAYNAK : YİĞİT HAKAN ÜNLÜ - SAKARYA ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUARI

Sayın orhangazi,
HunTürk otağına hoşgeldiniz.
Yukarıdaki makale sorunuzun yanıtını vermektedir.
Esen olsun...
Tanrı Yüce Türk'ünü Korusun.

Çevrimdışı orhangazi

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 10
Ynt: Köceklik
« Yanıtla #2 : 28 Aralık 2007 »
Sayin Kurtkaya,
hosbulduk. Beni bu konuda bilgilendirdiginiz icin size tesekkürlerimi bildiririm.
Esenlikler
TTK

Çevrimdışı TiginNoyan

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 549
  • Inançu Apa Yargan Tarkan Köl Tigin
    • Steppe History Forum
Ynt: Köceklik
« Yanıtla #3 : 28 Aralık 2007 »
Alıntı
Çin tarihçilerinin aktardıklarına göre Tang devrinde Türkistan şehirlerinde, zarif ve cazip bir musiki üslubu vardı.Sazendeler hızlı,ahenk ile köçekler gibi nameler çalarken şarkıcılar his ve alaka şiirleri terennüm ederdi.Köçekler ve rakkaseler Tang şiirlerinin tabiriyle fırtınaya tutulmuş bir hazan yaprağı gibi hızla döne döne sahneye girer ortaya  girince birden durur, şiirin iştiyak veya naz ifade eden kısmını edalı hareketlerle bir an temsil eder, sonra sanki tekrar rüzgara tutularak ,döne döne çıkarlardı.Adeta köçeklik geleneğimizdeki vücut titretme motifini hatırlatan bu anlatım, bir önceki ifadeyle birleştirildiğinde köçek oyunlarında kullanılan el ve kol motiflerinin eskiliği hakkında bize bir fikir verebilir.

Yalnız bu dansın yapıldığı Türkistan kent-devletlerinde henüz o dönemlerde Türkler yaşamıyordu. O dans Îrânî ve Tohar kültürlerinin bir parçası olup, Türk kültürüyle uzaktan yakından ilgisi yoktur.


Türük Oguz begleri bodun eşid: üze teŋri basmasar asra yir telinmeser Türük Bodun iliŋin törügün kim artatı utaçı erti? Türük Bodun ertin, ökün!

Çevrimdışı ÇEPNİ FİRUZ

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 180
  • TÜRK IRKÇISI
Ynt: Köceklik
« Yanıtla #4 : 29 Aralık 2007 »
Köçek'lik hakkında fazla bilgim yok ancak!  Türk erkeğinin  kadın gibi kıvırarak raks etmesini yanlış buluyor ve sapkın bir fiiliyat olarak görüyorum.
Osmanlı'da kadınların kapalı olduğu devirlerde, kadınsı devşirilmiş erkeklerin kapalı mahallerde oynatılarak alem yapıdığıda bilinmektedir.  Kastamonu, Sinop  civarlarında  düğünlerde köçek oynatmak hala adet gereğidir.   Not: sapkın bir fiiliyat olarak  görmem şahsi görüşümdür...       çepni