Gönderen Konu: Dünya Stratejik Güçleri ve Gelişmeler  (Okunma sayısı 7328 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Borokhul Noyan

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 224
Dünya Stratejik Güçleri ve Gelişmeler - Ali KÜLEBİ

Teknolojik buluşların ve bunların askeri teknolojiye yansımasının gün geçtikçe hız kazandığı dünyamızda özellikle havacılık, balistik füze, nükleer silahlar ve uzay teknolojileri konusunda hemen her ülke klasik satın alma alışkanlıklarının dışına çıkarak kendi milli güçlerini geliştirmeye çalışıyor. Silahlanma her alanda teknolojik boyutlar kazanırken özellikle geliştirilmesi ve sahip olunması uçak üretimine göre daha kolay olan balistik füze ve roket üretimindeki gelişmeler ilginç bir özellik arz ediyor. Uzay araştırmalarının temelini oluşturan balistik füzeden yoksun ve aynı zamanda nükleer teknolojiye de sahip olmayan ülkelerin dünyada hiçbir surette birinci sınıf ülkeler arasında yer alamayacaklarına dair yapılan yorumlar ve yine bu bağlamda oluşturulan küresel güç olmaya aday ülkeler listesi geleceğe dönük söz konusu çeşitli sınıflandırmaları ortaya koyuyor. Roket ve balistik füzelerin 2006’da yaşanan Hizbullah–İsrail savaşındaki etkin rolü ve özellikle kısa menzilli platformlara karşı savunma zorluğunun anlaşılması, hele ki bu tür silahların nükleer-kimyasal-biyolojik (NBC) ile donatılması halinde yaratabileceği sonuçlar daha da önem arz etmektedir. Dünya’da çoğu Orta Doğu’da yer alan birçok ülke roket ve füze teknolojisine önem verirken yine söz konusu ülkelerin buna paralel olarak kitle imha silahı(KİS) kategorisine giren platformlara da yönelmeleri ABD başta olmak üzere çok sayıda ülkeyi bunlara karşı önlem almaya zorlamıştır. Bu bağlamda 2008 yılında Başkan Bush’un istekleri doğrultusunda ABD’nin füzesavar savunma sistemlerine 12 Milyar Dolar harcaması öngörülmektedir. Bu rakam ABD’nin Soğuk Savaş döneminin her hangi bir yılında benzer sistemler için harcandığının üç mislidir. Yine bu doğrultuda ABD’nin füze savunma sistemleri için önümüzdeki 6 yıl içinde 60 Milyar Dolar gibi ciddi bir harcama yapacağı da tahmin edilmektedir ki bu olağanüstü bir harcamayı söz konusu etmektedir. Bu rakamın bu denli artış göstermesi hele ki Rusya gibi büyük bir gücün, Soğuk Savaş sonrası stratejik platformlarının bu kapsamda ABD’yi vurabilecek kapasitedeki kıtalararası balistik füzelerin önemli ölçüde azaltmasına karşın hedeflenmesi soru işaretlerini beraberinde getirmektedir. Bunun yanıtını Rusya’nın son aylardaki ABD’yi SS-27(Topol–M) füzeleri örneği yeni silahlarla adeta Soğuk Savaş günlerini anımsatırcasına tehdit etmeye başlamasında, Çin’in kıtalararası balistik füze envanterini arttırmasında, Kuzey Kore, Pakistan ve bilhassa İran’ın balistik füze programlarındaki gelişmelerde bulabiliriz. Aksi takdirde ABD’nin füzesavar sistemlerini geliştirmedeki ihtiraslı tutumunu açıklamak zorlaşır.

Bugün dünyada kendi uçak sanayilerini kuramayan ülkelerin füze sistemlerine yönelmeleri olgusunun boyutlarını değişik kıtalardaki 32 ülkenin balistik füze envanterlerinde ve bunların kendi milli üretim çalışmalarında aramak gerekir. Hiç şüphesiz bu ülkeler arasında şimdilik Çin, Fransa, Kuzey Kore, Rusya Hindistan, İsrail, Pakistan ve İngiltere nükleer silahlara sahiptir veya bunların nükleer silaha sahip oldukları düşünülmektedir. Bunlar arasında da şimdilik yalnız Rusya ve Çin’in, ABD’yi vurabilecek menzile sahip olsa da yakın gelecekte İran, Pakistan ve Kuzey Kore’nin de bu güce erişeceği tahmin edilmektedir. Bu ülkelerin ve özellikle Kuzey Kore ve Çin’in ellerindeki teknolojilerini hevesli ülkelere satma konusuna açık olabilecekleri de göz önüne alınırsa ABD’nin korkusunun nedenleri anlaşılır. Nitekim Başkan Bush’un 2000 yılındaki başkanlık kampanyasının ana konularının ve vaatlerinin başında balistik füze ve füze savunma sistemlerinin geliştirilmesi geliyordu. Bu nedenle de Bush yönetimi, 2002 yılında Rusya ile ABD’nin 1972’de imzalamış oldukları Füzesavar Sistemleri Anlaşması’ndan çekildi. Bunu izleyen yıllarda da ABD’nin geliştirmeyi düşündüğü sistem için Avrupa’da müttefikler aradığı ve son yıllarda Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne bu sistemleri yerleştirme konusunda çalışmalar yaptığı bilinmektedir. Hatta bu çalışmaların başka ülkelere de yayılması ve Türkiye’ye de bu kapsamda çok güçlü radar sistemleri yerleştirilmek istendiği doğrultusunda iddialar öne sürülmektedir.

Bush yönetiminin iddialı bir şekilde yürüttüğü füzesavar sistemleri çalışmalarının 7 değişik programda ele alındığı ve bunlar arasında iki de bunlara ilişkin uydu programlarının olduğu söylenmektedir. Ne var ki geçmişteki çeşitli denemelerde çok da başarılı olmayan programların bazılarının iptal edildiği veya yeniden düzenlendiği ve/veya tamamen baştan ele alındığı hususu çalışmaların çok boyutluluğunu göstermektedir. Ancak anlaşılan odur ki; ABD’nin şu anda özellikle ele aldığı husus, karşı konulacak düşman balistik füzelerini, ilk ateşlenme anından itibaren, yani olabildiğince çabuk yakalamak ve önlemektir. Yine başka önemli bir konu da birden çok hedefe yönelmiş çok başlıklı füzelere karşı korunmaktır. 1980’lerden bu yana ABD’nin çok önem verdiği bu programların özellikle Clinton döneminde örnek olarak havadan ateşlenen lazer sisteminde ciddi gecikmelere maruz kaldığı bilinmektedir. Ne var ki konuya silah üreticilerini de memnun edecek bir ciddiyetle yaklaşan Bush yönetimi, programlarının daha hızlı ele alınmasının yanı sıra bütün bunların tek çatı altında toplanıp tek elden yürütülmesi stratejisini de uygulamaya geçirmiş ve son aylarda konuyla ilgili yapılan tatbikat ve denemelerde önemli sonuçlara erişilmesini sağlamıştır.


ÜLKELER BAZINDA BALİSTİK FÜZE ENVANTERİ

(TABLO 1)

ÜLKELER Sistem Menzil / Taşıma Kapasitesi Kaynak Ülke
ÇİN M-7 (CSS-8) 150-230 km/190 kg Yerli Üretim
DF-3A (CSS-2) 2,800 km/2,150 kg Yerli /Rusya
DF-4 (CSS-3) 5,470+ km/2,200 kg Yerli Üretim
DF-5 (CSS-4, Mod 1) 12,000 km/3,200 kg Yerli Üretim
DF-5A (CSS-4, Mod 2) 13,000 km/3,200 kg Yerli Üretim
DF-11 (CSS-7) 300 km/500 kg Yerli Üretim
DF-15 (CSS-6) 600 km/500 kg Yerli Üretim
DF-21 (CSS-5, Mod 1) 2,500 km/600 kg Yerli Üretim
DF-21A (CSS-5, Mod 2) 1,770+ km/2,000 kg Yerli Üretim
DF-31 (CSS-9) 7,250+ km/700 kg Yerli Üretim
DF-31A 11,270+ km/800 kg Yerli Üretim
Julang 1 (SLBM) 1,700+ km/600 kg Yerli Üretim
Julang 2 (SLBM) 8,000 km/700 kg Yerli Üretim
Scud-B 300 km/1,000 kg USSR / Kuzey Kore
MISIR Project-T (Scud B) 450 km/985 kg Yerli / Kuzey Kore
Scud-C 550 km/600 kg Yerli / Kuzey Kore
M4A/B (SLBM) 6,000 km/1,200 kg Yerli Üretim
FRANSA M45 (SLBM) 6,000 km/1,000 kg Yerli Üretim
M51 (SLBM) 8,000 km/1380 kg Yerli Üretim
Prithvi-1 150 km/1,000 kg Yerli / USSR
HİNDİSTAN

Prithvi-2 250 km/500 kg Yerli / USSR
Prithvi-3 350 km/500-1,000 kg Yerli / USSR
Dhanush 250 km/500 kg Yerli Üretim
Sagarika (SLBM) 250-350 km/500 kg Yerli / Rusya
Agni-1 700 km/1,000 kg Yerli / US / Fransa
Agni-1 variant 1,000 km/1,000 kg Yerli / US / Fransa
Agni-2 2,000 km/1,000 kg Yerli Üretim
Agni-3 3,000 km/1,000? kg Yerli / Rusya
Surya 5,500+ km/2,000 kg Yerli
Lance 130 km/450 kg ABD
İSRAİL Jericho-1 500 km/750-1,000 kg Yerli / Fransa
Jericho-2 1,500 km/1,000 kg Yerli / Fransa
Jericho-3 3,000-6,500 km/1,000 kg Yerli Üretim
Tochka-U (SS-21) 120 km/480 kg USSR
KAZAKİSTAN Scud-B 300 km/1,000 kg USSR
Al Fatah 200 km/500 kg Yerli Üretim
LİBYA Scud-B 300 km/1,000 kg USSR
SS-21 variant 100-120 km/ ? kg Yerli / USSR
KUZEY KORE Scud-B 300 km/1,000 kg USSR / Mısır?
Scud-C variant 500 km/700 kg Yerli Üretim
No-Dong-1 1,300 km/700-1,000 kg Yerli Üretim
No-Dong-2 1,500 km/770 kg Yerli Üretim
Taepo Dong-1 2,000 km/1,000 kg Yerli Üretim
Taepo Dong-2 3,500-5,500 km/1,000 kg Yerli Üretim
SS-N-6 2,500-4,000? km/680 kg Yerli Üretim
Hatf-1 80-100 km/500 kg Yerli Üretim
PAKİSTAN Hatf-2 190 km/500 kg Yerli / Çin
Hatf-3 (Ghaznavi) 300 km/500 kg Yerli Üretim
Shaheen-1 750 km/500 kg Yerli / Çin
Ghauri-1 1,300 km/700 kg Yerli / Kuzey Kore
Ghauri-2 2,300 km/700 kg Yerli / Kuzey Kore
Shaheen-2 2,500 km/1,000 kg Yerli / Çin
Ghauri-3 3,000 km/? kg Yerli / Kuzey Kore
Scud-B (SS-1c Mod 1) 300 km/1,000 kg Yerli Üretim

RUSYA Scud-B (SS-1c Mod 2) 240 km/950 kg Yerli Üretim
SS-18 10,000 km/8,800 kg Yerli Üretim
SS-19 10,000 km/4,350 kg Yerli Üretim
SS-21 120 km/480 kg Yerli Üretim
SS-24 10,000 km/4,050 kg Yerli Üretim
SS-25 10,500 km/1,000 kg Yerli Üretim
SS-27 (Topol M)[ 10,500 km/1,000-1,200 kg Yerli Üretim
SS-26 (Iskander) 400 km/480 kg Yerli Üretim
SS-N-8 (SLBM) 8,000 km/1,100 kg Yerli Üretim
SS-N-18 (SLBM) 6,500-8,000 km/1,650 kg Yerli Üretim
SS-N-20 (SLBM) 8,300 km/2,550 kg Yerli Üretim
SS-N-23 (SLBM) 8,000 km/2,800 kg Yerli Üretim
RSM-56 (Bulava-30) 10,000 km/1,000-2,000 kg Yerli Üretim
Iskander-E 280 km/480 kg Yerli Üretim
Dong Feng-3 (CSS-2) 2,600 km/2,150 kg Çin
SUUDİ ARABİSTAN NHK-1 180 km/560 kg Yerli / ABD
GÜNEY KORE NHK-2 260-300 km/500 kg Yerli / ABD
ATACMS Block 1/A 300 km/560 kg ABD
SS-21 120 km/480 kg USSR
UKRAYNA Scud-B 300 km/1,000 kg USSR
D-5 Trident II (SLBM) 7,400 km/2,800 kg USA
İNGİLTERE ATACMS Block I 165 km/560 kg Yerli Üretim
ABD ATACMS Block IA 300 km/160 kg Yerli Üretim
ATACMS Block II 140 km/270 kg Yerli Üretim
Minuteman III 9,650-13,000 km/1,150 kg Yerli Üretim
D-5 Trident II (SLBM) 7,400+ km/2,800 kg Yerli Üretim

KOMŞULARIMIZIN BALİSTİK FÜZELERİ (TABLO 2)

Ülkeler Sistem Menzil / Taşıma Kapasitesi Kaynak Ülke
ERMENİSTAN Scud-B 300 km/1,000 kg Rusya
GÜRCİSTAN Scud B 300 km/1,000 kg USSR
YUNANİSTAN ATACMS (MGM-140) 165 km/560 kg ABD
İRAN Mushak-120 130 km/190 kg Yerli Üretim
Mushak-160 160 km/190 kg Yerli Üretim
Fateh-110 200 km/600 kg Yerli / Çin
Tondar-69 (CSS-8) 150 km/190 kg Çin
Scud-B 300 km/1,000 kg Yerli / Libya / Kuzey Kore
Scud-C 550 km/600 kg Yerli / Kuzey Kore
Shahab-3 1,300-2,000? km/750 kg Yerli / Kuzey Kore / Rusya
Shahab-3 /Ghadr? 1,800 km/750 kg Yerli / Kuzey Kore / Rusya
Shahab-4 2,000+ km/1,000 kg Yerli / Kuzey Kore / Rusya
SURİYE SS-21 120 km/480 kg USSR
Scud-B 300 km/1,000 kg Yerli / USSR
Scud-C 500 km/600-770 kg Yerli / Kuzey Kore
Scud-D 700 km/500 kg Yerli / Kuzey Kore


ÜLKELERİN STRATEJİK NÜKLEER GÜÇLERİ

Nisan 2008 itibariyle ABD’nin kıtalararası balistik füze sayısı 550, bunların taşıyabileceği nükleer başlık sayısı 1600, denizaltılardan atılabilecek füze sayısı 432, bunlara ait nükleer başlık sayısı 3216, bombardıman uçağı sayısı 243, bunların atılabilecek nükleer başlık sayısı ise 1098’dir. Buradan anlaşılacağı üzere ABD’nin elinde halen 5914 adet nükleer bomba bulunmaktadır. Buna karşı Ocak 2008 itibariyle Rusya Federasyonu’nun elinde 481 kıtalararası füze ile bunlarla atılabilecek 2027 nükleer başlık, 288 denizaltından atılabilecek balistik füze ile bunlarla sevk edilebilecek 1488 nükleer başlık, 79 bombardıman uçağı ve bunların atabileceği 632 nükleer bomba bulunmaktadır. Bu bağlamda Rusya Federasyonu’nun 4147 nükleer başlığa sahip olduğu ve ABD’nin güçlenen Rusya’ya karşı füzesavar sistemleri geliştirmek için çalışmasının (belki de) gerçek nedeni anlaşılabilir. ABD’nin bugün elindeki füzesavar savunma sistemleri Clinton yönetimince “Ulusal Balistik Füze Savunması” diye adlandırılan, yerde konuşlandırılan çok kademeli önleyici füze sistemidir. Bu sistem atmosfer dışında füzeden ayrılan vurucu aracın uzayda radar ve enfraruj sistemleri ile hedefi bulması ve fiziki olarak vurması şeklinde çalışır. Buradaki avlama yöntemi hedef füzenin yarı yolda, uçuş esnasında vurulmasıdır. Bu sistem çeşitli denemelerde kimi zaman başarılı kimi zaman da başarısız sonuçlar elde etmesi açısından hala üzerinde tereddütler ve sorunlar ihtiva etmektedir. Bu sistemin iyi bir şekilde işlemesinin erken uyarı radarlarına bağlı olduğu ve bu nedenle Orta Doğu, Avrupa, Alaska ve Grönland’da yeni ve etkin radar üslerinin kurulması gereğinin söz konusu olduğu yetkililerce ifade edilmektedir.

ABD’NİN STRATEJİK HAVA SAVUNMA SİSTEMLERİ

Aegis Balistik Füze Savunma Sistemi: Bu sistem deniz üzerinde gemilerde konuşlandırılır. Standard Füze 3 veya SM – 3 denilen savunma füze sistemine dayanır. 100 kadar ayrı hedefi aynı anda tespit ve izleme olanağına sahiptir. SM – 3 Füzesi 3 kademeli ve hedefi vurarak çalışan bir sistemdir. Ne var ki Stratejik Kıtalararası Füzeleri önlemede yavaş olduğuna dair şüpheler vardır. Bunu gidermek için düşman tarafından fırlatma safhasında tespite ağırlık verme yolunda Pentagonca kısa ve orta menzilli füzelere karşı da etkin olabilecek bir uygulamaya gidilmesi yolunda karara varılmıştır.

Havada Konuşlandırılmış Lazerli Savunma: Bu sistem buna göre uyarlanmış bir Boeing 747 uçağının kimyasal oksijen – iyodik lazer topuyla konuşlandırılmasına dayanır. Sistem başlangıçta savaş alanındaki kısa ve orta menzilli füzelere karşı düşünülmüş ise de stratejik kıtalararası füzelere karşı da kullanılabilmesi yönünde düşünceler oluşmuştur. Bu sistem menzilleri açısından bütün söz konusu füzelerin fırlatma safhasında etkisiz hale getirilmelerini öngörür. Pentagon’un bu sistemi 2008–210 yılları arasında hizmete sokacağı öngörülmektedir.

Terminal Yüksek İrtifa Alanı Savunması: Bu sistem atıştan sonra tek kademeli füzeden ayrılan bir vuruş aracıdır ve hedefi fiziki vuruşla imha eder. Füze taşıyıcı bir kamyondan ateşlenir. Kısa ve orta menzilli füzeleri seyirlerinin sonlarına doğru atmosfer içi veya dışı yakalar. 2008 yılı içinde hizmete girmesi planlanmıştır.
Patroit Geliştirilmiş İleri kapasite (PAC-3) sistemi: Hedefi seyyar bir fırlatıcıdan atılan tek parça ve fiziki vuruşla imha eden füzedir. Kısa ve orta menzilli füzeleri alçak irtifada nihai uçuş safhasında yakalar. % 90 başarı ortalamasına erişmiş ve halen kullanımda olan bir sistemdir.

Uzay izleme ve Gözlem Sistemi (Uzaya Konuşlu Düşük Enfraruj Sistemi): Temelde iki uydu ihtiva etse de 30 kadar uydunun bir takım olarak Amerikan Füzesavar Savunma Sistemine bilgi ve veri konusunda katkıda bulunması şeklinde tasarlanmıştır. 2011 yılından önce tam olarak kullanıma girmesi beklenmemektedir.
Uzay Konuşlu Yüksek Enfraruj Sistemi: Bu sistem jeosenkronize yörüngedeki dört uydu ve iki eliptik yörüngede bulunan uydu üzerindeki sensorlardan müteşekkildir. Ana amacı ateşlenen füzelerin etkin izlenmesini sağlayıp bildirmektir.

Kinetik Enerji Önleyicisi: Üç güçlü fırlatma sistemi ve bir imha edici araçtan müteşekkildir. Kıtalararası balistik füzeleri saniyede 6 km süratle çarpma gücüyle imhayı öngören bir sistemdir. Atılan düşman füzesini fırlatma anında yakalamayı hedefler. 2008 yılında denemelerine başlanacak bu sistemin kara, deniz ve uzaya konuşlandırılması tasarlanmaktadır.

TÜRKİYE AÇISINDAN GELİŞMELER

Komşularımızın Yunanistan hariç balistik füze geliştirmeye uçak alımlarından fazla önem verdikleri ve bir kısmının elinde KİS’ler bulunduğu veya bunların üzerinde modernizasyon çalışmaları yaptıkları bilinmektedir. (Bknz. Komşu ülkelerdeki Balistik Füze Envanteri: TABLO – 2)

Ülkemizin envanterinde mevcut roket ve balistik füze platformları ise;

- ATACMS sistemleri, (12 fırlatıcılı rampada 72 balistik füze olarak mevcuttur)
- Geliştirilen, TR-122 (Topçu roketleri), TOROS-230, TOROS-260, KASIRGA (WS-1), YILDIRIM (B-611) ve devamı olarak JAGUAR projesiyle geliştirilmekte olduğu söylenen Çin menşeli WS-1B benzeri platformlar şeklinde tanımlanabilir. Bunlar arasında:
TOROS-230A, 230 mm. çapında, 4,1 m. uzunluğunda, 326 kg. ağırlığında olup güdümsüz olarak 10-65 km. menzile ve 105 m.lik bir tahrip alanına sahiptir.
TOROS-260A ise 260 mm. çapında, 4,8 m. uzunluğunda, 483 kg. ağırlığında olup güdümsüz olarak 15-100 km. menzile ve 150 m.lik tahrip alanına sahiptir.

Bunların dışında ABD’den alınmış MLRS (Çok Namlulu Roketatar Sistemleri)’den acil durumlarda atılabilecek 227 mm.lik Türk roketlerinin ve yine tamamen milli, 227 mm.lik güdümlü MLRS projelerinin geliştirildiği de söylenmektedir. Ciddi bir hava gücü olan ülkemizin karadan karaya balistik füzeler konusunda başlattığı ümit veren çalışmalara göre karadan havaya savunma füzeleri edinme ve üretim konusundaki yavaşlılığı bir an önce halledilmesi gereken bir olgudur. Çünkü çevremizdeki ülkelerin ciddi füze envanterleri ve bunları kullanma konusundaki hevesleri bellidir. Türkiye’nin bu bakımdan elindeki kısa menzilli füze savunma sistemlerine ek olarak orta ve uzun menzilli füzesavar savunma sistemleri konusundaki ihalelerini de bir an önce sonuçlandırması kaçınılmazdır. Bu bağlamda edinilmesi planlanan orta menzilli Hawk savunma füzeleri ve 8 AN/MPQ Sentinel radarları ile yine 4 adet Uzun Menzilli Hava ve Füze Savunma platformları projelerinin Türkiye'nin hava savunma imkân ve kabiliyetlerine büyük katkıda bulunacağı açıksa da gönlümüzden geçen husus bu tür silahların milli kuruluşlarca, milli yazılım ve kabiliyetlerle donatılarak üretilmesidir.

 Değerli kandaşlarım, görüldüğü gibi dünyadaki hakim güçler ile komşularımız, kendi hakimiyetlerini sağlamlaştırmak, stratejik hedeflerine ulaşmak için silahlanmaya hız vermişlerdir. Düşmanlarımızın gücünü bilmek ve ona göre önlemler almakta bizim görevimizdir. Düşmanını tanımayan bir unsurun, onu yenmesi imkansızdır.

 Benim düşüncem Türkiye'nin de nükleer silah sahibi olmasıdır. Açlıktan ölen Pakistan, İneğe tapan Hindistan ve İranlı mollalların dahi nükleer silahları var. Türkiye'nin böylesine bir güce sahip olmasının hem dünya hemde bölge siyaseti açısından daha güçlü bir konuma geleceğine inanıyorum.

 Siz değerli andalarımın da bu hususlardaki görüşlerini de almak, bilmek isterim.

 Saygılar

 TTK



 

Çevrimdışı ÖzerBozkurt

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 74
Ynt: Dünya Stratejik Güçleri ve Gelişmeler
« Yanıtla #1 : 16 Haziran 2008 »
Nükleer silahlar kullanılmak için değil, caydırıcılık taşıması açısından sahip olunan silahlardır. Nükleer silahların olduğu ülkelere baktığımızda çoğunlukta komşularıyla çatışmada olan ülkeler olduğunu görürüz.
Türkiye'de de nükleer silah olduğuna hiç şüphe yok. ABD'nin soğuk savaş sırasında Kuzey Doğumuza konuşlandırdığı nükleer füzeleri geri almadığı biliniyor.
Ancak sebebini anlayamadığım bir durumdan dolayı bizim elimizde olan silahlar hakkında kimse konuşmuyor. Tıpkı ABD, Rusya, Çin gibi ülkelerin elinde olan silahlardan bahsedilmediği gibi.

Çevrimdışı Borokhul Noyan

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 224
Ynt: Dünya Stratejik Güçleri ve Gelişmeler
« Yanıtla #2 : 19 Haziran 2008 »
 Sizin haricinizde hiçbir Andamızın bu konu başlığına ilgi göstermemesine açıkçası üzüldüm.

 Amerika, Rusya, Çin'in nükleer silahlara sahip oldukları biliniyor. İlla deklare etmelerine gerek yok, Çin zaten açık açık Doğu Türkistan'da her gün nükleer denemelerde bulunuyor. Rusların nükleer denizaltıları Kuzey Buz Denizinde, Pasifik'te ve Baltık'ta geziyorlar. Karadeniz'de dahi vardır. Ayrıca Sovyetler'den kalma nükleer başlıklı füzelere sahipler, bunların bir kısmını modernize ettiler, bir kısmı hala saklanıyor. Diğerlerini de sanırım ne kadar uluslararası terörist varsa onlara satıp, paraları cebe indirdiler.

 Komşularımızla açıktan bir çatışmamız olmasada her zaman en kötü olasılıkları göz önüne almamız gereklidir. Neticede oldukça sevgi dolu, dost canlısı komşularımız var. Dolayısıyla onlar olmasa dahi sırf İran'a karşı caydırıcı bir unsur olarak; daha fazla nükleer güce sahip olmamız gerektiğini düşünüyorum(Elimizde var mı ? Bilmiyorum. Olsada yeterli olduğunu düşünmüyorum). 

 

Çevrimdışı SON ÇERİ

  • Türkçü-Turancı
  • ***
  • İleti: 88
Ynt: Dünya Stratejik Güçleri ve Gelişmeler
« Yanıtla #3 : 19 Haziran 2008 »
Başkalarının nükler silahı bizde olması,onu kullanabileceğimiz anlamına gelmez. Önemli olan bu teknolojiye sahip olmamız.Nükler güç en önemli caydırıcılık unsurudur.dolayısıyla israilde bu gücün olması, ve yakın gelecekte iranında bu güce ulaşması karşısında,Bizimde bu güçten mahrum kalmamız düşünülemez.  TTK.
GÖNLÜNDE AKAN YARALARIN KANINI DİNDİR YÜZDE YÜZ TÜRK OLDUĞUN GÜN CİHAN SENİNDİR

Çevrimdışı hun_333

  • Türkçü-Turancı
  • ***
  • İleti: 117
  • TÜRKsen öğün,değilsen itaat et!!!
Ynt: Dünya Stratejik Güçleri ve Gelişmeler
« Yanıtla #4 : 19 Haziran 2008 »
  Türkiye gibi stratejik konumu herkesin iştahını kabartan,4 bir yanı yamyamlarla dolu bir yerin,nükleer silah gibi caydırıcı bir güce sahip olması gerektiği kaçınılmaz bir gerçektir.Elimizde nükleer silah var mıdır,yok mudur bilmiyorum ama büyük bir olasılık ki bazı şeylere o kadar da hazırlıksız değiliz...
   Birde şu osminyum,toryum ve bor konuları var ki onları kullanamama acizliğimiz en derin üzüntülerden birisidir...
"Türk, bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler."

Adalet Bakanı MAHMUT ESAT BOZKURT   

Tarih: 19 Eylül 1930

http://turkcutoplum.azbuz.com

Çevrimdışı motun yabgu

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1566
Ynt: Dünya Stratejik Güçleri ve Gelişmeler
« Yanıtla #5 : 19 Haziran 2008 »
Bir iki defa basinda okumustum,85 adet nükleer silahimiz oldugu,50 tanesinin bizim kontrolümüzde,geri kalaninin abd´nin kontrolünde oldugu yaziyordu.Tabii bunlarin ne kadar yanlis veya dogru oldugunu bilemeyiz.T.T.K.
ÜZE TENGRI TEMÜR CIDA OKLAR BIRLE BIR BULUT

  BASBUGUMUZ TANRIKUTTUR TANRIKUTTUR

                       TANRIKUT.

ilteris7

  • Ziyaretçi
Ynt: Dünya Stratejik Güçleri ve Gelişmeler
« Yanıtla #6 : 19 Haziran 2008 »
 Ayrıca Sovyet'lerin parçalanmasından sonra bir miktar nükleer silahta Kazakistan'da kalmıştır. Yani Türk Cumhuriyetleri içerisinde resmi olarak nükleer silaha sahip yegane ülke Kazakistan'dır.

 Birde işe Uluslararası Siyaset açısından bakarsak, Türkiye'ye yakın ve müttefik bir ülke olan Pakistan'ın da Nükleer silah sahibi olmasıda bizim ayrıca bir avantajımızdır. Pakistan'da Perviz Müşerref yönetimde olduğu sürece, İran'ın nükleer tehdidi dengelenecektir, kanaatindeyim.

 TTK

 
 

Çevrimdışı hun_333

  • Türkçü-Turancı
  • ***
  • İleti: 117
  • TÜRKsen öğün,değilsen itaat et!!!
Ynt: Dünya Stratejik Güçleri ve Gelişmeler
« Yanıtla #7 : 19 Haziran 2008 »
Ayrıca Sovyet'lerin parçalanmasından sonra bir miktar nükleer silahta Kazakistan'da kalmıştır. Yani Türk Cumhuriyetleri içerisinde resmi olarak nükleer silaha sahip yegane ülke Kazakistan'dır.

 Birde işe Uluslararası Siyaset açısından bakarsak, Türkiye'ye yakın ve müttefik bir ülke olan Pakistan'ın da Nükleer silah sahibi olmasıda bizim ayrıca bir avantajımızdır. Pakistan'da Perviz Müşerref yönetimde olduğu sürece, İran'ın nükleer tehdidi dengelenecektir, kanaatindeyim.

 TTK

 
 


 Ben Kazakistan'daki nükleer başlıkların  rusyaya gönderildiğini hatırlıyor gibiyim ancak emin değilim.Araştırmak gerek...

Örütbağdan bulbilğim kadarıyla;

-Semey nükleer deneme alanının kapatılması ile ilgili tarihi bir adım atıldı. Dünya tarihinde ilk defa bir ülke gönüllü olarak kendi nükleer silah deposundan vazgeçmiştir. Kazakistan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin nükleer güce sahip üyeleri - Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin tarafından tam güvenlik garanti elde etmiştir. 8 Eylül 2006 da imzalanan Orta Asya'da Nükleer Silahtan Arındırılmış Saha Anlaşması, bölge için daha büyük bir güvenlik sağlayacaktır.

 http://www.guzelkazakistan.com/?go=tarihivesiyasi


-Geçmişte nükleer silaha sahip olan ülkeler

Cezayir, Arjantin, Belarus, Brezilya, Kazakistan, Irak, Libya, Romanya, Güney Afrika, Ukrayna.

1993 yılında Güney Afrika, nükleer silahlarını söken ilk ülke oldu.

Sovyetler Birliği'nin çökmesinin ardından 1995 yılında, Belarus, Kazakistan ve Ukrayna, uluslararası anlaşmayı imzalayarak, topraklarındaki bütün nükleer silahları Rusya'ya iade ettiler.

Cezayir, Arjantin ve Brezilya nükleer programlarını terkederken, Romanya'nın nükleer silah geliştirme planı, Nikolay Çavuşesku rejiminin çökmesiyle sona erdi.

Irak'ın 1970'te başlayan nükleer programı, sırasıyla İsrail'in 1981 yılında düzenlediği hava saldırısı, 1991 Körfez Savaşı ve yaptırımlarda darbeler aldı.

Libya, kendi bombasını üretmek üzere gerekli malzemeyi edinmek yerine Çin'den nükleer bomba alma girişiminde bulundu, ama 1999 yılında, Afrika'nın nükleer silahlardan arındırılmasını öngören Pelindaba Anlaşmasını imzaladı.

http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2005/05/050502_nuclear_powers.shtml#past_nuke




"Türk, bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler."

Adalet Bakanı MAHMUT ESAT BOZKURT   

Tarih: 19 Eylül 1930

http://turkcutoplum.azbuz.com

ilteris7

  • Ziyaretçi
Ynt: Dünya Stratejik Güçleri ve Gelişmeler
« Yanıtla #8 : 19 Haziran 2008 »
 Hun333 Anda,

 Bilgilendirdiğiniz için sağolun.

 TTK

ilteris9

  • Ziyaretçi
Ynt: Dünya Stratejik Güçleri ve Gelişmeler
« Yanıtla #9 : 21 Haziran 2008 »
Kazakların nükleer silahı olsa ne olur, olmasa ne olur?