Böyle bir yerin var olması güzel.
Elbetteki güzel ama, sırf ambalajdan ibaret kalıyor ve içi boş ve alakasız işlerin yürtüldüğü bir yerse varsın olmasın. Böyle olcaksa, olmaması daha makbul.
Şuan gümüşhana üniversitesinde okumaktayım, bizzat gidip gördüm, durum içler acısı.
Adı kültür evi fakat ; ne kadar boş iş var ise hepsi orada yapılıyor ve kitaplar sadece raflarda süs olarak kalıyor !
Evet üst katta horon tepiliyor, hemen yan oda da okey taşları dönüyor.
Gerçekten çok üzücü ve bir o kadar da utanç verici bir durum.
Bu mekanın, adını verdikleri Atsız'ın, kişilik ve düşüncesine uygun hale getirilmesi için gerekli her girişimi yapmak bütün Türkçülerin üzerine borçtur.
Yazık vallahi! Kızılay'da kızıl uşak nazım hikmet kültür ve sanat evini gelip geçtikçe görüyor bir de Atsız adına açılan yerin lakaytliğine bakıp kahroluyorum.
Kimse kusura bakmasın ama sabahtan akşama sanal ortamlarada mangalda kül bırakmayan, gündelik olarak beş kere milliyetçi Türkiyeyi, iki kere Türk Birliğini ve en az bir kere de Turan'ı kuran kalvyesi işlek kişilerin gerçekliğine ve hatta samimiyetine inanamıyorum.
Şöyle her Allah'ın günü binlerce protosto postası, fax'ı ve telefonu gönderilsinde bakalım düzeliyor mu düzelmiyor mu görelim?
Ne yazık ki bizim camia lafa gelince "mangalda kül bırakmıyor" ama iş icraata gelince kimsenin kılını kıpırdattığı yok! Onun içinde "lafla peynir gemisi yürümez" atasözünün muhatabı olmaktan kendimizi kurtaramıyoruz.
Sahi lafla peynir gemisi bile yürümüyorsa, sanal laflarla Türklük nasıl kurtulur, Türk Birliği ve Turan nasıl kurulur?
TTKvY