Sonuç ve Genel Değerlendirme
İran’ın yakın tarihindeki en büyük tehdit algılamalarından biri olan SSCB’nin ortadan kalkmasıyla birlikte, Ruslar ile karasal temas kalmamıştır. SSCB’nin çöküşü aynı zamanda komünizmi ideolojik tehdit olmaktan da çıkarmıştır. Kafkasya ve Orta Asya’da ortaya çıkan yeni devletler, İran’ın önündeki potansiyel nüfuz alanı olarak belirmiştir. Halihazırda İran bu bölgenin büyük kısmını kendi tarihinin ve “kültür havzasının” içinde görmekteydi. Ayrıca bazı İranlı yetkililer Orta Asya ve Kafkasya cumhuriyetlerindeki gelişmeleri dinsel bir perspektiften ele almayı tercih etmişti. Ancak şurası kesindir ki, bu ülkelerle sağlanacak ekonomik ilişkiler İran için büyük bir fırsat alanı olabilirdi. İran bu ülkelerin enerji ve diğer zenginliklerini dünya piyasasına sunmak suretiyle[12] kendisini yeniden uluslararası sisteme entegre edebilirdi.
SSCB’nin dağılması Tahran için bir dizi de tehdit doğurmuştur. Soğuk Savaş’ın bitmesi uluslararası sistemde İran’ın Batı nezdindeki stratejik önemini azaltmıştır. Aynı dönemde Rusların dengeleyici rolünün büyük ölçüde sona ermesi, ABD’nin Basra Körfezi’nde güçlenmesine neden olmuştur. Bölgede Türk cumhuriyetlerinin ortaya çıkması ise, İran’ın güvenlik dengelerini bozmuştur. Orta Asya ve Kafkasya cumhuriyetlerinde çoğunlukla Türklerin yaşaması, İran siyasal literatüründe “Türk Cephesi” kavramını ortaya çıkarmıştır. Kendi sınırları içinde önemli oranda Türk’ü barındıran İran, söz konusu durumu potansiyel bir tehdit olarak algılamaya başlamıştır. Bu doğrultuda özellikle Azerbaycan, İran’ın tehdit algılamasının merkezine oturmuştur.
İran, Dağlık Karabağ sorununu temel alarak bölgedeki dinsel ve etnik farklıkları potansiyel bir istikrarsızlık alanı olarak görmektedir. Kafkasya’daki her türlü sıcak çatışma ve kontrolsüz istikrarsızlığın kendi milli güvenliğini tehdit ettiğini düşünmekte, bu çerçevede her türlü çatışmaya karşı çıkmaktadır.
İran’ın Kafkasya ile ilgili diğer önemli problemi, ABD ile ilişkilerindeki sorun nedeniyle bölgedeki nüfuzunun sınırlanmasıdır. Diğer taraftan Tahran yönetimi ABD’nin Kafkasya ve Orta Asya’ya nüfuzundan tedirginlik duymaktadır. İran, Türkiye’nin bölgedeki nüfuzunu da ABD politikaları çerçevesinde değerlendirmektedir.
İran’ın bölgedeki tehdit algılaması ve uluslararası sistemdeki yeri, Rusya merkezli bir dış politika geliştirmesini zorunlu kılmıştır. Bu doğrultuda, Rusya’nın sınırlarını korumak ve onu Bağımsız Devletler Topluluğu içinde güçlü kılma çabasına girmiştir. “Türk Cephesi”ni potansiyel tehdit olarak gören İran, her tür Türkçü harekete karşı çıkmakta ve bu bağlamda Türkiye’nin etkinliğini azaltmaya çalışmaktadır. Ayrıca, bölgedeki istikrarsızlık nedeni olan aşırı milliyetçi ve dinsel hareketlere de karşı çıkan İran, Kafkasya üzerinden uluslararası sisteme entegre olma ve Hazar havzasında daha fazla etkili olma çabasındadır.
[1] Çingiz Pehlivan, “Milliyet, Mezheb ve Ayendeye Temeddon-e İrani”, İran –e Ferda, No.3, 1371, Tahran, s.16
[2] Cehangir Keremi, “Bazi Bozorg-e Cedid Der Gefgaz ve Peyamedhay-e Emniyeti An Beray-e Ayende-ye İran”, Meceleye-e Siyaset-e Defayi, Cilt 8, No.1-2, 1378, Tahran, s.12
[3] Cehangir Keremi, “Bazi Bozorg-e..., s.13
[4] Meksud Rencber, Molahezat Emniyeti Der Siyaset-e Hareci Cumhuri-e İslami, Tahran, Mutaleat-e Rahbordi, 1378, s.212
[5] Cehangir Keremi, “Bazi Bozorg-e..., s.13
[6] Edmond Herzik, İran ve Hoze Cenubi-e Şorevi-e Sabeg,Tahran, Merkez, 1375, s.46
[7] Güney Azerbaycan kavramı siyasi bir anlam çağrıştırsa da, bu yazıda İran'da yaşayan Azerbaycanlıların durumunu en iyi şekilde ifade ettiği için kullanılması uygun görülmüştür. İran'ın kuzey ve kuzey batısında yerleşen Azerbaycan Türkleri için sadece "Azerbaycan" kavramı kullanıldığında Azerbaycan Cumhuriyeti anlaşılmaktadır. Bu olguyu ifade etmek için İran Azerbaycan'ı sözü ise yeterli değildir. Çünkü bugün İran'da Azerbaycan ismi ile iki il vardır ve İran Azerbaycan'ı sözcüğü bu iki ile işaret etmektedir. Oysa Azerbaycanlılar sekiz ile dağılmışlardır. Güney Azerbaycan kavramı işte bu kapsama-dışlama sorununu aşmak için kullanılmıştır. Bu kavram Azerbaycan Cumhuriyeti’ni dışarıda tutmakla birlikte İran'da yaşayan bütün Azerbaycan Türklerini kapsamaktadır
[8] Ermenistan-Azerbaycan çatışması sürdüğü dönemde Güney Azerbaycanlılar İran’ın genelinde gösteriler, mitingler ve oturumlar düzenleyerek; bildiriler yayımlayarak ve duvarlara sloganlar yazarak protestolarını gerçekleştirmişlerdi. 1992 ilkbaharında Tebriz kentinde öğrenciler Ermenistan’a karşı bir gösteri düzenlediler. Bu gösteride “Ermenistan’a ölüm” ve Ermenistan’ın en yakın destekçisi olarak değerlendirdikleri Fransa’ya ilişkin olarak “Fransa’ya ölüm” sloganları atıldı. Bu gösterinin ardından Tahran’da iki protesto daha gerçekleşti. Bu konu ile ilgili bilgi İran Dışişleri Bakanlığı’nın yayımlarında da mevcuttur. Daha fazla bilgi için bakınız, Seyid Ata Tegevi Esl, Jeopolitik Cedide İran, Yayınevi bilinmiyor, Tahran, 1379, ss.159-160-161
[9] İran’da yayımlanan kitap ve bildirilerde Karabağ Azerbaycan toprağı içinde yer almaktadır. Bkz. Behnaz Esedi Kiya, Azerbaycan, Tahran, İran Dış İşleri Bakanlığı,1374 , s.128
[10] Esedi Kiya, Azerbaycan, s.128
[11] Cumhuriye-İslami, 28 Haziran 1993
[12] Meksud Rencber, Molahezat Emniyeti... , s.212