Gönderen Konu: TUĞRUL BEY  (Okunma sayısı 3453 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı OnTurk209

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 138
  • Ayak bastığmız en küçük taş parçasına kadar...
TUĞRUL BEY
« : 22 Haziran 2011 »
Tuğrul Bey Selçuklu Devletinin kurucusu. Oğuzların Kınık boyundan Selçuk Beyin torunudur. Babasının adı Mikail’dir. Muhtemelen 993 yılında doğdu. Babası Mikail, gaza akınında şehit düşünce, dedesi Selçuk’un yanında büyüdü. Çocukluğu Cend’de geçti. Büyük bir atina ile yetiştirildi. Ailesinden dana ve milla terbiye alıp, mükemmel silah kullanmasını öğrendi.

Selçuk Beyin vefatıyla amcası Arslan Yabgu’nun Selçuklu ailesinin reisliğini almasına, kardeşi Çağrı Bey ile itiraz etmedi. Ancak dedelerinin vefatından sonra iki kardeş Cend şehrini terk ederek batıya göç ettiler. Burada Maveraünnehr hükümdarı İlek Nasr’ın kendilerine karşı düşmanca siyaseti üzerine Çağrı Bey ile Karahanlı hükümdarı Buğra Hanın ülkesine gittiler. Tuğrul Bey, Karahanlılar ülkesinde haps edildiyse de, Çağrı Bey, Buğra Han ordusunu yenip pekçok esir aldı. Alınan esirler karşılığı Tuğrul Bey serbest bırakıldı. Tekrar Maveraünnehr’e döndüler. Buhara hakimi Karahanlı Ali Tegin’in aleyhlerine faaliyeti ve yeni durum üzerine Tuğrul Bey çöle çekildi. Çağrı Bey de yeni vatan keşfi için Rum Gazasına çıktı. İki kardeş, Rum Gazasından alınan ganametlerle çok zenginleştiler.

Arslan Yabgu, 1205’te Gaznelilerce esir alınıp, Hindistan’da haps edilince, iki kardeş ortak iktidar sistemiyle Selçuklu ailesinin lideri oldu. Liderliği Karahanlı Ali Tegin tarafından şüpheyle karşılanınca, ikili liderlik sistemi yerine amcaları Musa’yı Yabgu yapıp, üçlü iktidar sistemine geçtiler. 1034 sonbaharında, Gaznelilerin müttefiki Oğuzlardan Şah Melik, Selçuklulara ani bir baskın yapınca, zayıfladılarsa da, tekrar toplandılar. On bin kişilik kuvvet toplayarak Gaznelilere ait Horasan’a girdiler. Gazneli Mes’ûd’un ordusunu 20 Haziran 1035’te Mesa’da yendiler. Gaznelilerle antlaşma yapıp; Nesa, Ferave ve Dihistan’ı aldılar. Ayrıca TuğrulBeye GazneliMes’ûd tarafından hakimiyet alametlerinden olan hil’at, at, menşur ve sancak gönderildi. Tuğrul Bey antlaşmayla Nesa’da Gaznelilere tabi federal bir devlet kurmuş olmasına rağmen, resma alanı yoktur.

Tuğrul Bey ve diğer Selçuklu hanedan mensupları toprak sahibi olunca, Oğuz boyları ve kabile reisleri yanlarına akın edip, toplandılar. Tuğrul Bey , çok güçlenip, bölgenin nüfûsu artınca; Gazneli Mes’ûd’a önceki üç şehrin dar geldiğini bildirip, 1037’de Merv, Serahs ve Baverd’iyi de istedi. Bu şehirlere karşılık da Gaznelilerin maaşlı askeri olma ve Horasan’daki asayişi temin etme taahhütünde bulundular. Teklifleri oyalamaya alınınca, Tuğrul Bey küçük gruplar halinde akın harekatı yaptırdı. Çağrı Beyin idare ettiği akınlarda Selçuklular Cüzcan, Talekan ve Faryab’dan Rey’e kadar harekatta bulundular. Selçuklu akınlarını durdurmak için Gazneli Mes’ûd’un gönderdiği ordu Serahs yakınında 1038 Haziranında yenildi. Zafer sonrasında toplanan kurultayda Tuğrul Bey , hükümdar alan edildi. Bu kurultay kararı ve 1038 tarihi Selçuklu Devletinin kuruluşu olarak kabul edilir.

Tuğrul Bey Nişapur’da kalıp, Çağrı Bey Merv’de melikler meliki olarak, askera harekatları idare ederek ordu kumandanlığı yaptı. Tuğrul Beyin Nişapur’da istiklalini alan etmesi, Gazne’de hoş karşılanmadı. Çağrı Bey , 1039 yılında Gaznelilerle iki kere muharebe yapıp, yenildi. Tuğrul Bey ve diğer Selçuklu hanedanları, Gazneli Mes’ûd’un düzenli ordusuna karşı gerilla harpleri yapıp, onları yıprattılar. Gazneli Mes’ûd, antlaşma istedi. Tuğrul Bey , Gaznelilerin türlü metodlarla Selçukluları Horasan’dan çıkarabileceklerini tahmin ederek, zaman kazanmak ve hazırlıkları tamamlamak için çöle çekildi. Sultan Gazneli Mes’ûd’un 1040 Baharındaki Tûs ve Serahs istikametindeki harekatı üzerine Selçuklular, Tuğrul Beye başvurup, harekete geçmesini istediler.

Tuğrul Bey , 1040 Mayısında çölden çıkıp, Serhas’ta Gazneli ordusuyla karşılaştı. Gazneliler ot ve yiyecek sıkıntısı çektiğinden Merv’e hareket edince, Tuğrul Beyin kumandasındaki Selçuklular, sağdan ve soldan taarruzla Gaznelileri taciz ettiler. Dandanakan Kalesi önünde yapılan asıl muharebede Gazneliler bozuldular. 23 Mayıs 1040 tarihinde kazanılan Dandanakan Zaferiyle, Tuğrul Bey tekrar tahta oturdu. Tuğrul Bey zafer sonrasında ele geçen ganimetle zenginleşip, kumandanlara pekçok ihsanlarda bulundu. Kurultay toplandı. Kurultayda devletin temel stratejisi tespit edilip, planlar yapıldı. Bağdat’taki Abbasa Halifeliğine bağlılık ve hürmet ifade eden mektup gönderildi.

Çağrı Beyin 1060’ta vefatına kadar ortak iktidar sistemine göre hareket edilmesine rağmen, devleti temsil yetkisi Tuğrul Beye aitti. Tuğrul Bey hükümdarlığını ve Selçukluları madda güçlerle kuvvetlendirdiği gibi maneva olarak da Halafe, alim ve tasavvuf ehlinden destek alıyordu. Tebaasının refah seviyesini yükseltip, orduyu askera sisteme göre teşkilatlandırıyordu. 1040 Dandanakan Zaferi ve 1043’te devlet merkezini Rey’e taşıması sebebiyle Bağdat’taki Abbasi Halafesi El-Kaim’e tekrar bağlılığını arz etti. Tuğrul Beyin Abbasa Halafesiyle münasebeti Sünna İslam dünyasında büyük atibar kazanmasına sebep oldu. Halafe El-Kaim, Tuğrul Beyin yanına; büyük İslam alimlerinden olup, sosyal ve devlet idaresi hakkında Ahkam-üs-Sultaniye isimli eserin sahibi olan Maverda’yi gönderdi. Tuğrul Bey , ülkesinde hutbeyi Abbasa Halafesi adına okuttu; halafenin zalim Büveyhaler ve asalere karşı yardım talebini kabul etti. Halafeye bildirdiği arz; samimiyetinin ve temiz itikadının ifadesi olup, şunları ihtiva ediyordu: Halafeye hizmet etmek şerefine kavuşmak, Mekke’de Hac yapmak ve Hac yollarını Bedevalerin taarruzundan korumak, Suriye ve Mısır’da Fatimalerle harp etmektir. 1055’te Bağdat’a gelip, hutbede adı okundu.

Selçuklu Hanedanı ile Abbasaler arasında evlenmeler münasebetiyle akrabalık kuruldu. Halafe, Çağrı Beyin kızı Hatice Arslan Hatun ile 1056’da evlendi. Tuğrul Bey de Halafe’nin kızı ile 1062’de muhteşem bir düğün merasimiyle evlendi. Bağdat’tayken zalim Büveyhaler ve sapık Fatimalere karşı mücadele edip, Musul ve bölgede Selçuklu hakimiyetini tesis etti. Büveyhli hükümdarını öldürerek, Bağdat ve sünna alemini katliam ve tahripten korudu. Selçukluların batısındaki Bizans ülkelerine fetih harekatı ve akınlarında bulundu. Erzurum Hasankale’ye gelip, Malazgirt’i fethetmek istediyse de kışın yaklaşması üzerine, baharda gelmek üzere kuşatmayı kaldırdı. Tuğrul Bey , hakimiyet ve tahrik sebebiyle kendine asa olan üvey kardeşi İbrahim Yınal’ın isyanını 1058’de bastırıp, onu cezalandırdı.

Tuğrul Bey , devamlı mücadeleyle geçen uzun yıllar sonunda çok büyük işler başardı. Dünyanın en büyük devletlerinden birini kurup, Türk İslam alemine çok hizmeti geçti. Maveraünnehr’den Anadolu’ya, Irak’tan Âzerbaycan ve Kafkasya’ya kadar olan ülkede huzur ve emniyet tesis etti. Yirmi sekiz ülkeye kendi hakimiyetini kabul ettirdi. Ziraa, ticara faaliyet neticesinde iktisada hayat gelişip, refah seviyesi yükseltildi. Bizans akınlarında çok ganimet alınıp, büyük gelir elde edildi. Devlet teşkilatı muazzam şekilde tesis edilip, kuvvetli temeller üzerine oturtuldu. Selçuklu Devlet Teşkilatı, devrinde ve sonra kurulan Türk ve İslam devletlerine nümûne oldu. Tuğrul Bey , yirmi beş yıl adalet, ihsan ve gazalarla geçen hükümdarlıktan sonra, hastalandı. Yetmiş yaşlarında Rey yakınlarındaki yazlığında 5 Eylül 1063 tarihinde vefat etti.

Tuğrul Beyden sonra Selçuklu tahtına yeğeni Alparslan geçti. Tuğrul Bey adil, vakur, cömert, samimi, iyi ve yumuşak huylu bir şahsiyetti. Halkı tarafından sevilen bir hükümdar ve ordusunca tam bağlanılan kuvvetli bir kumandandı. “Kendime bir saray yapıp da yanında bir cami inşa etmezsem, Allahü tealadan utanırım.” sözü Tuğrul Beyin dana duygularını çok güzel ifade etmektedir. Kaynak: Rehber ansiklopedisi
Ek bilgi
Büyük Selçuklu Devleti'nin Kurucusu. Muhtemelen 993 senesinde doğdu. Babası Mikail' in bir gaza akınında şehid düşmesi üzerine kardeşi Çağrı bey' le beraber, dedesi Selçuk Bey tarafından yetiştirildi. Dini ve milli terbiyenin yanında mükemmel silah kullanmasını öğrendi.

Selçuk Bey'in vefatı (1000 veya 1007) ve daha sonra amcası Arslan Bey'in Gazneli Mahmud tarafından esir edilmesi (1025) üzerine Tuğrul bey, selçuklu hanedanının başına geçti. Çağrı Bey' le birlikte iç ve dış hasımlarına karşı verdiği büyük mücadelelerden sonra, Nişabur şehrini devlet merkezi yapan Tuğrul Bey, ilk defa burada Es-sultan-ül Muazzam ünvanı ile namına hutbe okuttu (1038). 23 Mayıs 1040' da Gaznalilere karşı kazandığı Dandanakan zaferi ile devletinin temellerini sağlamlaştırdı. Tuğrul bey, bu büyük zaferden sonra, Bağdad' daki Abbasi halifesine bağlılık ve hurmet ifade eden mektubunu gönderdi ve devlet merkezini Rey şehrine taşıdı (1043).

Tuğrul Bey'in Abbasi halifesine bağlılığını bildirmesi, müslümanlar arasında büyük itibar kazanmasına sebep oldu. Halife, Tuğrul Bey'in büyük İslam alimlerinden Maverdi' yi gönderdi. Hutbeyi Abbasi halifesi adına okutan Tuğrul Bey, halifenin bozuk itikad sahibi Büveyhilere karşı yardım talebini de kabul etti. Tuğrul bey bundan sonra Selçuklu ordularını hıristiyanların ve sapık bir kolun mensupları olan Büveyhilerin üzerine gönderdi. Abbasi halifelerini Büveyhilerin vasiyetinden kurtarmayı hedefledi.

Kardeşleri Çağrı Bey, İbrahim Yınal ve amcasının oğlu Kutalmış' ın komutasındaki Selçuklu orduları, Batı' ya doğru hızla yayıldılar. Azerbaycan, Irak-ı Arab ve Irak-ı Acem Selçuklu topraklarına katıldı. 1053' te bizzat Bizans seferine çıkan Tuğrul Bey, Gürcistan' a kadar ilerledi ve pek çok ganimetle geri döndü.

Tuğrul Bey 1055' de, hac yollarını Bedevilerin akınlarından korumak, Suriye ve Mısır' da Fatimilere karşı savaşmak üzere Bağdad' a geldi. Büveyhiler ve Fatimilere karşı mücadele ederek bölgede Selçuklu hakimiyetini tesis etti. Bağdad ve Sünni alemini katliam ve tahripten korudu.

Tuğrul Bey'in Hilafet merkezine girip Büveyhileri temizlemesinden sonra Halife kendisine tac giydirme ve kılıç kuşanma merasimi yaptı. Onu "Dünya Sultanı" ilan etti, Rükneddin (Dinin temeli) ve Kasım emir ül-Mü'minin (Halifenin ortağı) ünvanlarını verdi. Böylece Selçuklular İslam halifeliğini, Abasiler elinde himayelerine almış ve dokuz asırlık Türk-İslam saltanatı başlamış oldu.

Tuğrul Bey , yirmi beş sene adalet, ihsan ve gazalrla geçen bir hükümdarlıktan sonra hastalandı. 5 Eylül 1063 senesinde Rey şehri yakınlarında yetmiş yaşlarında iken vefat etti. Rey' deki türbesine defnediledi.

Tuğrul Bey, devamlı mücadele ile geçen uzun yıllar sonunda büyük işler başardı. Dünyanın en büyük devletlerinden birini kurup, Türk-İslam alemine çok hizmet etti. Maveraünnehr' den Anadolu' ya, Irak' dan Azerbaycan ve Kafkasya' ya kadar olan ülkede huzur ve emniyeti tesis etti ve pek çok ülkeye hakimiyetine kabul ettirdi. Zirai ve ticari faaliyeti neticesinde iktisadi hayat gelişip, refah seviyesi yükseldi. Muazzam bir şekilde tesis edilen devlet teşkilatı, kuvvetli temeller üzerine oturtuldu. Bu teşkilat, devrinde ve sonra kurulan Türk-İslam devletlerine nümune oldu.

"Kendime bir saray yapıp da yanında bir cami inşa etmezsem, Allahü tealadan utanırım" sözü Tuğrul Bey'in dünü duygularını çok güzel ifade etmektedir. Tuğrul Bey, adil, vakur, cömert, cesur, samimi, iyi ve yumuşak huylu bir hükümdar idi. Sarayın kapısına ümid ile gelen hiç kimse boş dönmezdi. Beş vakit namazını cemaatle kılmağa itina gösterir ve haftanın iki gününü oruç tutmakla geçirirdi. Bağdad' da yaptırdığı sarayının yanına cami, medrese ve hamam da yaptırmıştır. Bütün bu özellikleri ile Tuğrul Bey, halkın ve ordusunun sevdiği ve tam bağlı bulunduğu bir hükümdardı..
GEÇMİŞLERİN GECESİNDEN IŞIK ALIRIZ...