-II-
Doğum yeri Türkmen yurdu,
Türeyeli, bilmem geçti kaç asır.
Atası atamızdır,
Ölümü gönlümüzde sır.
Köroğlu şiirdir Köroğlu destan,
Köroğlu âşıktır Köroğlu bir han,
Köroğlu kahraman Köroğlu ozan,
Bir eli al kandır bir eli sevda.
Sarı telle Türk yurdunu dinleten,
Bir narada meydanları inleten,
Şalvarı sırmalı gömleği keten,
Bir eli kalkandır bir eli sevda.
Kutsaldır toprağı kutsaldır yurdu,
Kırat köpüğünde dağların kurdu,
Misri kılınç ile güçlü bir ordu,
Bir eli volkandır bir eli sevda.
Köroğlu’nun hayatı
Bölgeden bölgeye, ilden ile
Farklı renk, aynı destan ile
Özdeşleşir…
Destansız Köroğlu olmaz,
Süregelir dilden dile.
Köroğlu Destanı yiğitliğin Türkçesi,
Aşkın yudum yudum badesi;
Türk dünyasının ortak kültürü,
Devredilmez abidesi.
Bu destan ki:
Türk kültür coğrafyasının
Uçsuz bucaksız ufuklarında at koşturan,
Bir halk kahramanının destanıdır.
Bu destan ki;
Türk’ün ayak bastığı her yerde,
Hatta hatta
Gürcistan’da Ermenistan’da Rusya’da…
Söylenip dillenir.
Azerbaycan’da Çenlibel’i,
Türkmenistan’da Balkan dağlarına çekilip
Çandıbil’i yurt edinir.
Anadolu’da Bolu dağlarına yaslanıp
Çamlıbel’e taht kurar.
Çenlibel’de bir mecliste,
Har görünür Telli Nigar.
Açar derdini aheste,
Gam bürünür Telli Nigar:
‘‘Qem-qüssem başımdan aşıb
Men tek derde dalan yoxdu
Ah çekmekden bağrım bişib
Birce yada salan yoxdu
Nece baxım ev eşiye
Yaralı könlüm üşüye
Toz bürümüş boş beşiye
Şirin layla çalan yoxdu
Çenlibelde qar görünür
Güller mene xar görünür
Günüm ahu zar görünür
Bir qaydıma qalan yoxdu
Tutun meclisde yasımı
Geymişem qem libasımı
Bu felekten qisasımı
Ne zamandı alan yoxdu
Sene deyim er Koroğlu
Kesirsen dağlardan yolu
Bir çare söyle ne olu
Derde çara qılan yoxdu
Dediler sana düzüler
Elim elinden üzüler
Bağman ölse bağ pozular
Men tek gülü solan yoxdu
Çenlibeli güller bezer
Güller saralsa kim üzer
Her quş balasıynan gezer
Niye senin balan yoxdu
Koroğlusan hay salarsan
Paşalardan bac alarsan
Nece seherler talarsan
Sen tek şehri talan yoxdu
Ne derd olsa meni tapar
Sonsuzluq bir yanım çapar
Yarılğan uçar toz qopar
Görersen ki qalan yoxdu
Nigarı derde getiren
Cesedin qebre yetiren
Koroğlu namın götüren
Yurdundan son olan yoxdu’’
Mecliste bulunan Âşık Cünun,
Tele vurup dert deşince,
Telli Nigar ateşince
Sevdası gamdan beslenir,
Alır sazı Köroğlu şöyle seslenir:
‘‘Sene deyim Âşıq Cünun
Gözlerimde yaş inilder
Bir igid oğul ucundan
Şeş atanda beş inilder
Telli Nigar melul durar
El qoynunda boynun burar
Müjkanın sineye vurar
Göz oxşayar qaş inilder
Könlümü namerdler yıxsa
Polad qolçaq qolum sıxsa
Misri qılınç qından çıxsa
Leş seriler baş inilder
Coşdu deli könül coşdu
Mövc verdi kelleden aşdı
Bir meşeye ki od düşdü
Quru yanar yaş inilder
Koroğluyam sözüm çoxdu
Sözlerim peykanlı oxdu
Hansı igidin sonu yoxdu
Ocaq söner daş inilder’’
Köroğlu Bolu’dadır ama mekân Çamlıbel,
Nice peri gönlünü od’da yakan Çamlıbel;
Mert olanın dayanıp namertlerin kaçtığı,
Lale sümbül bezeli amber kokan Çamlıbel.
‘‘Karşıdan gelen piyade
Bizim eller yerinde mi
Etekleri çemen olmuş
Karlı dağlar yerinde mi
Çamlıbelin koyağında
Sular akar ayağında
Şirin Döne yanağında
Siyah benler yerinde mi
Köroğlu der öğündüğüm
Taşlar alıp döğündüğüm
Arka verip sığındığım
Koca çamlar yerinde mi’’
Varyant, Türkmenistan;
En geniş destan…
Kol, Köroğlu’nun Türeyişi,
Yer Cigalı beyin otağı.
Adı Bey’in oğlu Göroğlu, ilk adı Röwşen
Mezardan alınırken cömerttir yer,
Amcası Gencim Bey’in, gönlü şen,
Kendi babası Cigalı Bey’e şöyle der:
‘‘Eşit atam Jygaly beg
Saň a döwran geldi bolgaý
Eý äm saň a berdi ogul
Seniň günüň galdy bolgaý
Atam, Röwşen bolsun gözüň
Hatasy ý okdur bu sözüň
Açyldy talyg ý yldyzyň
Saň a döwlet geldi bolgaý
Seniň işiň küşat boldy
Är-pirlerden medet boldy
Maň a görden bir ses geldi
Seniň ogluň boldy bolgaý
Genjim beg diý r ý a mähriban
Köň lümizde galmaz arman
Çandybil’e dönüp döwran
Bize döwlet geldi bolgaý ’’
Ha Çamlıbel ha Çandibil,
Özde bir ayrılık değil.
Boğulduk sevdaya il il,
Devran bize dönmüş oldu.
Destanlar içinde en zengin varyant
Türkmenlerin Göroğlu destanıdır ki;
Köroğlu’nun doğumuyla başlar,
Uygur’da Özbek’te olduğu gibi.
Diğerlerinde ise delikanlılık çağındadır
Destana giriş yaşı,
Türkmen varyantında özetle şöyledir başı:
Eski zamanlarda Çardaklı Çandibil denilen
Bir yurt vardı, üzerinde dört dağ bulunan.
Aral deryasına başın eğerdi,
Özü Türkmen sözü Türkmen
Buranın hâkimi Cigalı Beydi.
Üç oğlu vardı Cigalı’nın
Gencim, Mömin ve Adı Beydi
Türk destan töresi derki:
En akıllı en bahadır küçük oğuldur;
Cigalı’nın yerine Adı Bey han olur.
Adı Bey dürüsttür merttir,
Şirvan padişahının kızı Gülendam’ı
Parayla satın alan Arabistan padişahı
Arap Reyhan’ın elinden alıp,
Ağabeyi Mömin’e verecek kadar yiğittir.
Gönül aşka düşünce Adı Bey evlenir
Hanımı, hamileyken ölür
Sevdalıdır Adı Bey kopar kıyamet
Ama hanımı mezarda doğurur
Belki bir mucize belki alamet
Çocuk önce annesinin
Daha sonra günlerce bir keçinin sütüyle beslenir;
Bunu gören çoban Gencim Beye seslenir.
Çocuk mezardan alınıp,
Karanlık yurttan aydınlık yurda gelen manasına
Adına Röwşen denir.
Bir garip ihtiyar derki: ‘Onun adı bellidir: ‘Göroğlu’
Kulak asılmaz…
Cigalı der: ‘Versem almaz, yerde de kalmaz’
Röwşen yedi yaşında,
El ayak durmaz, molla başında…
Söz dinlemez alınır hocan erken,
Çocuklara dalaşır oyun oynarken.
Komşuları öldürmeye ant içer.
Cigalı yurttan geçer bakmaz varına,
Röwşen’i alıp göçer Rum diyarına,
Hünkâr padişahın hizmetinde bulunur.
Hizmeti karşılığında baş yılkıcı olur.
Bir zaman elde bulunmaz bir at istenir kendisinden;
Arabistan elini üç ay gezer,
Canından bezer…
Bir gün Hünkâr’ın yılkısı derya boyunda otlarken,
Deryadan bir at çıkıp bir kısrağa atlarken,
Görür Cigalı Bey.
Bir yıl sonra tay ile döner,
Devranı söner…
Hünkâr tayı beğenmez: ‘Oyun’ der: ‘Gözünü’
Cigalı dinletemez sözünü,
Gözlerini yitirir.
Dişi tayı, Gülendam’ı, Röwşen’i alıp
Üçgümmez dağına getirir.
Aradan geçer zaman,
Devran yine aynı devran.
Gülendam’ın yerini öğrenir Arap Reyhan.
Kaçırmaya gelir su aygırı tohumu arap atıyla,
Aynı örf aynı mühimmatıyla.
Röwşen fırsat bulur bir ara;
Kendi su aygırından gelen tayını,
Çeker arap aygıra.
Bu çiftleşmeden doğar atı;
Köroğlu şöyle övmüştü Kırat’ı:
‘‘İnce uzun boylu kalem kulaklı
Terazi tabanlı göğsü yelekli
Bir geyik misali hatun bilekli
Kalkana benziyor döşü Kıratın
Dizgini toplasam yerler yırtılır
Kuyruğu sallasa sağrı örtülür
Kıratın önünden can mı kurtulur
Göğsü benek benek benli Kıratın
Yokuşa yukarı keklik sekişli
İnişe aşağı tavşan büküşlü
Düşmanı görünce şahin bakışlı
Kuğuya benziyor boynu Kıratın
Kıratımı sekişinden bilmişler
Şu gelen de Köroğludur demişler
Muhannetler hep ününü duymuşlar
Cihana yayıldı ünü Kıratın’’
Röwşen Araz çayı kıyısında
Kırat’ını kaybeder bir gün,
Bulmak için yol kat eder açmadan öğün.
Üçüncü gün sonunda görür ki;
Ceme durmuş erenler,
Kendi aralarında: ‘Bu gelen kimdir’ diye sorar,
Geldiğini görenler.
Hıdır Aleyhisselam:
‘Bu bizim nefes oğlumuzdur,
Adı Röwşen Adı Beyin oğludur’ der.
Erenler Röwşen’i kendinden geçirir,
Karnını yarıp içini boşaltıp nur doldurup.
Ayılınca kırk bade şarap içirir.
Röwşen mest olup bayılır,
Ayılınca ‘tayım’ der durur.
Hazreti Ali bir nara savurur,
Kırat kişneyerek gelir,
Erenler tutup eline verir.
Atını ve kendisini donatıp hazır kılarlar,
‘Gönlün yönü nicedir’ diye sorarlar.
Köroğlu över de Röwşen övmez mi,
Bir Kırat’ı bin aygıra değmez mi,
Şaha kalksa dağlar başın eğmez mi,
Ölümsüz diyorlar sonu Kırat’ın.
Röwşen erenlere seslenip,
Özünü döker ortaya.
Hele ne diyecektir bakın kır taya:
‘‘Arap atyň tarypyny aý daly
Her hünäri üç ý aşynda bellidir
Bozduman aý akly bazbent toý nakly
Gözi dag başynda burny ý ellidir
Üç ý aşyndan gadam goý sa bäşine
Ulalanda gol ý etmesin başyna
Awçy kimin gözi degre daşyna
Ugrasa söweşe, bäsi bellidir
Ner kemin mes bolar ý edi ý aşynda
Ý eter ganymlary getir gaşynda
Laçyn kimin gözi degre daşynda
Ugrasa söweşde sesi bellidir
Arap atyn arzy jany tendedir
Pirim şahymerdan destim sendedir
Röwşen’im bir ý azykly bendedir
Teblede baş bedew ý olda bellidir’’
Uzatmayalım özeti,
Kaçırmayalım lezzeti.
Erenler Röwşen’i dinledikten sonra:
‘İki dünyalık ne istersin bizden’ diye sorarlar,
Röwşen atına ve kendine yüz yirmi yıl yaş diler,
‘Yüz yirmi yerimden yaralansam kurtulayım’ der.
‘Yine dile’ derler,
‘Düşman eline düşsem tez kurtulayım’ der.
‘Yine dile’ derler,
‘Ahret imanı verin,
Yetmiş iki dili gönlüme ayan edin’
Der, verirler.
En sonunda bir pir çıkıp
Bir nefes eder:
‘Ahir zaman boyunca adın yediden yetmişe
Kulların dilinden düşmesin’ der.
Adını kabirden çıkan anlamında Göroğlu koyarlar.
Kırat bu kırattır Köroğlu bu Köroğlu’dur.
Kayıplara karışır erenler,
Köroğlu yurduna döner.
Merakla doludur atası,
Haber sorunca şöyle der:
‘‘Gaflatda ý atyrdym geldi erenler
Tur gapyl ý eriň den oý an diý diler
Gözüm açyp gördüm jümle jahany
Ol durana şahymerdan diý diler
Gaflatda ý atyrdym, açdym gözümi
Erenler paý yna sürtdüm ý üzümi
Okatdylar hak sözledim sözümi
Ý etmiş iki dili aý an diý diler
Erenler jem bolup etdiler bazar
Munapyklar ondan etdiler hezer
Pirim şahymerdan etdiler nazar
Kyrk jamy dolduryp içgin diý diler
Erenler jem bolup mundan göçdüler
Syrat köprüsinden bir bir geçdiler
Köwser sakasyndan şerap içdiler
Içen şabazlara soltan diý diler
Görogly beg aý dar kemine bende
Pirim şahymerdan destgirim sende
Bäş wagt namazyn okygyn günde
Ahyret ý oldaşyň iman diý diler’’
Uygur anlatımı benzer Türkmen’e,
Koca bir destan ki sığmaz bir güne,
Kısa anlatayım dinleyin yine,
Gönül kartal olur şayan dediler.