Gönderen Konu: Fransa Parlamentosu'nda Sözde Ermeni Soykırımı Tasarısı oylaması  (Okunma sayısı 24269 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Fransa meclisi, yasalar komisyonunda geçen hafta kabul edilen, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin iktidar partisi Halk Hareketi Birliği (UMP) Marsilya milletvekili Valerie Boyer tarafından hazırlanan yasa teklifini, 22 Aralık'ta genel kurulda oylayacak.

Fransa'da hükümet, yasa teklifinin gündeme alınmasına itiraz etmedi. Hükümetin tasarının gündeme alınmasına itiraz etmemesiyle yasa tasarısının perşembe günü oylamaya sunulması kesinleşti.

Yasalar komisyonunda kabul edilen yasa teklifinde, "Fransız yasaları tarafından tanınan soykırımların inkarı, bir yıl ile 45 bin Euro para cezasına çarptırılır" ifadesi yer alıyor.

Fransa parlamentosu, 29 Ocak 2001 tarihinde, "Fransa,1915 yılındaki Ermeni soykırımını tanır" ifadesiyle kaleme alınan bir yasayı onaylamıştı. Yasanın şimdi yeniden gündeme gelmesi, Fransa'da başkanlık seçiminin 2012'de yapılacak olmasına bağlanıyor.

HABERTURK.COM DIŞ HABERLER SERVİSİ

Fransa parlamentosunda 22 Aralık'ta görüşülecek 'sözde Ermeni Soykırımının inkarını suç sayan' yasa teklifine tepkiler de gelmeye devam ediyor. İşte 13 yıllık kavgada son yaşananlar...

"KABUL ETMEMİZ SÖZ KONUSU DEĞİL"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ermeni iddialarını reddedilmesini suç sayan yasa teklifinin Fransa Ulusal Meclisi'nde oylanacak olması nedeniyle ilk kez açıklama yaptı. Gül, Fransa'yı ifade özgürlüğüne saygı göstermeyen ve objektif bilimsel araştırma yapılmasına dahi izin vermeyen bir konuma düşürecek bu girişimden en kısa sürede vazgeçilmesini istedi. Gül'ün Çankaya Köşkü internet sitesinde yayınlanan açıklamasında Fransa Ulusal Meclisi'nin gündeminde bulunan, Türkiye ve millete yönelik haksız ve asılsız ithamları reddetme özgürlüğünü ortadan kaldırmaya matuf yasa kabul etmemiz söz konusu değildir. Fransa'yı ifade özgürlüğüne saygı göstermeye çağıran Gül, açıklamasının devamında yasanın risklerini anlattı. Yasanın Fransa'yı objektif bilimsel araştırma yapılmasına dahi izin vermeyen bir konuma düşüreceğine işaret eden Gül, bu girişimden, en kısa sürede vazgeçilmesini istedi. Gül açıklamasının devamında şu değerlendirmeleri yaptı:
"Ne garip ve düşündürücüdür ki, bu tür girişimler hep seçim öncesi dönemlere rastgelmektedir. Fransa'nın, yüzyıllara dayanan Türk-Fransız dostluğu, ortak menfaatleri ve ittifak bağlarını küçük siyasi hesaplara feda etmeyeceğini ümit etmek istiyorum. Bir ülkenin tarihi hakkında siyasi bir kurum olan Parlamento aracılığıyla yargıda bulunmak, tarihi siyasi amaçlarla tahrif etmek en hafif tabiriyle izansızlıktır. Fransa'da aklın ve sağduyunun hakim olmasını ve bahsekonu yasa tasarısının gündemden düşürülmesini, tarihin yazımının tarihçilere bırakılmasını bekliyoruz."

''Fransa'nın Cezayir'deki eylemleri soykırım sayılsın'' teklifi

MHP, Cezayir'de Fransa tarafından gerçekleştirilen eylemlerin ''soykırım'' olarak kabul edilmesini öngören kanun teklifini TBMM Başkanlığına sundu. MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve arkadaşlarının imzasıyla hazırlanan teklif, ''soykırımın'' hatırlanması amacıyla her yıl 8 Mayıs'ın anma günü olarak kabul edilmesini öngörüyor. Teklifte, bu ''soykırımı'' inkar edenlere bir yıl hapis cezası ve 100 bin TL para cezası uygulanması isteniyor. Teklifin gerekçesinde, ''Fransa kendi tarihini gözardı ederek Türkiye'nin geçmişini yargılayan bir kanunu kabul etmesi, bu ülkenin Türkiye'ye karşı olan tavrını bir kez daha gözler önüne sermektedir. Fransa Ulusal Meclisi'nin iki ülke arasındaki dostluğu zedeleyici yaklaşımına karşı TBMM'nin uygun bir karşılık vermesi zamanı gelmiştir'' denildi.

DAVUTOĞLU, FRANSA'YI SERT DİLLE UYARDI

Konya'da konuşan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Bu konu Fransa'nın kendi içerisinde yaşadığı büyük bir çelişkidir" dedi. Meselenin Fransa için büyük bir sınav olduğunu dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:
''Fransa'daki entellektüeller ve sivil toplum için de büyük bir sınavdır. Dün bunu da vurgulamıştım. Göreceğiz. Fransa'da özgürlükçü liberal yaklaşım mı egemen, yoksa dogmalara dayalı yasaklayıcı bir tutum mu egemen. Avrupa'nın ortasında böyle yasaklayıcı bir tutum egemen olursa bunun doğuracağı sonuçlar, bu yasanın çok ötesinde olacaktır. Öncelikle bunu gördükten sonra Türkiye'nin her zaman olduğu gibi, her konuda olduğu gibi mutlaka ihtimali, planları, hesapları, yaptığı çalışmaları vardır. Biz geçen hafta içinde bu çerçevede, parlamentodaki siyasi partilerimizin temsilcileri ve Dışişleri Komisyonu ile birlikte toplantı yaptık. Bugün bu çerçevede siyasi partilerimizin temsilcilerinden oluşan bir heyet Paris'te temaslara başladı. Ayrıca iş dünyamızla da görüşmelerimiz olmuştu. Bu konuda atılacak adımlardan daha çok şu an düşünülmesi gereken husus, özgürlükçü ve yasaklayıcı tutum arasındaki bu farkın, bu çelişkinin gündeme getirilmesi. Sayın Başbakanımızın, Sayın Sarkozy'e yazdığı mektupta da öncelikli husus buydu. Benim sayın Juppe'ye yazdığım mektupta da... Ama tabi Türkiye'nin de alacağı tedbirler olur. Bu ikazlarımız karşılık bulmazsa ve Fransa'da yasakçı bir tutum egemen olursa buna sessiz kalmamız beklenmemelidir.''

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, daha önce de "Fransa Ermeni Soykırımı tasarısını yasalaştırırsa, Türkiye olarak her platformda Fransa'nın sömürgeciliğini anlatırız" demişti.

"BEDELİNİ AĞIR ÖDER"

TBMM  Başkanı Cemil  Çiçek, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan yasa teklifine ilişkin, "Fransa bunun bedelini ağır öder" dedi.  TBMM'de gazetecilerin konuya ilişkin sorusunu yanıtlayan Çiçek, geçen hafta Fransa Meclis Başkanına endişelerini ifade eden ve bu tutumu kınayan bir mektup gönderdiklerini hatırlattı. TBMM'den bir heyetin de dünden beri Fransa'da olduğunu dile getiren Çiçek, şunları kaydetti:
''Fransa bizim tarihte en evvel ilişki kurduğumuz ülkelerin başında geliyor. Özellikle Kanuni döneminden beri, o günden bu yana Fransa ile çok yönlü ilişkilerimiz oldu. Bunlar kapsamlı ilişkiler. Bu tür teşebbüsler, tarihi olaylara parlamentolar düzeyinde karar çıkarma çabaları, iç politika kokan, istismar kokan teşebbüslerdir. Tarihi derinliği olan bu ilişkilerin 3-5 oya tenezzül edilerek zehirlenmesini asla doğru bulmam. Çünkü iş bu yönde tecelli edecekse, bu ilişkiler tamir edilemeyecek kadar büyük sıkıntılara sebebiyet verir. Biliyorsunuz Fransa'da seçimler var. Seçimlerde belli kesimlerin desteğini ve oyunu alabilmek adına, geleceği karartacak ve yanlış bir kısım istikametlere konunun çekilmesine imkan verecek bu türlü istismar çabalarından, gayretlerden kaçınılması lazım. Biraz daha sağduyulu hareket edilmesi lazım. Çünkü iş bu mecraya sürüklendiği takdirde korkarım ki Fransa gelecekte bunun bedelini çok ağır öder. Onun için daha birkaç gün varken, bunu bir defa daha yazılı mektubuma ilaveten sizin aracılığınızla söylemek isterim.''

"FRANSA TARİHİNE DÖNÜP KENDİNİ YARGILAMALI"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sözde Ermeni soykırımının inkarını suç sayan yasa girişimiyle ilgili Fransa'ya sert tepki gösterdi. "Soykırım görmek isteyenler kendi tarihlerine baskın" diyen Erdoğan, "Hiç bir tarihçi, hiç bir siyasetçi bizim tarihimizde soykırım göremez" dedi. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin tarihinde sömürü yoktur, emperyalist yaklaşım yoktur. Türkiye'nin tarihinde, bir ülkeyi işgal etmek, ardından da o ülkenin tüm kaynaklarını çalmak yoktur. Bizim tarihimizde dost ve kardeş halklara zulüm, baskı, sindirme yoktur. Altını çizerek ifade ediyorum; bizim tarihimizde soykırım asla ve asla yoktur. Cezayir'de 8 Mayıs 1945'ten itibaren katledilen, fırınlarda yakılarak öldürülen masum sivillerin tam sayısı bugün dahi bilinmiyor. Maalesef, Batılı kaynaklar, 8 Mayıs 1945'te öldürülen 100 Fransız askerini öne çıkarırken, sayısı 45 bin olduğu söylenen Cezayirli şehitlerden bugün hiç kimse bahsetmiyor. Aynı şekilde, 1994 yılında Ruanda'da 800 bin insanın katledilmesinde Fransa'nın rolü de hiç tartışılmıyor. Hiçbir tarihçi, hiçbir siyasetçi, bizim tarihimizde soykırım göremez. Soykırım görmek isteyenler, dönsünler ve kendi kirli, kanlı tarihlerine baksınlar. Kendi tarihleriyle yüzleşemeyenlerin, asılsız iddialar üzerinden Türkiye tarihine saldırmaları çok ciddi bir samimiyetsizlik göstergesidir. Tarih, parlamentolarda yapılan oylamalarla yazılmaz. Tarih, popülizm uğruna, oy toplamak uğruna çarpıtılamaz. Hele hele parlamentolar, tarihin araştırılmasını, incelenmesini, konuşulmasını, tarihi yalanların eleştirilmesini engelleyemez."

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'e bir mektup göndererek, bu yöndeki kaygılarını ilettiğini vurgulayan Erdoğan, ''Sözde Ermeni soykırımını inkar edenlerin cezalandırılmasını öngören, 22 Aralık'ta da Fransa Ulusal Meclisi Genel Kurulunda görüşülecek olan teklifin, Türkiye-Fransa ilişkilerinde tamiri zor hasarlar açacağını sayın Sarkozy'e çok açık ve net şekilde ifade ettim. Böyle bir girişim hiç kimseye yarar sağlamaz." dedi.

Eğer ellerinde belge yoksa o belgeleri Türkiye'nin onların ellerine rahatlıkla verebileceğine dikkati çeken Erdoğan, ''Daha da ileri gidiyorum; eğer Fransa Parlamentosu, tarihi olayların peşine düştüyse, lütfen gitsin, 1915 olaylarında Fransa'nın nasıl bir rol üstlendiğini, nasıl bir tavır, tutum ve politika izlediğini aydınlığa kavuştursun'' diye konuştu.

Bu meselelerin parlamentolarda ele alınmasının son derece yanlış olduğunu, bu meselelerin zemininin, üniversiteler, arşivler ve bu konularda yapılmış bilimsel araştırmalar olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti: "Umuyorum ki Fransa Ulusal Meclisi, tarihi çarpıtma, tarihi yalanları inkar edenleri cezalandırma yanlışından bir an önce döner. Türkiye olarak, bu kasıtlı, art niyetli, popülist, haksız ve hukuksuz girişimlere karşı, her türlü diplomatik yöntemle karşı duracağımızı burada bir kez daha vurgulamak isterim."

Başbakan Erdoğan, "Yaklaşan Fransa başkanlık seçimleri sebebiyle böyle bir adımın atılması bizim üzüntümüzü muciptir." dedi.

BAKAN BAĞIŞ DA ELEŞTİRDİ
Sarkozy'e Fransız atasözünü hatırlattı

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Fransa parlamentosunda görüşülecek teklif yasalaşırsa bu hatanın Fransa'ya bedelinin ağır olacağını söyledi. Bağış, Fransa'da 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan yasa teklifinin kabul edilmesinin Fransa'ya zarar vereceğini belirtti. Fransa'nın iç siyasetine istismar edilen bir yasa tasarısıyla karşı karşıya olunduğunu söyledi. Yaklaşan Fransa cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik bir manevrayla mücadele ettiklerini bildiren Bağış, "Bunun hedefinde Türkiye'ye zarar vermek, Türkleri kızdırmaktan çok kendi seçmenini istismar etmek var" dedi. Türkiye'nin 1468 yılından bu yana Fransa'da temsilcisi olduğunu kaydeden Bağış, Türkiye'nin bin yıllık devlet olma geleneğinin en iyi bilinmesi gereken yerin Paris olduğunu söyledi. Bağış, "Fransızların güzel bir atasözü var, hırslı rüzgar bazen iyidir ama bazen de gemiyi batırır. Ümit ederim ki Sarkozy'nin seçim hırsı gemisini batırmaz" diye konuştu.

 

"Önce kendileri bu hesabı vermek durumundalar"

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Fransa'da görüşülecek 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan yasa teklifine ilişkin olarak, ''Herşey ortaya çıksın. Geçmişi ile hesaplaşmak konu olunca, bunu bize dayatanlar önce kendileri, bu hesabı vermek durumundadır'' dedi.

Binali Yıldırım, Fransa'nın her zaman konjonktürel olarak sanal bir sorunu, iç kamuoyunun siyaset aracı olarak kullanmasına alıştıklarını kaydetti. Fransa'nın ne tür girişimde bulunursa bulunsun Türkiye'nin tarihi ile ilgili herhangi bir sıkıntısının olmadığını ifade eden Yıldırım, ''Türkiye'nin mahcup olacağı bir olay da yoktur. Biz defalarca bütün milletlere ne dedik? Gelin bu işi tarihçilere bırakalım, tarihçiler aralarında konuşsunlar, arşivleri açsınlar, incelesinler. Herşey ortaya çıksın, geçmişi ile hesaplaşmak konu olunca, bunu bize dayatanlar önce kendileri bu hesabı vermek durumundadır'' diye konuştu.

Yıldırım, Fransa'ya karşı herhangi bir yaptırımın olup olmayacağına ilişkin bir soru üzerine de ''Gayet tabii gelişmelere göre biz de gereken cevabı veririz'' yanıtını verdi.

'' Bu, Sarkozy'nin kaybettiği desteği geri almak için yaptığı saçmalıklardan biri''

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu, 1915 olaylarıyla ilgili olarak Fransa Meclisi'nde gündeme getirilmeye çalışılan tasarıya ilişkin, ''Bu,Sarkozy'nin kaybettiği desteği geri almak için yaptığı saçmalıklardan biri. Türkiye, artık o veya bu ülkenin veya Sarkozy gibi insanların seçim kampanyalarına malzeme olacak bir ülke değil'' dedi.

Almanya'daki Türk STK'lardan Fransa'ya uyarı

Almanya'daki Türk sivil toplum kuruluşları, Fransa'da 'sözde Ermeni soykırımını inkar edenlerin hapis ve para cezasına çarptırılması'nın yasalaştırılması çalışmalarına tepki gösterdi. Avrupa Türk Demokrasi Vakfı (ADV) ve Almanya Türk Dernekleri Birliği (ATDB) Fransa'yı uyardı.

TÜRK HEYETİNDEN PARİS'E ÇIKARTMA
Fransa'ya son uyarı: Türkiye 2001'deki Türkiye değil

 Türkiye siyasetçi ve işadamları ile Ermeni soykırımı iddialarını inkar edenlere para ve hapis cezası verilmesini öngören yasa tasarısını görüşecek Fransa'ya çıkarma yaptı. Temaslarının ardından Fransa'daki Türk sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve işadamları ile bir araya gelen TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır, Fransa'yı son kez uyardı. Fransa Meclisi'nin daha önce 1915 olaylarını soykırım olarak tanımasına Türkiye'nin etkili bir tepki vermemesinin kimseyi aldatmaması gerektiğini belirten Bozkır, Türkiye'nin artık eski Türkiye olmadığına dikkat çekti.

Volkan Bozkır, Türkiye ile Fransa'nın ekonomik ilişkilerinin çok önemli olduğunu söyleyerek böyle bir dönemde bu yasa teklifinin olmasını anlamsız, gereksiz ve zamansız bulduğunu belirtti. Bozkır perşembe günü Fransız meclisinin önüne gelecek yasayla ilgili olarak da "Biz bu yasa teklifinden Türkiye olarak endişe duyuyoruz." diye konuştu. Türkiye'nin 2001'de Fransa'ya tepki gösterdiğini fakat yaptırım uygulayamadığını söyleyenlere seslenen Bozkır, "O dönemde AK Parti iktidarda değildi." dedi. Bozkır, Türkiye'nin dünyanın en büyük ekonomilerinden birisi haline geldiğini belirterek, "Bölgesinde sözü son derece geçerli olan, dünyada uluslararası aktör rolü kazanmış, siyasi ve ekonomik istikrarıyla cumhuriyet tarihinin en güçlü dönemini yaşayan Türkiye'nin bu sefer ne yapacağını kestirmek için geçmişte ne yaptığına bakmak son derece yanlış olacaktır." ifadelerini kullandı.

500 BİN ERMENİ GÜNDEMİ İŞGAL EDİYOR
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise Avrupa'da yaşayan Türklerin birlik olması gerektiğini belirterek "Organize olmada sıkıntı çekiyoruz." diye konuştu, Fransa'da 500 bin Ermeni'nin her türlü gündemi işgal ettiğini belirten Hisarcıklıoğlu, burada yaşayan aynı orandaki Türk vatandaşları arasında ise hiç kimsenin birbirini beğenmediğinin altını çizdi.

AVRUPA DEĞERLERİNE UYGUN OLMAYAN KANUN TASARISI
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner de her seçim sürecinde Fransa'da soykırım iddialarının gündeme geldiğini belirterek, "Burada sadece ekonomik ilişkilerin bozulmasının ötesinde düşünce ve ifade özgürlüğü açısından Avrupa değerlerine uygun olmayan bir kanun tasarısı var." diye konuştu.

KOÇ'TAN BİRLİK ÇAĞRISI
TBMM heyetinde yer alan CHP Milletvekili Haluk Koç ise Fransa'da yaşayan Türklere birlik çağrısı yaptığı konuşmasında "Hep birlikte davranmak zorundayız; farklı düşünebiliriz ama ortak bir paydamız var bizi biz yapan toprakların bizden beklediği hareket tarzı bu." diye konuştu.

Fransa'da tüm derneklerin bir çatı altında birleşmesinin önemine değinen Türkiye'nin Paris Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu da kurulacak tek çatı sayesinde Fransa'daki Türklerin daha fazla söz sahibi olacaklarının altını çizdi.

TÜRK HEYETİNE TOPLANTI SALONU VERİLMEDİ

Ermeni tasarısına karşı lobi yapmak amacıyla Fransa'ya giden TOBB ve TÜSİAD heyetine kalacakları otelde toplantı için salon verilmedi.

Türk iş dünyasının 22 Aralık’ta Fransız Parlamentosu’nda görüşülmesi planlanan ve Ermeni soykırımı iddialarını reddedenlere 1 yıl hapis ve 45 bin Euro para cezası öngören yasa tasarısını durdurabilmek için yaptığı Paris çıkarması, ‘otel’ skandalına sahne oldu.

TOBB ve TÜSİAD’ın yanı sıra Türk diasporasının ve siyasilerinin dün akşam gerçekleşen toplantı için önceden ayrılan toplantı salonunun rezervasyonu otel yönetimi tarafından gerekçe gösterilmeden iptal edildi.

Üç gün öncesine kadar İngiliz sermayeli Intercontinental Le Grand Hotel’de yapılması planlanan ve 200 kişinin davetli olduğu toplantı için rezervasyonlarını yaptıklarını anlatan Türkiye Odalar ve Borsalar Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, toplantı odasının ansızın ‘dolu’ oldukları gerekçesiyle rezervasyonlarını iptal ettiğini söyledi.

 Edinilen bilgiye göre, Fransız otel siyasilerden gelebilecek baskı nedeniyle Türklerin buluşmasına ev sahipliği yapmak istemedi. Gece yapılacak olan ve Fransa’ya karşı tepkinin ortaya konulacağı toplantı Paris’teki Türkiye Başkonsolosluğu’na kaydırıldı.

Söz konusu otelde sadece toplantı değil TOBB heyeti ile Türk gazeteciler de konaklayacaktı. Heyet için alelacele Paris Hilton Oteli’nde yer ayırtıldı. Bu sırada rezervasyondan sonra paranın yatırıldığını belirten Hisarcıklıoğlu, Le Grand Hotel tarafından para iadesi yapıldığını da dile getirdi.

"ORTAK EKONOMİ TOPLANTISI İPTAL EDİLEBİLİR"

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, 1915 olayları ile ilgili olarak Fransa Meclisi'nde gündeme getirilmeye çalışılan tasarıyla ilgili olarak, ''bu şekilde giderse, ayın 22'sinde bu hatayı yaparlarsa 24 Ocak'ta Fransa'da yapılacak Ortak Ekonomi Komisyon toplantısını yapmayacağız'' dedi.

Çağlayan, ''Hükümet olarak, direkt bir boykot, ambargo kelimesini zikretmemekle beraber halkımızın hislerine tercüman olmak zorundayız'' dedi.

"FRANSA ATEŞLE OYNUYOR"

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Fransa Meclisine sunulan 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan yasa teklifinin kabul edilemez olduğunu belirterek, ''Fransa ateşle oynuyor, inkar yasası 'özgürlükler ülkesiyim' diyen Fransa'nın elinde patlar'' dedi.

Palandöken, yazılı açıklamada, 920 bin üyesi bulunan Fransa Esnaf ve Sanatkarlar Daimi Meclis Başkanı Alain Griset'e mektup gönderdiğini belirtti. Mektubunda, ''Böylesine tarihi bir yanlışın içinde olan Fransa'nın iç politik kaygılarla 280 bin Ermeni oyu için mi, yoksa çok başka nedenlerle mi bu senaryonun içinde yer aldığını zaman ortaya çıkaracak'' şeklinde değerlendirmede bulunduğunu ifade eden Palandöken, Türkiye Cumhuriyetinin tarihi, geçmişi ve değerleri ile gerçek dışı senaryolarla oynamaya kalkılmaması gerektiğini bildirdi.

''Ülkemizin onuru, ticaretimizden daha önemlidir''

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şerafettin Aşut, ülkemizin onuru, milletimizin haysiyetinin Fransa ile ticaretimizden daha önemli olduğunu bildirdi. Tarihçilere ve sorunu yaşayan iki topluma bırakılması gereken konunun üçüncü bir ülke parlamentosunda iç siyaset malzemesi yapılmasını Türk iş dünyası olarak kabul etmediklerini belirten Aşut, ''Irkçı eylemlerin hiç durmadan arttığı Avrupa'da başı çeken ülke olan Fransa'nın, toplumların huzur ve barışını yok etmekten başka hiçbir işe yaramayacak olan bu gayretinin sonuçlarını hesap etmesini tavsiye ediyoruz. Fransa'da yaşayan ve Ermenistan'ın şu anki durumundan haberdar olmayan bir avuç Ermeni diasporasının bu tutumu en çok Ermenistan'ı zora sokmaktadır. Toplumlara kin ve nefretten başka hiçbir şey kazandırmayan bu tutum, orada yaşayan insanları ekonomik anlamda da zora sokmaktadır. İş dünyası olarak Ermenistan'la olan ilişkilerimizde başka ülkelerin tutumuna bakmayız. Ermenistan için bölgedeki en önemli ekonomik partner Türkiye olmalıdır. Ermenistan'ın dünyaya açılmasının yolu Türkiye'den geçmektedir ve Türkiye'nin samimi ve içtenlikle uzattığı eli başka bir ülkenin iç siyaset planları için geri çevirmemelidir. Türk iş dünyası diğer ülkelerle olduğu gibi Ermenistan'la da iş yapmak, hem ticaret hem de iki ülke dostluğunu tesis etmek istemektedir. Türkiye ve Ermenistan kendi sorunlarını kendi arasında çözebilmelidir. Mersin iş dünyası Fransa'nın tutumunu yakından izlemektedir ve asla tepkisiz kalmayacaktır. Ülkemizin onuru, milletimizin haysiyeti Fransa ile ticaretimizden daha önemlidir.'' dedi.

Ankara Giyim Sanayicileri Derneği (AGSD) Başkanı Canip Karakuş da Fransa Endüstri Bakanı Christian Estrosi'ye soykırım inkar yasa teklifinin Fransa Meclisi'nden geçmemesi için mektup gönderdi. Karakuş, "Sizin dostum olmanız nedeniyle, ülkemin hassasiyetlerini bilmenizi istediğim için yazıyorum. Ancak size yazdığım bu mektup yasa tasarısının meclisinizden geçmemesini rica etmek için değil, Avrupa Birliği ve Fransa olarak çok değer verdiğiniz ifade özgürlüğünü yasayla kısıtlamak istemeniz ve ülkeme karşı hasmane tutum sergilediğinizi hatırlatmak içindir. Bize zarar vermek istemeniz kendi ülkenize yapacağınız en büyük kötülüktür. İki ülke arasındaki dostluğun iç politikaya meze yapılmak istenmesi dünyanın bütün ülkelerinde en ucuz siyaset oyunudur. Bu oyunu sahneye koymak isteyen siyasetçilerin ülkelerinin çıkarlarına hizmet ettiklerini söylemek imkansızdır. Türkiye'nin Fransa ile çok uzun yıllara dayanan politik ve ekonomik ilişkileri vardır. Özellikle politik ilişkilerimizin bu yasa tasarısı ile büyük zarar görmüştür. Ekonomik ilişkilerimizin bu yasa tasarısının kabulü sonrasında eskisi gibi devam edeceğini, ülke olarak bu haksızlığı unutup gideceğimizi beklememenizi dilerim." dedi.

YASA GEÇERSE TÜRKİYE BÜYÜKELÇİYİ GERİ ÇEKECEK

Türkiye, Fransa meclisinin, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan yasa teklifini kabul etmesi halinde Paris Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu'nu Ankara'ya geri çekecek.

Paris Büyükelçiliği Müsteşarı Engin Solakoğlu, ''yasa teklifinin kabul edilmesinin Türk-Fransız ilişkilerinde tamiri imkansız yaralara yol açacağını'' belirterek, ''Paris'teki Türk Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu'nun istişarelerde bulunmak üzere belirsiz bir süre için Ankara'ya çağrılacağını''söyledi.

FRANSA YASADAN GERİ ADIM ATMIYOR

Fransa Milli Meclisi'nin 22 Aralık'ta görüşeceği Ermeni soykırım iddialarını kabul etmeyenlerin cezalandırılmasına ilişkin yasaya Türkiye'nin sert tepki göstermesine rağmen, iktidar partisi tasarıda geri adımın kesinlikle olmayacağını belirtiyor. Fransız haber ajansı AFP'ye açıklamalarda bulunan tasarının mimarı iktidar partisi Halk Harekat Birliği (UMP)'nin milletvekili Valeri Boyer, tasarıdan geri adım atmalarının mümkün olmadığını belirtti. Boyer, Fransa'nın 2001 de soykırım tasarısını kabul ettıiğini belirterek 2006'da meclisten geçen yasanın Mayıs ayında senatodan geri döndüğünü, fakat bu sefer kararlı olduklarını dile getirdi.

HÜKÜMETTEN İTİRAZ GELMEDİ

Fransa'da hükümet, meclisteki başkanlık divanında, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddinin suç sayılmasını öngören yasa teklifinin gündeme alınmasına itiraz etmedi. Hükümetin tasarının gündeme alınmasına itiraz etmemesiyle yasa tasarısının perşembe günü oylamaya sunulması kesinleşti. 
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
TÜRKİYE 2011'DE DE AYNI TEHDİDİ YAPTI AMA İLİŞKİLER DAHA DA GELİŞTİSenator Philippe Kaltenbach da Türkiye'nin Fransa'ya karşı sert tavrını şantaj olarak niteleyerek "Bu tutum karşısında Fransa değerlerinden vazgeçmemeli" diye konuştu. 2001'deki soykırım iddialarının Fransa tarafından resmi olarak tanınma sürecini de anlatan Kaltenbach, Türkiye'nin ilişkilerin tehlikeye gireceği tehtidini o tarihte de yaptığını; ancak olay sonrası Türkiye ile Fransa'nın ticari ortaklığının önceki yıllara göre çok daha ileri gittiğinin altını çizdi. Senator, "Türkiye şimdi de aynı taktiği uyguluyor" dedi. Fransa Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Bernard Valero ise yaptığı açıklamada Türkiye ile Fransa arasında her alandaki güçlü ortaklığa değinerek "İki ülke arasında bölgesel ve ulusal konularda çok önemli görüş alışverişleri bulunmaktadır. Umuyorumki karşılıklı anlayış çerçevesinde bu ilişki daha ileri seviyeye taşınacaktır." açıklamasında bulundu.Fransa: Türkiye uluslararası taahhütlerine saygı göstermeliFransa Dışişleri Bakanlığı, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddinin suç sayılmasını öngören yasa teklifinin kabul edilmesi halinde, Türkiye'nin olası bir ekonomik yaptırıma gitmemesi konusunda uyarıda bulundu. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bernard Valero, konu ile ilgili olarak Türkiye'nin uluslararası taahhütlerine saygı göstermesi gerektiğini ifade etti. Günlük basın toplantısında, ''Fransa, Türkiye'nin müeyyide tehdidinden endişe duyuyor mu?'' şeklindeki bir soruyu yanıtlayan Valero, ''Ticari açıdan, uluslararası kurallara saygı gösterme ruhuna uymak gerekiyor'' dedi. Türkiye'nin, Dünya Ticaret Örgütü'ne üye olduğunu ve AB ile gümrük birliği alanında ilişkileri bulunduğunu hatırlatan Valero, bu iki kuruluşa olan yükümlülüklerin de AB üyesi ülkelerdeki şirketlere ayırımcılık uygulanmamasını öngördüğünü söyledi.TASARISI FRANSA MECLİSİ ÖNÜNDE PROTESTO EDİLDİFransa Ulusal Meclisi'nde Perşembe günü oylanacak olan soykırımı inkâr edenlerin cezalandırılmasına yönelik yasa teklifi Türk vatandaşları tarafından Paris'te protesto edildi. Fransa'nın çeşitli kentlerinden ve bazı Avrupa ülkelerinden Paris'e gelen Türk vatandaşları Fransa Ulusal Meclisi önünde toplanarak Perşembe günü oylanacak yasa teklifini protesto etti. Basın açıklamasında bulunan grup, Ermeni soykırımının 'tarihi bir yalan' olduğunu ifade ederek Fransız milletvekillerini tarihsel yalandan dönmeye çağırdı. Yasanın çıkması durumunda sadece Türk-Ermeni ilişkilerinin değil Türk-Fransız ilişkilerinin de bozulacağı uyarısında bulunan grup, yasanın amacının halklar arasında düşmanlık çıkarmak olduğunu savundu. Grup ayrıca yasanın çıkması durumunda bu yasayı çiğneyeceklerini de belirtti. Daha önce yasalar komisyonunda kabul edilen yasa teklifinde, "Fransız yasaları tarafından tanınan soykırımların inkarı, 1 yıl ile 45 bin Euro para cezasına çarptırılır" ifadesi yer alıyor.SARKOZY'NİN U DÖNÜŞÜ1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesinin cezalandırılmasını öngören yasa teklifi, 2006 yılında ilk kez meclise geldiğinde Fransız tarihçilerinin sert tepkisine yol açmıştı. Fransız Akademisi üyesi ve ''Tarih için Özgürlük Derneği'' Başkanı Pierre Nora liderliğinde ülkenin önde gelen tarihçileri ortak yayınladıkları bir bildiride, ''parlamenterlerin tarih yazmamasını'' talep etmişti. Fransa parlamentosunda kurulan araştırma komisyonu da çok sayıda tarihçi ve araştırmacıyla görüşerek kaleme aldığı raporda, ''tarihin tarihçilere ve araştırmacılara bırakılmasını'' talep etmişti.Sarkozy farklı düşünüyorduKomisyon raporuyla ilgili görüşmede tutanaklarından alınan bilgiye göre, ünlü tarihçi Pierre Nora, eski cumhurbaşkanı Jacques Chirac ve dönemin içişleri bakanı Nicolas Sarkozy ile yaptıkları görüşmelerde iki siyasetçinin de tarihin tarihçilere bırakılmasından yana görüş belirttiklerini söylemişti.Nora, komisyon üyeleriyle yaptığı görüşmede, ''Chirac bize siyasetçilerin tarih yazmaması gerektiğini söyledi. Sarkozy de içişleri bakanı olduğu dönemde, benim kendisiyle yaptığım ve diğer tarihçiler Rene Remond ve Françoise Chandernagor'un da katıldığı toplantıda bu görüşü savundu'' diye konuşmuştu.Parlamentodaki araştırma komisyonunun 2008 yılında yayımladığı raporda, ulusal parlamentoların tarihi konularda yasa yapmaması gerektiği bildirilmiş ve olası cezai müeyyidelerin özgür tartışmayı engelleyeceği uyarısı yapılmıştı.Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, iktidara geldikten sonra söz konusu yasa tekfine sıcak bakmamış ve uzun bir süre bu tür tekliflerin meclis ve senatoya gelmesini kapalı kapılar ardından engellemişti.Sarkozy, son olarak Erivan ziyaretinde önemli bir tavır değişikliği içine girerek, artık bu tür bir teklifi destekleyeceği mesajını vermişti.PARTİSİNDE ÇATLAĞA YOL AÇTIFransa'da Perşembe günü Milli Meclis'in onayına sunulacak "Ermeni soykırımı" tasarısına Türkiye'nin sert tepki göstermesi, iktidardaki Halk Hareketi Birliği'nde (UMP) fikir ayrılıklarını ortaya çıkardı. Dışişleri Bakanı Alain Juppe'nin yasayı eleştiren açıklamalarından sonra UMP Gurup Başkan Vekili Christian Jacob da tasarının mimari Valeri Boyeri eleştirerek, tasarının mecliste görüşülüp görüşülmeme karar yetkisinin sadece Başbakan François Fillion'da olduğunun altını çizdi. "Tasarı Perşembe günü görüşülecek, geri adım olmayacak" diyen UMP Marsilya Milletvekili Valeri Boyer'i eleştiren Jacob, bu konuda inisiyatifin Fillon'un elinde olduğunu söyledi ve UMP milletvekillerinin bu konu hakkında açıklama yapmasını doğru bulmadığını belirtti. Dışişleri Bakanı Juppe de tasarının Anayasa Komisyonu'ndan geçmesine üzüldüğünü belirterek, "Türkiye son derece önemli bir müttefikimiz ve ekonomik olarak önemli bir partnerimiz" demiş ve tasarının ardında hükümetin olduğu algılamasından rahatsızlık duyduğunu ifade etmişti.KOMİSYONDA YAŞANAN TARTIŞMA VE VEKİLLERİN YORUMLARI:Komisyonda yasaya muhalif vekillerin tasarıyı sunanları 'yeni bir suç icat etmekle' suçladıkları ve Ruanda ile Cezayir'de işlenen suçlarla ilgili sessiz kalmakla eleştirdikleri görülüyor...Dominique Raimbourg: 'Biz önce kendi tarihimize bakalım''Şu an kamu düzenini bozan bir durum söz konusu değilken neden yeni bir suç icat ediyoruz, çok mu gerekli? Böyle bir protesto hareketi başlasa ve bir topluluğa karşı nefret uyandıran eylemlere girişse bile şu anki Fransız yasaları bununla baş edebilir. Bu tür fiillere zaten ceza veriyoruz. Dünyaya ders vermeye kalkmadan önce asıl biz tarihimize dönüp bakmalı ve yaşanan acıları daha detaylı bir şekilde incelemeliyiz. Türkiye, Avrupa Birliği ile üyelik ya da imtiyazlı ortaklık için müzakereler yürütüyor. Bu diplomatik çabalara da zarar verecek bir tasarı.'Noel Mamere: 'Ruanda’ya niçin sessiz kalıyoruz?''Bunun Türkiye’nin baskısıyla falan alakası yok. Bir propaganda ile karşı karşıya olsak bile demokrasimizin bunu bastıracak güçte olduğunu düşünüyorum. Ancak neden seçici davrandığımızı anlamakta güçlük çekiyorum. Eğer Ermeniler için böyle bir yasa çıkarıyorsak neden Ruanda için de aynısını yapmıyoruz? Orada da 800 bin Tutsi öldürülmedi mi? Burundi’de Hutular öldürülmedi mi? Ermeni soykırımı konusunda Fransa’da siyasilerin çeşitli görüşleri var, insanlar bunu sorgulayan kitaplar yazıyorlar. Bu insanlar eğer meclisten böyle bir yasa çıkarsa yargılanacaklar. Küresel bir bakışa ihtiyacımız var. Hem iktidarın hem de muhalefetin, Ruanda’daki soykırım konusunda da bir yasa çıkarmaya cesareti olmalı. Peki 17 Ekim 1961’de Cezayir’de gerçekleşen katliamda Fransa’nın rolünü ortaya koyan bir yasaya ne dersiniz?'Rene Dosiere: 'Bu, meclisin değil tarihçilerin işi''Tarihçiler bize defalarca meclisin kendi işlerine karışmaması konusunda uyarıda bulundu. Şu anki yaşanan tartışmanın da bu kurumun imajı için çok iyi olduğunu düşünmüyorum. Bu tasarının Cumhurbaşkanı’nın verdiği bir sözün gereği olarak geldiği belirtiliyor. Ermeni seçmenin sandıkta önemli bir ağırlığı olduğunu da düşündüğümüzde, önümüzde birçok sorun varken neden seçim öncesinde bu yasanın gündeme geldiğini anlamak zor değil...'FRANSIZ ULUSLARARSI POLİTİKA UZMANI UYARDI:Teklifin yasalaşması, ikili ilişkilere önemli zarar verme riski taşıyorFransız Stratejik ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde (IRIS) araştırmacı olarak çalışan Didier Billon, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının inkarının suç sayılmasını öngören yasa teklifinin onaylanmasının ''Türk-Fransız ilişkilerine ciddi zararlar verme riski taşıdığını'' söyledi.Teklifin yasalaşması halinde ve olası mahkumiyet durumunda, ifade özgürlüğü alanına girdiği için davaların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne de gidebileceğini ifade eden Didier Billon, ''Yasa teklifinin bu kez Fransız kamuoyunda yeteri kadar neden tartışılmadığı'' yolundaki bir soru üzerine özellikle Euro bölgesi borç krizi ve ekonomik sorunların gündemi daha fazla meşgul etmesinin bu konuda önemli rol oynadığını ifade etti.TÜRKİYE'DEKİ FRANSIZ FİRMALARI KAYGILITürkiye ile Fransa, 10,5 milyar dolarlık yıllık ikili ticaret var ve Türkiye'de faaliyet gösteren 2000'e yakın Fransız şirketi bulunuyor. Soykırımın inkarını suç sayan yasanın çıkması halinde, Türk-Fransız ilişkilerinin ciddi şekilde zarar göreceği belirtiliyor. Fransız Meclisi'nde önümüzdeki perşembe günü görüşelecek yasa, Türkiye'de faaliyet gösteren 2 binden fazla Fransız şirketini endişelendiriyor. Firmaların yetkilileri, yasanın çıkması halinde Türk halkının ürünlerini protesto etmesinden çekiniyor.2010 yılında Fransa'nın Türkiye'ye ihracatı genel ihracat artışından, Fransa-Türkiye ticareti Fransa'nın genel ticaret artışından daha yüksek oranlarda seyretti. 2010 yılında Türkiye'nin Fransa'nın ihracatındaki payı yüzde 1,62, ithalatındaki payı yüzde 1,20, dış ticaretindeki payı yüzde 1,39 oldu. Türkiye'de 2 bin adet Fransız sermayeli şirket faaliyet gösteriyor. Fransız firmaları özellikle nükleer enerji santralleri ihaleleri, yenilenebilir enerji ve ulaştırma alanlarındaki proje ve ihalelere ilgi gösteriyor. Fransız yatırımları otomobil, elektronik, çimento, eczacılık ve hizmet sektörlerinde yoğunlaşıyor. 2002-2010 döneminde Türkiye'ye gelen yatırımların yaklaşık 4 milyar dolarlık bölümü Fransa kaynaklı. 2010 yılında Fransa'dan Türkiye'ye gelen yatırım miktarı ise 600 milyon dolar. 2010 yılında Fransa'dan Türkiye'ye gelen turist sayısı 930 bin olarak gerçekleşti.Türkiye'de yerleşik Fransız firmalarının önemli bölümü büyük ölçekli olup, daha çok stratejik sektörlerde yatırım yapıyorlar. Bunların başında otomotiv, otomotiv yan sanayii, perakende dağıtım, gıda ve çimento gibi alanlar gelmektedir.Türkiye'de, otomotiv alanında Renault, Peugeot, elektrik alanında Schneider, otomotiv yan sanayiinde Valeo, çimento alanında Lafarge, gıda alanında Danone, parekendede Carrefour, sigorta alanında Axa, Groupama, finans alanında BNP Paribas, yiyecek hizmetleri alanında Sodexo, turizm alanında Accor, Club Med gibi büyük şirketler faaliyet göstermektedir.Türkiye'deki Fransız sermayeli firmalarda yaklasık 50 bin kişi istihdam edilmektedir.Fransa'nın en büyük ikinci sigorta şirketi olan Groupama, Ziraat Bankası'nın Başak Emeklilik'teki yüzde 41'lik hissesini satın almıştı.Otomotiv sektöründe, 1969'dan beri OYAK ile ortak faaliyette bulunan Renault'un Batı Avrupa dışında en yüksek otomobil kapasitesine sahip fabrikası Türkiye'de bulunuyor. Türkiye'de üretilen otomobiller, Avrupa ülkelerinin yanı sıra BDT ülkelerine de ihraç ediliyor.Türkiye Ekonomi Bankasının (TEB) yüzde 84,25 oranındaki hissedarı TEB Mali Yatırımlar A.Ş, 10 Şubat 2005'te, dünyanın 7'inci, Euro bölgesinin kar ve toplam piyasa değeri açısından en büyük bankası olan ve 87 ülkede faaliyet gösteren BNP Paribas ile ortaklık anlaşması imzalamıştı. BNP Paribas; TEB Yatırım, TEB Leasing, TEB Factoring, TEB Sigorta, TEB Portföy Yönetimi ve Amsterdam'da bir Hollanda bankası olarak faaliyet gösteren TEB NV'de pay sahibi olmuştu.Dünyada modern perakendeciliğin temelini oluşturan Carrefour, Türkiye'de ilk mağazasını 1993 yılında İçerenköy'de açtı. 1996 yılında da Sabancı Grubu ile işbirliği yaparak CarrefourSA ismini aldı. İlk Carrefour alış veriş merkezi de bir yıl sonra Adana'da hizmet vermeye başladı. 2005 yılının Mayıs ayında gerçekleştirdiği operasyonla Gima ve Endi'yi satın aldı.Türkiye'de 1989'dan beri çimento sektöründe faaliyet gösteren Lafarge Türkiye, bugün çimento dışında agrega ve beton, alçı ve alçı levha ile çatı malzemeleri alanında da üretim yapıyor.Taze sütlü ürünler ve şişelenmiş suda dünya lideri ve tatlı bisküvilerde dünya ikincisi olduğu belirtilen Danone, Türkiye'de de su ve süt sektöründe faaliyet gösteriyor.Türkiye'de 1992 yılından beri ayrı ayrı faaliyet gösteren Total ve Elf şirketleri ise dünya genelinde gerçekleştirilen birleşmeyi takiben, 2002 yılı içinde Total Oil Türkiye A.Ş. adı altında birleşti. 2003'te Totalgaz'ı bünyesine alarak, 600 çalışanı ile tek bir akaryakıt, madeni yağ ve LPG şirketi olarak faaliyet göstermeye başladı. Geçen yıl 2,5 milyar dolar ciro gerçekleştiren Total Oil Türkiye A.Ş, yaklaşık 500 istasyonu ile akaryakıtta yüzde 7, madeni yağda yüzde 10 ve LPG'de yüzde 6 pazar payına sahip bulunuyor.Fransız şirketi olan Sodexho Pass, hizmet kart ve ve çekleri üreterek bunları kurumsal müşterilerine pazarlıyor. Sodexho Alliance, toplu yemek (catering) dahil kurumsal hizmet sektöründe faaliyet gösteriyor.Citroen ve Peugeot, Türkiye'de yaygın olarak satılan otomobiller arasında.Türkiye'ye 1989'da giren L'oreal ise kozmetikte en yaygın kullanılan markaları satıyor.13 YILLIK KAVGA- 1998: Fransız meclisi, Sosyalist Parti tarafından verilen tasarıyı oybirliğiyle kabul ederek Ermeni olaylarını ‘soykırım’ olarak tanıdı. Türkiye’de Fransız mallarına boykot başladı. Tepkiler üzerine yasa senatonun gündemine alınmadı.- 2000: Fransız senatosu soykırım yasasını kabul etti. Ankara, Paris Büyükelçisi’ni geri çekti.-2001: Senatonun kabul ettiği tasarıyı meclis de onayladı ve yasa haline geldi. Böylece Fransa, Ermeni olaylarını ‘soykırım’ olarak tanıyan ilk Avrupa ülkesi oldu. Yasada, bunu inkar edenlere herhangi bir yaptırım öngörülmüyordu.-2006: Sosyalist Parti, ‘Ermeni soykırımını inkar’ tasarısını meclise getirdi. Tasarı 19’a karşı 106 oyla kabul edildi. Türkiye’den yine Fransız şirketlerine yaptırım ve elçinin geri çağrılması tepkileri geldi.-2007: WikiLeaks belgelerinde Sarkozy’nin 29 Mayıs’taki Ankara ziyaretinde Erdoğan’a, “Tasarı hiçbir zaman Senato’da kabul edilmeyecek” sözü verdiği ortaya çıktı.-2008: Meclis’te kabul edilen tasarı yasalaşması için senatoya geldi. Ancak Sarkozy’nin partisinden vekillerin oyları ile reddedildi.-2011: Genel seçimlerde Sarkozy gerilere düştünce bu kez kendi partisi aynı tasarıyı meclis gündemine getirdi. UMP’li Valerie Boyer tarafından önerilen tasarıya Sosyalist Parti de destek veriyor. Perşembe günü yapılacak oylamada kabul edilmesine kesin gözüyle bakılıyor.Yasa teklifi İngiliz basınındaTimes: Türkiye, kan davası başlatma tehdidinde bulunuyorGuardian:  Konu, Türkiye-Fransa ilişkilerine daha da zarar verebilirİngiliz gazeteleri, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan yasa teklifinin Fransa meclisi genel kurulundaki oylaması öncesinde Türkiye ile Fransa arasında artan gerginliği sayfalarına taşıdı.Times gazetesi, "Türkiye, Ermeni soykırımı yasasıyla ilgili yaşanan anlaşmazlıkla, kan davası başlatma tehdidinde bulunuyor" başlıklı haberinde, "Türkiye ve Fransa, şimdi birbirlerini 20. yüzyılın en korkunç katliamlarının arkasında olmakla suçluyor" ifadesine yer verdi.Haberde, katliam suçlamalarını reddeden Türkiye'nin, buna karşılık Fransa'nın Ruanda'daki 1994 soykırımında oynadığı rolü ve Cezayir'deki sömürgeci geçmişini gündeme getirdiği kaydedildi.Ankara'nın Paris'teki Büyükelçisini çekme ve Fransız mallarını boykot etme tehdidinde bulunduğunu da bildiren gazete, Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe'nin Türk milletvekillerinden oluşan bir heyetle bir araya geleceğini aktardı.Gazete, Fransa'daki Ermeni Örgütleri Ulusal Eşgüdüm Konseyi Başkanı Alexis Govciyan'ın, "Bu, Ermeni toplumu açısından büyük önem taşıyor. Soykırımı inkar ederseniz, bu, olayın kurbanlarının anısına karşı işlenmiş bir suç. İki kere öldürülmüş gibi oluyorlar. Ayrıca, hayatta kalanların da onuruna yönelik bir saldırı" sözlerine yer verdi.Fransa'nın 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarını kabul eden 20 ülkeden biri olduğunu hatırlatan Times, gündemdeki yasa teklifiyle Ermeni soykırımının inkar edilmesi halinde 1 yıla kadar hapis ve 45 bin Avro para cezasının öngörüldüğünü belirtti.Guardian gazetesi de konuya ilişkin yer verdiği haberde, "Türkiye, Fransa'yı Osmanlıların Ermenileri öldürmeleri konusundaki tavrıyla ilgili tehdit ediyor" başlığını attı.Konunun, "Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkmasıyla zaten gergin olan Türkiye-Fransa ilişkilerine daha da zarar verebileceği" kaydedildi.Gazete, yasa teklifinin kabul edilmesinin iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilere zarar verebileceğine de dikkati çekti."Ermeni meselesi siyasi amaçlara alet ediliyor"İngiltere'de Oxford Teoloji Fakültesi'nde İslam Araştırmaları Profesörü Tarık Ramazan, "Ermeni meselesi"nde tarihin, herhangi bir yasa ya da siyasi kararla dondurulamaz ve yönlendirilemez olduğunu söylemek ve yinelemek gerektiğini belirtti.Fransa'da da eserleriyle yakından tanınan Prof. Ramazan, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan yasa teklifiyle ilgili yaptığı açıklamada, teklifin mecliste kabul edilmesi planının, ne akıllıca ne de bilimsel olduğunu belirterek, "tarihin, herhangi bir yasa ya da siyasi kararla dondurulamaz ve yönlendirilemez olduğunu söylemek ve yinelemek gerektiğini" kaydetti.Tarık Ramazan, bu girişimin, açıkça, meselenin, deklare edilmemiş bazı siyasi amaçlar için alet edilmesi olduğunu ifade ederek, "Geçmişi araştırma ve sorgulamanın, yasayla düzenlenmesini ve araştırmanın cezalandırılmasını kabul edebilecek, kendisini işine adamış, aklı başında bir tarihçi var mıdır?" diye konuştu. Ramazan şöyle devam etti:"Türkiye'nin resmi duruşuna katılsak da katılmasak da bu özel meseleyi doğru biçimde ele almanın - mevcut hükümet tarafından karar verildiği gibi- bilimsel bir araştırma komisyonu oluşturmak ve tarihin tek doğru siyasi yorumunun (bilimsel değil) ne olması gerektiğine karar verilmesi için tartışma başlatmak olacağının kabul edilmesi gereklidir.""Türkiye hükümeti, yakın bir süre önce yapıcı tartışma için yolları açtı ama Fransa'nın kararı, herhangi ciddi bir bilimsel yaklaşıma aykırı olmakla kalmayıp, tarihi gerçeğin asil biçimde araştırılmasından ziyade açıkça Türkiye'ye karşı lekeli hissiyatlara dayandığından, amaca zarar verici."
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Fransa parlamentosunda görüşülecek  olan 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç  sayan yasa tasarısına ilişkin ''Bilinmelidir ki Türk tarihini husumet  kuşatması altına alarak düzmece haber, yorum, iddia veya görüşlerle  saygınlığını gölgelemeye ne Fransa'nın ne de başkalarının gücü ve ısrarı  yetmeyecektir'' dedi.

Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Türk  milletinin, belirli aralıklarla gündeme taşınan asılsız Ermeni soykırım  iddiaları ve bu bağlamdaki yasa tasarılarıyla sindirilmeye ve nefessiz  bırakılmaya çalışıldığını belirtti.

''Yaşanmış ve bitmiş  hadiseleri tahrif ve tahrip ederek hedeflerine ulaşmak isteyen çevreler,  dillerinden düşürmedikleri sözde soykırım iddialarını iftira aracı  haline dönüştürmüş durumdadır'' ifadelerini kullanan Bahçeli, ''Birçok  ülke parlamentosunun Türk milletinin şerefli mazisine dil uzatması ve soykırım hezeyanlarını gündeme taşıması, bağışlanması mümkün olmayan bir kepazeliktir'' ifadelerini kullandı.

Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:

''Bilinmelidir ki Türk tarihini husumet kuşatması altına alarak düzmece haber, yorum, iddia veya görüşlerle saygınlığını gölgelemeye ne Fransa'nın ne de  başkalarının gücü ve ısrarı yetmeyecektir.

Türk milletinin  şerefli geçmişinde haksız ve adaletsiz bir uygulamaya rastlamak mümkün  olmadığı gibi insanlıkla bağdaşmayan herhangi bir vakıayı da bulmak söz  konusu değildir.

Katliam, baskı, zulüm ve despotizm her zaman Türk milletine yabancı ve uzak olan sapmalardır.

Aziz milletimizin geçmişinde yüzünü kızartacak, başını öne eğecek hiçbir ilkellik ve insanlık karşıtı olay vuku bulmamıştır.''

Fransa'nın, soykırımla ilgili tarihi vesikaları bulmak veya görmek için kendi sömürgeci ve kanlı geçmişine bakmasının son derece makul ve mantıklı olacağına dikkati çeken Bahçeli, ''İnsanlık hafızası Cezayir;de dökülen kanları, Ruanda'daki kıyımları asla gündeminden çıkarmamış ve Fransa'nın  vahşi yüzünü ve şiddetle yazılmış sicilini hiç unutmamıştır'' dedi.

Bahçeli açıklamasında şunları kaydetti:

''Sözde Ermeni soykırım iddialarını inkar edenlere, para ve hapis cezası verilmesini öngören yasa tasarısının ahlaksızca ve alçakça şantaj vasıtası olarak kullanılması milletimiz tarafından öfkeyle karşılanmıştır.

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ve hükümetinin  siyasi kaygılar çerçevesinde Türk milletine saldırması, çamur atarak  tarihi gerçekleri eğip bükmeye yeltenmesi tam bir sefillik ve  tükenmişlik örneğidir.

Türk milletine soykırımcı yaftası vurmaya  çalışanlar, düşmanlık gösterileri için ortam kollayanlar bundan yarar  sağlayamayacak ve iflasın eşiğinde bulunan şeref ve itibarlarını ayağa  kaldıramayacaklardır.

Bu çerçevede Fransa Parlamentosu'nda yarın  yapılacak toplantı öncesinde aklıselim hakim olmalı ve Fransız Devleti;  kendini bilmez Ermeni diasporasını, Türkiye Cumhuriyeti'ne tercih  etmemelidir.

Milliyetçi Hareket Partisi'nin beklenti ve isteği,  Fransa Parlamentosu'nun içine girdiği tarihi hatadan dönerek sözde  soykırım bataklığından bir an önce çıkmasıdır.

Teoride insan  hakları ve özgürlüklerin beşiği sayılan bu ülkenin, Ermeni diasporasının  oyununa alet olması ve manevralarına müsamaha göstermesi her şeyden  önce tarihine ihanet ve hakarettir.

Fransa'nın yanlıştan dönme  erdemini gösterememesi halinde, sadece Fransa tarihi ve demokrasisi yara  almakla kalmayacak, bunun Türk-Fransız ilişkileri üzerinde tüm  boyutlarıyla vahim yansımaları olacaktır.

Ve Türk milletini derinden yaralayacak böyle bir hakaretin karşılıksız kalması şüphesiz beklenemeyecektir.''

MHP'nin Fransa'da bulunan Türk heyetinin, temaslarını yoğunlaştırmasını; etkili, birebir ve sonuç alıcı görüşmelerle olumsuz bir kararın çıkmasına mani olunmasını canı gönülden istediğini ve tavsiye ettiğini vurgulayan Bahçeli, ''AKP Hükümeti'ni, bu vesileyle büyük bir haysiyet mücadelesi beklemekte, bugüne kadar gösterdiği uyuşukluktan ve Ermeni açılımıyla verdiği tavizden dönmesi için önünde çok değerli bir fırsat durmaktadır. Elbette Fransız Parlamentosunda görüşülecek yasa tasarısının akıbetine göre söyleyecek sözümüz ve teklif edeceğimiz somut önerilerimiz mutlaka olacaktır'' ifadelerine yer verdi.
 
A.A
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, Fransa'nın  Cezayir'de yaptığı eylemlerin soykırım olarak kabul edilmesi, her yıl 8  Mayıs'ın anma günü olması ve inkar edenlerin cezalandırılması için kanun  teklifi verdi.
TBMM Başkanlığı'na sunulan kanun teklifinde, Fransa  Ulusal Meclisi'nde, Ermeni Soykırımını tanıyan yasa teklifinin Ekim  2006 yılında görüşüldüğü ve kabul edildiği belirtildi. 2001 yılında  Fransız Ulusal Meclisinden oybirliğiyle geçen ve Fransa Cumhurbaşkanı  JacquesChiraç tarafından onaylanan sözde Ermeni Soykırımı'nı tanıyan  yasa ile Türk-Fransız ilişkilerinin gerginleştiği ve ilişkilere darbe  vurduğu ifade edildi.
8 Mayıs 1945 tarihinde, Fransa Devleti  tarafından Cezayir halkına yönelik olarak gerçekleştirilen eylemlerin  insanlık dışı olduğu vurgulanan kanun teklifinde, "Cezayir halkına  yönelik olarak soykırım eylemlerini gerçekleştirilmiş olan Fransa  devletidir." denildi.
Kanun teklifinde, Fransa Devleti tarafından,  Cezayir'de gerçekleştirilen soykırımı inkâr edenler hakkında bir yıl  hapis cezası ve 100 bin lira tutarında para cezası uygulanması  isteniyor.
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
ERMENİLER VE SOYKIRIM İDDİALARI

Dr. Necip Hablemitoğlu
Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü.

Ermenilerin ve Batılıların "soykırım" iddialarının tarihsel gerçeklere dayanıp dayanmadığı konusunda görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

Bu iddiaların asılsızlığını önce en iyi bilenler, iddia sahipleridir. Ekonomik açıdan sefalet sınırının altında yaşayan Ermenistan, dünyanın dört bir köşesinde yaşayan ırkdaşlarının ekonomik desteğini sürekli kılabilmek, dolayısıyla Türkiye ile düşman ülkeleri yanına çekebilmek ve de kredibilitesini artırabilmek için "soykırım" iddialarını sürekli gündemde tutmak zorundadır. Ermeni milliyetçiliği, kabul edilebilir sınırlar içinde değil, resmen faşist, şoven, saldırgan (irredandist) bir milliyetçilik kimliği ile ifade edilmektedir. Hem Ermenistan'da ve hem de yaşadıkları ülkelerde asimile olmama mücadelesi veren diasporadaki Ermeniler arasında. Bir başka ifadeyle, Ermeni milliyetçiliği, Türk düşmanlığı ile resmen özdeştir.

Batılı ülkeler bu paranoyanın farkında değiller mi?

Elbette ki farkındalar. Bugün Birleşmiş Milletler Örgütü'nün bağlayıcı kararlarına rağmen, Ermenistan, Dağlık Karabağ'ı, dolayısıyla Azerbaycan'ın dörtte birinden fazlasını işgali altında tutmaya devam etmektedir. Ermenistan, sırf Türk oldukları için bebeklerden ihtiyarlara, kadınlara hiçbir ayırım yapmaksızın önlerine gelen Azeri Türklerini öldürdükleri, yani resmen soykırıma tabi tuttukları içindir ki, 1 milyonu aşkın mülteci Azeri Türk, Azerbaycan'a sığınmışlardır. Tüm dünyanın gözleri önünde cereyan eden bu soykırımın sonrasında bu mülteciler, Azeri deyimi ile kaçkınlar, çadırlarda, derme-çatma barakalarda açlığa ve soğuğa, salgın hastalıklara karşı yaşam mücadelesi vermeye devam etmektedirler. Siz Batılı ülkeler olarak devam etmekte olan bu dramı görmeyeceksiniz, yok sayacaksınız, Ermenistan'a hiçbir yaptırım uygulamayacaksınız, sonra da kalkıp 85 yıl önce gerçekleştirilen bir toplu nakil işlemini soykırım olarak nitelendirerek bir de bunu parlamentolarınızdan geçireceksiniz, Türkiye'yi mahkûm edeceksiniz. Bunun adı resmen çifte standarttır, hem de en aşağılık ve adi olanından.

Kökü tarihin derinliğinde bir Türk-Ermeni düşmanlığından sözedilebilir mi?

Hayır. Gregoryen Ermeniler, özellikle Roma İmparatorluğu döneminde inançlarından dolayı büyük acılar çekmişler. Ancak, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde, koşulsuz bir dinsel özgürlüğe sahip olmuşlar. Kendi kilise yönetimine kavuşmuşlar. Askerlik yapmadıkları için de giderek kuyumculuk, doktorluk, yapı ustalığı gibi belli mesleklerde adeta tekel konumuna gelmişler. Yüzyıllar boyunca bir Ermeni ihaneti ya da düşmanlığına hiç rastlanılmadığından, Osmanlı Devleti kendilerine "teb'a-i sadıka" yani sadık vatandaş ünvanını yakıştırmış. Kaldı ki, Ermeni sözcüğü yerine yüzyıllar boyu bizzat bu halk tarafından "Hayk" sözcüğü kullanılmış. Batılı ülkelerle Çarlık Rusyası'nın Osmanlı Devletini etnik parçalara ayırma politikasını ifade eden "Doğu Sorunu" kapsamında, Rumlardan, Sırplardan, Bulgarlardan sonra Ermenilere de kanca atılmış. İsviçre'de kurulan sosyalist Hınçaksityun örgütüne Batılı ülkeler desteklerken, Rusya da Kafkasya'da kurulan aşırı sağcı Taşnaksityun örgütüne omuz vermiş. İşte bu iki toplum arasında düşmanlık, dış baskı ve yönlendirmelerle yapay olarak bu dönemde ortaya çıkarılmış. İlk Ermeni ayaklanmasının çıkış tarihi 1888. Ardından pek çok şehrimizde Ermeni ayaklanmaları yaşanmış. Hatta İstanbul'da Hükûmet Binasına (Babıali) ve Osmanlı Bankası'na silahlı baskın düzenlenmiş; Padişah II. Abdülhamit'in saltanat arabasına bomba ile suikast düzenlenecek kadar da ileri gidilmiş. Osmanlı Devleti, bu ayaklanmaları bastırmak için sırf Batılıların müdahalesi yüzünden asker kullanamamış ve bir süre Hamidiye Alayları gibi geçici çözümlerle idare etmiş. Bu ayaklanmalarda yüzbinlerce Türk, sırf Doğu Anadolu'da bir Ermeni Devletinin kurulması uğruna canından edilmiş. Batılılar ve Ermeni tarihçiler, işin bu yönünü yok saymaktalar.

Ermenilerin I. Dünya Savaşı'nda Halep ve civarına sürgün edilmeleri nasıl gerçekleştirilmiştir?

Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı'na girdiğinde, Çarlık Rusyası'nın ordularında yaklaşık 250 bin Ermeninin bulunduğu bilinmektedir. Bu yetmezmiş gibi, Şubat 1915'de, Ermeni militanları, Zeytun Kasabasını elegeçirerek tüm Türkleri katlettiler ve ardından 20 Nisan 1915'de Van'ı işgal ederek, şehri içindeki halkı ile yaktılar. Özellikle Doğu Cephesi'nde savaşmakta olan Türk Birliklerine yiyecek ve mühimmat taşıyan konvoylar, bu militanların saldırısına uğradı ve kayıplarımız ciddi boyutlara ulaştı. Stratejik köprüler, demiryolları bu militanlar tarafından sabote edildi. Sadece Sivas'ta Rus Ordusuna katılan Ermeni militan sayısının 15.000, keza çevrede eylem yapan militan sayısının da bir o kadar olduğu resmi yazışmalardan anlaşılmaktaydı. Aynı anda beş ayrı cephede savaşan Osmanlı Devleti'nin bu bedeli ağır ihanete sessiz kalması beklenemezdi. Nitekim, 27 Mayıs 1915 tarihinde kabul edilen "Muvakkat Kanun"la, Osmanlı Devleti'ne karşı silahlı ayaklanmaya katılan Osmanlı vatandaşlarının güvenli bölgelere nakledilmeleri sağlandı. Göç, sadece ayaklanma çıkan bölgelerle sınırlı tutuldu. Askerin tayını azaltıldı, askeri doktorlar cephe gerisine çekildi, aynı şekilde, askerlerin bir bölümü jandarma olarak göç kafilelerinin güvenliklerinden sorumlu tutuldu. Ayrıca, Uluslararası Kızılhaç Örgütü ile İstanbul'daki Ermeni Başpatriği Zaven Efendi'den göç işlemine nezaret edecek gözlemciler istendi. Tüm bu önlem ve fedakârlıklarla, Ermenilerin Halep ve çevresine göç işleminin tamamlanması, yaklaşık iki yıl sürdü. İşte, soykırım iddiası bu zorunlu göç işleminden ibarettir.

Ermenilerin toplam kayıpları hakkında bir bilgi mevcut mu?

Genel bir rakam vermek mümkünse de, net rakam vermek, dönemin olağanüstü koşulları çerçevesinde mümkün değil. Ancak Türklerin kaybı aşağı yukarı bilinmekte. Örneğin, savaş döneminde Erzurum'da öldürülen sivil Türk sayısı 10.000 civarında. Doğu Anadolu'da ise yaklaşık 600.000 kişilik sivil insanımız Ermeni militanları tarafından katledilmiş. İki milyondan fazla Türk, bu katliamdan canlarını kurtarabilmek için Batı vilayetlerine kaçmak zorunda kalmış. Tüm I. Dünya Savaşı dikkate alındığında Türk Ordusunun toplam kaybı 2.300.000 civarında. Çok ağır bir bedel ödemişiz. Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan toplam Ermeni sayısı 1.300.000 civarında. İtilaf kaynakları ise bu rakamı ortalama 1.500.000 olarak kabul etmekte. Sürgüne kadar ayaklanmalar sırasında hayatını kaybeden Ermeni militan sayısı, Osmanlı kaynaklarına göre 13.432, İngiliz kaynaklarına göre ise 42.000. Ermeni kaynakları ise 100.000-300.000 arasında bir kayıptan sözediyorlar. Sürgün dönemindeki Ermeni kaybı ise 300.000 olarak iddia edilmekte. Kaldı ki, eceliyle ölenler, salgın hastalıklardan ölenler de bu rakama dahildir. Soygun ya da intikam amacıyla Ermeni kafilelerine saldıran Türklerden 1397 kişi, Divanı Harpte yargılanarak idam dahil çeşitli cezalara çarptırılmıştır. İşte bu tür saldırılarda hayatını kaybeden Ermeniler de bu rakam içinde ifade edilmektedir. Propaganda amacıyla şişirilen rakamlara bakıldığında sadece sürgün işlemi esnasında öldürülen Ermeni sayısı 3 milyon. Toplam Ermeni nüfusunu bilen ciddi bilim adamlarının hiçbiri böyle rakamlara itibar etmiyor. Kaldı ki, İstanbul'u resmen işgal eden İngilizler, Mütareke dönemi içinde soykırım iddialarını doğrulayacak hiçbir bilgi ve belgeye rastlayamamışlardır.

Ermeni soykırım iddialarını tarihçiler çürütebilir mi?

Ermenilerin tezi, artık iddia olmaktan çıktı, resmen ve alenen iftiraya dönüştü. Sadece İngilizlerin değil, bu dönemde Anadolu'ya gönderilen General Harbord başkanlığındaki 40 kişilik ABD Heyeti'nin de bu iftiraları çürüten raporları mevcut. Arşivlerimiz açık. Siz istediğiniz kadar doğruları belgeleriyle yazın, yayınlayın, önemli değil. Çünkü, önyargılı bir Türk Düşmanlığı, sadece Ermenilerde değil, pekçok Batı ülkesinde de mevcut. Kendilerinin yaptıkları onca soykırım örneklerine rağmen, hiç utanmadan Türkiye'yi sanık sandalyesinde teşhir etmek, sıkıştırmak, hesap sormak, işlerine geliyor, egolarını tatmin ediyorlar. Bir başka ifadeyle, kontrol edilebilir istikrarsızlık stratejisi gereği, PKK, Pontus, Süryani, siyasal islamcılar dahil, tüm Türkiye karşıtı unsurları bir baskı aracı olarak kullanıyorlar. Kısaca ortaya gerçekleri koymak yeterli değil, bu hasım ülkelerin yöntemlerini kullanarak en aktif biçimde karşılık vermek gerekir. Nasıl mı? ABD için her yıl, hapisteki Kızılderili lideri Leonard Peltier'in şahsında hâlâ toplama kamplarında yaşamak zorunda bırakılan Kızılderililerin hakları, bir haftalık etkinlik içinde dile getirilebilir, sırf lider konumunda olduğu için 28 yıldır suçsuz yere hapiste tutulan Peltier'e özgürlük istenebilir. Keza, Vietnam'da Mai Lai katliamı başta olmak üzere, bu ülkenin dış operasyonlardaki insanlıkdışı eylemleri, Hiroşima ve Nagazaki, belirli dönemlerde periyodik olarak gündeme getirilerek sorgulanabilir. Milli Mücadele döneminde İngilizlerin Fransızların ve de Yunanlıların Türklere yönelik katliamları anıtlar dikilerek çeşitli etkinliklerle anılabilir. Fransa'nın Cezayir ve diğer sömürgelerinde gerçekleştirdikleri soykırım örnekleri, lejyoner cinayetleri; İngilizlerin İrlanda, Kuzey İrlanda, Hindistan ve diğer sömürgelerindeki katliam ve insan hakları ihlalleri; Rusların II. Dünya Savaşında tüm Kırım Türklerini, sırf Türk oldukları için Sibirya'ya ve Orta Asya'ya sürmelerini; İtalya'nın Trablusgarp ve Habeşistan'daki vahşet örneklerini her yıl gündeme getirecek insan hakları kuruluşları (NGO) oluşturulabilir. Tabii, kendi ülkesi ve devletini yabancı ülkelere şikâyet etmekten ve de terörist haklarını savunmadan öte insan hakları kavramına sahip çıkmayan İHD ve Mazlum-Der gibi kuruluşlardan böyle bir duyarlılık ve de yurtseverlik beklemek olanaksız olacaktır.

Türkiye nasıl bir aktif politika izlemelidir ki, Ermeni iddiaları anlamını ve etkinliğini yitirsin?

Önce, Ermeni ayaklanmaları çıkan bölgelerimizde soykırım müzeleri açmak ve uluslararası düzeyde sempozyumlar, paneller düzenlemek, yayın yapmak gerekmektedir. Bu da yeterli değildir. Başta diplomatlarımız olmak üzere yurtdışına gönderilecek kamu görevlileri ve öğrenciler, bu konuda hizmetiçi kurslardan geçirilmelidir. Sadece, Ermeni konusu değil, Pontus, Süryani vb. konularda da bilgilendirilmelidirler. TBMM, misilleme politikası çerçevesinde, soykırım iddialarını tanıyan ülkelerin işlemiş oldukları insan hakları ihlalleri ve de benzeri soykırım örnekleri ile ilgili benzer konularda, misliyle karşılık içerecek kararları hem de anında almalıdır. Bu da yetmez. Yurtdışına gidecek milletvekilleri heyetleri, hedef ülkelerdeki rejim karşıtları ve mağdurları ile görüşmeler yapmalı; hapisanelerini teftiş etmeli; Türk mahkûmların sıkıntılarının hesabını sormalıdır. Örneğin, ETA, IRA, Korsika Yurtsever Hareketi gibi örgütlerin legal uzantıları ile temas kurulmalı; PKK ve benzeri örgütlerin temsilciliklerine ve faaliyetlerine izin veren gözyuman ülkelerdeki karşıt unsurların Ankara'da temsilcilik açmalarına müsaade edilmelidir. Eğer milletvekillerimize herhangi bir engel çıkaran ülke olursa, en aktif biçimde protesto edilmeli ve onların da parlamenterlerine benzeri engeller çıkarılmalıdır. Böylece, "sömürge valisi" edasıyla Türkiye'yi sorgulayan, aşağılayan, ulusal onurumuzla ve ülke bütünlüğü ile oynayan denetçilerin gerekçeli olarak önleri kesilmiş olacaktır. Bu arada Türkiye, Karabağ sorununu ısıtıp ısıtıp Ermenilerin ve Batılı ülkelerin önüne çıkarmalı; uluslararası gündemden düşmemesi için çaba sarfetmelidir. Ülkemizin onurlu bir dışpolitikaya gereksinimi her geçen gün artmaktadır. Ama bu hükûmetle mi? Asla!.. Türkiye'nin egemenlik haklarını, halka gitmeksizin Brüksel'e devretmeye kalkışanların, Atatürk ilke ve devrimlerine ihanet ederek, Anayasa'nın değiştirilemez maddelerini yok sayarak, sırf AB'nin istemleri doğrultusunda ulus-devlet yapılanmasını yıkmayı gözönüne alarak bu ihaneti sürdürenlerin, onurlu bir dışpolitika izlemeleri, uluslararası arenadaki Ermeni provokasyonları ile başa çıkmaları kesinlikle olanaksız görünmektedir. Türkiye'nin önceliği, bu safraları atmaktır; böylece sorunlar çok daha kolay çözümlenebilecektir..

Dr. Necip Hablemitoğlu
Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü.
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı Böri

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1084
Alıntı
TÜRK HEYETİNE TOPLANTI SALONU VERİLMEDİ

Ermeni tasarısına karşı lobi yapmak amacıyla Fransa'ya giden TOBB ve TÜSİAD heyetine kalacakları otelde toplantı için salon verilmedi.
____________________________________

Yalnız ben bunun bilerek yapıldığını düşünüyorum... TÜSİAD Türkiye'nin değil, Fransa'nın tarafını tutar!

"Boykot gereksizdir." diyen de TÜSİAD!

Türkiye'yi aciz-zavallı biçimde göstermek isteyenlerin bir tertibidir bu otel olayı.

___________________________________

Orhan Pamuk, Elif Şafak, Ece Temelkuran, Nagehan Alçı, Baskın Oran, Halil Berktay, Taner Akçam, Ayşe Hür vb. kimseler Ermeni tezlerini desteklemiyor mu? (Bunlar gazeteci-yazar olarak topluma dayatılmıyorlar mı?)

Elin Yahudisi Sarkozy elbette destekler.
____________________________________

Fransa'dan talimat alan "Özgür Masonlar Büyük Locası" yok mu? (Grand Orient de France, onlara "Ermeni Soykırımını tanıyın" dedi mi, demedi mi?)

Kendilerini "Fransız hisseden" Galatasaray Lisesi mezunları bu konularda ne düşünüyorlar? Özel okullardan mezun olanlar ne düşünüyorlar?
Türkiye'ye ihanet edenler cezalandırılmalıdır!

Çevrimdışı Böri

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1084
Peugeot amblemi:



Bu amblemi, Google görsellerde Jerusalem Logo yazarak çıkacak resimle karşılaştırın... (Kudüs şehrinin ambleminde İbranice "Yeruşalayim" = Kudüs yazmaktadır.)

Benzer bir resim olan Kudüs'ün Hapoel Jerusalem Basketbol takımının amblemi:





Peugeot BUDUR!
Türkiye'ye ihanet edenler cezalandırılmalıdır!

Çevrimdışı TARDU KAĞAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 541
Etmeyin tutmayın andalar.Bende pejo 306 gti var.ne yapayım? Ateş verip yakayıımm şimdi?

Çevrimdışı Böri

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1084
Türkiye'de Galatasaray Üniversitesi, Galatasaray Lisesi, Saint Benoit L., Saint Pulcherie L., Notre Dame de Sion, Saint Joseph L., Saint Michel L., İzmir Özel Saint Joseph Fransız L. gibi okullardan mezun sayısız insan var...

Hepsi Fransa'ya hizmet ediyor!

Bir tanesi bile Fransa'ya karşı gelmedi!

(Fransa'nın kabul ettiği tasaraya karşı çıkanlar da Fransa-Türkiye ilişkileri bozulmasın, Fransa ile ticari ilişkileri zarar görmesin diye palavradan karşı çıkıyorlar!)
Türkiye'ye ihanet edenler cezalandırılmalıdır!

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
Etmeyin tutmayın andalar.Bende pejo 306 gti var.ne yapayım? Ateş verip yakayıımm şimdi?


Bizden ve yapılacak eylemin etkinliğinden daha mı kıymetli? Taksim meydanında yakalım derim. >:D >:D >:D Etkisi yüksek olur.
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.