Fransa bunu hep yapıyor.
Fransız siyasetçiler için ermeni soykırımı, Fransa'da yaşayan ermeni oylarını garanti etmek ve seçimin sonucunu kendi lehlerine döndürmek bakımından hemen her seçim döneminde başvurdukları bir iç siyaset malzemesi olup Fransızların bu iç siyaset oyunları maalesef gayri milli bir dış siyaset güden AKP iktidarı nedeniyle Türkiyeyi uluslararası sahada köşeye sıkıştırmakta ve buna bağlı olarak da geri adımlar atmasına sebebiyet vermektedir.
Her ne kadar sözde soykırımı yasası Fransız meclisinden geçmiş olsa bile bu işin sonu demek değildir.
Bu tasarının yasalaşması için meclis kararının senato tarından da onaylanması ve anayasa mahkemesine herhangi bir iptal davasının açılmaması ya da iptal davası açılsa bile bunun yüksek mahkemece reddedilmesi gereklidir. Sentonunda kabul ettiğini varsaysak bile Fransız yüksek mahkemesinin bu yasayı iptal etme olasılığı çok yüksektir. Çünkü Fransız hukuk kurumlarının 1915 olaylarına bakışı Sarkozy gibi değildir.
Bu süreç Fransız yasamasının normal işleyişle en erken 2012 Şubat sununu bulmaktadır. Yani bu arada seçimler bitecek, ermenilerin ağzına bir parmak bal çalan yahudi Sarkozi yeniden seçilecek ve büyük olasılıkla da senato bu yasayı onaylamayacak ve ermeni soykırım söylemi, bir sonraki seçimlere kadar rafa kaldırılacaktır.
Bu hep böyle oldu.
Bu oyunu daha önceden François Mitterrand'da oynadı, Jacques Chirac'da oynadı şimdilerde oynama sırası yahudi dallaması Nicolas Sarkozy'ye gelmiş.
Fransa'nın ikide bir ısıtıp ısıtıp gündeme getirdiği ermeni soykırım yasa tasarısının ne Fransa'ya ne de ermenilere bir yarar sağlamayacağını Fransızlar da ermeniler de gayet iyi bilmekteler.
Çünkü Lozan Barış Antlaşmasıyla daha önceden işlenmiş/işlendiği varsayılan bütün savaş suçları, Türkiyenin şiddetle karşı çıkmasına rağmen, bizzat Fransa ve İngilterenin istek ve ısrarları sonucunda suç olmaktan çıkartılmıştır. Yani affedilmiştir.
Yani Lozan antlaşması yürürlükte olduğu sürece hiç kimse hukuken Türkiyeyi soykırım suçuna mahkum edemeyecek, soykırım yaptığı gerekçesiyle herhangi bir yaptırıma zorlayamayacaktır.
Lozan antlaşmasının bu hükmünü belki çoğu Türk bilmemekte ve bazılarıda bu satırları okuduktan sonra öğrenmiş olcaklardır ama bu gerçeği başta Fransız yöneticiler olmak üzere bilmeyen hiç bir ermeni yoktur.
İşte bu gerçek nedeniyle bir çok avrupa ülkesi "soykırım" yerine "katliam" demeye başlamıştır.
Diplomasi dilinde "soykırım" devlet eliyle bir ırkın ortadan kaldırılmasını, "katliam" ise kargaşa ortamlarında devlet otoritesinin zayıflaması nedeniyle bazı sivil ya da resmi kişlerin suçlu gördükleri azınlıklara karşı misilleme ve hakkın yerini bulması ve o azınlıklarca işlendiği varsayılan suçlarının cezasının verilmesi düşüncesiyle giriştikleri birden çok kişinin bir arada öldürmesi fiili olarak tanımlanmaktadır.
Yani haçlı batının Lozan antlaşmasıyla soykırımı suç olmaktan çıkarmasının nedeni ileriki zamanlarda kendi başına böyle bir suçlamanın gelmesinden korktuğu içindir. Oysaki Türkiye Lozan'da soykırımın suç olmaktan çıkartılmasına, affedilmesine, karşı çıkmakla zaten böyle bir suç işlemediğini ortaya koymuş, haçlı batılılarsa soykırım suçunu işlediklerini zımmen(örtülü olarak) kabul etmişlerdir.
Bütün uluslararası antlaşmalar ve tarih; Türkleri temize çıkartmakta, tam aksine haçlıların suçlarını tescil etmektedir. Lakin gel gör ki Türk Devleti milli dış siyaset yürütme yetisini yitirdiğinden suçluyla mazlum yer değiştirmiş, haçlı batı hem iddia, hem yargı ve hem de infaz makamına oturmuştur.
Türkiye açısından yapılacak tek şey, tavizsiz, dik duruşlu bir dış siyasettir.
TTK.