Gönderen Konu: Korkut Ata ve Salur Kazan Etrafında Şekillenen Türkmenistan Sözlü Geleneğine Gör  (Okunma sayısı 9683 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Korkut Ata ve Salur Kazan Etrafında Şekillenip, Türkmenistan Sözlü Geleneğinde Yaşatılmış, Son Zamanlarda Yazıya Geçirilen Türkmenistan Derlemesi Hikayeler.

Daha önce, Türkiye'de bilinen ve defalarca değişik yazarlar tarafından yazılıp okuyucuyla buluşturulan Dede Korkut hikayelerinin tamamı olan on iki hikayeyi uzun bir çalışma sonucunda şiirleştirmiştim. Buraya sadece bahsedilen on iki hikayenin dışında Türkmenistan'da derlenen ve çoğumuz tarafından bilinmeyen veya az bilinen şiirleştirdiğim altı hikayeyi alıyorum.



Oğuzların Melallaşmakı (GÜLCE-BULUŞMA) Türkmenistan Derlemesi

Türkmen İl-Ulusundan aldık bir haber,
Beraber okuyalım, dinleyelim beraber.
Türkistan’da oturan il ulusu
Öbek öbek, oymak oymak
Yaşarlardı uruk uruk.
Onların hepsine ulu ilin hanı
Bayındır Han, ederdi hanlık.
O zamanda Oğuzlar arasında kopuz çalan,
Name destan söyleyen, Oğuz’un akıl danesi,
Nasihatçi Yiğit Korkut Ata diye biri yaşardı.
Ünü, Türkistan’ı aşardı.
Erinmez
Kimin toyu, şöleni, yareni varsa koşardı.
Kopuz çalar, name destan söyler, nasihat eder,
Öğüt verirdi,
Günlerin birinde, toy meynanına
Ak otağlar kurdu hanların hanı;
‘‘Meclisim var’’ diye dört bir yanına,
Haber uçurdu hanların hanı.

Bayındır Han’ın davetine
Balkan dağında, Köpekdag eteğinde,
Ural dağı, Kubat dağı eteği, Alış ilinde,
Har al denizi kıyısında, Sebiz’de, Çırıklık’ta, Vas’ta,
Diyarbekir’de, Hanga’da, Hazarasıp’ta,
Tercen, Murgan, Amuderya,
Siriderya boylarında at koşturan;
Hazar denizi kenarında, Kât’te oturan;
Kısacası İçoğuz’dan Dışoğuz’dan
Bölük bölük nice er geldi, her boydan.

Gelenler karşılandı birer birer;
Alaca halı döşeli ak otağlara alındı.
Yemekler verildi, hizmet görüldü.
Çıplaklar giydirildi, açlar doyuruldu.
Şad oldu herkes, ulu bir meclis oldu.

Her toyda yaşanır töresi Türk’ün;
Kimi ateş verir kimi köz alır.
Sonra gelir kendin övesi Türk’ün,
Yiğit beyler sıra sıra söz alır.

Bu mecliste de
Kimi aygırını övdü, kimi koçkarını.
Kimi boğasını, kimi tazısını, kimi kuşunu.
Kimi ok- yayını övdü, kimi özünü,
Kimi yiğitliğini, kimi kol hünerini.

O zaman Çovdur İl-Ulusuna yolbaşçılık yapan
Akbay, Karabay kardeşler de boğalarını övdü.
Buna karşılık Bayat İl-Ulusu yolbaşçısı Talav Han
Karşı çıkıp, kendi boğasını övdü.
Tartışma büyüdü, diğer beyler de karıştı;
Kimi Akbay, Karabay kardeşlerin boğasını,
Kimi Talav Han tarafını tutup onun boğasını övdü.

Söz uçtu akıl çelindi,
Öyle bir ana gelindi,
Olmaması gerekirdi,
Meclis ikiye bölündü.

Tartışma iyiden iyiye alevlendi,
Ulaştı Bayındır Han’a.
Çağırdı yolbaşçıları:
‘‘Boğalarınızı besleyin kırk gün,
Sonra meydana çıkarın vuruşturun;
Kimin boğası yenerse o haklıdır’’ dedi.
Razı oldu yolbaşçılar.
O sırada, Korkut Ata kopuz çalıyor,
Name destan söylüyor, nasihat ediyordu.
Şöyle diyordu:

‘‘Adam bolsan at al,
Dostun kelse xalat sal.

Ajı körsen toyquz,
Yalanaç kelse keyqiz.

Mımana taqam çek,
Eke kalma xüllas tek.

İlin bilen birqe bol,
Dayım ondan alkış al.

Ulumıslık etmiqin,
Yaman yolqa kitmiqin.

Yaqışlardan at kaladır,
Yamanlardan set kaladır.

Nesixatı biz berdik,
Abray Tanrım bersim.’’

Toy sonunda ava çıkan her yiğit,
Ok doldurdu ak kirişli yayına.
Deli rüzgar olup akan bir yiğit,
Geyik düştü Kazan Han’ın payına.

Toydan dönen
Çovdurların hanı Akbay, Karabay kardeşler,
İl- ulusunu toplayıp, toyda olanları anlattı bir bir.
Boğalarının, Bayat İl-Ulusu Hanı Talav Hanın boğasına
Yenilmemesi için iyi bakılması söylediler.
Talav Han da kendi il ulusunu topladı,
Olanları anlattı.
Yiğitleriyle gizli gizli sözleşti.
Neydi bilinmez, belki hanlık dehası
Belki farklı bir yoldu.
Akbay, Karabay kardeşlerin boğası,
Iki gün sonra kayboldu.

Gönüllü erlerden ekip kuruldu,
Aradılar ova bayır her dağı.
Kurttan kuştan yelden haber soruldu,
Bulamadı yolbaşçılar boğayı.

İki kardeş bir gün gizli olarak,
Son çare son ümit mescide girdi.
Kesilmiş boğayı burda bularak,
Elbaşçıya sorma kararı verdi.

Mescidin elbaşçısı Hoca Ahmet’ti
Yolbaşcılar ilk soruyu yöneltti:
‘‘Boğamızı bu mescitte kim kesti?’’
Kardeşlerden yüzlü geldi elbaşçı:

‘‘Boğanın ölüsüyle mescidi kirlettiniz,
Hem günah işleyip hem hata ettiniz.’’
Diye, suçlayıp haksız çıkardı.
Günahkar gösterdi.
Seher vaktinde il-ulusuna haber salıp
Uyandırdı Oğuz’u,
‘‘Mescit kirlettiler’’ diye inandırdı Oğuz’u.
İl ulus, mescidin altında yattı pusuya.
Akbay, Karabay kardeşler geldiklerinde,
Boğalarının ölüsünü almaya
Çekilmiş kılıçlarla, baskın yediler,
Taze ergen ser verdiler.

Boylar arasında yapılan vuruş,
Çovdur erlerine tattırdı ölüm.
Hocanın ettiği kahpece duruş,
Sayıldı Çovdur’a en ağır zulüm.

Yolbaşçılar dönüş yaptı yurduna,
İl ulusu toplayıp anlattılar olanı.
Görmemek için daha fazla bir zarar,
Yurtlarından göçmeye verdiler karar.
Altmış gün yolculuk,
Mangışlak’ta son buldu;
Ellerin vatanı yeni yurt oldu.

Bayındır Han kırk günlük avdan döndü,
Oğuzların il-ulusu arasında melallaşma olduğunu,
Çovdurların göçüp gittiğini öğrendi.
Içoğuz Dışoğuz beylerini topladı,
Neler oldu, neler yaşandı bir bir dinledi.
En sonunda bir yiğit, ruhsat istedi.
Anlattı tüm gerçeği: ‘‘Hanımız sözünü yedi;
Talav Han Çovdurların boğasını öldürttü,
Mescide koydurdu.
Bu melallaşmaya sebep Talav Han’’dedi.

Bayındır Han sordu Bayat hanına,
Talav Han suçunu etti itiraf.
İstemedi beyler kalsın yanına,
Asılması için oldu bir taraf.

Talav Han asıldı,
İl-ulusu İçoğuz’a Dışoğuz’a dağıtıldı.
Bayındır Han,
Kazan Han’ı ve Korkut Atayı
Çovdurlara gönderip tekrar Türkistan’a
Getirmeleri için görevlendirdi.
Kazan Han Korkut Ataya haber saldı,
Üç gün sonra Korkut Ata geldi.
Birlik için, dirlik için, Tanrı için;
Durumu anlattı Kazan
Dedem Korkut şöyle dedi:
.
‘‘İl-ulusa xızmat et,
Çakırıldın şonda kit.

İl-ulusa xızmat et,
Xızmatını ona kat.

İsteseler töre öt,
Xay-xaylısa dayım et.

İlden dışta xiç turma,
Ondan bindin iş körme.

Maksatsız sıra yerme,
Ündelmise tek barma.

Şol yana kadam urma,
Tuşmana sırın berme.

Bolsun ilin aqzıbir,
Aqızalanı kanrıbir.

Küyç-kuvvatlı misli şir,
Munı keçqenler diyir.

Kitməne yela buyur,
Tandım et işini xayır.’’

Kuşandı kırk yiğit tedarik gördü,
Şaha kalktı alapaça boz atlar.
Korkut Ata Kazan başbaşa verdi,
Aşıldı dağ ova nice zor yurtlar.

Uzun ve yorucu yolculuk
Mangışlak’ta son buldu,
Çovdur İl-Ulusu karşılayıp hoş kıldı.
Olandan bitenden haber verdiler,
Üç gün ağırlanıp hürmet gördüler.
Yolbaşçılar il-ulusu topladı,
Sohbet ettiler, nasihat dinlediler.
Korkut Ata en sonunda şöyle dedi:

‘‘İlinden tüşme uzak,
Bolar sana kanım tuzak.

Onun bilen bol aqzıbir,
Aqzını tek kanrıbir.

Tuşman teqmez şonda sana,
Kulak salın sizler mana.

Bizler birlen yurta barın,
Yaqşı-yaman birqe körün.

Xal-ovxalı bizler bildik,
Tövellaçı bolun keldik.

Nesixatı sizler alın,
Bizler bilen birqe yörün.

Xoş etsin Tanrım sizleri,
Kollasın dayım bizleri.’’

Maslahat yapıldı beyler arası,
Çovdur İl-Ulusu hayır dediler.
Kapanmamış melallaşma yarası,
Türkistan’a dönmek istemediler.

Kazan Han’ın, Korkut Atan’ın
Sözü dinlenmeyince
Korkut Ata, Çovdur yolbaşçılarına,
Çovdur İl-Ulusuna bir daha dedi,
Şöyle söyledi:

‘‘Tiqen etmi ulıdırsın,
Baqtını sen kovlıdırsan.

Aqzala tek baynımaz,
Dayım sıra yaynımaz.

Mıdam ayak astında boladır,
On kastına tuşman keledir.

Seni talır önyeten,
Ekedir batmaka batan.

Mıdam tuşman sen üstünte,
Yöriş etedir kastında.

Dadına kimqe tiycek,
Tuşman elaçsız koycak.

Aqzala Tanrım karqır,
Sizlere Tanrım sarqır.’’

Dede Korkut, Kazan Han
Ve kırk yiğit döndüler geri,
Çovdurlar Mangışlak’ta kalıp,
Yurt bilmekte karar kıldılar bu yeri.

Hem bilge hem ozan öğüdü Türkçe,
Oğuz’un üstünde Oğuz’da gözü.
Vuslatî okuyup yazdı böylece,
Dinlenmez ilk defa Ata’nın sözü.

Osman Öcal

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Dışoğuzların Gâver Hanlığına Karşı Köreşi (Gülce- Buluşma) Türkmenistan Derlemesi

Ural dağları
Tarihin gizemli girdabında;
Nice can sakladı bedeninde,
Ne savaşlar gördü,nice han yedi.
Nice göç dalgasında boğuldu,
Kralım dedi.
Zaman oldu eğildi, bel verdi.
Zaman oldu arkasını bir hanlığa yurt kıldı;
Adı Gâver’di...
Bu hanlık, Oğuz İl-Ulusuna günyüzü göstermezdi.
Günlerden bir gün Oğuz üstüne baskın düzenledi:
Öldürdü, yağmaladı, esir aldı gelinleri, kızları...

Kara haber vardı Bayırdır Han’a,
Dört bir yana gizli ulak gönderdi.
Dışoğuz İçoğuz uydu fermana,
Oğuz kurultayı toplanıverdi.

Bir ordu kurdu ki hanların hanı,
Kendisi başında büyük komutan.
Her savaşçı hazır vermeye canı,
Ya ölmeli ya kurtula bu vatan.

At oynadı toynak uçtu toz koptu,
Kılıç indi kan şorladı Gâver’den.
Çakca Han’ın düşen başı yer öptü,
Oğuz intikamı aldı Gâver’den.

Türke zincir vurulur mu;
Esirler kurtarıldı, ata-bala buluştu,
Yavuklular kavuştu.

Hanları Çakca Han ölünce
Gâver halkı teslim alındı,
Dışoğuz İl-Ulusu içine göç ettirildi,
Beraber yaşamaya mecbur kılındı.
Uzun yıllar geçti, rahatlık battı,
Günlerden bir gün
Tomga Han adında yaşlı bir Gâver,
Bayındır Han’ın huzuruna çıkıp el etek öptü,
Hediyeler verdi.
Halkı için ayrı yer istedi.
Bayındır Han, Dışoğuz yurdundan yer gösterdi,
‘Kendi hanlığınızı kurun’ dedi.
Gâver hanlığı kuruldu yeniden,
Zaman aktı, yıllar birbirini yedi.
Şeytan vesvese verdi...

Tomga Han’a rağmen birleşti fitne,
Kışkırttı Tomga’yı Bayındır Han’a.
Tarih iyi bilir kurt nedir it ne,
Gâver’in beyleri susadı cana.

Günlerden bir gün bir Gâver beyi,
Ava çıktı, avı bildi fitneyi.
Oğuzların çok sayıda malını çalıp götürdü,
Izini takip eden çobanları öldürdü.
Olayı duyan Oğuz beyleri
Orazlı Bey’in otağında toplanıp, bir karar aldı,
Kazılık Koca’yı Oğuz İl-Ulusu adına vekil saldı.
Çalınanlar alındı,
Halleşildi, barış sağlandı.

Üç yıl sonra yine kaşındı Gâver,
Dışoğuz üstüne yürüyüş etti.
Toplandı İl-Ulus nice yiğit er,
Gâver’in yaptığı canına yetti.

Yerin her yarığı narayla doldu,
Ok yağmuru idi gökleri yaran.
Orazlı Bey Oğlu Uluğ Bey oldu,
Tomga Han'ı tutup nice baş vuran.

Türk’ün kılıcına eğildi boyun,
Esirler meydana yığıldı bir bir.
Nice nice cana mal oldu oyun,
Fitneye fesata verirse fikir.

Orazlı Bey emir verdi beylere
Vuruldu kellesi koptu Tomga’nın
Esirler salındı, beyler döndü evlere
Orazlı Bey yeniş toyu tuttu:
Ak otağlar açtırdı, ipek halılar serildi.
Kurbanlar kesildi, et kaynadı kazan kazan.
Dışoğuz İçoğuz İl-Ulusu akın akın yürüdü,
Toya, hanlar hanı Bayındır Han’da geldi,
Yenildi içildi.
Kopuz çaldı, name destan söyledi
Dedem Korkut Koca Ozan.
At yarıştırıldı, boğa güreştirildi, koç vuruşturuldu,
Ok yarıştırıldı, horoz it döğüştürüldü...
Üç gün üç gece süren toyda
Açlar doyuruldu, çıplaklar giydirildi.

Toy sonunda, Oğuz beyleri
Orazlı Bey’in oğlu Uluğ Bey’in toplandı ak otağına.
Uluğ Bey, Dedem Korkut’un önüne,
Bayındır Han’ın yanına oturdu, sağ kol oldu hanına.
Kahramanlığı kutlanıp, övgü geldi ününe.
Korkut Ata söz söyledi nasihat etti,
Şöyle dedi:

‘‘Uluq beq boldı ulı,
Alkışa köter kolı.

Uluqlık ada yetdi,
Batırlıkı ol etdi.

Elmıdam batır bolsun,
Dövleti dayım kelsin.

Uzak bolsun ömüri,
Berkdir kılıç temiri.

İline arka tursun,
Tuşmanı yaman körsün.

Atasını şat etsin,
Tuşman könlün mat etsin.

Alkışını biz etdik,
Abray Tanrım bersin.’’

Beyler uzun ömür devlet diledi,
Dağıldı yurduna boşaldı Oğuz.
Vuslatî okuyup böyle söyledi,
Daimi devlete baş aldı Oğuz.

Osman Öcal

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Salır Kazan ve İtemcek (Gülce-Buluşma) Türkmenistan Derlemesi
 
 Türkmenistan derlemesi,
 Sözlü geleneğin sesi.
 Salır Kazan etrafında,
 Şekillenen bir hikâye.
 
 Hikâye dedik de, bir macera Kazan’dan;
 Hak razı olsun: Anlatandan, derleyenden,
 Emek verip yazandan.
 Varlığı varlığımız, Özü özümüzdür;
 Masal olmasında,
 İster bir destan, ister olsun bir hikâye.
 
 Senpul-Serpul denilen yer,
 Ne Kafdağı ne de Fizan.
 Yetiştirmiş yiğit bir er,
 Bizim soydan Salır Kazan.
 
 Sığınmadan bahaneye,
 Helallik verip haneye,
 Gitmek ister ol Kâbe’ye,
 Fırlar yaydan Salır Kazan.
 
 Uçarak bin bir kanatlı,
 Kuşanışı Türk pusatlı,
 Arkasından gelir atlı,
 Sorar beyden Salır Kazan.
 
 ‘‘Hayırdır be bre yiğit?’’
 ‘‘Kazan Bey geriye dönün,
 Yağmacılar arkanızdan baskın yaptı;
 Almak için malınızı, yağma ederler obanızı.’’
 Kazan’ın gözlerindeki parıltı söner;
 Adamlarına döner:
 ‘‘Ziyareti gerçekleştirseydik
 Daha ne belalara rastlayacaktık kim bilir,’’
 Der. Kır atın dizginlerini çevirir obasına.
 Evine gelir bakar ki hanımı gözü yaşlı:
 
 Hele söyle n’oldu sana şah kızı,
 Bey diye ağıtın gönlüme sızı…
 Güreşip almıştım alnıma yazı,
 Duyunca haberi döndüm de geldim.
 
 Sen pehlivan idin ben Koca Kazan,
 Yırtılan yer idi meydandı tozan,
 Böyle bir ceylanı Hak idi yazan,
 Ateşler içinde yandım da geldim.
 
 Hatunu der ki:
 ‘‘İtemcek denilen yağmacı obanı bastı,
 Perişan etti bizi, bellidir kastı…’’
 
 Kazan düşünürken bir çare,
 Bir aksakal gelir avare.
 Olsun diye bir fikir;
 İtemcek nerededir,
 Onunla nasıl baş edilir, anlatır bir bir:
 ‘‘İtemcek Amuderya’nın ortasında bir adada yaşar;
 Ünlü bir eşkıya,
 Tılsımlı sihirbazdır.
 Kalabalık askeri vardır,
 Barınakları ırmağın kenarında bir mağaradır.
 Önce onlarla karşılaşırsın derler ki:
 ‘Bizimle cüz, satranç, çelik-çomak oyna.’
 Oyuna dalarsan yakalarlar, kılıç alır canını,
 Şorlatırlar oluk oluk kanını.
 Olma sakın haşır neşir,
 Kılıcını işlet kol kopar, baş düşür.
 Atlarının içinde karnı ak alaca akıtmalı bir at vardır;
 Ördek gibi yüzer onu al, seni adaya çıkartır,
 İtemcek’i bulursun, kellesini alırsın.’’
 
 Salır Kazan Aksakala ‘‘Tanrı saklasın’’ der;
 Pusatlanır atlanır, yol tepip gece gündüz
 Yoldaş olur güneşe aya,
 Sonunda varır Amuderya’ya.
 
 Irmak kenarında sürerken atın,
 Şerrine sığınmış nice pusatın,
 Uğrular görünür alınmış satın,
 Karşılatır Kazan Han’ın heybeti.
 
 Anlarlar ki tekin değil er kişi,
 Bilmezse oyuna gelir kör kişi,
 Teklif eder başlarından bir kişi,
 Başlar söze önce ederek methi.
 
 Salır kulak asmaz gelen çağrıya,
 Fırsat vermez onca kanlı uğruya,
 Diler kara polat topun doğruya,
 Kurdun pençesine boğdurur iti.
 
 Kır atın toynağı toz sürer yerden,
 Baş düşürüp kan şorlatır kâfirden,
 El aman dileyip kesilen ferden,
 Gösterir tavlayı gösterir çiti.
 
 ‘‘Aman beyim aman, kıyma bizlere,
 Al istediğin atlar senin olsun’’ derler,
 Boyun eğerler.
 Kazan: ‘‘Karnı ak alaca tulparı getirin’’ der.
 Askerler derhal getirip verirler.
 Sıçrayıp biner tulpara,
 Dalar Amuderya nehrine.
 İtemcek haber alır,
 Sihirle dondurur suyu.
 Halka şeklinde üçayaklı ocak demiri yaratır,
 Boynundan geçirip yakalamak ister;
 Kayması için buzun üstünden fırlatır.
 Kazan maharetini gösterir, kurtarır kendisini,
 Öldürmek için hinoğlu hini.
 
 Ak ala tulparla çıkar karaya,
 Girer mi Vuslat’î o an araya,
 Düşer İtemcek’in başı oraya,
 Anlar ki yenilmez kartalın eti.
 
 Osman Öcal

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Teke Muhammet (GÜLCE – BAHÇE)Türkmenistan Derlemesi
 
 Türkmen sözlü geleneğinde,
 Milli ruhu besleyen hikâyelerden;
 Salır Kazan etrafında şekillenen
 Bir macerayı anlatır sadece,
 Bu kısacık hikâye.
 
 Oğuz’un yiğit hanı Salır Kazan zamanı,
 Afganistan şahının güzel bir kızı vardı.
 Pehlivandan pehlivan bilmez idi âmânı,
 Çağı evlilik çağı bin güzel nazı vardı.
 
 Güreşte kim yenerse onunla evlenecek,
 Er gibi er dilerdi kendisini yenecek,
 Hayalleri süsleyen düşlerdi bir gelecek,
 Ya bulunmazsa diye gönlünde sızı vardı.
 
 Kızda olan iddia dolanır dilden dile,
 Nice yiğit at tepip yürürken ilden ile
 Oyundaki ustalık bir el değdirmez bele,
 Aslan gibi tutuşu rüzgârdan hızı vardı.
 
 Ünü dağları aştı,
 Ta Salır Kazan’a ulaştı.
 ‘O nasıl bir kız ki’ diye düşünüp,
 Pusatlanıp, dağlar beller geçti at binip.
 Ve kızı ilk gördüğünde gönül bendinden taştı.
 
 Bu güreşler ki,
 Nice erden baş almış.
 Töreler der ki
 Burası meydan yeri,
 Dönülmez geri.
 Kıyasıya kapışma,
 Ya galip gelir,
 Ya kelleni verirsin.
 Ey Salır Kazan!
 İşte kız işte meydan,
 Rakibin bir kız,
 Sense koca Kazan Han.
 
 Hazırlıklar bitince başlar meydan güreşi,
 Yer gümbürder toz kopar saçılır hasmın teri.
 Kazan soluksuz kalır ufuk yutar güneşi,
 Yenişemez rakipler yorulur meydan yeri.
 İlk gün biter böylece yamanır yırtık deri.
 Uyuyunca yıldızlar çıkar göğün ateşi,
 Ya kız, ya boyna kılıç bırakılmaz seferi.
 Tutuşurlar yeniden dönüşü olmaz geri,
 Salır anlar pek yaman görülmemiş bir eşi,
 Toprak kanar gök inler tükenmez kızın feri.
 
 Salır düşünüp der ki; ‘‘sarıldık ceylan göze,
 Çok inatmış meğerki bu düğümü Hak çöze;   
 Yenilirsem eğer ki yok olur itibarım.’’     
 
 Üçüncü gün yer dardı gelmeden günün ardı,
 Hak Tanrıya yalvardı kızı yeniden sardı,
 Gücü gönülle kardı daha ‘‘kalmasın yarım.’’
 
 Diyerek, öne doğru iter kızı
 Ve zorlar…
 Kız anlar Salır Kazan’ın gücünü,
 ‘‘Seninim artık’’ diye bağırır.
 Lakin aldırmaz Salır,
 Devam ettirir güreşi ve yıkar.
 
 Zafer koç yiğidin zafer şanındır,
 Töre gereğince kız Kazan’ındır,
 Kurulur toy düğün baba evinde,
 Ateş ev sahibi köz yabanındır.
 
 Otağlar dikilir davul dövülür
 Nice yarış olur yiğit övülür
 Yenilip içilip verilir bahşiş
 Açlar doyurulur yetim sevilir
 
 O zamanlar toy kız evinde yapılır,
 Damat bir süreliğine burada kalırdı
 Düğün biter,
 Kazan birkaç ay sonra döner yurduna,
 Zaman geçer, Afganistan şahının kızı
 Bir oğlan doğurur yiğitlerin merdine.
 Adını Teke Muhammet koyarlar.
 İkinci oğlu olur, Sarı derler adına,
 Üçüncü ve son beşik Salır Kazan:
 Atasının adıdır, Vuslatî bunu yazan.
 
 Osman Öcal

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
İĞDİR( Gülce Buluşma) Türkmenistan Derlemesi
 
 Zaman eski zaman anlatır Koca,
 Eli Türkmen eli, duruşu hanca.
 Salır adlı bir koç yiğit var idi,
 Bükerdi bileğin yiğidin onca.
 
 Ava çıkar bir gün dolanır elde,   
 At sürer gün boyu bayırda belde. 
 Yorar boz aygırı çöker karanlık,
 Kurar otağını dinlenir çölde.
 
 Seher söküp gece erer sabaha,
 Atı kişneyerek kalkınca şaha.
 Salır kalkıp etrafına bakınır,
 Bir karaltı görür varır silaha.
 
 ‘Sen kimsin?’diye sorar
 Kız yüzünün perdesini açar
 Derki: ‘Ben bir periyim.’
 
 Görünce yüzünü şaşırıp kalır,
 Kor düşer gönlüne vurulur Salır.
 Sıyrılıp kılıçtan varır yanına,
 Âşık oldum diye yanar yalvarır.
 
 Salır der:
 ‘Âşık oldum, düştü sana meyilim’
 Peri der:
 ‘Ben senin karın değilim’
 Salır der:
 ‘Seninle evlenmek istiyorum’
 Peri der:
 ‘Ben periyim aşk badesi içemem,
 Beni istiyorsan üç şartım var
 Hiç birinden geçemem;
 Yıkanırken, saçımı tararken
 Bakmayacaksın arkamdan,
 Yürürken.
 Sözleşirler, seyran edip,
 Av avlayıp, yiyip içip gezerler…
 
 Bir gün aklı eser düşünür Salır,
 Neden bakmayayım vesvese alır.
 Seher vakti peri saçın tararken,
 Bakıp gizli gizli hayrette kalır.
 
 Ses vermez,
 Yine bir gün öğle vakti bastırır sarı sıcak;
 Peri serinlemek ister, ‘yıkanmalıyım’ der ancak.
 Durumu anlayan Salır yalancıktan uykuya dalar,
 Der: ‘Bugün de izlemeliyim bakıyım sonu n’olacak’
 
 Andı bozup uygularken oyunu,
 Kız kuyudan alıp döker suyunu.
 Artar şaşkınlığı söz inmez dile,
 Seyre dalar endamını boyunu.
 
 Peri, kendine doğru dönünce;
 Kirpik altı çoklu meme görünce,
 Bir ara konuşmak istese de vazgeçer,
 Uyanıklığını gizler.
 Peri yıkanıp yürürken
 Ardından izler;
 Ayakları terstir,
 Erir…
 İzlediğini açığa verir, sorar:
 
 Sinmiyor içime bu nasıl meme,
 Bu nasıl ayak ki basar sineme.
 Güzeller güzeli bir kız sevmiştim,
 İster de gerçeği istersen deme.
 
 Peri sözünde durmadığı için öfkelenir;
 Tekrar, eskisi gibi güzel kız suretine döner.
 Salır hata yaptığını anlar, yalvarır…
 Peri: ‘Namertsin sen
 Senden hamile kaldım’ der
 Güvercin olup uçup gider.
 
 Ah çeker ardından koç yiğit Salır,
 Yalnızdır dağlarda yalnız av alır.
 Her seferde uğrar kurar otağı,
 Gelen olmaz giden olmaz boş kalır.
 
 Günün birinde yine aynı yere varıp oturur,
 Periyi düşünür yine, kaygılanır.
 O esnada pat diye iner bir kumru,
 Peri olur.
 Varıp Salır’ın huzuruna,
 Kolundaki bebeği eline verir:
 ‘Bu senin oğlun’ der, yine kumru olur uçuverir.
 
 Tepikler atını bakmaz ardına,
 Salır oğlu ile döner yurduna.
 Otağ açıp şölen verir Oğuz’a,
 İğdir adı koyar bozkır kurduna.
 
 Yapılan şölene Oğuz gür gelir,
 İçerden dışardan nice er gelir.
 Yeme içme bol eğlence töreden,
 Vuslatî atası Korkut Pir gelir.
 
 Kopuz çalar, deyiş okur, söz söyler.
 Nameler inler, beyler yiğitler dinler.
 Soy soylar boy boylar,
 Salır’ın oğluna İğdir adını koyar.
 Bayındır Han çocuğa aygır verir.
 İğdir büyür serpilir, on sekiz yaşına gelir.
 At biner, ok atar, av avlar.
 Günlerden bir gün kırk yiğidiyle ava çıkar;
 Türkmenleri talana gelen düşmanla karşılaşır.
 Kılıç parlar, ok uçar,
 Yiğitliğini gösterip, tuksak eder düşmanı.
 Sevindirir Kazan’ı, Bayırdır Han’ı.
 İğdir’in kahramanlığı yayılır oba oba,
 Duyanlar Kazan Han’ın evine gelirler:
 Bayındır Han ve nice beyler, yiğitler.
 Dede Korkut kopuz çalar, name destan söyler;
 İğdir’i kutlar, över.
 İğdir’in nesli çoğalır birer birer.
 Ve bu nesilden, peri katışığı,
 Çok güzel bir boy olan
 Çovdurların İğdir boyu türer.
 
 Osman Öcal

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Korkut’un Kabri Kazıldı (GÜLCE-BAHÇE)

Bir bey vardı Oğuz’da Alkaevli adında,
Altı kızı var ama oğul yüzü görmemiş,
Oğulsuzluk zor o gün haklıdır efkârında,
O sebepten dolayı gönlü devran sürmemiş.

Beş kızını sırayla evlendirdi sanıyla,
En küçük kızı Halli geldi gelinlik çağa.
Halli güzel akıllı at biner akranıyla,
Hüneri boydan aşar güreşte kanlı boğa.

Kapısında hizmetçi Ner isminde bir yiğit,
Âşık olur Halli’ye Halli de sever Ner’i.
Yerimi tutar diye ‘kızım senin’ der yiğit,
Toya davet yapılıp kuruldu düğün yeri.

Toysuz olur mu töre
At binip deli yürek yiğitler,akın etti İçoğuz’dan;
Alkaevli iline, tören yapılan yere.
Otağlar kuruldu, tuğlar dikildi.
Beyler toya karıştı,
Er olan meydanı tuttu,
Güreş yaptı şanlıca, deli taylar yarıştı.
Ok atıldı sadak sadak,
Horoz vuruştu, boğalar tutuştu, develer güreşti.
Korkut Ata geldi soy soyladı boy boyladı;
İçoğuz İl-ulusu şad olup dileğini söyle dedi,
İki gence alkış tutup, Korkut Ata şöyle dedi:
.
‘‘Koç koç olsun oğulları
Yıgna olmasın dilleri
Salınsın güzel kızları
Yer alsın daim sözleri
Bay baylı yaşasınlar
Ağzı bir aşasınlar
Hatırlansın, adlı olsun
Daim ömrü şadlı olsun
Adı bilinsin İl-ulusta
Sözlü olsunlar mecliste
Mihmana güler yüzlü
İline şirin sözlü
Destekçi olsun iline
Her an çıksınlar yoluna
Hürmetleyip daim onu
Bilip tanısınlar şunu
İkisi olsun ağzı bir
Agzalanı kanrı bir
Sevsinler torun-çovluk
Görsün yaşlanıp da yovluk
Nasihati alın sizler
Dilekte tek daim bizler’’

Korkut Ata
Bu dilekten sonra kopuz çaldı,
Name-destan söyledi.
Sabaha kadar yenildi içildi, eğlenildi
Ara verildiğinde;
‘Korkut’un kabri kazıldı.’ diye bir ses,
Kulağını tırmaladı, tedirgin oldu gece,
Keyfi kaçtı, derman aradı nefes,
Otura kaldı üzgünce.

Çırçıklı’da yaşayan Oğuz İl-ulusundan,
Bir ulak geldi o an davet getirdi toya.
Ad koyması istendi ulular ulusundan,
Karşılayan atlılar hükümran asil soya.

Esenlendi tuğ ile başlarında Kara Han,
Birbirinden kıskandı konuksever İl-ulus.
Ad alması gerekti oğlu öldürmüş aslan,
Çapak Bey seçilerek halledildi bu husus.

Ak çadıra indirip yer verdi başköşeden,
Ulu hürmet gösterip ağırladı deminde.
Toy başladı sabaha gün kırıldı neşeden,
Davete doydu ulus üç günün görkeminde.

Bu toyda;
At çapıldı, ok yarıştı.
Pehlivan pehlivanı serdi yere,
Boğa güreşti, horoz dövüştü, it dalaştı
Uzun süre.
Name-destan dinlendi, ad istendi ere;
Korkut Ata İl- ulusa baktı şöyle dedi:

‘‘Aslan ile vuruş etti
Onu toprağa icattı
Yiğit böyle ad alır
Bununla adı gelir
Atası sağ beylik versin
İl-ulus tek bunu görsün
Aslan olsun yiğit adı
Çapak beyin olsun şadı
Onun adın verdik bizler
Razı mısınız sizler
Adına o eye olsun
İl-ulusa kaya olsun’’

Böyledir töre,
Adını verdi ere.
Oğuz İl-ulusu bilir ki;
Korkut Ata ululardan bir ulu.
Henüz toy biterken göründü yeni yolu.
Büyük bir vuruş olur Şehrisebiz civarında,
Toğta Han yenik düşer yanar düşmanlık narında.
Yeniş toyu yapacak Utamış Han bu sefer,
Gelir Korkut Ata’ya al atlı kırk nefer.
Toy bitmiş ulular sohbette idi;
Yine aynı sesi işitti,
Acılanıp irkildi.

Davete icabet edip,
Şehrisebiz kalesine kırk atlıyla at tepti.
Utamış Han esenleyip tahtına buyur etti,
Töreyi bilmez mi Korkut ata,
Zengin döşenmiş otağda
İpek halıya oturdu.
Sohbet sürdüler uzunca;
Yediler içtiler dinç kaldılar o gece,
Toy başladı erkenden tan zifiri bozunca.

Koçgarlar vuruş yaptı erkek deve güreşti,
At oynayıp kişnedi oklar fırladı yaydan.
Davullar tokmaklandı yiğit olan direşti,
Nasiplendi İl-ulus şadlık veren bu toydan.

Üç gün destan söyledi Korkut Ata durmadan,
Henüz toy dağılmadan davet etti Nazar Han.
Bol mahsul verdi bu yıl Amuderya yormadan,
Hasıl toyu yapacak eğlenecek kız oğlan.

Ay düşünü kurarken,
Gün geceyi kırarken,
Korkut Ata nasihat edip söyle dedi:

‘‘Yurda düşman gelmesin
Yiğit armanlı ölmesin
Düşman gelse göster gücün
Ondan al sağlamca öcün
Kaldırma hiç ar-namus
Oğul isen sen savaş bes
Uz kılıcını çal ona
Kuvvet gelir bundan sana
Bütün düşmanını yokla
Herkesin hakkını hakla
Dat eylesin düşman senden
Nasihati alın benden
Budur size benim sözüm
Sizler benim kara gözüm’’

Toy bitip konuklar yol alınca
Korkut Ata yalnız kalınca,
‘Korkut’un kabri kazıldı.’ sesini yeniden aldı,
Şaşırıp kaldı.
Yüce dağ başı olmaz dumansız;
Esenleşip Utamış Han’la
At bindi habercilerle tepikledi amansız.

Yoksul iken eskiden üç yıl bol mahsul alan,
Artık Bey ağırladı izin verdi Nazar Han.
Toy başladı erkenden alkışlandı ok salan,
Üçüncü gün sonunda durdu patlayan volkan.

Korkut Ata
Her gece name-destan söyledi,
Soy soyladı boy boyladı,
En sonunda şöyle dedi:

‘‘Revaç olsun işiniz
Sağ yaşasın başınız
Yer ekin, tohum atın
Varlı maksada yetin
Hamurdur İcanatınız
Bol hasıllar atınız
Hamursuz çörek olmaz
Çöreksiz hörek olmaz
Kurak gelmesin yılınız
Ağrımasın beliniz
Saklasın su belasında
Korusun ot belasından
Belanın yahşisi olmaz
Yahşiyi düşman yenmez
Hiç açlık olmasın
Böyle günler gelmesin
Açın hiç an ı olmaz
Karnı toka bela gelmez
İle çörek veriniz
Hak Teâlâ yı görünüz
Nasihat verdim sizge
Sözüm yok bundan özge’’

Toy içinde
Yeni bir davet almıştı,
Murgap kenarında oturan Oğuz İl-ulusundan;
Hanları Togtamış Han.
Yıllar sonra bir oğlu olan Büküri Bey,
Hanlarının izniyle toya çağırmak için
Kırk atlıyla gelmişti.
Korkut Ata toyun sonunda yine
İşitti aynı sözü, ekşidi nurlu yüzü.
Vedalaşıp, kırk atlıyla beraber
Kat edip dereyi düzü, alevlendi yeni kan.
Yaklaşınca Dışoğuz İl-ulusuna
Karşıladı Togtamış Han.
Konuk etti Büküri Bey, otağı doldu taştı,
İnsan doldu dört bir yan.

Boy üstüne tüm yiğitler,
Yaşar gelir beyleriyle.
Toy üstüne bozkırları,
Aşar gelir beyleriyle.

Baş döndürür her pusatı,
Döş oynatır aygır atı,
Dışoğuz’un koç eratı,
Koşar gelir beyleriyle.

Mert ulular sezgin olur,
Kart boğada bozgun olur,
Kurt töresi özgün olur,
Taşar gelir beyleriyle.

Tez yorulan öper yeri,
Toz toprakta kurur teri,
Boz çimene bin bir peri,
Coşar gelir beyleriyle.

Yedi gün yedi gece sürdü ad koyma toyu,
Ulak yetişti hemen ala paça boz atlı.
Oğuz İl-ulusundan Alış ilinden geldi,
Tatlı bir selam ile boyu Yazır Han boyu.

Oğul evlendirecek Alış hanı Yazır Han,
Vurdurup koça bıçak böğürtmüş develeri,
Kan akıtmış toprağa attan aygır keserek,
Diler Korkut Ata’yı ak çadırı kurdurup.

‘Yaşı uzun olsun’ diyen İl-ulusu,
Toy sonunda kutlamasını istedi
Büküri Beyin oğlunu,
Korkut Ata kutlayıp söyle dedi:

‘‘Uzun olsun oğul yaşı
Esen gezsin onun başı
Münasip tek olsun yarlı
Kolları olsun hünerli
Yaşasın o daim varlı
Nazik, suluk, güzel yarlı
Çok olsun oğul-kızları
Alışsın onların sözleri
Bahadır-yiğit olsun
Gücünü düşman görsün
Daim ustalık etsin
Düşmanı yere kutsan
Yürüyüş etse düşmana
Adı yetsin asmana
Hürmetlesin il-dışı
Akıllı olsun başı
İl-ulus alkış etsin
Oğlun, maksada yetsin’’

Korkut Atayla hoşlaşıp dağıldı İl-ulusu,
Büküri Bey konukları savarken
Yine aynı ses, verdi ölüm korkusu.
Kalkıp: ‘Çağırılan yere erinme,
Çağırılmayan yerde görünme’ diyerek
Atlandı ulaklarla, börke boyun eğerek.

Yurt sönüp olmasın kül töremiz ata erkil.
Dağ çiğdem ova sümbül tanı uyarır bülbül.
Dolaşıp gezdi il il çağrılan Korkut Ata.

Asil olan soyunda koç aranır koyunda.
Yarışlarda oyunda nice Oğuz boyunda,
Bulunur her toyunda çağrılan Korkut Ata.

Yol verip aygırın boz alasına,
Yetip Yazır Hanın son kalasına,
Mutluluk dileyip toy balasına,
Gönül okşar Korkut Ata:

‘‘Begi bey sen evli oldun
Ev tutunup şovlu oldun
Evin senin altı kanat
Versin sana daima baht
Evine senin devlet gelsin
Devlerini mihman bilsin
Mihman gelsin sağdan-soldan
Oğul kızın olsun ondan
Bela gelmesin başına
Zehir katmasın aşına
Rahat yaşa önünü gör
Sağlıkça uzun ömür sür
Bizler ederiz alkışı
Burada var on bin kişi
Yalkanar alkışı alan
Baynımaz alkışsız kalan’’

Köpetdağ ilinin hanı Vekil Han,
Esir düşer oğlu sarsılır cihan.
Dönünce üç yılda toy kurar o an,
Gönül okşar Korkut Ata:

‘‘Koyun ayrılsa kuzudan
Ciğeri yanar sızıdan
Meler, her yan çarpar yürür
Kimse onu tapar yürür
Kara mal ayrılsa danadan
Kol çekmez hiç tornadan
Mo lar daim gözü yaşlı
Pek de onun bağrı başlı
Köşeğini gözden salmaz
Analı köşek har olmaz
Kılyal tayını korudur
Düşmana berk tandır
Tayın vermez her düşmana
Ketirir onu pişmana
Hayvan, balasın izlese
Yitirirse, onu gözlese
İnsan onu gözlemez mi
Onun için sözlemez mi
Esirleri edin halas
Öç koymayın sizler hullas
Birlikte bir yürüyüş edin
Esirlerin imdadına yetin’’

O bilge ozandır bilir işini,
Verip Çandibil’e yanık döşünü,
Yiğit Köroğlu’nun yorup düşünü,
Gönül okşar Korkut Ata:

‘‘Argış edin tüm yurda
Albıramak olmaz merde
Garçga gibi mahsul toplan
Kise ye koymadan kaplan.
Mahsul yığın her taraftan
İran ı, Taran ı, Arap tan
Sonra onu iyi saklan
İl-ulusu şundan ‘hak’ lan
Sakın onu sarf etmeyin
Günah etse hiç ötmeyin
Sarf edenler ızalansın
Uğrulaycın cezalansın
Böyle etsen açlık olmaz
İl-ulusun yer de ölmez
İl-ulusun razı olur
Tokluk günler sonra gelir
Böyle et de koru ilin
Bu sözümü iyi bilin’’

Etrek kenarında vurulur sucu,
Bölünür Dışoğuz kavga sonucu,
Çağırır Göklen Han ara bulucu,
Gönül okşar Korkut Ata:

‘‘Bir ile gelse bir bela
Ağız birlik olur kale
Ağız bir il gıcırlı
Kavgalı il ecirli
Ağzı bire bir şey batmaz
Batarsa da gücü caymaz
Kavgalaşan dağılır
Tanrı m ona kargıdır
Kavgalaşan güçten icaçar
Tanrı m ondan tez vazgeçer
Ağzı bire Tanrı bir
Ayrılığa kanrı bir
Ağzı bir maksada yeter
Ne etse de gücü çatar
İki taraf anlaşsınlar
Hiç durmadan barışsınlar’’

Balkan eteğinde Yapağılı Han
Kırılır sürüler kaybolur çoban,
Vurur ejderhayı evlad-ı Çakan,
Gönül okşar Korkut Ata:

‘‘Çakan oğlu aldı ad
Bindiğidir yahşi at
Ejder öldürdü oğlun
Daim sovuldu dovlun
Beladan halas etti
Ejderi kuma icattı
Ejder takılsın adı
Daim ilinin şadı
Adına verdik ona
Tanrı yalkasın şuna
Olsun uzun ömürlü
Oku sağlam demirli
Şimdi beysin, beyzade
Sahip olasın bu ada’’

Hazar’ın kenarı Iva Han yurdu,
Batır Bey yaş toyu arz edip durdu,
Dinleyip söyleyip bu koca kurdu,
Gönül okşar Korkut Ata:

‘‘Yüz yirmiye yeten yaşın
Sağ yaşasın daim başın
Gözün gördü torun, çovluk
Arkasından yine yovluk
İlin bile birlik durdun
Nice vuruş, Icavga gördün
Vuruşlarda kırış ettin
Maksadına daim yettin
Arka oldun İl-ulusa
Çok katıldın sen meclise
Ömrün uzun olsun pehlivan
İlinde sen misli bağban
İl-ulusun tanır seni
Ben de dedim şana bunu’’

Çovdur İl-ulusu hata kurbanı,
Ne Ata’yı dinler ne Salur Han’ı,
Pişmanlık duyunca depreşir kanı,
Gönül okşar Korkut Ata:

‘‘Yahşi maslahat alınız
Dostluk keneşi biliniz
Yüz döndürmen dosttan-yardan
Çekilmeyin namus-ardan
Bilin nasihat edeni
Rast gelir doğru gideni
Ulunun dediğini edin
Maksat-murada yetin
Gönül koymadım sizlere
Hürmet koydunuz bizlere’’

Yemreli İl-ulus yurt tutmuş Vas’ı,
Aşna Han beyi Allak, beylerin hası,
Oğlunun saç toyu kâkül aynası,
Gönül okşar Korkut Ata:

‘‘Kâkül koyup arzu ettik
Şu zamana gelip yettik
Ay gecedir, yol gecedir
Çağalık senden kaçadır
Yiğit yetip kız şevedir
Birbirine şart diyedir
Atalarına ayıtsınlar
Razı olup Imyıtsınlar
Başlasın da gelin toyu
Konuk ile dolan toyu
Kâkülün sona-ça össün
Aldığın gelinin kessin
Dileğimiz budur bizim
Geleceğiniz bu sizin
Biz diledik, Tanrı bilsin
Dediklerimiz hep gelsin’’

Kalkan oğlu Kuvvat bir deli sızı,
Verilmez Akça’sı Güneş Han kızı,
Akevli hanını ederek razı,
Gönül okşar Korkut Ata:

‘‘Bir bir olup yapıştınız
Sevgi ile tapıştınız
Yahşi olup ömür sürün
Uzun yıllar ovluk görün
İncitmeyin kendinizi
Sağlıkta görsünler sizi
Tanrı m size devlet versin
O devleti neslin görsün
Daim etsin ağzı birlik
Söz kalmadı şimdi dirlik
Yetişin maksat-murada
Tanrı m yetsin yahşi ada’’

Haral’ın kıyısı Galdav Han yurdu,
Ulus Biçene’ye zulmedip durdu,
Halk Dana’yı seçip han toyu kurdu,
Gönül okşar Korkut Ata:

‘‘İl-ulus han etti seni
Horlamayın asla onu
Eziyet etme iline
Kuvvet verir beline
Keneşli et işini
Koni, sakla dışını
Muhtaçlara et yardım
Olursun daima mert hem
Yardımın varır yerine
Sahip olursun oruna
Tanrım seni kollasın
Doğru yola yollasın’’

Altınorda hanı koca Alaş Han,
Oğlu Algiz için kurdurur divan,
İl-ulus Duydurga şad olur toydan,
Gönül okşar Korkut Ata:

‘‘Atan yaşlandı senin
Güç kuvveti yok onun
Ornım tut da onun
Sözünü dinle benim
Senin adın Algiz
Olasın daim görgüz
Ettir düşmanı pişman
İş etme onu eşmen
İl ile birlik yürü
İline yahşı karı
İlini düşmandan koru
Düşmana sağlam tarı
İl-ulusa vefalı
Gez zevkli-sefalı
Senin ömrün olsun uzak
Kurarsın düşmana tuzak’’

İçoğuz ilidir Sırderya boyu,
İl-ulus Bekdili Gamlı Han soyu,
Gamlı olur Şadı yapar kız toyu,
Gönül okşar Korkut Ata:

‘‘Kız oğuldur, oğul kız
İkisi de olur iz..
Nesillinin izi var
Nesilsizler eder zar
Nesilsiz geçer gider
Gün gibi aşar gider
Kimin olsa zürriyeti
Duyulur onu adı
Kızın oldu Gamlı han
Onlar olsun sonra on
Ay olsun bunu adı
Atasının pek şadı
Gamlı adı ayralım
Yeni bir ad koyalım
Adı verdik kabul et
Maksat, murada yet’’

Ural dağları
Dağların ulusu, kurt yatağı, gönül aşkım.
Aşkımın son zirvesi…
Zirvesi dumanlı, iz bilmez karlı.
Karlı Han oturur eteğinde yurt tutmuş Oğuz,
Oğuzların Kayı İl-ulusu at teper çimeninde;
Çimeni sürülü, yaylası ballı, ormanı avlı…

Ava çıkar bir gün Mengen adlı bir avcı,
Avcı bilmeli vuracağı avı.
Avı bir geyiktir, alınca oku çöker yere çaresiz.
Çaresizce bakar avcıya melül melül…
Melül bakışlar ok olup saplanır Mengen’in yüreğine.
Yüreğine ateş düşer kor düşer, ölüm korkusu sarar;
Sarar sarar da dalar deli düşüncelere…
Düşünür ki ölmeden önce Korkut Ata’yla görüşeyim,
Görüşüp sazını, name-destanını dinleyeyim.
Dinleyeyim öğüdünü nasihatini, alayım duasını.
Duasına inanıyordu Korkut Ata’nın.
Korkut Ata’yı çağırmak için Karlı Han’dan ruhsat istedi,
İstedi ki kardeşiyle oğlu alıp gelsin,
Gelsin de derdime çare olsun…

Ve
Kayı
Uyandı,
Karşıladı.
Önde Karlı Han,
Dolup taştı meydan.
Tanrım bu nasıl sevi,
Şenlendi Mengen’in evi.
Korkut Ata söz söyleyerek,
Sonra öğüt-nasihat eyleyerek,
Soy soyladı boy boyladı dua kıldı,
Dilek diledi, ‘Tanrı affetsin’ diyerek:

‘‘Meraklıdır ava adam
Avda olan daim şad hem
Hayvana ölüm gelir
Hayvanı dada salır
İşitilmez onun dadı
Dadıdır insanın şadı
Çalttan aşa kırılır
Ok değerde burulur
Gözle görse birisi
O da olur girevi
Sonunda omno oturur
Feryadını yetirir
Böyle otursa avın senin
Dinle sözümü sen benim
Tövbe et de av avlama
Hayvanı da kınıma
Tanrı m suçunu geçsin
Günah yazgısı öçsün’’

Bu haberi kimden al ulu Bayındır Han’dan;
Bir casus geldi köşke dedi ‘Toğta haindir.’
Doğrularak yerinden hanlar hanı Bayındır,
El dokunup kabzaya haber sordu casustan.

‘Yüz bin asker topluyor Oğuz üstüne yürür,
Tedbir alınsın diye dedim haber vereyim.’
‘İçoğuz’la Dışoğuz toplansın bir göreyim,
Ulu Tanrı ya ona ya da Oğuz’a verir.’

Uyarıldı ulakla yirmi dört Oğuz boyu;
İki yüz bin askeri toplayın dendi hemen,
Korkut Ata yanında yola çıktı Karlı Han.

Dokuz bin yiğit ile Türkistan’a ulaştı;
İki yüz bin kişilik doğdu koca bir ordu,
Her neferi gönüllü hepsi bozkırın kurdu.

Korkut Ata
Bir araya gelen Oğuz yiğitlerine
Söz söyledi, boy boyladı,
Öğüt-nasihat etti.
Yiğitler de, düşmana darbe vuracaklarını belirtti.
Tam bu sırada Korkut Atanın kulağına
‘Korkutun kabri kazıldı.’ sesi geldi,
Fakat Korkut Ata alışmıştı her toyda,
Buna önem vermedi.

Bayındır Han orduyu cenk koluna ayırdı,
Biri arkaya geçti yol başçısı Kazan Han.
Batıyı tutan kolu Köroğlu’na ayırdı,
Doğuyu tutan taraf Teke hanı Saman Han.

Hanlar hanı Bayındır ön cepheden saldırdı,
Ala aygır boz tayın yer ürktü nefesinden,
Kurtların haykırışı kayadan toz kaldırdı,
Oynadı kılıç kalkan gök inler nal sesinden.

Bir tarafta Köroğlu bir tarafta Saman Han,
Kılıç çekip narayla at uçurdu baş kesti.
Kazan Han’ın ordusu çevirerek arkadan,
Çakarak şimşek gibi kasırga olup esti.

Çember içinde kaldı Toğta Han’ın ordusu,
Yer yarılsa girecek ırmak oluştu kandan.
Büyüdükçe büyüdü sardı ölüm korkusu,
Plan kurdu kaçmaya olmamak için candan.

Bırakır mı Köroğlu tutup düşürdü attan,
Hangi han dayanır ki yiğidin gür sesine.
Düştüğüyle kalınca kurtardı öz polattan,
Götürdü büyük hana yapışıp ensesine.

Sis var diye havada oyun olur mu kurda,
Oğuz’un zaferiyle boz bulanık duruldu.
Hanlar Hanı Bayındır derlenip döndü yurda,
İç Dış Oğuz bir oldu yeniş toyu kuruldu.

Otağlar süslenerek bir bir tuğlar dikildi,
Güreş tuttu yiğitler at çapıldı ok uçtu.
Boğalar toz kaldırdı güçsüz deve çekildi,
İt dalaştı sıradan soylu koçlar vuruştu.

Keçe keçe, peçiz…Oynandı,
Yoksul çadır donandı.
Aç olan doydu, çıplak olan örtündü,
Kırk gün kırk gece şad oldu bütün Oğuz,
Sonunda İl ulus Korkut Ata’ya döndü;
Kutlama sözünü söylemesini istedi,
Korkut Ata şöyle dedi:

‘‘Düşman gizli desga tuttu
Bundan, haber gelip yetti
Her yana çapar saldırdın
Asker diye car bildirdin
Seni İl-ulus kolladı
Çok yiğit asker yolladı
İki yüz bin sayı oldu
Cemlenip yiğitler geldi
Hazırlandılar yöriişe
Talimle vardı vuruşa
Vuruş etti batır yürek
Batırlık yiğide gerek
Oğuz ili ağzı birdir
Ağzı bir misali şirdir
Talim aldı asker senden
Ve düşman basıldı bundan
İl-ulusunu sakladın
Düşmanını iyi yokladın
Darmadağın oldu düşman
Ediyordur şimdi pişman
Vuruşta kanlar döküldü
Atlar her yana sokuldu
Vuruş bitti ölen öldü
Ölmeyenler hatır oldu
Yiğitleri mutlu ettin
Yenişe il ile gittin
Yeniş toyunu toyladın
Il-ulusa şad eyledin
Dua ediyor il sana
Kutlağ tabşırıldı bana
Tanrı m sana kuvvet versin
İl-ulusun devran sürsün
Ak yürekten kutluyoruz
Olanları yadlıyoruz’’

Toy bitti İçoğuz Dışoğuz gitti.
Gitmedi Korkut Ata, kırk ay, kırk gün,
Kırk gece, kırk saat kaldı burada.
Yaşı yüz yirmiye ulaştı,
İçoğuz’u Dışoğuz’u toplayıp
Kendine yaş toyu yaptı.
Bu toy en büyük toydu
Güreşe, eğlenceye, yarışa,
Barışa…
Oğuz İl-ulusu bu toyda doydu.
Konuklar dağılınca Korkut Ata
‘Korkut’un kabri kazıldı.’ sesini yeniden duydu.
Bu sese alışmıştı artık;
Ama bu son ses neşesini kaçırdı, üzdü yeniden,
Gezintiye çıktı dağ, ova, dere tepe demeden.

Bir tan vakti Sırderya kenarına geldi,
Atından inip güzel manzarayı izlerken
Aynı sesi yeniden duydu, etkilendi.
Deryaya vurmak istedi kendisini;
O sırada: ‘Korkut! Namertlik etme.
Ölümden kurtuluş yok, öleceksin mutlaka.
Ölüm vaktin yaklaştı.
Kırk ay, kırk gün, kırk gece geçtikten sonra
Emaneti vereceksin.
İl-ulusun, seni
Türkistanda kazılan kabrinde toprağa verecek.
O vakte kadar İl-ulus ile hoşlaş,
Vedalaş, helallaş…’sesi kulağına geldi.
Çaresiz, Atına atlayıp döndü yurduna.
Aradan üç yıl, üç ay, kırk gün, kırk gece geçti.
‘Görme-görüşüm’ var deyip,
İçoğuz Dışoğuz İl-ulusunu çağırdı.
Üç gün yeme içme oldu,
Sonunda öğüt-nasihat meydanına çıktı:
‘Ey, halkım. Ölümden kurtuluş yokmuş,
Olmuyormuş.
Sizler benden razı olun, hakkınızı helal edin.
Benim mecalim kaçtı, gücüm kalmadı…’dedi.
Can verdi.
Oğuz İl-ulusu, götürüp Türkistan’a,
Gömdüler akrabaları yanına.

Var ya:
Sensin destan sensin derya…
Oğuz’un koca ozanı, yiğit ozan,
Her derde derman sunan,
Türk’ün ulusu, bilicisi, ereni,
Gaipten haber vereni,
Başköşenin konuğu,
Gönüllerin sultanı, yerlerin hâkimi,
Göklerin yükselen tuğu…
Korkut Atam bizimlesin daima.

Aynı kökten çıkan sürgün gün kopar mı yıldızından,
Soyutlanmaz Korkut Ata öz Türk yurdu Türkistan’dan.
Vuslatî’yem selam verdim Dedem Korkut kopuzundan,
Derleyen Ata Rahmanov bu destan Türkmenistan’dan.

Osman Öcal

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
 Yüreğinize ve kaleminize sağlık, Osman Beğ.

 Türkmenistan Edebiyatı ile ilgili olarak daha sonraki şiir çalışmalarınızda size yardımcı olması açısından Mahtumkulu Divanı'nı mutlaka incelemenizi tavsiye ederim.



23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Teşekkürler TÜRK- KAN kardeşim. Evet Türkmenista'nın ansiklopedisi sayılan Mahtumkulu'nu okumak lazım. Bu yıl emekli olmayı düşünüyorum. İlerde bol bol zamanımız olacak. Türk yurtlarında yetişen ve Türkçe ile yazan veya söyleyen tüm şairleri okumaya çalışacağız. Yeter ki azmimiz kırılmasın.

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı cnyrsk

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 1
Osman abi eline emeğine sağlık, fakat bazı yerleri anlayamadım umarım çevircek bi kaynak bulabilirim. :prbay

Çevrimdışı Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2314
  • Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
İĞDİR( Gülce Buluşma) Türkmenistan Derlemesi
 
 
 Varıp Salır’ın huzuruna,
 Kolundaki bebeği eline verir:
 ‘Bu senin oğlun’ der, yine kumru olur uçuverir.
 
 Tepikler atını bakmaz ardına,
 Salır oğlu ile döner yurduna.
 Otağ açıp şölen verir Oğuz’a,
 İğdir adı koyar bozkır kurduna.
 
 Yapılan şölene Oğuz gür gelir,
 İçerden dışardan nice er gelir.
 Yeme içme bol eğlence töreden,
 Vuslatî atası Korkut Pir gelir.
 
 Kopuz çalar, deyiş okur, söz söyler.
 Nameler inler, beyler yiğitler dinler.
 Soy soylar boy boylar,
 Salır’ın oğluna İğdir adını koyar.
 Bayındır Han çocuğa aygır verir.
 İğdir büyür serpilir, on sekiz yaşına gelir.
 At biner, ok atar, av avlar.
 Günlerden bir gün kırk yiğidiyle ava çıkar;
 Türkmenleri talana gelen düşmanla karşılaşır.
 Kılıç parlar, ok uçar,
 Yiğitliğini gösterip, tuksak eder düşmanı.
 Sevindirir Kazan’ı, Bayırdır Han’ı.
 İğdir’in kahramanlığı yayılır oba oba,
 Duyanlar Kazan Han’ın evine gelirler:
 Bayındır Han ve nice beyler, yiğitler.
 Dede Korkut kopuz çalar, name destan söyler;
 İğdir’i kutlar, över.
 İğdir’in nesli çoğalır birer birer.
 Ve bu nesilden, peri katışığı,
 Çok güzel bir boy olan
 Çovdurların İğdir boyu türer.
 
 Osman Öcal


Eline, emeğine ve yüreğine sağlık değerli Osman Beğ.
Bu konu yazılalı epey olmuş ama nasıl olduysa gözümden kaçmış.
Ben de İğdir boyundanım. Köyümüzün adı da İğdir olup sülalemizde aynı adla anılmaktadır.
İşlediğiniz konunun İğdir üzerine olması kişisel olarak beni ayrıca mutlu etmiştir.
Sağolun, varolun!

Sağlık ve esenlik dileklerimle...

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!