YAYAK: yaya, piyade
YAYGARU: Bahar, ilkbahar, yaza doğru giden zaman
YAYGIN: Yayık, yayılmış
YAYGIR: (Yaykır) Uzay, sema, yıldızlar alemi
YAYIK: 1- Yaygın, geniş, genişlemiş 2- Tufan, deprem 3- Altay destanlarında adı geçen, Tanrı
Bayülken’in oğullarından
YAYIN: Serap, feyezan
YAYKIRU: Sema, feza, uzay
YAYLA: Yaz yeri, yazlık. Bahar, yaz aylarını geçirmek için çıkılan, yüksek dağlık bölge
YAYLAERİ: birl. Yayla/Eri Yaylada yada yaylaya çıkarken doğan çocuklar için kullanılan adlardan
YAYLAK: Yayla, yazlık, sayfiye
YAYLIM: Yayılım, yayılma yeri, otlak, mera
YAYMUT: birl. Yay/Mut Yaz sevinci
YAYUÇI: Yayıcı, dağıtıcı, haber yollayan
YAYUK: 1- Yayvan, yayık, uçsuz bucaksız, geniş 2- Deprem, yer sarsıntısı
YAZAL: Takı, süs, ziynet, mücevher
YAZDIÇ: Anıt, kitabe
YAZGAN: Yazan, yazıcı, yazgıyı tayin eden
Eski dönem Tanrı ad ve sıfatlarından
YAZGI: 1- Yazı, kader, mukadderat, alın yazısı 2- Tanrısal, ilahi
YAZGULU: Talihli, bahtı açık
YAZIÇU: Yazıcı, katip
YAZIM: Yazgı, mukadderat
YAZIN: 1- Yaz vakti, bahar vakti 2- Kader, alın yazısı
YAZINÇ: Kader, alın yazısı, yazgı
YAZIR: 1- Çok ülkeler gezmiş, görmüş 2- Çok ülke fethetmiş, fatih 3- yazar, yazıcı, katip
YALIKSUZ: Günahsız
YEDEN: 1- Yedeği olan, yedeğine alan, tedbirli 2- Yetkin, yeterli, usta
YEĞ: (Yek, yeke) 1- Yüksek, ala, eftal, iyi, daha iyi 2- Soylu, asil, seçkin, güzide, mümtaz
YEĞEN: 1- Yeğ, üstün tutulan, yeğin, yeğlenmiş 2- Kardeş çocuğu (Babası ya da anası
ölmüş, ya da uzakta olup da yakın akrabaları tarafından yetiştirilen çocuklar için kullanılan adlardan) 3- Güveyi, damat
YEĞİN: 1- Üstün, faik 2- Bereketli 3- Çok güçlü, hızlı, şiddetli
YEĞİNEK: 1- Yığınak, küme 2- Üstün, faik, daha iyice
YEĞNİ: 1- hafif 2- Alçak gönüllü, mütevazı
YEĞREK: (Yekrek) Etfal, evla, iyi, üstün
YEKREK: Evla, iyi, üstün, daha iyi
YEKSEK: Tedbirli, ihtiyatkar
YEKÜL: (Yeğül) Yeğni, faik, üstün, muzaffer
YEL: Rüzgar, esi
YELÇİ: Yel gibi, hızlı
YELEÇ: Havadar, yel alan
YELEGEN: Hızlı, süratli, yel gibi
YELEĞİN: Yel alan yer, rüzgarlı yer
YELEK: 1- yel gibi, hızlı 2- Okun arkasına takılan tüy, denge tüyü 3- Kolsuz ve yakasız üst giyeceği
YELEKİN: (Yeleğin) Rüzgarlı, yel esen yer, yel alan yer
YELEN: 1- Arzu, istek, dilek 2- Fırtına
YELES: Yel esintisi, havadar, rüzgarlı
YELESER: birl. Yel/Eser Esintili, havadar, yel esen..
YELESEY: birl. Yel/Esey Yel esintisi
YELİM: Hareket, eylem, devinim
YELİN: 1- Yel uğrağı, yel alan yer 2- Yel değişi, yel teması
YELİS: Havalı, havadar, rüzgarlı
YELİZ: birl. Yel/İz Havadar, rüzgarlı, havalı
YELKİM: Havadar, havası güzel yer
YELKİN: 1- Konuk 2- Hızlı, yol gibi
YELME: Öncü, yol gösteren, mihmandar
YEN: 1- Yenmek, alt etmek 2- Deri 3- Yeni, yenilik, orijinal
YENCİLEK: Hafif, yeğin, narin, ince
YENDÜN: Tercih, seçim, referans
YENGİ: 1- Yeni, orijinal 2- Zafer, utku
YENİN: Galip, muzaffer, utkan
YENİŞ: Galebe, galibiyet, utku
YENTÜR: Kalender
YENÜL: Mütevazı, alçak gönüllü
YEPREM: Aktif, faal, becerikli, çalışkan
YERÇİ: Başkan, yol gösteren, mürşit.
YERÇİLİG: İzci, takipçi
YERGİN: Mahzun, hüzünlü, bitkin, yere bakan, boynu bükük
YERİNÜR: Durağan, üşengeç, müşkülpesent
YERÜNMES: Hamarat, çalışkan, vurdumduymaz
YESUGA: (Yesuge, yasagay) Yasa, yasak, yasaya bağlı, yasadan yana
YESUKEN: (Yasuga, yasag, yasa) Yasa, yasak, yasalı, yasaya bağlı
YEŞİL: (Yaşil) 1- Tazelik, taze, körpe 2- Çimen, çimenlik
YEŞİM: Eski dönemlerde, Türklerce kutsanmış, değerli taş
YET: (yeti, yete) Kudret, kuvvet, güç, yeterlilik, yetenek, beceri, maharet
YETEK: Gaye, emel
YETEN: Yeterli, yetkin, usta
YETER: Yeterli, yetkin, uzman, usta
YETGİN: (Yetkin) Çok çocuklu ailelerin, doğan çocuklarının sonuncu olması
dileği ile verilen adlardan
YETİ: 1- yetenek, kabiliyet 2- Yetkin, kamil, olgun, becerikli, mükemmel
2- Etki, etkileyici 3- Yitik, kayıp, harcanmış, zayi olmuş
YETİŞGİN: (yetişkin) Yetişmiş, olgun, kamil, mükemmel, yetenekli
YETİZ: Hazır, amade, yeterli, olgunluğa ermiş
YETKİ: Sorumluluk, maharet, iş bitirme gücü
YETKİN: 1- yetişkin, ehil, uzman, yeterli 2- Etkileyici, çekici, mükemmel
YETMEN: Olgun, gelişkin, uzman, yeterli, yetenekli
YEYGÜ: Armağan, bahşiş, ihsan
YEYİN: Galip, kavi, üstte olan
YEYNİ: Ehven, iyi
YEYREK: Makbul, kabul gören, beğeni toplayan
YEYTEM: Eski, kadim
YIBAR: 1- Koku, parfüm 2- Kokulu mum
YIĞ: Yığılı, toplu, birikim
YIĞAÇ: 1- Ağaç 2- Erkeklik organı 3-Yığıcı, toplayıcı
YIĞAN: (Yıkan) 1- Yığıcı 2- Yıkıcı
YIĞIN: Birikim, kitle, yığılı olma hali, yığılmış, istifli
YIĞINAK: Toplum, kitle
YIĞINCA: Genel, teamül, sosyal kural, toplumun benimseyip uyguladığı kurallar
YIĞLINÇ: (Yığlınçı) İffetli, edepli, namuslu
YIĞNAK: Yığın, yığınak, toplum, cemaat
YIĞRIK: Mahçup, utangaç
YIKIN: (yığın) Afet, yıkım , zarar
YIKINÇ: Yıkmış, yıkıcı
YIKMIŞ: Yıkıcı, devirici, güçlü
YILDIKU: Yıldız, yıldız kümesi
YILDIR: Yıldırıcı, ürkütücü, heybetli, dehşetli, şiddetli, gözü kara, korkusuz
YILDIRAN: Ürkütücü, korkutucu, heybetli, gösterişli
YILDIRGAN: Yıldıran, ürküten, korkutan, şaşalı, gösterişli
YILDIRIM: (Yaldırım) 1- Berk, yüksek voltajlı elektrik 2- Göz kamaştırıcı, ışık, aşırı parlaklık
YILDIZ: Yaldız, parlak ışık, parlayan, ışıyan
YILDURU: Berrak, net, temiz, billur
YILGI: Yılma, dehşet, ürküntü
YILGIN: Yılmış, ürkek, bezgin
YILIĞ: Yılgın, yılmış, yılık
YILKI: 1- At, at yavrusu 2- At sürüsü
YILMA: 1- Yılmaz, azimli, dayanıklı, cesur, korkusuz 2- Dik yokuş, dağ yamacı
YILMASIN: Yılmaz, korkusuz
YILMAZ: Gözü pek, korkusuz, batur, dayanıklı, azimli
YIRAGU: Yırcı, çalgıcı, enstrüman çalan, müzisyen
YIRAK: Irak, uzak, mesafeli
YIRI: Sol, sol taraf, tek taraf, tek taraflı
YIRIM: 1- Solak 2- Yarım 3- yurt, toprak
YIŞ: (Yaş, yaşıl) Orman, yeşillik içindeki bölge
YIŞIK: 1- Tulga, demir örgülü tulga 2- ışık
YİBEK: Ateşli, hararetli, heyecanlı
YİGE: Dayanıklı, kavi, metin
YİĞENEK: 1- Toplum, kitle, cemaat 2- Yeğen, yeğencik
YİĞİN: Daha iyi, sıkı, dayanıklı, üstün, tercih edilir
YİĞİT: 1- Yeğ, yiğ, iyi, daha iyi, sıkı, sağlam, güçlü, batur, cesur 2- Delikanlı, cıvan, genç 3- Koca, eş
YİLUN: (Yulun) İri, heybetli, gösterişli, cesim
YİNÇKE: İnce, zarif, narin
YİNÇKELÜ: Nazik, anlayışlı, kibar
YİNÇÜ: 1- İnce, zarif 2- İnci
YİNDEK: Daimi, ebedi, sürekli, kalıcı
YİR: Yer, toprak, arazi, arz, yeryüzü, dünya
YİRÇİ: Kılavuz, izci, rehber, yer bilen, yer bildiren
YİRDEŞ: Yurttaş, hemşehri, aynı toprağı paylaşan
YİRDİNÇÜ: (Yirtinçü) Evren, kainat
YİRGA: Mesut, mutlu, mutluluk dolu
YİRTİNÇÜ: Evren, kainat
YİSUN: (yasun, yosun) Doğa, tabiat, yeşillik
YİTER: Varis, mirasyedi
YİTİK: 1- Yetik, olgun 2- Keskin 3- Kayıp
YİTİRMİŞ: Yitik, kayıp, kaybetmiş, yoksul
YİTÜT: Meziyet, maharet, beceri
YİZEK: Askeri kılavuz, öncü
YOĞANAK: Yığınak, kütle
YOĞÇI: Yuğcu, yuğ yapan, yokluk çeken, yas tutan, yasçı
YOĞUN: Kalın, gür, iri, sık, sıkı, cüsseli, fazla, fazlalaşmış, katılaşmış
YOKUŞ: Yukarı, yukarı doğru çıkan, dik yol, bayır
YOL: Üzerinden gidilen...mec. 1- Kut, mut, baht, yazgı, kader 2- Örf, adet, töre, gelenek
teamül, ilke, tarz, gidişat
YOLA: 1- Örf, adet, usul, erkan 2- Meşale, kandil
YOLAÇ: Yol gösterici, mihmandar, rehber, önder, öncü
YOLAÇAN: birl. Yol/Açan Önder, öncü
YOLAK: birl. Yol/ak 1- Dürüst, namuslu, temiz 2- Çığır, yenilik, gidişat 3-Kısa yol, kestirme yol
YOLALDI: birl. Yol/Aldı 1- İlerleme kaydeden, gelişen, uzman, profesyonel 2- Terbiyeli, yola gelmiş, geleneklerine bağlı
YOLBAK: (Yolbaka, yolbakan) Konuksever, misafirperver
YOLBİLİR: birl. Yol/Bilir Görgülü, bilgili, usul erkan sahibi
YOLÇU: 1- Önder, başkan, şef, lider 2- Peygamber, nebi 3- Gelenekçi, muhafazakar 4- Yolcu, yola çıkmış, yolunda giden
YOLDAM: 1- Uysal, yola gelen, yolunda giden 2- Usul, metot, tarz
YOLDAŞ: Aynı yolun yolcusu, aynı yolu paylaşan, aynı yola gönül vermiş, aynı yola baş koymuş,aynı, töre ya da prensipler üzerinde, fikir ve gönül birliği eden, çok yakınlaşmış dost, dava arkadaşı
YOLERİ: birl. Yol/Eri 1- Töreye bağlı, edep erkan sahibi, bilgili, deneyimli
YOLKULU: birl. Yol/Kulu mec. Töreye ve kurallara bağlı
YOLLUK: (Yolluğ) 1- Kutlu, mübarek 2- Olgun, ergin 3- Halas bulmuş, huzura kavuşmuş, mesut,bahtiyar
YOLOĞLU: birl. Yol/Oğlu 1- Fedai, serdengeçti 2- Adak, adanmış, kurban 3- Bağlı, kendini töreye bağlamış
YOLUM: Usul, kaide, prensip
YONAT: Tam, eksiksiz, kusursuz
YONCA: Sulu yerlerde yetişen bir bitki türü
YORÇU: 1- Askeri kılavuz, öncü, yol gösteren 2- Yorumcu, yorumlayan, eleştirmen
YORDAM: 1- Alışkanlık, eğilim, usul, meleke, beceri 2- Jest, eda, işve, naz
YORGA: (Yurga) Rahvan giden at
YORNUK: İstirahat, istirahatgah, dinlenme yeri
YOVAŞ: (Yavaş) Çelebi, efendi, ağırbaşlı, halim
YÖNDEM: (Yöntem) Usul, tarz, teamül, töreye uygun biçimde olan
YÖNET: 1- Biçim, tarz, yöntem 2- uygun, uyumlu, uysal, geçimli
YÖNTEM: (Yöndem)
YÖNTEN: Uslup, tarz, biçim
YÖRGENÇ: Dağ dönemeci, dağ yolu
YÖRTEM: Usul, biçim, tarz
YÖYEN: Mevsim, sezon
YUĞAK: Bir su kuşu
YUĞKA: İnce
YUĞRUŞ: (Yukruş, Yukruç) Eskiden, halktan biri olmasına rağmen, gösterdiği performans ve
yararlılıklardan sonra, bey mertebesinde değerlendirilerek, devletin üst düzey kademelerinde görev alan kişi.
YULA: 1- Su kaynağı, yerden fışkıran su, göze 2- Işıldak, ışık veren, meşale, kandil
YULU: Adalet
YULYU: (Yulu, yuluk, Yulug) 1- Yardımcı, yardımsever, fedakar, adil 2- haraç, cizye, vergi 3- traş,traşlı, bakımlı 4- Yağma, yağmacı
YULUĞBİRİM: birl. Yuluğ/Birim
Uygurlar döneminde alınan mahsul vergisi
YULUK: 1- Traşlı, matruş, bakımlı 2- Yağmacı
YULUM: 1- Fedakar, yardımsever 2- Yolcu, yoluna bağlı, töresine bağlı
YULUN: Yolcu, yola giden
YUM: Mutluluk, neşe, ferahlık, rahatlık
YUMLU: Mutlu, kutlu, mübarek, huzurlu
YUMRU: 1- Yumulu, yumuk, yumruk 2- İri, heybetli, gösterişli
YUMUK: Gül, goncagül
YUMUŞ: (Yumuç) 1- Söz, öğüt, nasihat 2- Emir, ferman, buyruk 3- Müjde, müjdeli haber 4- Yumuk,yumulmuş, yumruk
YUMUTGAN: Yapıcı, birleştirici, pozitif kişilik
YUNAK: Üzerinde çamaşır dövülen ve yıkanan, büyük taş parçası
YUNMUŞ: Yıkanmış, temiz, titiz, arık
YUNT: 1- Çadır, oba, ev, yurt, vatan 2- Terbiyesi tamamlanmamış, yarı yabani at 3- Uygarlık,medeniyet
YURÇI: 1- Becerikli, mahir 2- Yirçi, yer gösteren, rehber
YURGA: Rahvan giden at.
YURT: 1- Vatan, kutsanmış toprak 2- Kaynak, asıl, kök 3- Uygarlık, medeniyet 4- Çadır, oba, ev
YURTLAK: Yurt, vatan, sonradan yurt edinilmiş yer, yurtlaştırılmış yer.
YUTLUK: Kayıp, zarar
YUTUM: Yudum, damla, tike, parça
YUVANÇ: Teselli
YÜCE: Yüksek, ulu, alicenap, haşmetli
YÜCEL: Yücelik, ululuk, haşmet.
YÜĞNEK: Alçak gönüllü, mütevazı.
YÜĞNÜK: Salih, temiz
YÜĞRÜK: Yürük.
YÜĞÜNT: Selam
YÜKNÜ: Secde, secdede olan
YÜKSEL: Yükseklik, ululuk, büyüklük
YÜKSELEN: Ulu, kişi.
YÜKSELİŞ: Büyüklük, ululuk, ikbal
YÜKÜN: Baş eğme, saygı duruşu, tazim.
YÜKÜNÇ: Eğilme, reverans
YÜKÜNGEN: Eğilen, reverans yapan, saygılı
YÜKÜNTÜR: Baş eğdirir, diz çöktürür.
YÜKÜNÜK: Eğilme, reverans
YÜKÜNÜR: İbadet eden
YÜLEK: Okun arkasındaki, denge tüyü.
YÜNKÜL: Hafif, narin
YÜRE: Daire, helezon, çember
YÜREĞİR: Yürekli, cesur
YÜREKLİ: Cesur, korkusuz.
YÜRİK: Yaşam, hayat,, ömür, geçim.
YÜRÜM: Yaşam, hayat, ömür
YÜZAK: birl. Yüz/Ak Masum, günahsız.
YÜZAKI: birl. Yüz/Akı Masumiyet, temizlik, namus, namusluluk, başarı, beceri
YÜZLÜG: (Yüzlüg, yüzlük) Soylu, dürüst, namuslu.