Suriye'deki çatışma ortamının sonunda yıkılacak Beşar Esad-BAAS Rejimi'nden sonra kimin geleceğine dair büyük bir belirsizlik mevcuttur. Muhalefet bin parça bir yerde Müslüman Kardeşler, bir yanda Özgür Suriye Ordusu ve diğer bir sürü rejim karşıtı unsurlar... Kimin ne olduğu belli değil ! Ama Esad Yönetimi'ni devirmek için İsrail'in ve Amerika'nın canhıraş bir çalışma içinde olduğu açıktır. Ki bu Yahudiler açısından da doğaldır, Suriye yıllarca Lübnan krizinde ve diğer çatışma durularında İsrail karşıtı herkesi askeri, maddi, manevi yönden desteklemiştir.
Suriye'ye burada %100 destek veren İran'dır. Rusya ve Çin, daha geride duruyorlar. Ciddi bir müdahalede nasıl tavır takınacakları pek belli değil. Çin'den herhangi bir hamle beklemiyorum. Çin, Suriye için Amerika ile doğrudan çatışmaya girmeyecektir. Burada mühim olan Suriye'de askeri üsse sahip olan Rusya'nın alacağı tavır öne çıkmaktadır. Zaten Libya'da olduğu gibi Suriye'de bir müdahale olmamasının yegane sebebi de budur.
AK-PKK zihniyeti şu an İsrail ve Amerika'dan gelen talimatlar dolayısıyla; tabiri caizse enseye tokat .... parmak vaziyetinde oldukları Beşar Esad'ı harcadılar. Aynı Kaddafi'ye yaptıkları gibi...Burada izledikleriyolda Irak'ın işgalinde Tezkere Oylaması'nda beceremedikleri hizmetkarlığı, Suriye Krizi'nde öne çıkarak efendilerine yaranmak maksadındadırlar. Türkiye'yi ve Türk Milleti'ni böylesine adi bir iktidarın temsil etmesi; Devletimizin ve Milletimizin gücüne ve saygınlığına büyük darbe vurmaktadır. Zaten o büyük saygınlık ve güç, Çuval Operasyonu ile AK-PKK'nın işbirliğiyle yokedilmiştir. Tekrar kazanmamız için AK-PKK'dan kurtulmak, yüzdeyüz yerli ve milli olan bir iktidarı yaratmak ve ülkenin başına geçirmek gereklidir, onu da yapacak güç ve kudretimiz henüz yoktur. Kısa vade de olacak durumda değildir.
İran'ın, Irak işgali esnasında Amerikalılarla gerçekleştirdikleri örtülü işbirliğini elbetteki unutamayız.Irak'taki Şii-Sünni-Kürt bölünmesinde aslan payını İran yanlısı Şiiler aldılar ve kürtlerle ortak bir paydada ve çıakr birliğindedirler.
Lakin Suriye ve Hürmüz Boğazı Krizlerinde, İran işin ucunun kendisine dayanacağını görmüştür. Birkaç yıl önceki muhalif gösteriler boşuna değildir. İş silahlı çatışmaya döndüğünde Amerika ve İsrail'in İran'a karşı her türlü silahlarını sahaya sürecektir. İran, bütün bunların önünü almak hem de Ortadoğu'daki siyasi gücünü en azından korumak adına Suriye'yi desteklemekte ve diğer Arap Emirlikleri ile Suudi Arabistan'a karşı sert tavır takınmaktadır.
Sonuç olarak kaosun ve anarşinin hakim olduğu bir ülkede harita üstünde yapılan hesapların kısa vadede gerçekleşmesi, onların uzun vade de birer faciaya dönüşmeyeceğinin garantisi olamaz. Amerika'nın farkında olmadığı budur. Farkında olsalardı, Irak ve Afganistan'dan ders alırlardı.