TÜRKÇÜLÜĞÜN ATATÜRK SONRASI NASIL, KARALANDIĞINI ANLATAN, TARİHSEL SÜRECİ SORGULAYAN BİR YAZI..
Son yıllarda -bilhassa 1944′ten bu tarafa Mustafa Kemal’i tutar veya onun izinden gider görünerek Türk Milliyetçiliği olan Türkçülüğe ”Irkçılık-Turancılık” isnadıyla saldırmak moda haline gelmiştir. Hâlbuki aynı zihniyetle hareket edince ”Irkçı -Turancı töhmet altında kalacak şahıslardan biri de Mustafa Kemal’dir. Bu iddianın müddeileri, aşağıdaki suallerimizi vicdanlarının sesini dinleyerek ve tarihi zemine dayanarak, cevaplandıran okuyucularımızın bizzat kendileri olacaktır.
Irkçılık içtimai hadiselerin sebeplerini antropolojik temele dayandırmak bakımından ele alındığı takdirde ”Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” diyen Mustafa Kemal’in çapraşık sosyal meseleleri halledecek ilkeyi, kanda aramak suretiyle ırkçılığını ilan ettiği açık değil midir?
Mustafa Kemal’in, bu sözü manasını anlamadan sarf ettiğini hiç kimse iddia edemeyeceğine göre, sualimize menfi cevap vermeye imkân var mıdır?
Irkçılık, yabancı ırktan gelenlerin önemli mevkilere geçirilmesi bakımından ele alındığı takdirde; ” Aranıza alacağınız arkadaşların mümkünse kanını tahlil edin” fetvasını veren ve !!Türk Irkından olmayan askeri mekteplere giremez” hükmünü yıllarca tatbik edenlerin iplerini elinde tutan Mustafa Kemal’in ırkçılığını görmemek için kör, anlamamak için de aptal olmak gerekmez mi?
Irkçılık, kendi ırkının üstünlüğünü iddia etmek bakımından ele alındığı takdirde, ”Bir Türk cihana bedel” diyen Mustafa Kemal, ırkımızı üstün tutmak suçunu işlemiş olmuyor mu? Türk Irkının medeniyet kurma kabiliyetinin üstünlüğünü yıllarca okul sıralarında Türk yavrularına telkin ettiren ve hatta bütün dünyadaki menşei meçhul veya münazaalı insanları Türk Irkından çıkmış gösterecek kadar ırkçılık yapan Mustafa Kemal değil midir?
Irkçılık, milletin tarifinde ırka da yerini verenlerin ve soyunu inkar soysuzluğuna düşmeyenlerin alnına yapıştırılacak veya vurulacak bir damga olarak alındığı takdirde; milleti tarif ederken mühim bir unsur olarak kan birliğini de alan bu parti zihniyetine (1944′ten sonra değiştirilmiştir.)geçirdiği gibi mektep sıralarında okunacak kitapların yazarlarına da empoze eden Mustafa Kemal’in ırkçılığı inkar edilebilir mi?
Türkçülere ”Irkçı” bağırılmasından kısa bir zaman evvel,”Şefin (İnönü) direktifiyle Hatay’da A. Dilaçar tarafından verilen ve CHP konferanslar serisinin 19. kitabında basılan konferansta (Kitap 1940′ta basılmıştır. İlk konferansa bakıla)-mealen- ”Tükçülük ırkçı olmadığı için noksandır. Kemalizm ona ırkçılığı ilave etmiştir.” denilmesi neyi tasdik ve neyi inkâr eder?
Nihayet bol tahsisatlar yaparak… kafataslarını ölçtürerek ilmi değerini kaybetmiş şekliyle dahi ırkçılığı benimseyen Mustafa Kemal değil midir?
Selahattin Ertürk’ün verdiği kaynaklara aynı sayıda Orkun adıyla şu eklemeyi yapıyor: Mustafa Kemal’in açıkça ırkçı mahiyet taşıyan sözlerinden ikisi daha:
1. Bu vesileyle muhterem milletime şunu tavsiye etmek isterim ki, başına geçireceği insanların kanındaki cevher-i asliyi tayin etmekten bir an yoksun olmasın
2. Kanın taşıyandan başkasına inanma! (eski adliye bakanı ve profesör Mahmut Esat Bozkurt’un ”Anadolu İhtilali” kitabından menkul)
Biz burada bu görüşe sadece işaret etmek istiyoruz. Bunlara dair kaynaklar pek bol görünüyor. Hatta Türk tarihi, Türk dili, Türk folkloru, kültürü üzerindeki çalışmalar yanında, -bir vakitler- Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesiye ilgili olarak bazı yayınlar elde mevcuttur. Türk Kan Grupları, Türk Kafa Tasları, Türk Saçları, Türk Beyinleri vs.’nin incelenmesi, doktora konusu olarak seçilmesi acaba ne maksatla olmuş ve bu kitaplar ne maksatla yayınlanmıştır? Üzerinde elbette durmaya ve düşünülmeye değer.
Bu kitaplar makaleler ciddi bir emek mahsulü olarak görülebilir. Pek tabiidir ki Türk Irkının ölçüleri, vasıfları, kökleri, onun maddi cephesi üzerinde önemle incelenmeye değer konulardır.
Bu hususta bir vakitler çok fazla çalışmalar oluyordu. 1944 yılında birden vücuda gelen baskı havası içinde bu türlü çalışmalar ya durmuş veya anlam ve yönünü değiştirme mecburiyetinde kalmıştır. Türk Irkı ile ilgili ve Atatürk’ün de tarih kongrelerinde huzurunda ifade edildiği gibi, bu çalışmalara dair dikkate değer yayınlara işaret etmek istiyoruz. ”
”Kız ve Erkek Çocukları Üzerine Antropometrik Araştırmalar, prof. Dr. Şevket Aziz Kansu1939, Dil ve Tarih – coğrafya Fakültesi Türk Antropoloji Ve Etnoloji Enstitüsü Neşriyatı. Keza Anadolu’nun Irk Tarihi Üzerine Antropolojik Bir Tetkik Prof. Dr. Ş. Aziz Kansu, 1939. Gene Antropoloji ve Etnoloji Yayınlarından No.22. Dr. Nermin Aygen, Türk Beyinleri Üzerine ilk Antropolojik Araştırma. Profesör Ş. A. Kansu’nun önsözü ile (İngilizcede özetlenerek), Ankara 1941 İdeal Basımevi.
Bu DTCF yayınlarının bazıları 1944 yılına kadar devlet büyüklerinin konuşmaları yanı sıra, devrin muhtelif tanınmış şahısları tarafından CHP NAMINA YAPILAN IRK VE VERASETLE, verasetin önemi ile ilgili konferans ve yayınlarını, Ülkü dergisindeki makaleleri şimdilik bir tarafa bırakalım. TBMM Hükümeti Maarif Vekâleti Neşriyatından adet:37. Islahı Irk. Piyerson. Mustafa Rahmi, İstanbul 1939 Matbaai Amire kaydıyla künyesini çıkardığımız kitabın ilk cümlesiyle son cümlelerini ele alacağız. TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ HÜKÜMETİ YAYINI ÜZERİNE DİKKATİ ÇEKERİZ:
ISLAHI IRK
BUGÜN EN MÜHİM İŞLERİMİZDEN BİRİ (IRKI ISLAH) OLMALIDIR. Bu mülahazaya mebnidir ki ben, bu risalecik ile zamanımızda garpta başlı başına koca bir ilim olan (ıslahı ırk) ilmi üzerine nazarı dikkate celp etmeye çalışacağım.(sf.3) “Her ırk istikbalini iyi veya kötü kendi hazırlar. Teali (yükselme) veya tereddi(soysuzlaşma, dejenere olma)sinin ipi ucu kendi elindedir. Bu bapta doğru yolu gösteren Nasyonal Öjenik- Milli Islahı Irk İlmidir. (sf.14) Belki bazılarının köprünün altından çok su geçtiğini, bu fikirlerin o zaman parlayıp söndüğünü sanacaklardır. Hayır. Buyurunuz, bir vesika daha: Yedinci Milli Türk Tıp Kurultayı, Öjenik Tatbikatı. Raportör: Prof Dr. Ali Esat Birol, Ankara 1938. İstanbul “Kader Basımevi”. Bunun da ilk cümlesi “Nüfus süratle çoğalmaya ne kadar şiddetle arzumuz varsa kalite cihetinden yüksek, yurda faydalı vatandaşlara da o derece ihtiyacımız vardır.
Bu kitapta ırsi olarak hangi hastalık, hangi suçların işlendiği, bunların kısırlaştırılması gerektiğine dair 7. Milli Tıp Kongresinin müşterek kararları vardır. Veraset faktörü hakkında bilgi sunulmaktadır. “Bir şahısta verasetle intikal eden ırsi evsafın değiştirilmesi kabil olmadığı halde bir milletin ve ırkın evsafını değiştirmek kabildir” diyorlar. Anormallerin kısırlaştırılması, bir takım deliller öne sürülerek teklif edilmektedir. Bütün bunlar Türkiye’deki tıp kongresinde oluyor. Kitabın son sözü “Kuvvetli ve kültürlü olarak dünyada layık olduğumuz mevkii tutmak için yeni esaslara uygun bir nüfus siyaseti takip etmemiz lazımdır” deniliyor.
KAYNAK: Prof. Dr. Hikmet TANYU (ATATÜRK ve TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ KİTABI)