İlköğretim okullarına süt dağıtma projesi.
Niyet iyi ama araştırma sıfır.
Bu ülkede gıdaların, hele de ucuza dağıtılan gıdaların sağlık sorunu olduğu ortadayken, bu projenin ilk faslı hastanede bitti.
12 şehirde 1193 öğrenci rahatsızlandı.
Projenin sloganı "Okul sütü akıl küpü!
O akıl, mayası bozuk sütün, çocuklarda bıraktığı izi silmek için kullanılacak demektir.
Şimdi de öğrencilerin rahatsızlanmasından "sonra" sütlerden örnek alınmış.
İnceleme başlatılmış.
Çocuklarımız deney tüpü ya!
Yapılan; inceleme yapılmamış süt kumpanyası!
Meseleye masumiyet kazandırmak için özel bir not düşülüyor.
Kimilerine göre "psikolojik!"
Kimilerine göre, "Kesinlikle gıda zehirlenmesi değil. Hassasiyet!"
Düğün değil, kına gecesi sanki!
Siz bu ülkede büyüklerin hataları için özür dilediğini gördünüz mü?
Neyse, siz siz olun.
Çocuklarınızın "hassasiyetine" kurban olun.
Zehirlenmeleri an meselesi çünkü!
Psikolojik sütlaç - Yılmaz ÖZDİL
Çocuklar süte “bayıldı...”
Serumla ayılttılar.
Aşırı doz’dan diyen var.
Sanırsın damardan bastılar.
Halbuki...
İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2005’ten beri, yedi senedir aralıksız, her gün, 207 bin öğrenciye süt içiriyor. Henüz psikolojisi bozulan görülmedi. Doğuştan “psikopat” demek ki bizim oralı çocuklar!
Peki, orda nasıl öyle oluyor da, burda niye böyle oluyor derseniz?
Bu iş kömür dağıtmaya benzemez.
Hükümet, okullara beş günlük sütü toptan veriyor, depola, gün gün dağıt diyor. Süt bu, gazoz değil, bozulur. Sınıf kadar buzdolabı yapsan, gene yetmez. Nerede koruyacaksın?
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Tire Süt Kooperatifi’yle çalışıyor. Kooperatif’in ortakları, o gün sağıyor, o gün dolduruyor, klimalı araçları var, her sabah saat 4’te yola çıkıyor, 246 okulu tek tek dolaşıyor, gazete dağıtır gibi, öğretmenlere teslim edilmesiyle, çocukların sütü içmesi bir oluyor. Taptaze.
Hükümet, uzun ömürlü süt dağıtıyor. İyi korunursa, altı ay bile dayanıyor ama, raf ömrünü uzatmak için kullanılan yöntemler tartışılıyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, annelerin tercihi olan, günlük üretilen ve günlük tüketilen “pastörize” süt dağıtıyor. Daha az işlemden geçirildiği için, besleyici açıdan çok daha faydalı olduğu biliniyor.
Hükümet, güya uzun ömürlü süt dağıttı ama, belli ki soğuk zincir kopmuş, bismillah, daha ilk günden binlerce çocuk hastanelik oldu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin soğuk zincir’i yedi senedir buz gibi.
Bakanlar Kurulu kararında açıkça görüldüğü üzre, üretim fazlasının değerlendirilmesi amaçlanıyor. Oysa, fazlasını çocuğa verelim demek, yemek arttı, dökmeyelim de, köpeğe verelim demek gibi bi şeydir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Tire Süt Kooperatifi aracılığıyla “sözleşmeli üretim” yaptırıyor. Kim, ne kadar üretecek, parasını ne zaman alacak, hesabını kitabını taaa en başından biliyor, elde kalmıyor.
Hükümet, sanayiciden alıyor. Sanayici elbette canımız ciğerimiz ama, üretici üvey evlat mı? Sanayicinin cebine doldurulan paranın, anca “harçlık” kadar bölümü üreticinin cebine kalıyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, kooperatif’ten, yani direkt üreticiden alıyor, aracı yok, komisyon yok. Ödenen paranın tamamı üreticinin cebine giriyor. Aportta bekleyen tüccarın kucağına oturmuyor.
Tarım Bakanı’nın mebus olduğu Diyarbakır’da bile çocuklar zehirlendi, dünyaya film olduk.
Tire Süt Kooperatifi’nin uygulamaları, Birleşmiş Milletler tarafından “dünyanın en iyi kalkınma modeli” seçildi.
(İneğin kaç memesi olduğunu bilmeyen yalaka tipler, tarım uzmanıyım diye ortalıkta gezinirken... Tekelleşme karşıtı, üretici odaklı projeleriyle “dünyanın en başarılısı” seçilen Tire Kooperatifi’nin Başkanı Mahmut Eskiyörük’e, merak edip, bu işi nasıl başardın diye soran bile olmadı.)
(Bakın iddia ediyorum, adam gibi adam Mahmut Eskiyörük’ü Tarım Bakanı yap, bu memleket en geç beş sene içinde, yeniden “kendi kendine yeten yedi ülkeden biri” olmazsa, Tire’ye gider anırırım.)
Ve, şimdi sıkı durun!
Hakkında 400 sene hapis cezası istenen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir’in çocuklarına, her gün, 200 mililitre sütü kaç liraya satın alıp, içiriyor?
37 kuruş.
Hükümet, aynı İzmir’de, aynı çocuklara, aynı inekten, aynı miktarda sütü, kaç liraya içiriyor?
53 kuruş!
Kalkınma modeli, 37 kuruş.
Psikoloji modeli, 53 kuruş.
Çarp canım kardeşim aradaki “aşırı doz”u ülkenin geneliyle... Süt’ten çıkmış “ak” kaşığı bulursun.
İNEĞİN SÜTÜ YARAMADI...- Bekir COŞKUN
Milli Eğitim Bakanı elindeki iki kutu sütü göstererek sınıftaki çocuklara sordu:
“Bu ne?..”
“Süüütttt...”
“Bunu içince neyiniz büyüyecek?...”
“......?”
“Boyunuz...”
*
İneğin sütü yaramadı...
Çocukları ambulanslarla hastanelere taşıdılar...
“Çocukların çoğu iyi durumda” dedi bakan...
Sanki bombardımandan kurtarıldılar...
*
Sonra kimi çocukların inek sütüne karşı aşırı “hassasiyetinden” böyle olduğu anlaşıldı...
Ama “inek sütüne karşı hassasiyeti” olan çocukları aynı ilde, aynı sınıfa nasıl toplayabildiklerini söylemediler bize...
O zaman “arısız bal” yapan milletimiz, “ineksiz süt” yapardı zaten...
*
“Şimdicığıma şu sütü içince nolacağız?..”
“Uzuuunnn...”
“Kafamız ne olacak hanicığıma?..”
“Büyüüükkk...”
“Şimdi hep birlikte sütümüzü içiyoruz... Kameraya bakıyoruz, çok güzel yarayacak cancağızıma...”
*
Çocukların suyunu sattılar...
Anneleri derenin başında nöbet tuttular, HES makinelerinin önüne yatıp “Çocuklarımızın suyunu elimizden almayın” dediler...
Kimse dinlemedi...
Elindeki su şişesi suç aleti sayıldı...
Annesi hapiste...
Ona da süt içirdiler ki yarasın...
*
Havalarını sattılar...
Kent civarındaki ormanların beşte dördünden fazlası, 2B kapsamında süt içirdikleri çocukların elinden alındı...
Taksitle işgalcilere satıldı nefes alınacak alanlar, oralara aynalı binalar yapılacak...
*
“Yarasın” diye süt içirilip de hassasiyetleri nedeniyle çocukların ambulanslarla hastanelere taşındığı aynı saatlerde; TBMM’de “Yabancılara Mülk Satışı Yasası” onaylandı...
Çocukların kıyıları, kumsalları, plajları...
*
Okul?..
Artık her biri imam hatip...
Birer “molla yetiştirme projesi” tam başlamışken...
Sütü verdiler...
Ama...
İneğin sütü yaramadı...
SON SÖZ
TTK.