Gönderen Konu: Yaşar Nuri: İskilipli şapka takmadığı için asılmadı  (Okunma sayısı 3341 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı motun yabgu

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1566
Yaşar Nuri: İskilipli şapka takmadığı için asılmadı
İskilipli Atıf Hoca neden asıldı?
10.05.2012 - 11:38

İskilipli Atıf Hoca 1926 yılında İstiklal Mahkemeleri'nde yargılanıp idam edildi.  Cumhuriyet tarihinin en tartışmalı konularından biri olan idamla ilgili Yaşar Nuri Öztürk, Yurt gazetesinde bir yazı kaleme aldı. Öztürk, "İskilipli şapka takmadığı için değil vatana ihanet ettiği için idam edildi" dedi.

İşte Yaşar Nuri'nin o yazısı..
HEDEF MUSTAFA KEMAL'İ LEKELEMEK

Cumhuriyet devri tarihimizin en büyük saptırma ve yalanlarına âlet edilmiş isimlerinden biri de Âtıf Hoca diye bilinen İskilipli Âtıf'tır. Bu zatın dirisinden İngilizlerle onlara destek veren Damat Ferit ekipleri yararlanmıştı, şimdi de ölüsünden İngilizlerle Damat Ferit yolundan giden başka bazı ekipler yararlanıyor. Hedef belli: Âtıf Hoca'yı 'mazlum' göstererek onu asanları, özellikle Mustafa Kemal'i lekelemek, itham etmek.
CUMHURİYET'E TOKAT ATILIYOR

Son günlerde, bu Damat Ferit damarı yeniden depreşmiş görünüyor. Âtıf Hoca'nın itibarının (!) iadesinden söz ediliyor. Memleketi olan Çorum'da adı parklara, hastanelere veriliyor. Cumhuriyet Parkı'nın adı değiştirilip 'Âtıf Hoca Parkı' yapılıyor. (6 Mayıs 2012 tarihli gazeteler) Yani, örtülü bir biçimde Cumhuriyet'e tokat atılıyor.
BU OYUN DEŞİFRE EDİLMELİ

Cehalet veya gaflet eseri oynanan bu oyunun deşifre edilmesi gerekiyor. Biz bu oyunun veya cehaletin arkaplanını, baskı aşamasında olan 'Kur'an Perspektifinden Kurtuluş Savaşı'na Bir Bakış' adlı eserimizde, kaynakları ve belgeleriyle gösterdik. Bu sütunda, o eserdeki açıklamaların kısa bir özetini vereceğiz.

Âtıf Hoca'nın idamına yol açtığı söylenen, gerçekte ise idama mahkûmiyetle hiç alakası olmayan risalesi 'Frenk Mukallitliği ve Şapka', dinî ve ilmî açıdan hatalarla dolu, İslam fıkıh ve tefsir kaynaklarının temel kabullerine aykırılıklarla dikkat çeken, kişisel kin ve saplantıla-rın hükme esas alındığı, halkı sinsi ve maskeli bir biçimde tahrik eden ve belli bir ekibi, cihat açılması gereken 'mürted-kâfirler' olarak hedef gösteren bir kitapçık.
İSKİLİPLİ NEDEN ASILDI

Saltanat dincilerinin hemen hepsi bu soruyu "Şapka Risalesi'ni yazdığı için" diye cevap-larlar. İşin aslının böyle olmadığını bildikleri halde böyle söylerler; bir yalanı tekrar eder dururlar. Ve İskilipli'yi 'şehit' ilan ederler.

İskilipli 'şehit' ise Müdafaai Hukuk mücahitlerinin hiçbirisinin şehit sayılmaması gerekir. Çünkü İskilipli, Müdafaai Hukuk mücadelesine hainlik ettiği için asıldı. O halde, Müdafaai Hukuk mücahitleri şehit ise İskilipli şehit olamaz.
DİYORLAR Kİ ŞAPKA KANUNU'NA MUHALEFETTEN ASILDI

İskilipli'nin anılan risalesi (Frenk Mukallitliği ve Şapka Risalesi) şapka kanunundan bir buçuk yıl kadar önce yayınlanmıştı. Siyaset dincilerinin açık iftiraları işte burada sergileniyor. Diyorlar ki, "İskilipli Âtıf, ceza hukukunun temel ilkelerine aykırı olarak Şapka Kanunu'ndan bir buçuk yıl önce yazdığı bir risaleden ötürü suçlanıp idam edildi."

Bu iddia, tarihî kayıtlara tamamen aykırı bir iftiradır. İstiklal Mahkemesi zabıtları ortada. İskilipli'nin idam gerekçesi şapka risalesi değildir, 'Türkiye Cumhuriyeti'nin Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nu tamamen veya kısmen tağyir'dir.
RİSALEDEN DOLAYI İDAM EDİLDİ

Dinciler bunu zabıtlardan alarak kayda geçirirler, birkaç sayfa sonra da fesat ağıtları yakmaya başlayarak meselenin esasını bilmeyen halkı şöyle kandırırlar: "Âtıf Hoca, Şapka Kanunu'ndan iki yol önce yazdığı bir risaleden dolayı idam edildi." Böylece İstiklal Mahkeme-leri'ne ve tabiî ki Atatürk'e saldırmak isterler.
MİLLİ MÜCADELEYE KARŞI ÇIKMIŞ ZAT

Belgelere dayalı gerçek şudur: İsikilipli'nin Şapka Risalesi'inden yargılandığı mahkeme Giresun İstiklal Mahkemesi'dir ve bu yargılamanın tarihi 16-18 Aralık 1925'tir. İskilipli, bu yargılama sonunda, Şapka Risalesi'nin, geçmiş bir tarihte yazıldığı ve binaenaleyh buna dayanılarak yeni kanun muvacehesinde suçlama yapılamayacağı gerekçesiyle beraat ettirilmiş ve mahkeme heyetiyle aynı gemide İstanbul'a dönmüştür. Ne var ki, hayatı bir yığın kanunsuzluk içinde, özellikle Millî Mücadele'ye karşı çıkışla geçmiş bu zât, başka suçları tespit edildiğinden yeniden derdest edilip bu kez, Ankara İstiklal Mahkemesi'ne sevk edilmiştir. Burada yargılanması 1926 yılı Ocak ayında başlamış ve Şubat ayı başlarında suçu sabit görülerek Ceza Kanunu'nun 55. maddesine uygun şekilde mahkûm edilmiştir.

İdam hükmü, 'Türkiye Cumhuriyeti'nin Teşkilat-i Esasiye Kanunu'nu tamamen veya kısmen tağyir gerekçesiyle verilmiştir. İskilipli, aynı suçtan hüküm giyen Babaeski müftüsü Ali Rıza Efendi ile birlikte 4 Şubat günü Ankara'da Meclis binası yakınlarındaki Karaoğlan Çarşısı'nda asılmıştır.
BUNLAR HANGİ DİNİN ADAMLARI?

Aynı kararla aynı gün idam edilen Babaeski Müftüsü Ali Rıza ile Âtıf Hoca'nın Millî Mücadele'de batı Anadolu'yu işgal etmiş olan Yunan ordusuna direnilmemesi için faaliyet gösterdikleri mahkemece belgelenmiştir. Müftü Ali Rıza'nın, Yunan işgaline karşı çıkanları şikâyet ederek cezalandırdığı da belgelenmiştir. Bu müftü, Millî Mücadele devam ederken vatana ihanet suçundan on yıl ceza yemiş, fakat genel aftan yararlanarak kurtulmuştu. Hoca Âtıf ise başında bulunduğu Teâlî-i İslam Cemiyeti'nin (ada bakın!) imkânlarını kulla-narak İngiliz ve Yunan işgallerine karşı çıkılmaması için çalışmış, bu yolda hazırlattığı beyan-nameleri Türk köylerine dağıtmıştır. Mahkeme bunların tümünü belgelemiş ve hükmünü buna göre vermiştir.

Adamın, 'Şapka Risalesi' dışında suçları varsa ve bunlardan mahkûm olmuşsa, mahkeme ne yapsın! Ve Şapka Risalesi ne yapsın!


ÜZE TENGRI TEMÜR CIDA OKLAR BIRLE BIR BULUT

  BASBUGUMUZ TANRIKUTTUR TANRIKUTTUR

                       TANRIKUT.

Çevrimdışı motun yabgu

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1566
 Adamin suratindan lanet akiyor . Istiklal mahkemesinin adaletinden ne vahdettin nede Ingilizler ve hizmetkari oldugu palikaryalar kurtaramadi. Gel görki bir asir sonra kahpe AKP iktidarinin satilmis hainleri , bagimsizlik düsmanini aklamak icin birbirleriyle yaris halindeler . Mezarinin basinda mazlum rollerine büründürerek itibar kazandirmaya calisiyorlar . Bu gercekleri bikmadan usanmadan gündeme getirecegizki, Iskiliplinin yolundan giden isbirlikci cagdas hainleri yüce milletimize yakindan tanitalim . Bu hainlerin en basta gelenleri bilindigi gibi , cumhurbaskaniniz Ermeni devsirmesi ABDullah Güllüyan , Gürcü laz melezi devsirme hain Recep Tayyip Kördogan . Rum dönmesi Bülent Arinc  ve Fetosyan Gülendir .  Nihai hedefleri ,Iskiliplininde gecmiste oldugu gibi , Cumhuriyet Atatürk ve Türk düsmanligidir . Dikkat edilirse ihanetin liderligine soyunmus bu namussuzlarin hicbiri Türk soylu degildir .
ÜZE TENGRI TEMÜR CIDA OKLAR BIRLE BIR BULUT

  BASBUGUMUZ TANRIKUTTUR TANRIKUTTUR

                       TANRIKUT.

KaraTekin

  • Ziyaretçi
Su kahpe felegin isine bakinki, en kötü günümüzde düsmanlarla isbirligi yapanlar kahraman ilan edilirken vatani kurtarmak icin canini disine takip Vatan topraklarinin her bir kösesine gecelerini gündüzlerine katip kosturan kahramanlarimiz hain ilan edilir oldular !

Hainleri aklayacaklarya isin kilifinida buldular. Hainlerden icin, "Islam yolunda sehit oldular" yalani ile mankurtlastirilmis bir milletin gözünü boyamak cok kolaydi ve basardilarda. Bugün Anadolu'nun muhtelif yerlerinde Türklere gidip ; "Iskilip'li Atif Hoca, Saidi Kürdi nasil birisiydi?" diye sorulmus olsaydi emin olunki cogu bu ikisi hakkinda Islam yolunda sehit olmus degerli kisilerdir diyecektir...

Dün TRT denilen cemaatin ve akp'nin güdümünde tarafli yayin yapan devlet kanalinda Sevr destekcisi Mustafa Sabri Efendi denilen Seyhülislam haininin hayati anlatiliyordu. Ondan icin saygiyla "Mustafa Sabri Hz." diye bahsediliyordu. Belgesel boyunca öyle bir anlatiliyorduki bu hainoglu hain, sanki Türklük yolunda mücadele etmiste, sanki düsmana karsi yigitce savasmista bu yüzden basina gelmedik kalmamis gibi bu hain yere göge sigdirilmiyordu !



Çevrimdışı Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2288
İskilipli Atıf haininin ihanetlerini Otağımızda yer alan "Türk Oğlu, Türk Kızı Bunları Unutma, Unutturma! Dostunu ve Düşmanını İyi Belle!" adlı konunun İSKLİPLİ ATIF HOCA GERÇEĞİ başlığında ortaya koymuştuk.
Necip Fazıl denilen yobaz bu hainlerin ihanetleri sebebiyle cezalandırıldıklarını herkesten iyi bildiği halde sırf Atatürk'ü ve laik cumhuriyeti karalamak için bu hainleri; "Son Devrin Din Mazlumları" adlı iftiralar furyasından ibaret olan lağım çukuru kitabında, sanki dini inançlarından ötürü cezalandırılmış gibi lanse etti. Bu gün ne yazık ki genel kanı bu hainler güruhunun inançlarından ötürü zulme uğradıkları şeklindedir.
Ancak ne yaparlarsa yapsınlar tarihi gerçeklerin üzerini örtmeye güç yetiremeyeceklerdir.
Bunlar birer furyadır ve her furya gibi modası geçtiğinde silinip gidecek ve sadece tarihin gerçek kayıtları kalacaktır.
Mürteci Mustafa Müftüoğlu'nun, Türk Milli kimliği temeline dayalı olarak kurulan laik cumhuriyete karşı kozmopolit Osmanlıyı savunmak için, güya, yalandan şikayet etmek için ortaya attığı; kuyruklu, kulaklı yalanlardan ibaret olan kitabının adına "Yalan Söyleyen Tarih Utansın" diyerek tarihi yalancı ilan etme garabetinin aksine biz, asıl "TARİHE YALAN SÖYLETENLER UTANSIN!!!" diyerek; belge, kayıt ve tanıklara rağmen, insanları dinle aldatarak, tarihe yalan söyletmeye çalışan, vicdanı kara mahlukların gerçek yalancılar olduğunu ilan ediyoruz.

Milletin inançlarını istismar ederek "TARİHE YALAN SÖYLETENLER UTANSIN!!!"

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!