Ezber bozan açıklamalar!

[YALNIZKURTKARAGÜLLE]

Türkiye'de son günlerde çok güzel(!) gelişmeler oluyor. Bakalım daha ne kadar güzelleşeceğiz.

Şehit ve gazi aileleri derneğinden 'Öcalan ile görüşmeye' destek!

Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Adana Şube Başkanı Ersin Güluçar, 30 yılı aşkın akan kanın durması için Öcalan ile görüşülmesinde bir sakınca olmadığını belirterek, "Bu görüşmeleri istemeyenin vatandaşlığından şüphe ederim" dedi.

Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı'nda jandarma uzman çavuş olarak görev yaparken 2001 yılında Diyarbakır kırsalında operasyon sırasında PKK ile girilen çatışmada dizinden vurulan Ersin Güluçar, bir süre tedavi gördü ancak diz kapağından vurulduğundan askerlik yapamayacak duruma geldiği için gazi oldu.

Gazi olduktan sonra da vatana hizmet etmeye devam eden Güluçar, Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Adana Şube Başkanı oldu. Burada kendisi gibi gazi arkadaşları ve şehit yakınlarının hizmetine koşan Güluçar, son günlerde akan kanın durması için İmralı Cezaevi'nde yatan terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşmelere olumlu baktığını söyledi. Güluçar, şehit aileleri ve gaziler olarak akan kanın durmasını istediklerini belirterek, "Ülkemizde 30 yılı aşkın terör olayları var ve bu terör olaylarında vatan evlatlarımızı kaybettik. Uzuvlarını kaybedip çok zor şartlar içinde yaşamını sürdüren gazilerimiz var. Biz bu süreçte artık terör olaylarından dolayı sabahları şehit haberleriyle uyanmak istemiyoruz. Bundan ötürü artık kimle görüşeceklerse görüşsünler, kimle ne yapacaklarsa yapıp bu terörü bir an önce bitirsinler. Tüm şehit aileleri ve gaziler olarak terörün bitmesi, akan kanın durması için bir an önce birtakım adımların atılmasını istiyoruz. Artık ülkemizin terör belasını kazıması lazım. Devletin yetkilileri Öcalan ile görüşülmesi gerekiyorsa, onunla görüşsünler. Bu kan bitecekse görüşsünler. Bizim olmazsa olmazlarımıza, terörden dolayı gazi olan ve canını kaybeden şehit yakınlarımızın çizgilerine hassasiyet göstererek, rencide etmeden, bizlerin ödediği bedellere saygı göstererek, bundan sonraki kanın durması için bir an önce görüşülüp bitirilmesini istiyoruz" dedi.

"Ateş düştüğü yeri yakıyor" diyen Güluçar, "Bu acılarla hep biz yüzleşiyoruz. Bir an önce terörün bitirtilip, terörün geride bıraktığı şehit eşinin, babasının, annesinin, çocuklarının psikolojisinin düzeltilmesi için, hayata tutunması için bir takım projeler üretmemiz lazım" diye konuştu.

Öcalan ile görüşülmesinde bir sakınca görmediklerini ifade eden Güluçar, şöyle devam etti:

"Çünkü, devletin istihbarat ekibi bir teröristle bile saatlerce görüşebiliyor. Alınan bilgilerle Mehmetçiğin şehit olmasının önüne geçiliyor. Bu olaya böyle bakıp, polemik haline getirmemek lazım. Çünkü görüşülme sonucundaki bilgilerin değerlendirilmesi sonucu ülkemizdeki terör bitecek. Bence bu tür görüşmeleri istemeyenlerin vatandaşlığından şüphe etmek lazım. Eğer gerçekten insanlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıysa, ülkede terörün bitmesini kalben istemesi lazımdır. Terörün bitmesini istemeyen insanlar bizim iyiliğimizi istemeyen insanlardır. Yüreğinde vatan sevgisi olan, oğlu şehit olunca vatan sağolsun diyen insanlarımız varken, öte yandan da terörün bitmemesi için devletin attığı adımları farklı lanse edip, polemik haline getirilmesini biz anlamsız buluyoruz. Bu süreçte hep beraber üzerimize düşeni yapıp, ülkemizi terör belasından kurtarmamız gerekiyor."

Ersin Güluçar, bu anlamda Başbakan'ın da açıklaması olduğunu, bölücü başının asla ev hapsine alınmayacağı yönünde söylemleri olduğunu, bu nedenle Başbakan'ın bu sözlerine güvenmek istediklerini sözlerine ekledi.

İHA

Genç Müminler'den Kandil'e mektup: Siz olmadan barış tesis edilemez

Genç Müminler'den Kandil'e: Sizler, korkunç bir yükle dünyaya geldiniz arkadaşlar. Sizi anlamamak mümkün mü?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a hitaben yazdıkları "Başbakanımızı sevgi ve korkuya davet ediyoruz" başlıklı metinle ortaya çıkan Genç Müminler, ikinci mektuplarını "Kandil'deki gençlere" yazdı. "Sizler, korkunç bir yükle dünyaya geldiniz arkadaşlar. Sizi anlamamak mümkün mü" diyen Genç Müminler, yazdıkları metinde "Sizlerden esirgediklerimiz ve Kandil yollarına döşediğimiz taşlardan dolayı vicdanımız sızlıyor" dedi. Kürt meselesinin çözümü için Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeler hakkında "Şimdi barış için yeni bir umut yeşeriyor. Liderler görüşüyor ve görüşecekler. Allah hepsinden razı olsun" diyen Genç Müminler, "Siz olmadan, siz istemeden ve siz katılmadan, kimse barışı tesis edemez" sözleriyle Kandil'deki gençlere seslendi.

Grup, barış sürecine dair dileklerini "Sizlerin tekrar aramıza dönmeniz, aramıza döndüğünüzde bizlerle eşit yurttaşlık haklarına sahip insanlar olmanız nihai hedefimiz. Ülkenin istediğiniz yerinde birlikte yaşamamızı, eğitim almanızı, meslek edinmenizi, üretmenizi, ibadet etmenizi, aile kurmanızı, huzur içinde çocuklarınızı büyütmenizi istiyoruz" cümleleriyle dile getirdi.

Genç Müminler'in "Kandil'deki gençlere mektubumuzdur" başlığıyla kaleme aldığı metin şöyle:

Kandil Dağını mekan tutmuş arkadaşlar,

30 yıldır akan kanın durabileceğine dair yeniden umudun yeşerdiği bugünlerde, sizlere birkaç naçiz sözümüz var. Aslında sizlere sözümüz bir kenara, en çok ihtiyacımız, hem de çok ihtiyacımız var.

Sizlere ihtiyacımız var, çünkü Nur Hak’la Kandil arasına atılacak barış tohumlarının, yeşermek içinsizin sevginize ihtiyacı var.

Kandil’e çıkmak için dünyaya gelmediniz, biliyoruz. Sizi dağa çıkaran yolun taşları, uğursuz bir zihniyet tarafından, nesiller boyunca itina ile döşendi.

Baba ocağını bırakıp terk ettiğiniz mezra ve köylerinizde, kasabalarınızda, şehirlerinizde, en iyi bildiğiniz dilde, anadilinizde eğitim verecek okullarınız olmadı. Sonradan öğrendiğiniz Türkçe’nizi, her okul sabahı varlığınızı Türk varlığına armağan ederek and içerken sevmenizi, en azından biz beklemedik.

Köylerinizin baktığı çorak yamaçlarda, tarla sürdüğünüz, hayvanlarınızı otlattığınız bayırlarda Mehmetçiklere kireç boyalı taşlarla Türk milliyetçiliğini resmettiren zihniyet, dedelerinizin, analarınızın, babalarınızın doğup büyüdüğü binlerce mezra ve köyün adlarını da değiştirdi.

Pek çoğunuzun doğduğu yıllarda, bölgenizde binlerce insan, öğretmen, avukat, memur, yazar, işçi, çiftçi, sadece Kürt oldukları için meçhul faillerce katledilerek yok edildi. Yüzlerce köyünüz, binlerce mezranız boşaltıldı, yüzbinlerce köylünüz yerinden edildi. Analarınız, babalarınız, amcalarınız, dayılarınız, teyzeleriniz cezaevlerine atıldı, işkence gördü. Bırakın ana dilde savunma haklarına sahip olmayı, pek çoğu mahkeme önüne bile çıkarılmadan yok yere yattılar, yıllarını tükettiler.

Mümkün mü Diyarbekir, Batman, Mardin, Şırnak, Van, Hakkari’yi gördüğümüzde, ana caddelerin arkalarına şöyle bir baktığımızda anlamamak, hem de çok iyi anlamamak, neden ananızı babanızı kerdeşlerinizi bırakıp dağa çıktığınızı? İş ve aş yerine, yıllar boyunca jandarma, özel harekatçı, polis ve sivil polis buldunuz o sokaklarda. Kendi ülkenizde evinizde olamadınız, kendi sokağınızda özgür dolaşamadınız. Bütün Türkiye bir olup, varlığınıza ‘örgüt üyeliği’, iki arkadaş biraraya gelmenize ‘korsan gösteri’, her elinize aldığınıza‘tehlikeli madde’, insanca davranış beklemenize ‘polise direnme’, iki nokta arasındaki hareketinize ‘gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet’, sesinize ‘örgüt propagandası’ demek için uzun uzun düşündük, tanımlayıcı metinleri yazdık, bunları Meclisimizde yasalaştırdık, yürütme ve yargı elele verdik, kuvvetler ayrılığı ayağımıza hiç dolanmadan hayatı dar ettik size.

Sizler, korkunç bir yükle dünyaya geldiniz arkadaşlar. Sizi anlamamak mümkün mü?

Sizlerden esirgediklerimiz ve Kandil yollarına döşediğimiz taşlardan dolayı vicdanımız sızlıyor. Ücra karakollarda yalnız ve korumasız bıraktığımız, Dağlıca, Aktütün, Gediktepe, Hantepe, Silvan’da şehit düşen Mehmetçiklerden, 30 yılda kaybedilen binlerce candan dolayı vicdanımız sızlıyor. Bunca yıldır çarpışmanızı, birbirinizi öldürmenizi seyrettiğimiz için ve bu uzun savaşta evlatlarını kaybeden Türk ve Kürt annelerinin çektiği acılardan dolayı, vicdanımız sızlıyor.

Şimdi barış için yeni bir umut yeşeriyor. Liderler görüşüyor ve görüşecekler. Allah hepsinden razı olsun. Bu görüşmeler, vicdan yaralarımızı sarmamız için, hepimiz için, toplumun her kesimi için bir fırsat sunuyor. Sızlayan vicdanlarımıza barışın tılsımıyla derman bulma ümidi, hepimizi heyecanlandırıyor. İşte tam bu nedenle, 75 milyon insanın size, sizin aklıseliminize, vicdanınıza ihtiyacı var. Siz olmadan, siz istemeden ve siz katılmadan,kimse barışı tesis edemez.

Yaşıtlarınız olan bizler, sizleri barış için sınır ötesine çekilmesi gereken güçler olarak değil, birlikte yaşamak istediğimiz gönüllü ortağımız, hemşerimiz, arkadaşımız, komşumuz olarak görüyoruz. Sizlerin tekrar aramıza dönmeniz, aramıza döndüğünüzde bizlerle eşit yurttaşlık haklarına sahip insanlar olmanız nihai hedefimiz. Ülkenin istediğiniz yerinde birlikte yaşamamızı, eğitim almanızı, meslek edinmenizi, üretmenizi, ibadet etmenizi, aile kurmanızı, huzur içinde çocuklarınızı büyütmenizi istiyoruz.

Barışı belki de en çok siz arzuluyorsunuz. Çünkü taraflar arasında en korumasız ve yalnız olan sizlersiniz. Biliyorsunuz ki barış istemeyenler de olacak. Elinizdeki silahları, mayınları ve patlayıcıları temin edenler, sınırlardaki uyuşturucu ve insan ticaretinden nemalananlar, bölgede ikbal peşinde olan devletlerin derin unsurları, yani vicdansızlarbarış istemeyecekler. Beklentimiz ve ümidimiz, liderlerin bu defaki kararlılığının ve sizin kararlılığınızın ve barış isteğinizin, vicdansızları bertaraf edecek kadar güçlü olması.

Biz barışı ve barış için çalışan liderleri destekliyoruz. Barış görüşmelerini yürüten liderlerin duacısıyız. Allah, başta Sayın Başbakanımız olmak üzere, görüşmelerin tüm taraflarına ve bütün liderlere zihin açıklığı versin, hepsinden razı olsun.

Allahın selamı ve lutfu sizlerin üzerinize olsun.

Genç Müminler

Bunlar hangi milletin gazisi?
Bunlar hangi dinin mümini?



Celladına sevdalı bu mahlukatın ne milletindenim nede dininden. Ulan soysuzlar önünüze konan yağlı kemiğin kıymığı boğazınıza kaçmayacak mı sanıyorsunuz?

TTK.

[Güneydoğulu]

Türkiye'de son günlerde çok güzel(!) gelişmeler oluyor. Bakalım daha ne kadar güzelleşeceğiz.

Şehit ve gazi aileleri derneğinden 'Öcalan ile görüşmeye' destek!

Celladına sevdalı bu mahlukatın ne milletindenim nede dininden. Ulan soysuzlar önünüze konan yağlı kemiğin kıymığı boğazınıza kaçmayacak mı sanıyorsunuz?
TTK.

Ateşim yükseldi Başkanım Sabasti nerde yine! Arazi olmuş, oda Meydanı boş bulanlardan, kulagını çekseniz iyi olacak  

[YALNIZKURTKARAGÜLLE]

Ateşim yükseldi Başkanım Sabasti nerde yine! Arazi olmuş, oda Meydanı boş bulanlardan, kulagını çekseniz iyi olacak  

Sebasti öldü ağabey (dayanıksız çıktı eşyaları arasında menşei belgesi buldum "made in china" yazıyordu) lanet olsun nereden güldük ki? 


TTK.

[[Hun Türk]]

Bunlar kim adına nasıl açıklama yapabiliyor ki. Sorun bunlarda değil zaten. Bunlar gibi derneklerin açıklamalarını aç sırtlanlar gibi bekleyen medyaya güzel servis yapılıyor. Genetiği farklı organizmalara saygımız sonsuz. Türk gibi davranmarını beklemek ya da onları hain diye suçlamak acı verici bir şey aslında.

Geçenlerde NTV program sunucusu Oğuz HAKSEVER denen kişilik Abdullah ÖCALAN'ı hâlâ bir takım düşünceler onu bebek katili görmekte diye programa giriş yapıp bütün yayını bu düşünce ile götürmüştü.

[Güneydoğulu]

Sabastiyanın ölmesine üzüldük Başkanım, en azından ara sıra hicvediyorduk! onun sayesinde bir yerlere dokunduruyorduk.

Çinliler sahte işler yapmakda ünlüler,  ölen belki sahtesidir? yinede en doğru kararı sabastiyanın mucidi Hun Türk Andamız versin

ölmüşse bile yenisini icat edebilir. 

[Yüzbaşı Sançar]

Türkiye'de son günlerde çok güzel(!) gelişmeler oluyor. Bakalım daha ne kadar güzelleşeceğiz.

Hani alemci sofralarının değişmez lakırdısı vardır ya, "içelim güzelleşelim" diye.
Bu vatandaşlar bu lafları ederken kafaları bir milyon olmuş olmalı.

Celladına sevdalı bu mahlukatın ne milletindenim nede dininden. Ulan soysuzlar önünüze konan yağlı kemiğin kıymığı boğazınıza kaçmayacak mı sanıyorsunuz?

TTK.

İşte bu bir milyon kafayla edilmiş lafların bedeli de ayıkmak için içilen kele-paça çorbasında yer alan kıymığın gırtlağa saplanması gibidir.

Keçi lahananın yaprağını yerken kıpır, kıpır, sapı boğazına kaçınca "beeeeee" diye ses çıkartırmış.
Lahana tarlasının sahibi de öteden, heba olmuş lahanaların yangısıyla, seslenirmiş:
-"Seni gidi hınzır seni "yaprağına gelince kıpır kıpır, sapına gelince bee öyle mi?"... Geber öyleyse!"

Tanrı Türkü ve Türk yurtlarını korusun.

[TARDU KAĞAN]

Türkiye nin resmi cemaati Fethullah ın eğilip bükülme,el etek öpme gibi açıklamalarından sonra,Türk milletine mensup olmayıp,kendilerni dinin hüşu içndeki pınarlarına atan ve her fırsatta içlerindeki yobaz kini kusan ümmet köpeklerinden şaşılmayacak bir açıklama....Oğullarının kanını kızılcık şerbeti yapıp çen o sözde şehit anası ve ailesi ise,belliki akp den kandillerine damlayan yağın taşması sonucu böylesine alçakça bir beyanat vermiş.Dinin doğru algılanamaması durumunda, toplum ve millet üzerinde yapacağı yıkımın bariz örneği...