Kamlunçu ülkesine bahar gelip de kuşlar ötüşmeye başlayınca, ağaçlarda ve yerlerde çiçekler açınca Yüzbaşı Burkay yine o büyük çam ağacının yanına geldi. Parlak bakışlı, ay yüzlü kızı orada gördü. Yüreğine od düştü. Yeryüzü gözüne karanlık oldu. Ona yaklaşıp şöyle dedi:
"Yüzün aya benziyor.
Kaşın yaya benziyor.
Gözlerin yeşil alası.
Saçların aslan yelesi.
Yürüyüşün turna gibi.
Salınışın suna gibi.
Hangi yerden, kaynaktansın?
Hangi boydan, oymaktansın?" Uluğ Bilge Atsız / Ruh Adam / Uygur MasalıTürklerde bahar diriliş, yeniden doğuş ve varlığın tazelenmesidir.
Doğayla içiçe yaşayan Türk her baharda adeta yeniden doğar, sevgisi coşar, yaşama sevinci doruğa ulaşır, varolmanın en büyük gerçeği olan sevdası yeşillenir.
Bahar; Türk'ün kırbin yıldır varolduğu Acunda varoluşuna yeni bir yıl daha katmasıdır.
Kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk herkeste bahar coşkusu çeşitli şekillerde yansır. İşte bu coşkulardan bir tanesi de çocukların "
Çiğdem Çiçeği Gezdime"leridir.
Kendi çocukluğumda da yaşadığım bu güzelliği ve Türklüğün binlerce yıllık geleneğinin içine çocukluk günlerimin doyumsuz güzelliğine duyduğum özlemi de katarak sizlerle paylaşmak istedim.
Çiğdem birçok Anadolu şehrinin tanıdığı sarı bir çiçektir. Toprak altında fındık büyüklüğünde bir yumru kökü bulunur. Türkillerinde baharın müjdecisi kabul edilir. Gerçektende "Öksüz oğlan" diye isim verdiğimiz kardelen çiçeğinden sonra kar ve soğuğun sona erip toprağın ısındığı bahar ayında doğayı süsleyen çiğdem birçok Türkilinde baharı kutlamak için sembol seçilmiştir.
Toprak ısınıp güneş sırtımızı ısıtmaya başladığı bahar aylarında bir mahallede oturan çocuklar toplanarak çiğdem toplamaya giderlerdi. Herkes yanında küskü tabir edilen sert ağaçtan ucu sivri bir sopa bulundururdu.
Küskü çiğdemin dibindeki yumuşak toprağa 10–15 cm sokularak geriye doğru kanıttırmak suretiyle çiğdemin kökü ve toprağı ile birlikte ortaya çıkarılmasını sağlardı. Bu şekilde toplanan çiğdem toprağından arındırıldıktan sonra destelenir sonra da herkes destelediği çiğdemi ortaya koyarak geniş dalları olan bir çalıya özenle tutuşturulurdu. Çalı dikenlerine takılan çiğdemlerle süslendikten sonra kalan çiğdemlerde bir mendile sarılır ve geriye dönüş başlardı.
Çiğdem toplama işini tamamlayan çocuklar ellerindeki üzeri çiğdem dolu çalı ile mahalleye gelirler ve yakın bir evden bir torba ve tencere tedarik ettikten sonra mahalleyi kapı kapı dolaşarak yağ ve bulgur isterlerdi. Toplanan yağlar tencereye bulgurlar torbaya doldurulduktan sonra bir sonra ki evin kapısı çalınırdı.
Hep bir ağızdan evin önünde şöyle bağırırlardı:
Çiğdem çiğdem çiçecik
Ebem oğlu küçücük
Yağ verenin oğlu olsun
Bulgur verenin kızı olsun
Bir şey vermeyen kısır kalsın.
Çiğdem geldi yapıya
Yağ çıkarın kapıya
Yağ olmazsa bal olsun
Eviniz barkınız bol olsunYağ verene bir tutam sarı çiğdem, bulgur verene mor çiğdem uzatılır. Kapı açmayanlara ve bahşiş vermek istemeyenlere Çiğdem Çiçeği gezdiren çocuklar hep bir ağızdan:
Dam başında boyunduruk
Bekleye bekleye yorulduk
Bahşiş verirsen giderik
Yoksa akşama dek dururukDiye bağırılarak kınanırdı.
Mani ve Türküler söylenerek yeterli bulgur ve yağın temin edilmesinden sonra bir arkadaşın evinde toplanılırdı.
Toplanan yağ, bulgur ve çiğdemler evin hanımına teslim edilir evin hanımı bulgur pilavını pişirirdi.
Hazırlanan pilav bakır bir tepsiye konularak yemeye hazır edilirdi.. Yemek zevk, neşe ve iştahla yenir, zaman şakalarla gülüşmelerle geçerdi.
Çocuklar bu şöleni hazırlamaktan gururlanırlar aralarında dostluk, arkadaşlık ve yardımlaşma duyguları güçlenir hayat boyu kopmayacak arkadaşlıklar kurulurdu.
Türk’ü var eden ve yarınlara taşıyan değerlerden olan bu güzel gelenek ne yazık ki gitgide terk edilmekte ve unutulmaktadır.
Burkay ölmekle ıstıraptan kurtulmuş olmadı. Her yıl bahar olup çiçekler açtıkça, Açığma-Kün'ü görüp sevdiği çam ağacının yanında ruhu dolaşıyor.
—"Istırap çekiyorum. Sen de beni seviyor musun" diye inliyor.
O günden bugüne kadar bin yıl geçtiği halde Burkay her bahar orada ağlıyor. Yanında duran Açığma-Kün:
—"Sus, sus, ben de ıstırap çekiyorum" diye; yanıp yakılıyor. Fakat
—"Ben de seni seviyorum" demiyor ve yıllar böylece akıp geçiyor. Uluğ Bilge Atsız / Ruh Adam / Uygur MasalıTTK.