Balkanlar daha Hunlar devrinden beri sürekli Türk boylarının seferlerine, yerleşimlerine sahne olmuş bir bölgedir, bu sebeple burada köklü bir Türk etkisi mevcuttur. Fakat 1000'li yıllara kadar bölgeye gelen Türk boylarının asimile olmuş olması, yoğun nüfustaki Slav, Grek ve Latin toplulukları arasında kaybolmuş olmaları, Balkan Türkleri olarak adlandırdığımız ırkdaşlarımızın tarihini 1000'li yıllardan başlatmamızı gerektirmektedir.
1000 yılı civarı Karadeniz'in kuzeyinden Balkanlara inen Kuman/Kıpçaklar ve Peçenekler Balkanlara kök salan ilk Türk boyları olmuştur, bu boylar bölgede bir askeri güç olmuşlar, hatta Malazgirt savaşında Bizans safındayken saf değiştirip savaşın seyrini de değiştirmişlerdir. İşte bugün Balkan Türkler dediğimiz topluluğun mayası diyebileceğimiz grup bu Kıpçak ve Peçenek boylarıdır.
13.yy.'da Selçuklu taht kavgaları yaşamaktaydı, İzzeddin Keykavus'un siyasi liderliğinde, Sarı Saltuk'un dini liderliğinde bulunan büyük bir Çepni/Oğuz topluluğu bu taht kavgasından yenik çıkmış ve Balkanlar'daki Dobruca ve Deliorman bölgelerine yerleşmek zorunda kalmışlardı. İlk kez Balkanlar'da Oğuzlar kalıcı bir şekilde yerleşmiş oldu, Tuna havzasında 1000'li yıllardan beri var olan Kıpçak ve Peçenek toplulukları ile Selçuklu mülkünden gelen Oğuzlar birleşmiş oldular, bu ırkdaşlarımızın bir bölümü Ortodoks olarak "Gagavuz" adıyla günümüze kadar var oldular.
Asıl Türk varlığı ise Osmanlı fütuhatı ile gerçekleşti, Osmanlı öncesi sadece Tuna havzasındaki Kıpçak-Peçenek-Oğuz (Gacal ve Gagavuz) bileşiminden oluşan Türkler bulunmaktaydı, Osmanlı ile birlikte Anadolu'dan yoğun Türkmen/Yörük iskanı başladı, iskan bölgeleri daha ziyade Türk varlığının halihazırda var olduğu Deliorman/Dobruca yöresi ile Türk varlığının hiç bulunmadığı Rodoplar, Trakya, Makedonya, Kosova bölgeleri oldu.
İskan edilen gruplar daha ziyade yerleşik hayata geçmeye direten Yörükler, vergi vermeyen Türkmen grupları, Kızılbaş Türkmenler, kan davası bulunan oymaklardı... Osmanlı bu yöntemle hem asayişi sağlıyor, hem tarımsal üretimi arttırıyor, hem askeri ve ticari yolları koruma altına alıyor, hem de Balkanlarda yoğun bir askeri güç var ediyordu, Balkanlar iskan edilen Türkler sayesinde Tımarlı Sipahiler ile dolup taşmıştı, Avrupa içlerine akınlar düzenleyenler de yine bu iskan edilen Türklerdi.
İskan ile ilgili değinmemiz gereken en mühim nokta, İslamlaşmanın görüldüğü stratejik noktalara Türk iskanının yapılmamış olmasıdır, örneğin; yoğun bir Türk iskanının görüldüğü Trakya ve Makedonya bölgelerinde Bogomil Bulgarların İslamlaştığı bazı şehirlere, Bogomil Arnavutların İslamlaştığı şehirlere Türkler iskan edilmedi, örneğin Bulgaristan'da Kırcaali şehri Türklerle doluyken, hemen batısındaki Smolyan ilinde Türk nüfus yok denecek kadar azdır, çünkü burada İslamlaşan Bulgarlar yani Pomaklar vardır, Osmanlı İslam nüfusun bulunduğu bölgelere Anadolu'dan iskan yapmamıştır.
İşte bu sebeple Balkan Türkleri ekseriyetle kendilerine ait köy ve şehirlerde izole hayat sürmüş, diğer Müslüman Balkan kavimleriyle karışmamış, safkan Türk olma özelliklerini muhafaza etmişlerdir. Anadolu'daki ırkdaşlarımızın Balkan Türklerine yönelik "Karışmışlardır, onlar dönmedir" gibi asılsız, incitici bakış açıları son derece yanlıştır.
Balkan Türkleri: Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Kosova ve Romanya'da yaşayan öz be öz Türklerdir, aynı ülkelerde yaşamak zorunda kaldıkları Pomak, Torbeş, Arnavut, Patriyot, Çingene ve Boşnak gibi müslüman etniklerle hiçbir temasları olmamıştır. Balkan Türkleri saydığım etnik gruplarla her daim ayrı köylerde ve şehirlerde yaşamış, bu müslüman ırklarla temas etmemiştir.