Gönderen Konu: MANKURTLUK NEDİR ? TOPLUMLAR NASIL MANKURTLAŞTIRILIR ?  (Okunma sayısı 64601 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İgdirhan

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 325


Sekizinci Ateş Suyu:
Yapay Gündem


“Bir kısım” medya toplumu bilgilendirme değil, biçimlendirme görevi üstlenmiş, böylelikle görevinin dışına çıkmışlardır. Basındaki zihin inşa mühendisleri, çeşitli yapay gündemler oluşturarak halkın gerçek sorunlarını tartışmasını engellemekte, gerçekleri gizleyip üzerinde düşünmemeyi sağlamaktadırlar. Bu durum özellikle ülkenin başına çorap örüldüğü zamanlarda daha da artmaktadır. Hava puslandırılır ve kurtlar ortaya salınır. Dikkatler başka tarafa çekilerek asıl yapılacak olanlar yapılır. Bazı olaylar kendi bağlamından cımbızla çıkarılarak başka biçimlerde sunulur. Dinleyici/izleyici/okuyucu yönlendirildiği sonuçlara ulaşır. Böylece zihinler yeniden inşa edilir.

Son zamanlarda gündemimizin yoğunlaştığı konulara bakar mısınız: Türban/başörtüsü, kadınlar cenaze namazı kılar mı, Cuma namazı kadınlara farz mıdır, ünlü olmak için rezalet çıkaranlar, Cumhurbaşkanının Resepsiyonu, YÖK, popstar ve evlenme/çiftlenme yarışmaları ve elbette futbol, futbol, futbol... Kitleler bunlarla oyalandırılıyor.

Demokrasi eğer “halkın, kaynakları adilce paylaşma sürecini yönetmesi” ise, yönetim de karar almak ise ve karar almak da bilgiye dayalı ise bilgiden uzaklaştırılan bir toplum demokratik olabilir mi? Ancak mankurtlar, seçimden seçime oy kullanmanın demokrasi olduğuna inanabilirler!

İzlenen kültür politikalarıyla ülkenin geçmişte varolan manevi dinamiklerini gözden düşürmek ve toplumu başkasının manevi ve kültürel değerlerine hayran bırakmak amaçlanır. Bunu yapmak için önce toplumsal aşağılık duygusu uyandırılır, toplumsal özgüven ortadan kaldırılır. “Bir Amerikalı, bir Alman ve bir Türk” diye başlar fıkra ve en salakça eylemi Türk olan yapar! Oysa aynı durumlar Amerikalı için de Alman için de söylenebilir. “Burası Türkiye, burada her türlü yanlış olağandır!” ifadeleri klişe haline gelmiştir. “Türklerin zekâsının düşük olduğu” safsataları manşetlere çekilir.
Basın yayın yoluyla toplumun kusurları ön plana çıkarılır. Ahlâk, inanç, yurtseverlik, kahramanlık gibi değerler gözden düşürülür. Cinsel özgürlük, ilericililik gibi sloganlar devamlı ve sık kullanılarak varolan eğlence kültürü değiştirilir. Batı ülkeleri karşısında aşağılık duygusu uyandırılır. Kendine güveni azalmış topluluklar, başarılı toplulukları taklit etmek ve onlar gibi yaşamak isterler. 30-60 yıllık bir sürecin sonunda toplumun kültürel kimliği değişebildiği için amaca ulaşılır. 

Eğer eleştirici düşünmeye sahipseniz ve bu salyangozların neden bu mahallede satıldığını biliyorsanız, bundan etkilenmezsiniz. Bunun farkında değilseniz emperyalizm ve işbirlikçi kapitalizmin tuzağına düşmüşsünüz demektir. 

Türkiye’deki egemen sınıf ya da güç, yukarıda sıralanan birçok hususta etkili ve bazen belirleyici olmaktadır. Onlarda dikkati çeken ise adeta kanaralaşmış olmalarıdır.
Kemal Tahir, “Emperyalizm o kadar açık bir namussuzluktur ki ancak yerli alçakların aldatma ve saklama ustalığıyla yutturulabilir. Bunu en iyi uygulayan emperyalist ajanların en yamanları da bizdedir diye haklı olarak öğünebiliriz” demekteydi.

Başka ateş suyu etkisi yapan şeyleri de sıralayabiliriz. Dikkat edilirse, bütün bunlar toplumu belleksizleştirmek, kimliksizleştirmek ve kişiliksizleştirmek sonucuna yol açmaktadır. Küresel sömürge haline getirmek istedikleri ülkemizde, zihnimiz yeniden inşa ediliyor. Oluşturulmaya çalışılan zihin, bizim olmayan, yapay, emperyalizmle dost ve onun uşağı bir zihindir.

(Bu yazının ve devamındaki yazıların hazırlanmasında ;Yrd. Doç. Dr. İkram ÇINAR 'ın "mankurtlaşma süreci" adlı eserinden faydalanılmıştır.)


Çevrimdışı İgdirhan

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 325


Mankurtlaşmamak İçin Ne Yapmalı ?



Atatürk 1921’de demişti ki:

“Millî bir terbiye programından bahsederken, eski devrin bütün hurafelerinden sıyrılmış, Doğudan ve Batıdan gelen yabancı tesirlerden uzak ve millî karakterimizle orantılı bir kültür [30] kastediyorum... Çocuklarımızı ve gençlerimizi yetiştirirken, birliğimize ve varlığımıza taarruz eden her kuvvete karşı müdafaa kabiliyetiyle donanmış bir nesil yetiştirmeye muhtaç olduğumuzu unutmayalım.”

Ülkemizde yaşanılan olumsuzluklara, aydın tipine ya da gündemimizi işgal eden konulara baktığımızda, Atatürk’ün önerdiği insan tipini yeterince yetiştiremediğimiz anlaşılmaktadır.

Gerçekte ulusal/millî olmayan eğitim ve kültür politikaları kültür kodlarını zedelediğinden toplum zihnen teslim alınmaktadır. Kültürel yönden teslim alınmış bir ulusun bağımsız yaşama iradesi de yok olur.

Eğitim, sadece okulların ve öğretmenlerin görevi değildir. Millî Eğitim Temel Kanunu sadece okul ve öğretmenleri bağlamaz. Kanunun 17. maddesi “millî eğitimin amaçları yalnız resmi ve özel eğitim kurumlarında değil, aynı zamanda evde, çevrede, işyerlerinde, her yerde ve her fırsatta gerçekleştirilmeye çalışılır” demektedir. Bir toplumdaki eğitim, hukuk, siyaset, yönetim, dernekler ve basın gibi tüm sistemler millî hedefler söz konusu olduğunda birbirini desteklemelidir. 

Millet, bir “futbol takımı” gibi hareket etmelidir. Birey ve kurumlar görevlerini doğru ve eksiksiz yaparsa ancak o zaman ulusal hedeflere ulaşılır. Birinin yapmaya çalıştığını diğeri bozarsa elde bir şey kalmaz. Kitle iletişim araçları, aileler, sokaktaki insanlar, demokratik kitle örgütleri, siyasal partiler, kamu görevlileri... Herkes yapıp etmelerinde “millî eğitimin genel amaç ve temel ilkelerini” dikkate almak zorundadır. 

Millî eğitim, ama gerçekten millî olan bir eğitim en büyük eksiklik ve beklentidir. Bütün bunları toplumca tartışıp doğru kararlara varabilmek için de sağlıklı bilgi verecek kitle iletişim araçları ve ortamlarına gereksinim duyulmaktadır.

Haşlanmış Kurbağa

Bilinen öyküdür; içi su dolu bir tencereye bir kurbağa atar ve ocağı yakarsanız kurbağa yavaş yavaş ısındığından dolayı haşlanacağını düşünemez. Sıcaklık rahatsız edici boyuta ulaşınca, o kadar gevşemiş ve mayışmıştır ki, tencereden çıkacak gücü kendinde bulamaz ve ölür. Oysa kaynayan bir tencereye bir kurbağayı atarsanız tüm gücünü toplar, oradan sıçrar ve hemen kurtulur. Kurbağanın çıkamayışı hayatına yönelen tehdidi algılayan iç düzeneğin, kurbağanın çevresindeki ani değişikliklere göre programlanmış olmasındandır, alıştıra alıştıra olan değişime değil. Bu öykü, insanlara azar azar zehir bile içirilebileceğini anlatmaktadır; şu sıralar Türk toplumuna içirildiği gibi!

Her toplum zaman zaman rehavete kapılabilir. Uçurumun eşiğine de gelebilir. Biz uçurumun kenarına gelmiş ama rehaveti üstünden atarak destanlar yaratmış bir toplumun çocuklarıyız. Türkiye genç ve eğitimli nüfusu, köklü devlet geleneği, üstün coğrafyası, zengin yer altı ve yerüstü kaynaklarıyla geleceği parlak olan bir ülkedir. Bunu bilmek ve yoldaki engelleri kaldırmak gerek. 

Mankurtluktan kurtulmak ve mankurtlaştırılamayanları yetiştirmekle işe başlayabiliriz. Bu görev, başta devlet, eğitim kurumu ve öğretmenler olmak üzere tüm toplumundur.
Görev sadece bir kesime (eğitimcilere) yüklenmemelidir. 

Sorun, Türkiye’nin bağımsızlığı sorunudur!



(Bu yazının ve devamındaki yazıların hazırlanmasında ;Yrd. Doç. Dr. İkram ÇINAR 'ın "mankurtlaşma süreci" adlı eserinden faydalanılmıştır.)



Çevrimdışı İgdirhan

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 325
Yukarıdaki yazıların hazırlanmasında faydalanmış olduğum kitap ve yazarın tanıtılmasının bir vefa gereği olduğuna inanarak bu iletiyi ekliyorum.

TTK

Kitabın Adı : Mankurtlaştırma Süreci

Yazar : Yrd.Doç.Dr.İkram ÇINAR (İnönü Ünv.Eğitim Fak.Öğr.Görevlisi)

Yayınevi : Anı Yayınevi   (218 sh.)



Kitabın temini  bu köprüden yapılabilmektedir.

http://www.seckin.com.tr/urun.aspx?productID=8548

Çevrimdışı Bozkurt Yarbay

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 60
  • TÜRK IRKI SAĞOLSUN!
Sayın Kandaşım IğdırHan AğaBeğ;
Bizler ile bu bilgi dolu kaynağı paylaştığınız için teşekkürlerimi sunarım.
Her Türkçünün okuması ve okutması gereken eşsiz kaynak bir eser.
Böyle değerli kaynaklar sayesinde kutlu günlere bir adım daha yaklaşabiliriz.
Esenlikler dilerim...
TTK.

berke tigin

  • Ziyaretçi
         İşte konuya ilişkin yerinde bir karikatür:

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Iğdırhan Ağabey değerli katkılarınız ve paylaşımınız için çok teşekkürler... Bizleri de Mankurtlar ve Mankurtlaşma hususunda ziyadesiyle bilgilendirdiniz. Var olun.

TTK

23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

tungatonyukuk

  • Ziyaretçi
Sayın ulu abi Kutlu ağabeğ

Bu paylaşımlarınız bize güç ve azim veriyor

Daha ama daha çok sarılıyor davamıza bu engin yazıları bizle paylaştığınız için teşekkürler.

Esenler ola!

Çevrimdışı Yalniz Kurt

  • Türkçü-Turancı
  • ***
  • İleti: 87
Mankurt Sozcügünü Ninem cok kullanirdi.Bos bos,salak salak bakanlar icin söylerdi.Baska kimselerden bu sözcügü duymadigim ,Sözlüklerdende bulamadigim icin,Ninemin uydurdugu bir Sözcük sanirdim.Her ne kadar bu sözcügü bende kullanmaya devam ettiysemde tam anlamiyla ne oldugunu bilmezdim.Taaki,Cengiz Aytmanovun Romanindan Uyarlanan tv Filmini görünceye kadar.

Konuyu Irkdaslar aydinlatmislar ayrica.Türk Kültürünün Anadoluda hic eksilmeden,üstüne koyarak devam etmesi,Türk Irkinin,Türk Kültürünün ne kadar güclü oldugunu göstermekte.Kültürü güclü Irklar hicbir zaman yikilmazlar.

Çevrimdışı Fatih

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 401
  • Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir
Alıntı
Haşlanmış Kurbağa

Bilinen öyküdür;.
İçi su dolu bir tencereye bir kurbağa atar ve ocağı yakarsanız.
Kurbağa yavaş yavaş ısındığından dolayı haşlanacağını düşünemez.
Sıcaklık rahatsız edici boyuta ulaşınca, o kadar gevşemiş ve mayışmıştır ki, tencereden çıkacak gücü kendinde bulamaz ve ölür.
Oysa kaynayan bir tencereye bir kurbağayı atarsanız tüm gücünü toplar, oradan sıçrar ve hemen kurtulur.
Kurbağanın çıkamayışı hayatına yönelen tehdidi algılayan iç düzeneğin, kurbağanın çevresindeki ani değişikliklere göre programlanmış olmasındandır.
Alıştıra alıştıra olan değişme değildir.
Bu öykü, insanlara azar azar zehir bile içirilebileceğini anlatmaktadır...
Şu sıralar Türk toplumuna içirildiği gibi!

TTK.
Bu örnek günümüzü ve yapılan işleri ne kadar çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır.
Maalesef Türk toplumu geldiği nokta itibariyle haşlanmış kurbağa durumuna düşürülmüştür.

Çevrimdışı Cebe Noyan

  • Her Şey Türk İçin, Türk'e Göre!
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 319
  • Türk Irkı Sağ Olsun!
Mankurt, geçmişini unutan kişilere denir.
Yüce Türk milletinin günümüzdeki hali bire bir mankurtluk örneğidir!

14-15 yaşlarımda Cengiz Aytmatov'un "Gün olur asra bedel" isimli romanını okumuştum, orada bir kısım vardı.
Hatırladığım kadarı ile, konu bu şekilde geçiyordu:
Çinliler esir aldıkları Türklerin kafalarına deve derisi geçirip, bozkırın sıcağında günlerce bekletirlermiş ve türlü türlü işkenceler yaparlarmış. Bu işkenceler sonucunda esir Türk geçmişine ait herşeyi unuturmuş, ırkını, adını, ailesini, memleketini vs. Sonra çinliler mankurtlaşan Türk esirleri köle olarak kullanırlarmış. Mankurtlar sahiplerinin sözünden hiç çıkmayan ne derlerse yapan kişiler olurmuş.

Tabiki bu romanda geçen bir hikaye, Cengiz Aytmayov'un kurguladığı bir şey.
Fakat gerçek olan şu ki, mankurtların geçmişini unuttuğu ve köleleştiği bir gerçektir.
Sizce bu gün AKP'ye oy verenler birer mankurt değil midir?
Geçmişini unutumuş, ırkının değerlerine sahip çıkmayan, kültürünü unutan insanlar topluğu değil midir?
Bence hepsi birer mankurttur!

Hepsi birer koyun gibi, mankrut gibi. Boşbakan ne derse herşeye "Padişahım çok yaşa" diyorlar. Yaptığı hainlikleri görmüyorlar.


Ümmetinizin bittiği yerde, Türk'ün Kudreti başlar.


"Niye kaçıyoruz? Çok diye niye korkuyoruz? Azız diye niye kendimizi hor görelim? 'Hücum edelim' dedim. Hücum ettik...Savaştık. Bizdeni iki ucu,
yarısı kadar fazla idi. Tanrı lûtfettiği için, çok diye korkmadık, savaştık. Tarduş şadına kadar kovalayıp dağıttık."
(Bilge Tonyukuk - 2. Taş, Batı Yüzü - 3-4-5-6)