Gönderen Konu: Tarikat ve Cemaat Gerçeği - Siyasal İslâmcılıkla Yüzleşme.  (Okunma sayısı 207287 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2352
  • Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Türkiye’de güçlü bir orta sınıf yok.
Onun yerine kalabalık bir, istihdam dışı, yoksul ve eğitim düzeyi düşük, daha doğrusu, özellikle yoksul ve cahil bırakılmış, bir tabaka var.

Marksistlerin deyimiyle, lümpen proleter bir sınıf, siyasete, ağırlığını koyuyor.
Bu, son 20 yılda, sistematik olarak, yapıldı.
Burada kritik olan, seçmenin; özgürlük, hukuka saygı, temiz siyaset mi, yoksa; kendisinin veya yakınlarının kayrılması, kolay kazançlar elde etmesi ve kamusal yararlar mı talep edeceğidir?

Orta sınıfın talebi; özgürlük, haklar ve hukuk devletidir.
Yoksul kesimde hukukun kendilerine de lâzım olacağına dair ve hukuksuzluklardan olumsuz olarak etkilendikleri, özellikle yolsuzluklardan şikâyetçi olduklarını gösteren kanıt da yok.
Çünkü içinde yaşadıkları ortam, zaten, hukukun dışında.

Karşımızda gecekonduda oturan, kayıt dışı ekonomide çalışan; elektrik, gaz, su, telefon, internet vb. hizmetleri ödeme gücü olmadığı için bunları, bedava temin etmeye çalışan, çok kalabalık bir kitle var.
Bu kitlenin; hukuk devleti, adalet, düzgün imar, trafik, enerji vb. yasaları talep etmek gibi bir düşüncesi ve isteği de yok!

Öte yandan, hukuk devletinde yaşamak pahalı da.
Çünkü kullandığınız; elektriğin, suyun, telefonun, internetin, gazın vb. faturasını ödeyecek, trafik kurallarına uyacak, imara uygun ev yapacaksınız.
Bu giderleri karşılayabilmek için iyi bir eğitim almanız ve profesyonel meslek sahibi olarak iyi bir gelirinizin olması gerekiyor.

Görünen o ki, geldiğimiz noktada, siyasal İslamcıların, yoksul ve cahil bırakma projesi başarılı olmuştur.

Bunun yapılmasındaki temel neden; yoksul bırak ki itaat ettirmen, cahil bırak ki kandırman kolay olsun!

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2352
  • Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Toplumlar için en ölümcül silâh; cehâletin, ahlâksızlıkla birleşmesidir.

Bu ülkede; eskiden kimse yüzümüze bakmıyordu, ama şimdi doktor bile dövebiliyoruz diyen, kendinden olmayanı düşman olarak görüp, onlara saldırmayı ibadet bilen; kindar, saldırgan, örgütlü, yasa tanımaz, hurâfelerden beslenen, vurgulu bir söylemle, dindarlık iddiasında bulunan, dini kendilerinin temsil ettiğine inanan ve  daha da ötesi, dinin sahibiymiş gibi davranan bir cehâlet, işbaşında.

Siyasal İslâmcılığın ürettiği toplum profili, tam olarak, budur.

Kimse cehâleti, küçümsemesin!

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı turania_25

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 273
Cehalet; kişinin kendisi dışında silinemeyecek, yıkılamayacak bir put haline gelmiştir.

Farkına varan kurtulur; varamayan, batakta kalmaya devam eder.
Bayrak benliğimdir bayrak kimliğim,
Bayrak; öz yurduma öz hakimliğim.

Bahtiyar VAHAPZADE

Çevrimdışı Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2352
  • Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Cehalet; kişinin kendisi dışında silinemeyecek, yıkılamayacak bir put haline gelmiştir.

Farkına varan kurtulur; varamayan, batakta kalmaya devam eder.

Cahillerden yüz çevir.
A'raf Suresi Ayet :199

Allah, aklını kullanmayanların üzerine, pislik/belâ (rics) yağdırır.
Yunus Suresi Ayet : 100

rics: Pis olmak; çirkin bir fiil işlemek” anlamlarındaki reces (recâset) masdarından türemiş bir isim olan rics kelimesi “pis olan şey, pislik” demektir.
Sözlüklerde; pis, pislik, kötü iş, işkence, ceza, şüphe, gibi anlamlara gelen rics, Kur'ân-ı Kerîm'de; şirk, günah, öfke, azap, azaba götüren iş, kumar, alkollü içki, putlara tapmak, fal, ölü eti/leş, akmış kan ve domuz eti anlamlarında kullanılmıştır.


Şu ayetlerin anlamlarındaki; sarsıcı, titretici, ürpertici ve dehşete düşürücü ifadelere rağmen insan nasıl cahilliği benimser ve cahil kalır, cahil bırakılabilir.
Maalesef ülkemizde, sistematik olarak, cahil ve yoksul bırakma projesi ustalıkla uygulanıyor ve işliyor. Ve yine maalesef, planlandığı şekliyle, sonuçta alınıyor.
Üç kuruşluk siyasi makamları elde tutmak uğruna, yığınlarla, cahil ve yoksul üretildi.
Hem de ilk emri OKU olan bir dinin mensupları.

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2352
  • Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Aptallık, sanıldığı gibi, bir zekâ problemi değil, ahlâki bir problemdir.
Entelektüel birikimi olduğu halde, aptal olan insanların sayısı, azımsanmayacak kadar, çoktur.
Politik ve dini hareketlerde, güçlerin birisinde toplanması arzusu, çok sık rastlanan bir durumdur.
Ahmaklar ve diktatörler arasındaki muazzam korelasyon, ikisini de birbirine, ihtiyaç duyar hale getirir.
Diktatör gücünü arttırdıkça, aptallar o gücün büyüsüne kapılır ve bağımsız düşünme yetisini kaybeder.
Aptallar, gözlerine sokulan tüm gerçekleri, inatla, reddeder.
Aptallarla konuştuğunuzda, bir insanla değil, sloganlarla konuşmaya ayarlanmış, bir robotla konuştuğunuz, hissiyatına kapılırsınız.
Büyülenmiş gibidirler…
Değil kötülük yaptıklarını, ne yaptıklarını bile bilmezler.

Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların, en büyük servetidir!

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2352
  • Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Aptallığın yarattığı kötülük diğer tüm kötülüklerden daha tehlikelidir.
Kötülükle mücadele etmeniz mümkündür. Fakat organize olmuş ahmaklar sürüsüne karşı, yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur.
Organize olmuş ahmaklar, politik ve dini hareketlerde, lider ya da diktatöre, vecd halinde, tapınırlar.
Sahtekâr bir politikacı veya dini liderin yükü kalıcıdır. Çünkü onların dolandırıcılıklarının yükünü, ahmak ve akılsız toplumlar, sürekli taşırlar ve bırakın bundan yüksünmeyi, bilakis, bunu kutsal bir görev ve ibadet olarak görürler.

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2204
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Diyanet’in sınavında skandal: Sorular yandaşlara dağıtılmış.
Diyanet’in, hacda sağlık personeli olarak görev almak isteyenlere yönelik gerçekleştirdiği sınavda, FETÖ’nün soruları çalması benzeri bir skandal yaşandı.
Soruların whatsapp gruplarında dolaştırıldığı iddia edilirken Diyanet’in, Görülen lüzum üzerine sınavı iptal etmesi iddiaları kuvvetlendirdi.

Diyanet İşleri Başkanlığı, sınavın iptal gerekçesini açıklamazken başkanlık kaynaklarının iptal nedenine yönelik iddiası, bu kadarı da olmaz dedirtti.
İddiaya göre, sınav soruları sınavdan önce bazı yöneticilere verildi. Soruları alan kişilerin, yakınlarına soruları gönderdiği de ileri sürülürken Adana’da sınava giren bir adayın soruları WhatsApp gruplarında paylaştığı savunuldu.
Edinilen bilgiye göre, sınava giren bir aday, soruların WhatsApp grubunda dolaşmasını CİMER’e şikayet etti.
Şikayetin ardından müfettişler soruşturma başlattı ve iptal kararı alındı.
Diyanet kaynakları, mülakata istedikleri kişinin hak kazanması amacıyla soruların dağıtıldığını öne sürdü.

KAYNAK >> BİRGÜN GAZETESİ

Türkçemizde Allah utandırmasın! diye, çok güzel bir dileğimiz var.
İçtenlikle yapılan bu dileği, Yüce Yaradan; iyileri utandırmayarak, bazılarından da bu duyguyu alarak, kabûl ediyor.
En kutsal görevlerde bile torpil, iltimas ve kopyacılık yapan, ar damarı çatlamışlardan Allah, utanma duygusunu, çoktan, çekip almış.
Diyanet yöneticilerinden Yüce Tanrı, utanma duygusunu, çoktan, almış.
Diyanet yöneticilerinde; ar, vakar, haysiyet olsa, bir dakika bile durmaksızın, istifa edip, milleten özür dilerler.
Ama nerede, onlarda, o erdem?

Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla.
Çağrıbey


Çevrimdışı Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2352
  • Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Elbette ki bizim ülkemizin de, diğer bir çok ülke gibi; ekonomik, sosyal, siyasi ve hukuki vb. çokça, sorunları var.
Bunların bir kısmı çabucak çözülebilecekken, özellikle kronik hâle getirilerek, siyasî olarak ekmeği yeniliyor. Tıpkı başörtüsü gibi.
Hatırlarsanız başörtüsünün 30 yıldan fazla ekmeğini yediler ve nihayetinde o kanaldan geliştirdikleri mağduriyet edebiyatıyla iktidarı bile ele geçirdiler.

Türkiye'de, öncelik sırası ve duyarlılık düzeyi değişken olmak kaydıyla; sosyal, ekonomik, inanç, adâlet, eşitlik, doğa, kadın, çocuk, insan ve hayvan hakları gibi sorunlar var. Ve hatta, kayıt ve şartla, etnik kimlik sorunlarının varlığını da kabul edebiliriz.
Ama asıl meselenin bunlar olmadığını biliyoruz.
Bunlar; alenen dile getirmeye cesaret edemedikleri, asıl karın ağrılarını gizlemek için öne sürülen, gargara babından, argümanlar.
Birde bu söylemlerin arkasına; eşitlik, demokrasi, fikir ve inanç özgürlüğü gibi masum tamlamalar takınca asıl niyet ve balığı avlayacak zoka gizlenmiş oluyor
Bunların bir tek gizli karın ağrıları var: Türklük!
Ortaya sürülen bütün sorunların altında yatan yegane amaç; Türk milletinin elinden devletini ve vatanını almaktır.
Sorun; şu sorunu, bu sorunu değil, sorun; doğrudan doğruya, TÜRK SORUNUDUR.
Kutlu Türk Başbuğ'u Atatürk'e olan büyük öfkenin nedeni de budur.
Gâzi Başbuğ Atatürk; yüzyıllar boyu vergi ve asker kaynağı olarak görülen ve yönetim tarafından raiyye, yani hayvan sürüsü, sağmal inek, yük eşeği gözüyle görülen, padişahın kullarım dediği, dönme ve devşirme saray soytarılarının idraksiz olarak aşağıladığı bir millete: Muhterem Efendiler! Büyük Türk Milleti! diye hitap ederek; yönetimi, dönme ve devşirmelerden alıp, bu büyük millete tevdi etmiştir.
Siyasal İslâmcılığın da, yeni Osmanlıcılığın da ortak paydası, buna dayalı kuyruk acısının tetiklediği, Türk düşmanlığıdır.
Siyasal İslâmcılığın sivil orduları durumundaki; tekke, zaviye, vakıf, dernek, tarikat ve cemaatlerin, kahır ekseriyetinin gayrı Türk unsurlardan teşekkül edilmesi, asla, tesadüfi değildir.
Türkiye’deki bütün etnik ve siyasal dinci yapılar, söz konusu Türk düşmanlığı olunca, kendi aralarındaki kan ve nâmus davalarını bile bir kenara koyup, Türk düşmanlığı ortak paydasında, can ciğer kuzu sarması oluyorlar.
Yüz yıl önce, o mavi gözlü Bozkurt, bunların ciğerini bildiği için, Tanrı vergisi o büyük dehâsıyla, öylesine güçlü kaleler kurmuş ve Türk milletini ve Türk devletini öylesine koruma altına almış ki, içten ve dıştan, yerli ve küresel Türk düşmanı ne kadar şer yapı varsa hep birlikte saldırıyorlar ama bu kaleyi aşamıyorlar.
Bütün öfke, bütün kin, bütün hırçınlık, bütün laf kalabalığı, bütün gündem kirliliği hep bunun içindir.

Maalesef ülkemizde, dini maske yaparak, gizlenmiş etnik gerekçelerle, Türk düşmanlığı yapan, kanı ve vicdanı kirli, ciddi bir kesim var. Bundan daha elim ve vahim olanı; bu sahte dincilere ve yeni Osmanlıcılara, dini ve milli hassasiyet(!) gereği kanıp, destek vererek, kendi özüne ihanet edebilen, mankurtlaşmış ve vicdanları kirletilmiş bir kesimin varlığıdır.
Sözün özü Türk; Türk gibi düşünmek, Türk gibi yaşamak, Türk gibi hareket etmek zorundadır.
Türk'ün Türk gibi olması, aynı zamanda, Türklüğün mukadderatıdır.

Cennetmekan Elçibey'in; Sen Türk olduğunu unutsan da düşmanların, bunu, asla unutmaz! sözü, ne kadar büyük acılarla, edinilmiş bir tecrübenin ifadesidir.

Uluğ Bilge Atsız Beğ'in dediği gibi;
Yüzde yüz Türk olduğumuz gün cihan bizimdir!

Sözümüzü Yüce Kitabımızdan bir ayetle bitirmiş olalım.
Gevşemeyin, üzülmeyin. İnanıyorsanız üstün olan sizsiniz!

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!