Sevgili Metinbey Irktaşım ,
Öncelikle şunu belirtmeliyim.
Yaşımız gereği tecrübeli olabiliriz.
Ama akıl yaş ta değil baştadır sözünü de bildiğimiz için bu siteye de bilmediğim konuları öğrenmeye geldim.
Yazılarımı eklediğim konuları seçerken mutlaka bildiğim konuları seçmeye özen gösteririm.
Benim yazılarımda şu noktayı tenkit edebilirsiniz ve bunda da yerden göğe kadar da haklı olabilirsiniz ,ama : takdir edersiniz ki okuduğumuz okullarda özellikle hukuk derslerinde cümleleri,kelimeleri anlayabilmek için osmanlıca,arapça,Türkçe sözlükleri de yanyana bulundurmak zorunda idik.
Bir tek dersimiz daha vardı adı yönetsel ekonomi .Bu dersin kitabını okurken ise Türk Dil Kurumunun yeni yeni Milletin onayına sunduğu kelimelerle yazıldığını gördüğümüz için ek bir sözlük daha kullanmak zorunda kalırdık.
Bu yüzden her kelimemizi özenle Türkçe olarak kullanmaya çalışırken arada eskiden kalma alışkanlıkları da atamadığımızı üzülerek farkediyoruz.
Yürürlükte olan kanunlarımıza resmi gazeteden bir göz atarsanız ne demek istediğimdaha açık anlaşılabilir.
Aklımızı kurcalayan sorulara kısa cevaplar vereyim .
İnönü kürt mü değil mi ?
Nihâl Atsız, Zeki Velidî Togan, Nejdet Sançar ve diğer Türkçüler İnönü'nün soyunu sopunu araştırarak kürt olduğunu kanıtlamışlardır.
Ecevit kürt mü değil mi?
Zevceleri Şebinkarahisarlı , Eco değil...Eco'nun ailesi Kastamonu Daday'a sürgün k....tlerdendir.
İnönü bir kahraman mıdır ?
Tarih sayfalarına bir bakalım :
......Bu arada Yunanistan'da seçimler oldu. Kralı sürmüş olan Venizelos'un partisi yenildi, kral ülkesine geri döndü. İngilizler'in desteğini alan Yunan ordusu bir daha taarruza geçti. 2. İnönü savaşı başladı (23.3.1921).
Güçlendirilmiş Yunan ordusunda 41.1150 tüfek, 750 ağır, 3134 hafif makinalı tüfek, 220 top ve 2.000 kılıç vardı. Bizde ise 30.108 tüfek, 235 ağır, 55 hafif makinalı tüfek, 102 top ve 4.000 kılıç vardı. Savaş 7-8 gün sürdü. TÜRK ordusu sürekli savunmada kaldı, elindekini korumaya çalıştı. Karşı saldırılar ancak düşman ilerlemesini durdurmak amacıyla yapılıyordu. İki taraf ta iyice yıprandı.
İsmet Bey Yunan ordusundaki durgunluğu bir genel saldırı hazırlığı diye yorumlıyarak TAM RİCAT emri verdi ve bu kararını 31 Mart'ta Ankara'ya telgrafla bildirdi!.. Telgrafı yemek yerken alan Mustafa Kemal, "Okumaya gerek yok, savaşı yitirmişiz!" dedi.
Oysa aynı anda Yunan ordusu da savaştan bıkmış, yenemiyeceğini zannederek geri çekilmeye başlamıştı!.. O sırada cephede, ön saflarda olan BİR SUBAY, Yunanlıların çekildiğini görüp, İsmet Paşa'ya haber göndermiş, "Aman geri çekilme emrini geri alınız!. Birlikleri ileri sürün, çünkü Yunan çekiliyor!" demiştir. İsmet gene tereddüt etmiş, ama sonunda buna uymuş ve zafer kazanılmıştır.
İsmet Bey 1 Nisan günü çektiği telgrafta şöyle der: "Saat 6:30'da Metristepe'den gördüğüm durum: Artçı olduğu sanılan bir düşman müfrezesi sağ kanat grubunun saldırısıyla gayrımuntazam çekiliyor. Düşman savaş meydanını silahlarımıza bırakıyor."
Görüldüğü gibi, 2. İnönü Zaferi de haksız yere İsmet'e mal edilir. Refet Paşa'ya göre, İnönü zaferinin gerçek kahramanı CEPHEDEKİ O SUBAY, yani MİRALAY FETHİ BEY'dir... ATATÜRK'ün çektiği "Siz yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz" telgrafı bu kahraman askere gönderilmeliydi!..
Zira ilk ağızda bir hezimete dönmek üzere olan bu muharebe, son dakikada fırka kumandanı MİRALAY FETHİ BEY'in kullandığı insiyatif ve sarfettiği gayret sayesinde kazanılmıştır!..
Bu konuyu Yakup Kadri şöyle anlatır:
- Refet Paşa bir gün bana, "İnönü Zaferi münasebetiyle İsmet'i bir milli kahraman mertebesine çıkaran makalenizi okudum. Çok şairane idi, fakat hakikatle hiç bir alakası yok!" demişti.
Ben de "MUSTAFA KEMAL PAŞA'nın çektiği telgraf ta mı şiirden ibaret?" diye sordum.
Refet Paşa kahkahalarla güldü: " O telgrafı yazanın sizin edebiyat arkadaşlarınızdan biri olduğunu bilmiyor musunuz?" dedi. (16)
Şaşkınlığım, Refet Paşa'nın başka bir sözüyle arttı:
- "Hem o telgrafta bir ADRES YANLIŞLIĞI var!. İNÖNÜ ZAFERİ'NİN GERÇEK KAHRAMANI MİRALAY FETHİ BEY'e gönderilmeliydi!.."
ayrıca :
Yıllar sonra, Garp Cephesi Harekat Dairesi Başkanı Kurmay Albay Tevfik Bıyıklıoğlu'nun yazıları da, bu ifadeyi doğrulamıştı.
- 2. İnönü Muharebesinden sonra Garp Cephesi kuvvetleri 15 piyade ve 4 süvari tümeni gibi muazzam bir kuvvete yükseltilmişti. Paşa olmuş İsmet, karşılaştığı bu büyük vazifenin önünde şaşırmış, ve aldığı yanlış savunma tedbirleriyle ordusunu adeta baştan muvaffakiyetsizliğe mahkum etmişti.
- Yunan kralının İzmir'i ziyareti ve verdiği destekle 80.000 kişiye ulaşan Yunan ordusu Bursa'ya girdi. Hemen ardından Kütahya-Eskişehir cephesinde, ALATAŞ'da ağır bir yenilgi aldık.
Bu mağlubiyet İsmet'in saplantısındandır!.. Yunan'ın tekrar İnönü'den saldıracağı hesabına göre askeri düzen aldı, siper kazdırıp tahkimat yaptı.
Halbuki bu savaştan 2 ay önce Temps gazetesinde General Delacrl adında bir Fransız çok açık şekilde, "Yunanlılar büyük bir hücum yapacaklar. Böyle büyük bir hücum için silah, cephane ve erzak gereklidir. Bunun için muhakkak hücumu Afyon'dan yapacaklardır. Çünkü İzmir'den oraya tren var," diye yazmıştı.
İsmet, Afyon yönünden taarruz başlamasına rağmen bunu aldatmaca sandı. güneyi boş bıraktı. Solda Deli Halit Paşa, onun sağında Albay Nazım'ın kuvvetleri kırıldı. Ancak 5 gün dayanabildiler. İsmet yine güç göndermedi.
Halbuki Fevzi Çakmak MUSTAFA KEMAL'e ve İsmet'e "saldırının Afyon üzerinden olacağını" söylemişti. Albay Nazım şehit düştü. HACI BAYRAM'a gömüldü. Nazım'ın sağında Çolak Kemal'in kuvvetleri de kırıldı. Kendisi zor kaçtı.
Neden sonra İsmet uyandı, ama gene bir hata yapıp birlikleri mağlubiyetin üzerine gönderdi, sanki onlar da yenilsin diye!... Halbuki saldıran Yunan'ın soluna yüklenmesi gerekirdi.
Gerçekte 13 fırkamız hiç çarpışmamış, oradan oraya koşturup durmuştur. Yunan ordusu 5 fırka ile zafer kazanmıştır. Eğer İsmet saldırıda ısrar etseydi, o ordu da yenilir, elimizde hiç kuvvet kalmazdı! Bereket bundan çabuk vazgeçip topyekun çekilme emri vermiştir. (25.7.1921)
-Hitler in kitabını okumamı tavsiye etmişsiniz :
gerek yok sevgili Irktaşım çünkü :
pek çok ülkeye gittiğim gibi Polonya ya da birkaç defa gittim.
Vesile ile Polonya'nın Krakow şehrinin 60 km. batısındaki Oświęcim kasabasının yakınlarındaki
Auschwitz kampını da gördüm.
Polonya yı ziyaret eden her kişi mutlaka şu izlenimle döner.
Şu Polonyalıların anlatabilecekleri , övünebilecekleri tarihleri yok mudur da yahudi katliamlarından başka bir konu anlatamazlar?
Warszava da kent merkezindeki Intercontinental Otelinin önündeki alanda bir anıt vardır ve de Polonyalı askerler nöbet tutarlar .Yahudi soykırımının anıtıdır.
Sevgi ve Saygılarımla