“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” Biz KUR'AN'DAN onaylıyız.
KUR'AN'DAN ONAYLI OLANLARA İTHAFEN !.. TÜRKLER TA TALAS’TA KAYBETMİŞTİ - Olcayto KAAN
Türkistan;
Bir zamanlar, insanlığın özlemi barışın, kardeşliğin, eşitliğin,
Adaletin ve huzurun hüküm sürdüğü…
İki yüzlülük, fitne ve fesat bilmeyen Başı dik gönlü alçak,
Gök Tanrının İnanırlarının yaşadığı Türk Yurdunun adıdır.
Alın teriyle, dişiyle tırnağıyla, düşüncesiyle üreten,
Ürettiği ile varlı, sırtı pek, karnı tok, sade, mert ve uygar İnsanların toprağı Türkistan.
Bilime, doğaya, yaratana, yaratandan ötürü yaratılana saygının
kutsandığı, Ahlakın, onurun, dürüstlüğün, yalınlığın ve
kahramanlığın baş tacı edildiği, Türk Yurdu Türkistan.
Henüz işgale uğramamış altın mücevher ipek ve diğer değerli malların
bol olduğu zengin ve bakir ülke Türkistan
Türkistan böylesine bitek böylesine varlıklı böylesine üretken olurda
İstilacıların Talancıların ağızlarının suyu akmaz mı?
Akar tabii…
Dini tam, imanı bütün, adaleti ve ahlakı yüce! Araplar,
saldırı için, talan için sebep bulmada zorlanmazlar.
Bugün eli kanlı Amerika ve Batı, demokrasi ve insan hakkı Diye
nasıl ki istila ederek,
Ülkeleri sömürüp katliam uyguluyor, tecavüz ediyorsa,
O zaman da gizemli söz, İlayı Kelimetullah’tı yani Allah’ın adını
yüceltmek ve Yaymak.
Hazinede yeterince altın gümüş mü? Yok.
Mücahit’in cebi cepkeni mi delik, fitne fesat mı? başlamış.
Halife hazretleri bir göz gezdirir kuş bakışı çevresindeki ülkelere.
Nerde bir değer, zenginlik, servet, mülk, etinden, sütünden ve
Bedeninden faydalanılacak esir edilecek Erkek kadın ne varsa,
El koymak ve talan için söylem hazırdı.
“Allahın Adını Yüceltmek, Adaletini yaymak, insanları,
karanlıktan aydınlığa çıkarmak”…
Bunun için de,
İlham ve fetva kaynağı kitapları, Gelenekleri, Töreleri, yeterince
Tecrübeleri, Yalan ve riyaları vardır.
Olgunlaşınca fikir cehde gelirmiş zakir…
Ferman buyurur, cihat ilan eder Allahın yeryüzündeki karnı tok
gözü aç işgalci Ulu! Halifesi
Cenk hazırlığına başlar Ordunun başkomutanı eli tırpanlı Vali,
Ve kılıçlarını bilerler bir vuruşta kafir kellesini alacak
İlayı Kelimetullah’çı savaşçı Mücahitler.
Allahın Yüce adını yüceltme adına, hüsran içindeki Kafir Türklere,
hak, hukuk ve adalet götürerek zilletten izzete kavuşturma ,
ve Türkleri, Cehennem kütüğü olmaktan kurtarıp,
Cennet nimetleri hurilere ve gılmanlara Eriştirmek için vakit tamamdır.
Kendilerine helal ve en doğal hak gördükleri Türklerin Yurtlarını İşgal,
alın teri göz nuru varlıklarını talan etmek, erkekleri köle,
kadınları ve kızlarını cariye yapıp,
ganimet olarak kaymak tarafı halifeye Valiye, kalan kısmı ise,
talana tecavüze katılan ölüm kusan mücahitlere pay etmek için
saldırırlar yavaştan….
Arap Hadis Alimlerine göre
“ İnsanlık merhameti olmayan
Hatta insan bile olmayıp bir tür kuyruklu maymun olan,
Ya da yer yüzünü kasıp kavuran Yecuc Mecuc artıkları yada
Onların kardeşleri fesat Türklere”
Ucun ucun yapılan akınlardan talanlardan sonra,
Varlık ve ganimet kokusu alan Arap mücahitler! iyice bilenirler.
Her saldırıdan sonra Yeterince Türkleri tanıyıp tecrübe kazanırlar.
Türkistan’ın tamamını işgal etmek, Arap valilerin rüyası olur.
Halifeler gelir Valiler gider Ama, Türkistan’ı işgal talan devam eder.
Bir sonraki, bir önceki Halifeyi, Valiyi aratmaz tecavüzde zulümde.
Geçer 60 yıl.. Yer yer Türk’ün Şanlı direniş, onur ve namus savaşı
destanları da yazılır kan ve gözyaşları içinde
Horasan Valiliğine Kuteybe atanır.
Bizim dincilerin, dindarların ve hatta milliyetçilerin hazret dedikleri,
İslam’ın kurtarıcısı Gördükleri Kuteybe Hazretleri!
Hadis alimi Aliyyul Kari Türkleri İnsan bile kabul etmezde
Horasan Valisi geri kalır mı hiç?
Vali Kuteybe hutbeye çıkar ve askerlerine hitap eder.
“Allah kendi dininin aziz olması için size, Türk Topraklarını helal kıldı.”
Diye başlayarak fetvayı verir. Garibim Türklere nasıl bir adalet
Götüreceğini de açığa vurmuş olur Hz! Kuteybe.
Kimsede soramaz mücahit! Hazret Valiye.
Kuran’a göre Sizin göreviniz sadece tebliğ değimli? Hazret.
Kuran’ın neresinde, Ya da hangi hak kitabın vicdanında vardır,
sana dokunmayan bir başkasının hakkını, Hukukunu, yurdunu gasp
ve namusuna tecavüz etmek…
Kafirun suresi “Senin dinin sana benim dinim bana” demiyor muydu?
Mücahit efendi
öyleyse niyeydi? Din adına yapılan bu talan bu zulüm
Kuteybe Türk Kenti olan Talkan’a yürür. Talkan’ın Vatansever direnişçileri,
Kuteybe’den önce Kenti terk ederler.
Kuteybe, şehri yağmalar talan ettirir para edebilecek kadın erkek
herkesi esir alır.
Askerlerine emir verir “ Öldürebildiğiniz kadar Türk’ü kılıçtan geçirin.”
Askerler o kadar masum insan öldürürler ki kandan bıkarlar.
Kuteybe bu sefer çeşit olsun diye yol boyunca 20 Binden fazla
masum insanların Ağaçlara asılmasını emreder.
Her bir ceviz ağacının dalında asılı çırpınan inleyen bir masum can.
Katledilen insan sayısı 10 Binlere ulaşmıştır.
Halkı savaşa girmeyen Kent Talkan’a adalet adına Allahın Yüce adını
Yayma adına yapılanlar budur.
Kuteybe yakarak yıkarak ırza geçerek nihayet Türk Hakanının direndiği
Bağlan kalesini kuşatır.
İki ay boyunca ağır saldırılara rağmen kale düşmez ama
dışarıdan yardım alamayan kalede açlık baş gösterir.
Kuteybe Muhammed b. Selimi Tarhan’a elçi gönderir.
Selim Tarhan’a Kaleyi teslim
ederlerse askerleriyle birlikte Tarhan’ın serbest bırakılacağına dair
Kuteybe adına söz verir.
Tarhan komutanları ve askerleriyle birlikte teslim olur.
Teslimden sonra Kuteybe, Haccac’a haber gönderir.
” Türklere Söz verdim ama, gönlüm razı değil bu kafirleri bırakmaya”
Haccac;
“Türkler, Müslümanların düşmanıdırlar aman verme o kafirlere,
istediğini yap.” Diye cevap gönderir.
Kuteybe önce Tarhan’a daha çok acı çektirmek için iki oğlunun kellesini
Tarhan’nın ve halkın önüne satırla kestirir.
Kuteybe durmaz.
Günahları sadece yurtlarını mallarını ve namuslarını savunmak olan
vatansever 700 esir Türk evladının derilerini diri,diri yüzdürür.
Feryatlardan yer gök inler.
İnsanlık tarihinin en utanç verici sahnelerinden biri,
Allah Adına hareket ettiğini söyleyen Katran vicdanlıların sergilediği,
Kalleşliğinin alçaklığın kara tiyatrosu perde perde izlettirilir insanlara.
Yetmez bu zalimlik, Kimi ruhunu teslim etmiş, kimi can çekişen
mazlum Türk evlatlarının Başları gövdelerinden ayrılarak,
kelleleri Haccac’a armağan olarak gönderilir.
Ve büyük! Mücahit!, Namert düşmana teslim olunmayacağının
Dersini tarihe not düşer gibi,
Türk Hakanı Tarhan’nın başını kendi kılıcıyla gövdesinden ayırır.
* Halife Süleyman’ın en Fatih! en Mücahit! Valisi Yezit b. Mühelleb
Cürcan Şehrine girer. Yezit karşı koymazsanız malınıza canınıza
dokunulmayacak der Yezit’in sözüne güvenerek teslim olan Cürcan,
baştan sona talan edilir.
Kaledeki direnişle hiç ilgisi olmayan halktan eli silah tutan,
on binler toplanır. Vali Yezit Esirlerin bir kısmını 24 km yol boyunca
geçeceği yol üzerinde ağaçlara ibret için astırır.
Kalan 12 bin kişi Enderhiz vadisine doğru yola çıkarılır.
Nereye götürüldüğünü bilmeyen esirler kurtulduk diye sevinirlerken,
dere yatağında durdurulurlar.. Vali Yezit askerlerine,
“Şimdi istediğiniz şekilde Türklerden intikamınızı alabilirsiniz.” der.
Mücahit! Arap Askerler, büyük bir istek ve iğrençlikle elleri bağlı
Türk Evlatlarının bir vuruşta ikişer üçer başlarını gövdelerinden ayırırlar.
İnsan kafaları ve vücutları ayrı, ayrı çırpınırlar can çekişirler
hırıltılar Arşa çıkar.
Enderhiz Vadisinde yer, gök, taş, toprak, bitki, börtü, böcek utanırlar,
acı duyarlar utançlarından üzüntülerinden boyunları bükülür.
Böyle bir zalimliğe gözyaşı dökerler, İnsan olmadıklarına şükrederler.
Peki niyedir bu zulüm?.
Çünkü Cürcan Halkı talancı Yezit ve Askerlerine karşı vatanını, namusunu
savunmuştur.
İlayı Kelimetullah’çı! Talancı Yezit’e göre bu büyük suçtur.
Vali yezit yemin vermiştir. Türk Kanıyla değirmen döndürüp un yapmaya.
Dere yatağında ki suyun yönü değiştirilerek Masum 12 bin esir
Türk Evlatlarının kanıyla, değirmen döndürülür, unundan ekmek yapılır.
Yezit Efendi yiyerek yemini yerine getirilir.
Kara Vicdanları bile kanatan Türk’e yapılan bu soykırım örnekleri,
sadece ve sadece Arap Tarihçilerin rahatsız olan Vicdanlarından Sızan
zulüm kırıntılarıdır.
Arap’ın ya da Kureyş’in bir Kerbela’sı vardır Ama, kimsesiz Türklerin
Arap işgali altında Yüzlerce Kerbela’sı vardır yazılmayan.
Yazacak kimsesi de yoktur
Zavallı Türk kendi kara yazgılı tarihini bile yazamaz çünkü, Türklerin
böyle bir adetleri ve yazmaya cesaret edebilecek Araplaşmayı yırtacak
Yürekli, dönüşmemiş Tarihçileri de yoktur.
Acıdır ki Türklerle ilgili bir iki tarih kırıntısı, bilgisi varsa, Düşmanları
Çinlilerden ya da Araplardan öğreniyor.
Eğer o zamanlar bir Türk tarihçi olsaydı,
Türklere uygulanan Bu alçakça soykırımları yazmaya dayanacak bir yürek,
titremeyen bir el, utanmayacak bir divit kalem bulabilir miydi acep.
Türk sınırlarında Sınır kaleleri kurulur.
Müslümanlığı kılıç zoruyla kabul eden esir Türkler, bir şeyhin veya
bir mürşidin manevi! terbiyesinde! Ölüme hazır, gözü kararmış ve
imanı köpürmüş Mücahitler haline dönüştürülürler bu kalelerde.
Ve bahar gelince saldırtırlar bu mücahitleri, Kafir gördükleri
öz kardeşleri Türklerin üstüne.
Yıllar yılı istila gasp devam eder Türk Yurdunda
Halife değişir vali değişir ama talan soygun tecavüz değişmez
Büyüklere masal… Allahın Adını yaymadır yalan dolan ve talan
Bütün bu süreç içinde kanıyla canıyla yüreği ile Arap zulmüne direnen
Türk Evlatları da vardır.
Bunlardan en kahramanı Yüreği Türk, Yurtsever Türgiş Hakanı SU-LU’dur
SU-LU Türklük adına namus adına yurt adına onur adına Kan kusturur
Arap Ordularına
Defalarca Perişan olur yenilir çekilirler Araplar.
Dönerler Tekrar yine burunlarını sürter Türk Hakanı SU-LU
Bu arada Türklerin başka bir baş belası sinsi kalleş sarı yılan Çinlilerde
boş durmaz. SU –LU KAĞAN Çinlilerin ince ayak oyunları sayesinde,
kendide bir Türgiş olan Irkdaşı ve en yakın yardımcısı Komutan
Baga TARKAN tarafından bir baskınla öldürülür
SU-LU’nun ölümü Araplarda bayram havası yaratır.
Horasan valisi Araplara emir verin Oruç tutun en büyük düşmanımız öldü
Halife Hişam hediyeler müjdelikler dağıtır,
kabusu SULU KAĞAN öldü diye
SU-LU’ dan sonra Başsız kalan Baş Türkler, Kıç olur baş eğerler
diz çökerler Arap Emperyalizmine
Türkler artık iyice birbirlerine girer dağılırlar.
Öyle bir dağılır öyle bir düşerler ki,
Bir Kısmı Arap Bir kısmı Çin mandasını isterler onurları namusları hiç olmuştur
Bu aşağılık koruma ve manda isteğine sinsi ve talancı düşmanları
Çinliler ve Araplar,
Göbek atarak efendiliğe soyunurlar.
Türkleri sömürmek isteyen iki iblis devlet orduları, Türkleri koruma adına
Talas’ta karşı karşıya gelirler
Savaşın en kritik anında savaşı kenarda izlemekte olan Karluk Türklerinin Beyi
içinde Türklerinde bulunduğu Çin ordusuna arkadan ve yandan saldırırlar
Çin ordusu savaşı kaybeder
Çin ordusu içinde 20 bin, Arap ordusu içinde 25 bin Türk savaşır
Ayrıca Sonradan müdahil olan Karluklar 10 bindir.
Hiçleşen 55 bin Türk, Arap ya da Çin mandası altında yaşama, Arap veya
Çin çizmelerini yalama Uğruna birbirlerini boğazlarlar.
Eğer bu 55 bin akılsız Onursuz Türk, uşaklık yarışına gireceklerine
Ataları Bilge KAĞAN’I dinleyip
birlik olsa dirlik olsa, kendi olsa yada atası Kürşad gibi, esareti kabul etmeyip
son çeri kalıncaya kadar savaşacak, saraylar basacak yürekleri olsaydı
ne Çin?, ne Arap? Mandasına ihtiyaç duyarlardı.
Ne vatanları talan edilir ne erkekleri köle ne kadınları kızları cariye,
Ne de namusları Arap’ın değneğinin ucunda paspas olurdu
Türkler Birbirlerini boğazlayıp Araplara savaş kazandırırken aynı zamanda,
Tarih boyunca bir daha kendileri olamayacaklardı.
Görünürde Talas’ta Araplar kazanmış Çinliler kaybetmişti.
Ama asıl kaybeden Türklerdi.
Bu başka bir kaybedişti. Tarihte eşi benzeri olmayan bir kaybediş.
Dönüşmeydi bu bir başka ırka Arap’a dönüşme
Araplar;
Nice peygamber eskiten, Mukaddes Mescitlerde nice halifeyi sırtlarından
Hançerleyen,
Şeytana külahını ters giydiren İbranilerin öz kardeşi Araplar için,
Türkleri kandırmak Türkleri sömürmek onlarla kedinin fare ile
oynadığı gibi Oynamak hiç de zor değildi.
Arap’ın Yeterince tecrübesi iki yüzlülüğü şeytani tasarımları vardı
Ava çıktığında, avından bile önce özür dileyip sonra avlayacak kadar soylu,
yaratılana saygılı saf Türk, Araplar elinde paralı asker, kardeş katili,
vatan haini alçak bir güruh haline gelir.
O tarihte tek servet, mal, mülk, altın değerler Türkistan’dadır
Tecavüz bilmeyen, zina bilmeyen, pezevenklik bilmeyen Türk’e
Kadınlar, altınlar, ipekler sunulur.
Böylece Araplar, ellerini sıcak sudan soğuk suya vurmadan,
Mankurtlaştırılmış yozlaştırılmış katilleştirilmiş Türklere,
Din iman adına yine kardeşleri Türklerin yurtlarını işgal ve talan ettirirken
Aynı zamanda Direniş gösteren Türkleri Gene Paralı asker
satılmış Türklere boğdurturlar.
Bir taşla iki kuş vurur Araplar
Türkistan’ın işgali gerçekleşir
Ve tarih boyunca Türkler bir daha Türk olamayacak derecede
Asimile edilirler iğfal edilir dönüştürürler.
Bu öyle bir iğfaldir ki asırlar boyu bitmez azalmaz artarak
Günümüze devam eder
Türk olabilen, Uyanmak ve uyandırmak isteyen Türk’e yafta hazırdır
Mürted, Kafir, Deccal… Küfreder, öldürür ve bağırırlar Allahuekber.
Talas savaşı 751 yılında Talas Nehri kıyısında olur.
O günden bugüne yani 1260 yıldır Türkler kendine gelemez.
Türkler Müslümanlaşmak yerine Araplaşmayı tercih eder.
İradesini kaybeden sürüleşen Türk,
Arap’ı, karanlık Araplaşmadan kurtarmak için yüzlerce peygamber ve
Nebi gönderen Tanrının ilahi mesajlarını da anlayamaz
Tanrıya inat Arap’ın karanlıklarına gömülür.
Afrikalı siyah, çöldeki bedevi bile Araplaşmasını tamamlar ama,
Ama Türkler doyamaz Araplaşmaya
Araplaşma sevdası bitmez tükenmez ama, Türk tükenir
Türklük tükenir.
Ve Onursuzluğu kabul eden Türkler,
Ta Talas’ta kaybetmişti.
Kara KAGAN
[ALINTIDIR] [http://www.turansam.org/makale.php?id=4452]